Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü. Fitch de gece yarısından sonra Türkiye’nin kredi notunu BBB-’den BB+’ya indirdi. Böylece Türkiye son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetti.
S&P, not açıklamasında, Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı para politikasının yetersiz kalabileceğini belirtti. Kuruluş, Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nda 2016 için yaklaşık yüzde 2 büyüme öngörürken 2017 için bu oranı yüzde 2.4 olarak belirledi. S&P ayrıca Türkiye’de cari açığın GSYH’ye oranının 2017-2020 döneminde ortalama yüzde 4.3 olmasının öngörüldüğünü ifade ederken, referandum sürecinde siyasi belirsizliklerin not görünümündeki zayıflığın temeli olmayı sürdürdüğünü belirtti. Kurumdan yapılan açıklamada Türkiye’nin net dış finansman ihtiyacını karşılayan rezervlerin 2017’de 35 milyar dolar civarında olacağı da öngörüldü. S&P, başarısız darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyenin iki kademe altı olan BB seviyesine düşürmüştü ve görünümü de “negatif” olarak belirlemişti. 4 Kasım’da yaptığı not değerlendirmesinde ise Türkiye’nin kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a yükseltmişti.
Beş ay önce uyarmıştı
Türkiye’nin notunu uzunca aradan sonra Kasım 2012’de yeniden yatırım sınıfına taşıyan derecelendirme kuruluşu olan Fitch, darbe girişimi sonrası 19 Ağustos 2016’da görünümü negatife çekmişti. Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyedeki ‘BBB-’de tutan Fitch, notu negatife çevirmesine gerekçe olarak politik belirsizlik ve kötüleşen güvenlik koşullarını göstermişti. Turizm gelirlerinin azaldığına dikkat çeken Fitch, cari açığın da yükseleceğini öngörmüştü. Kuruluş, Merkez Bankası (TCMB) ve özel bankaların faiz oranlarında politik baskılarla karşılaştığına dikkat çekmişti. Fitch’in bu kararı aldığı tarihten bu yana gelişmelere bakılırsa negatif görünümden çıkma yönünde bir seyir yok.
Yılmaz: Esas sorun iletişimsizlik
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TL’deki temel sorunun iletişim eksikliği ile ilgili olduğunu belirterek, yatırımların yapılabilmesi için düşük faiz için yola çıkıldığını ama varılan noktada hem faizin hem de kurun yükseldiğini söyledi.
TÜSİAD&Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu’nda konuşan Yılmaz, “Enflasyonda şunun için başarılı olamadık, olamıyoruz. Aldığımız kararların sonucunu görecek kadar sabrımız yok. Düşük faizin olabilmesi için kısa vadede yüksek faize razı olacaksın ki enflasyonu kontrol altına alacaksın” dedi. Merkez Bankası kararlarının en az 3-9 ay arasında etkisini gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, “Alınan kararlar şimdiye dek devam ettirilseydi enflasyon da aşağıdaydı, faiz de” diye konuştu.
Koordinasyon yok
Yılmaz, enflasyon kontrol altına alınamadığı için de bant sisteminin popüler hale geldiğini belirtti. Hükümette koordinasyonsuzluk olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Sayın Mehmet Şimşek bir notadan çalıyor, öbür taraf bir başka notadan çalıyor” ifadesini kullandı. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin her daim yüksek olması gerektiğini belirtti.
Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü. Fitch de gece yarısından sonra Türkiye’nin kredi notunu BBB-’den BB+’ya indirdi. Böylece Türkiye son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetti.
S&P, not açıklamasında, Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı para politikasının yetersiz kalabileceğini belirtti. Kuruluş, Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nda 2016 için yaklaşık yüzde 2 büyüme öngörürken 2017 için bu oranı yüzde 2.4 olarak belirledi. S&P ayrıca Türkiye’de cari açığın GSYH’ye oranının 2017-2020 döneminde ortalama yüzde 4.3 olmasının öngörüldüğünü ifade ederken, referandum sürecinde siyasi belirsizliklerin not görünümündeki zayıflığın temeli olmayı sürdürdüğünü belirtti. Kurumdan yapılan açıklamada Türkiye’nin net dış finansman ihtiyacını karşılayan rezervlerin 2017’de 35 milyar dolar civarında olacağı da öngörüldü. S&P, başarısız darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyenin iki kademe altı olan BB seviyesine düşürmüştü ve görünümü de “negatif” olarak belirlemişti. 4 Kasım’da yaptığı not değerlendirmesinde ise Türkiye’nin kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a yükseltmişti.
Beş ay önce uyarmıştı
Türkiye’nin notunu uzunca aradan sonra Kasım 2012’de yeniden yatırım sınıfına taşıyan derecelendirme kuruluşu olan Fitch, darbe girişimi sonrası 19 Ağustos 2016’da görünümü negatife çekmişti. Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyedeki ‘BBB-’de tutan Fitch, notu negatife çevirmesine gerekçe olarak politik belirsizlik ve kötüleşen güvenlik koşullarını göstermişti. Turizm gelirlerinin azaldığına dikkat çeken Fitch, cari açığın da yükseleceğini öngörmüştü. Kuruluş, Merkez Bankası (TCMB) ve özel bankaların faiz oranlarında politik baskılarla karşılaştığına dikkat çekmişti. Fitch’in bu kararı aldığı tarihten bu yana gelişmelere bakılırsa negatif görünümden çıkma yönünde bir seyir yok.
Yılmaz: Esas sorun iletişimsizlik
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TL’deki temel sorunun iletişim eksikliği ile ilgili olduğunu belirterek, yatırımların yapılabilmesi için düşük faiz için yola çıkıldığını ama varılan noktada hem faizin hem de kurun yükseldiğini söyledi.
TÜSİAD&Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu’nda konuşan Yılmaz, “Enflasyonda şunun için başarılı olamadık, olamıyoruz. Aldığımız kararların sonucunu görecek kadar sabrımız yok. Düşük faizin olabilmesi için kısa vadede yüksek faize razı olacaksın ki enflasyonu kontrol altına alacaksın” dedi. Merkez Bankası kararlarının en az 3-9 ay arasında etkisini gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, “Alınan kararlar şimdiye dek devam ettirilseydi enflasyon da aşağıdaydı, faiz de” diye konuştu.
Koordinasyon yok
Yılmaz, enflasyon kontrol altına alınamadığı için de bant sisteminin popüler hale geldiğini belirtti. Hükümette koordinasyonsuzluk olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Sayın Mehmet Şimşek bir notadan çalıyor, öbür taraf bir başka notadan çalıyor” ifadesini kullandı. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin her daim yüksek olması gerektiğini belirtti.
Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü. Fitch de gece yarısından sonra Türkiye’nin kredi notunu BBB-’den BB+’ya indirdi. Böylece Türkiye son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetti.
S&P, not açıklamasında, Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı para politikasının yetersiz kalabileceğini belirtti. Kuruluş, Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nda 2016 için yaklaşık yüzde 2 büyüme öngörürken 2017 için bu oranı yüzde 2.4 olarak belirledi. S&P ayrıca Türkiye’de cari açığın GSYH’ye oranının 2017-2020 döneminde ortalama yüzde 4.3 olmasının öngörüldüğünü ifade ederken, referandum sürecinde siyasi belirsizliklerin not görünümündeki zayıflığın temeli olmayı sürdürdüğünü belirtti. Kurumdan yapılan açıklamada Türkiye’nin net dış finansman ihtiyacını karşılayan rezervlerin 2017’de 35 milyar dolar civarında olacağı da öngörüldü. S&P, başarısız darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyenin iki kademe altı olan BB seviyesine düşürmüştü ve görünümü de “negatif” olarak belirlemişti. 4 Kasım’da yaptığı not değerlendirmesinde ise Türkiye’nin kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a yükseltmişti.
Beş ay önce uyarmıştı
Türkiye’nin notunu uzunca aradan sonra Kasım 2012’de yeniden yatırım sınıfına taşıyan derecelendirme kuruluşu olan Fitch, darbe girişimi sonrası 19 Ağustos 2016’da görünümü negatife çekmişti. Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyedeki ‘BBB-’de tutan Fitch, notu negatife çevirmesine gerekçe olarak politik belirsizlik ve kötüleşen güvenlik koşullarını göstermişti. Turizm gelirlerinin azaldığına dikkat çeken Fitch, cari açığın da yükseleceğini öngörmüştü. Kuruluş, Merkez Bankası (TCMB) ve özel bankaların faiz oranlarında politik baskılarla karşılaştığına dikkat çekmişti. Fitch’in bu kararı aldığı tarihten bu yana gelişmelere bakılırsa negatif görünümden çıkma yönünde bir seyir yok.
Yılmaz: Esas sorun iletişimsizlik
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TL’deki temel sorunun iletişim eksikliği ile ilgili olduğunu belirterek, yatırımların yapılabilmesi için düşük faiz için yola çıkıldığını ama varılan noktada hem faizin hem de kurun yükseldiğini söyledi.
TÜSİAD&Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu’nda konuşan Yılmaz, “Enflasyonda şunun için başarılı olamadık, olamıyoruz. Aldığımız kararların sonucunu görecek kadar sabrımız yok. Düşük faizin olabilmesi için kısa vadede yüksek faize razı olacaksın ki enflasyonu kontrol altına alacaksın” dedi. Merkez Bankası kararlarının en az 3-9 ay arasında etkisini gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, “Alınan kararlar şimdiye dek devam ettirilseydi enflasyon da aşağıdaydı, faiz de” diye konuştu.
Koordinasyon yok
Yılmaz, enflasyon kontrol altına alınamadığı için de bant sisteminin popüler hale geldiğini belirtti. Hükümette koordinasyonsuzluk olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Sayın Mehmet Şimşek bir notadan çalıyor, öbür taraf bir başka notadan çalıyor” ifadesini kullandı. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin her daim yüksek olması gerektiğini belirtti.
Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife düşürdü. Fitch de gece yarısından sonra Türkiye’nin kredi notunu BBB-’den BB+’ya indirdi. Böylece Türkiye son “yatırım yapılabilir” notunu da kaybetti.
S&P, not açıklamasında, Merkez Bankası’nın (TCMB) uyguladığı para politikasının yetersiz kalabileceğini belirtti. Kuruluş, Türkiye Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’nda 2016 için yaklaşık yüzde 2 büyüme öngörürken 2017 için bu oranı yüzde 2.4 olarak belirledi. S&P ayrıca Türkiye’de cari açığın GSYH’ye oranının 2017-2020 döneminde ortalama yüzde 4.3 olmasının öngörüldüğünü ifade ederken, referandum sürecinde siyasi belirsizliklerin not görünümündeki zayıflığın temeli olmayı sürdürdüğünü belirtti. Kurumdan yapılan açıklamada Türkiye’nin net dış finansman ihtiyacını karşılayan rezervlerin 2017’de 35 milyar dolar civarında olacağı da öngörüldü. S&P, başarısız darbe girişimi sonrasında 20 Temmuz’da Türkiye’nin kredi notunu “yatırım yapılabilir” seviyenin iki kademe altı olan BB seviyesine düşürmüştü ve görünümü de “negatif” olarak belirlemişti. 4 Kasım’da yaptığı not değerlendirmesinde ise Türkiye’nin kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a yükseltmişti.
Beş ay önce uyarmıştı
Türkiye’nin notunu uzunca aradan sonra Kasım 2012’de yeniden yatırım sınıfına taşıyan derecelendirme kuruluşu olan Fitch, darbe girişimi sonrası 19 Ağustos 2016’da görünümü negatife çekmişti. Türkiye’nin notunu yatırım yapılabilir seviyedeki ‘BBB-’de tutan Fitch, notu negatife çevirmesine gerekçe olarak politik belirsizlik ve kötüleşen güvenlik koşullarını göstermişti. Turizm gelirlerinin azaldığına dikkat çeken Fitch, cari açığın da yükseleceğini öngörmüştü. Kuruluş, Merkez Bankası (TCMB) ve özel bankaların faiz oranlarında politik baskılarla karşılaştığına dikkat çekmişti. Fitch’in bu kararı aldığı tarihten bu yana gelişmelere bakılırsa negatif görünümden çıkma yönünde bir seyir yok.
Yılmaz: Esas sorun iletişimsizlik
Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TL’deki temel sorunun iletişim eksikliği ile ilgili olduğunu belirterek, yatırımların yapılabilmesi için düşük faiz için yola çıkıldığını ama varılan noktada hem faizin hem de kurun yükseldiğini söyledi.
TÜSİAD&Koç Üniversitesi Ekonomik Araştırma Forumu’nda konuşan Yılmaz, “Enflasyonda şunun için başarılı olamadık, olamıyoruz. Aldığımız kararların sonucunu görecek kadar sabrımız yok. Düşük faizin olabilmesi için kısa vadede yüksek faize razı olacaksın ki enflasyonu kontrol altına alacaksın” dedi. Merkez Bankası kararlarının en az 3-9 ay arasında etkisini gösterdiğini vurgulayan Yılmaz, “Alınan kararlar şimdiye dek devam ettirilseydi enflasyon da aşağıdaydı, faiz de” diye konuştu.
Koordinasyon yok
Yılmaz, enflasyon kontrol altına alınamadığı için de bant sisteminin popüler hale geldiğini belirtti. Hükümette koordinasyonsuzluk olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Sayın Mehmet Şimşek bir notadan çalıyor, öbür taraf bir başka notadan çalıyor” ifadesini kullandı. Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın kredibilitesinin her daim yüksek olması gerektiğini belirtti.