Ekonomist Atilla Yeşilada geçen hafta piyasalarda olup biteni ve bu hafta yatırımcıyı nelerin beklediğini Ahval dinleyicileri ve okuyucuları için yorumladı.
Geçen hafta benim açımdan tarihi olay Fed’in para kurulu toplantısıydı. Beklenmedik bir karar açıkladılar. Daha önce, bu yıl iki kez faiz artıracaklarını açıklamışlardı, bu kararı geri aldılar.
Türkiye ve gelişmekte olan piyasalar için yararlı olmuştur ve hem Türkiye hem de gelişmekte olan para birimlerinde ve tahvillerinde bir ralli gördük. Özellikle borsaya sıçradı bizde. Tahvillerimize çok fazla bir para girdiğini sanmıyorum.
Dış ticaret açığı açıklandı aralık ayında. 2.5 milyar dolar civarında. Türkiye’nin dış ticaret açığı yüzde 30 civarında daralmış. İthalat talebi hemen hemen hiç yok. Bu da iyi bir haber olarak algılanınca, geçen haftanın başında yükseliş trendinde olan doların tekrar düşüşe geçtiğini gördük.
Suriye’de, dövizin trendini değiştirmeyen ancak her gün oynaklığa sebep veren, ABD-Rusya-Türkiye üçgeninde yaşanan gelişmeler var. Hafta başında bir operasyon konuşuluyordu, hafta sonuna geldiğimiz, operasyonun olmayacağı, üçlü müzakereler yoluyla sorunların çözülebileceği anlayışına varıldı piyasalarda.
Bu hafta siyasi ve ekonomik olarak çok daha kaygan bir zemine giriyoruz. Mart sonu yerel seçimler var. Erdoğan yönetimi de seçimi kazanmak, büyükşehirleri korumak istiyor. Görebildiğimiz kadarıyla AKP, İstanbul ve Ankara’yı koruyabileceğine emin değil. O nedenle popülizm yapmak zorunda. Şu ana kadar yapılanlar seçmeni tatmin etmedi.
Şubattan itibaren harcamaların arttığını göreceğiz. Faizleri düşürmek için tedbirler alınacak. Bu yabancı yatırımcıları rahatsız edebilir, temkinli olunmalı. Yabancı yatırımcının Türkiye’den çıktığı ya da dolar aldığı bir senaryo Türkiye için tehlikeli olur.
Saat 10’da TÜİK enflasyonu açıklanacak, aylık yüzde 1 civarında enflasyon artışı bekleniyor. 1.5’u geçerse, piyasalarda tedirginlik yaratır ve döviz fiyatlarını yukarı doğru iter.
Tahvil faizlerini de biraz yukarı itebilir. Yine gün içinde Ticaret Bakanlığı’nın dış ticaret dengesi rakamlarını alacağız. Bir miktar yükselmiş olabilir dış ticaret açığı. Bu da tedirginliğe neden olabilir.
Amerika’yı seyredeceğiz. Şu ana kadar Fed’in cömert ve temkinli bir duruşa geçmesine rağmen, doların değer kaybettiğini görmedik.
Bu hafta çok kritik bir hafta. Zorunlu federal tatildeydi ABD. Bir sürü eksik kaldı, onlar tamamlanacak. Fed’in belki de çarşamba günü verdiği vaatlerini tutamayıp, yeniden faizleri arttırmaya zorlanacağı beklentisi hasıl olabilir.
Bizden kaynaklanan sorunlardan değil, doların gücünden dolayı TL biraz değer kaybedebilir.
Suriye meselesi var. Güvenli bölge bir koalisyon tarafından mı denetlenecek yoksa Türkiye denetimine mi devredilecek fikir anlaşmazlığı var, bu açıklamalar dövize yön verebilir.
Türkiye’ye Venezuela ile altın ticaretini kesme uyarısı var. ABD ile yaptırım meselesi girerse aramıza döviz açısından çok tehlikeli olabilir. TL çok değer kaybeder. Özetle söylemek gerekirse TL’nin ağustostaki anlamsız değer kaybından sonra yabancılara çok para kazandırdı.
Türk lirasına biraz karamsar bakıyorum. Kalıcı bir karamsarlık değil. Ancak önümüzdeki haftalarda bir kar realizasyonu gelirse TL’ye karşı, doların 5.50’ye gittiğini görürsek bu beni şaşırtmaz.
Önümüzdeki iki ayda TL’nin değerini hükümetin attığı adımlar belirler. Hükümet birbirine zıt iki öncelik arasında kararsız kalmış durumda. Bir yanda dengelenme programı var, ekonominin soğutulmasını emrediyor ki TL dengede kalsın. Öte yanda, seçmen huzursuz, cebine para girsin istiyor. Seçmeni tatmin etmek için para harcamak lazım. Daha düşük faizler, bütçeden para harcanmasını gerektiriyor.
Erdoğan ve Albayrak yerel seçimlerin getirdiği belirsizliklere rağmen, yeni ekonomik programa sadık kalırlarsa, bu dönemi zararsız atlatırız. TL’de çok ufak çaplı çalkantılar olur. 5.50’lerde kalırız.
Seçimi kazanmak için gözle görülür biçimde para basma, harcama hareketlerine girilirse, o zaman TL’den ciddi bir kaçış olacağından korkarım. Bu iki senaryo arasındayız.
Yatırımcı Fed’i değil, Ankara’yı takip etmeli. Küresel piyasalardaki iyimserliğe rağmen, Türkiye ekonomisini ve TL’yi koruyan denge çok kırılgan. En ufak bir hatada, yeniden yaz aylarının zorlu ve bizi terleten dönemlerine dönebiliriz.