CHP’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde şaibeler olduğunu söyledi. Bu verilere rağmen neden işsizliğini düşmediğini soran Erdoğdu, “Gelir adaleti sağlanamıyor.” dedi.
Büyüme rakamlarında hükümetin önemli oranda artış beklendiğini kaydeden Erdoğdu, AKP iktidarının Türkiye’ye dayattığı ekonomik büyüme modelinin üretime değil, tüketime yönelik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hükümetin büyüme modeli, yüksek teknolojili sanayi üretimine değil, emlak-inşaat rantına, tasarruf-sermaye birikimine değil, borçlanmaya-sıcak paraya dayalı bir model oldu. Bu modelin gelecek sağlayan bir ekonomik model olmadığının ana göstergesi, düşmeyen işsizlik ve sağlanamayan gelir dağılımı adaleti. AKP hükümetleri döneminde borçlanma ile büyüyen Türkiye ekonomisi, 2003-2007 yılları arasında önceki hükümetin ekonomi reçetesi ve elverişli küresel ekonomik koşulların da yardımıyla yıllık ortalama yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme sergiledi. 2008 yılında neredeyse büyüyemeyen ekonomi, 2009 yılında yüzde 4,7 oranında daraldı. TÜİK’in 2016 sonunda 2011 yılından itibaren ulusal hesaplarda yaptığı güncelleme nedeniyle büyüme rakamı yukarı yönlü revize edildi. Öyle bir revizyon yaptılar ki, 2012’de yeni milli gelir, eski milli gelirden yüzde 10,8 daha yüksek çıktı. Bu revizyonu Avrupa da yaptı, OECD ülkeleri de. Aynı revizyonu yapıyorsunuz, 2012 yılında yeni yöntemle hesaplanan milli gelirinizdeki artış Avrupa Birliği’nin hesabından 3,7 kat, OECD ülkelerinin hesabından 3,8 kat daha yüksek çıkıyor.”
AB ve OECD ülkelerinin hesabında farkın büyük bölümünün yöntemsel değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden Erdoğdu Türkiye’deki farkın sorumlusunun istatistiki müdahaleler olduğunu savundu. Erdoğdu, “Bizim milli gelirde 10,8 puan artış oldu dediğimiz yıl, artışın sadece 0,72 puanı uluslararası hesaplamalara uyumdan kaynaklandı. Yani artışta uyumun etkisi 10’da 1 bile değil. Ama gelin görün ki, 2009-2015 döneminde ortalama büyüme hızımız yıllık 5,2 puandan yıllık 7,4 puana yükseldi. Aynı şekilde hem tasarruflar hem de yatırımların milli gelire oranında ciddi artışlar oldu. TÜİK’e göre meğer Türkiye’de yurtiçi tasarruflarda bir sorun yokmuş. E o zaman bireysel emeklilik sistemini getirirken niye ‘tasarruflar yetersiz’ dediniz? Sonuç olarak GDO’lu büyüme rakamları halkın ekmeğindeki küçülmeyi büyüme olarak gösteren bir çarpıtmadan ibaret. Elektrik tüketiminin artış hızı yarı yarıya azalırken imalat sanayi yüzde 9,3 büyür mü?” diye sordu.
‘Hükümet müdahale etti’
Ulusal hesaplara 2016 yılında yapılan müdahale öncesinde 2010-2015 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,1 olan büyüme performansının, müdahale sonrasında yüzde 7,4’e yükseldiğine işaret eden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi: “AKP iktidarı, düzeltemediği Türkiye’nin ekonomik kötü gidişatını, veri makyajlamasıyla görünmez kılmaya çalışıyor. Bu, depremde hasar gören bir binanın yenilenen sıva ile ayakta tutulmaya çalışılmasından başka bir şey değil. Bu güvenilmez rakamların siyasi baskıyla değiştirilmiş varsayımlara ve hesaplama biçimlerine dayandığı şüphesi, resmi istatistiklerin güvenilirliğini de aşındırıyor.”
Rakamlar komplo teorilerini artırıyor
Güvenilir verinin üretilmediği bir toplumda gerçeklik algısını, komplo teorilerinin kuracağını anlatan Erdoğdu, “Bu güven aşınması iktidarın temel hedefidir. Çünkü bir taraftan akla, mantığa ve olgulara dayanmayan komplo teorileriyle tarihimiz tahrif edilerek halkımızın geniş kesimleri aldatılırken, öte taraftan istatistiki verinin güvenilirliği ortadan kaldırılarak fikir insanlarımızın bu tahrifata karşı durma çabası akamete uğratılmak isteniyor” dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin rakamları şaibeli olmasına kanıt olarak istihdamdaki düşüş ile gelir dağılımındaki adaletin sağlanamamasını da gösteren Erdoğdu şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde işsizlikte hızlı bir yükseliş söz konusu. 2014 ile kıyaslandığında 2016 itibariyle işsizlik oranı hemen her yaş grubu için yüzde 10’dan fazla arttı. Dolayısıyla, işsizlik toplumun hemen tüm demografik kesimlerini etkileyen bir sorun hâline geldi.”
***
‘Altta kalanın canı çıksın!’
Gelir dağılımı adaletinde Türkiye’nin Şili ve Meksika ile birlikte son sıraları paylaştığına işaret eden Erdoğdu şu bilgileri verdi: “En üst kesim ile en alt kesim arasındaki gelir adaletsizliği giderilemiyor. Türkiye yoksullar için değil, zenginler için büyümekte. Dahası, gelir dağılımındaki adaletsizlik kronikleşmiş durumda. En üst gelir grubunu temsil eden yüzde 20’lik grup ülkedeki toplam gelirin yarısına yakınını alırken, en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunun payı ise yüzde 6 civarına sabitlenmiş durumda. Gelir dağılımında, alt gruplara karşı bir kaymanın olmaması, yani altta kalanın canının çıkması, AKP ekonomisinin temel göstergesi haline geldi.”
CHP’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde şaibeler olduğunu söyledi. Bu verilere rağmen neden işsizliğini düşmediğini soran Erdoğdu, “Gelir adaleti sağlanamıyor.” dedi.
Büyüme rakamlarında hükümetin önemli oranda artış beklendiğini kaydeden Erdoğdu, AKP iktidarının Türkiye’ye dayattığı ekonomik büyüme modelinin üretime değil, tüketime yönelik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hükümetin büyüme modeli, yüksek teknolojili sanayi üretimine değil, emlak-inşaat rantına, tasarruf-sermaye birikimine değil, borçlanmaya-sıcak paraya dayalı bir model oldu. Bu modelin gelecek sağlayan bir ekonomik model olmadığının ana göstergesi, düşmeyen işsizlik ve sağlanamayan gelir dağılımı adaleti. AKP hükümetleri döneminde borçlanma ile büyüyen Türkiye ekonomisi, 2003-2007 yılları arasında önceki hükümetin ekonomi reçetesi ve elverişli küresel ekonomik koşulların da yardımıyla yıllık ortalama yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme sergiledi. 2008 yılında neredeyse büyüyemeyen ekonomi, 2009 yılında yüzde 4,7 oranında daraldı. TÜİK’in 2016 sonunda 2011 yılından itibaren ulusal hesaplarda yaptığı güncelleme nedeniyle büyüme rakamı yukarı yönlü revize edildi. Öyle bir revizyon yaptılar ki, 2012’de yeni milli gelir, eski milli gelirden yüzde 10,8 daha yüksek çıktı. Bu revizyonu Avrupa da yaptı, OECD ülkeleri de. Aynı revizyonu yapıyorsunuz, 2012 yılında yeni yöntemle hesaplanan milli gelirinizdeki artış Avrupa Birliği’nin hesabından 3,7 kat, OECD ülkelerinin hesabından 3,8 kat daha yüksek çıkıyor.”
AB ve OECD ülkelerinin hesabında farkın büyük bölümünün yöntemsel değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden Erdoğdu Türkiye’deki farkın sorumlusunun istatistiki müdahaleler olduğunu savundu. Erdoğdu, “Bizim milli gelirde 10,8 puan artış oldu dediğimiz yıl, artışın sadece 0,72 puanı uluslararası hesaplamalara uyumdan kaynaklandı. Yani artışta uyumun etkisi 10’da 1 bile değil. Ama gelin görün ki, 2009-2015 döneminde ortalama büyüme hızımız yıllık 5,2 puandan yıllık 7,4 puana yükseldi. Aynı şekilde hem tasarruflar hem de yatırımların milli gelire oranında ciddi artışlar oldu. TÜİK’e göre meğer Türkiye’de yurtiçi tasarruflarda bir sorun yokmuş. E o zaman bireysel emeklilik sistemini getirirken niye ‘tasarruflar yetersiz’ dediniz? Sonuç olarak GDO’lu büyüme rakamları halkın ekmeğindeki küçülmeyi büyüme olarak gösteren bir çarpıtmadan ibaret. Elektrik tüketiminin artış hızı yarı yarıya azalırken imalat sanayi yüzde 9,3 büyür mü?” diye sordu.
‘Hükümet müdahale etti’
Ulusal hesaplara 2016 yılında yapılan müdahale öncesinde 2010-2015 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,1 olan büyüme performansının, müdahale sonrasında yüzde 7,4’e yükseldiğine işaret eden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi: “AKP iktidarı, düzeltemediği Türkiye’nin ekonomik kötü gidişatını, veri makyajlamasıyla görünmez kılmaya çalışıyor. Bu, depremde hasar gören bir binanın yenilenen sıva ile ayakta tutulmaya çalışılmasından başka bir şey değil. Bu güvenilmez rakamların siyasi baskıyla değiştirilmiş varsayımlara ve hesaplama biçimlerine dayandığı şüphesi, resmi istatistiklerin güvenilirliğini de aşındırıyor.”
Rakamlar komplo teorilerini artırıyor
Güvenilir verinin üretilmediği bir toplumda gerçeklik algısını, komplo teorilerinin kuracağını anlatan Erdoğdu, “Bu güven aşınması iktidarın temel hedefidir. Çünkü bir taraftan akla, mantığa ve olgulara dayanmayan komplo teorileriyle tarihimiz tahrif edilerek halkımızın geniş kesimleri aldatılırken, öte taraftan istatistiki verinin güvenilirliği ortadan kaldırılarak fikir insanlarımızın bu tahrifata karşı durma çabası akamete uğratılmak isteniyor” dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin rakamları şaibeli olmasına kanıt olarak istihdamdaki düşüş ile gelir dağılımındaki adaletin sağlanamamasını da gösteren Erdoğdu şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde işsizlikte hızlı bir yükseliş söz konusu. 2014 ile kıyaslandığında 2016 itibariyle işsizlik oranı hemen her yaş grubu için yüzde 10’dan fazla arttı. Dolayısıyla, işsizlik toplumun hemen tüm demografik kesimlerini etkileyen bir sorun hâline geldi.”
***
‘Altta kalanın canı çıksın!’
Gelir dağılımı adaletinde Türkiye’nin Şili ve Meksika ile birlikte son sıraları paylaştığına işaret eden Erdoğdu şu bilgileri verdi: “En üst kesim ile en alt kesim arasındaki gelir adaletsizliği giderilemiyor. Türkiye yoksullar için değil, zenginler için büyümekte. Dahası, gelir dağılımındaki adaletsizlik kronikleşmiş durumda. En üst gelir grubunu temsil eden yüzde 20’lik grup ülkedeki toplam gelirin yarısına yakınını alırken, en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunun payı ise yüzde 6 civarına sabitlenmiş durumda. Gelir dağılımında, alt gruplara karşı bir kaymanın olmaması, yani altta kalanın canının çıkması, AKP ekonomisinin temel göstergesi haline geldi.”
CHP’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde şaibeler olduğunu söyledi. Bu verilere rağmen neden işsizliğini düşmediğini soran Erdoğdu, “Gelir adaleti sağlanamıyor.” dedi.
Büyüme rakamlarında hükümetin önemli oranda artış beklendiğini kaydeden Erdoğdu, AKP iktidarının Türkiye’ye dayattığı ekonomik büyüme modelinin üretime değil, tüketime yönelik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hükümetin büyüme modeli, yüksek teknolojili sanayi üretimine değil, emlak-inşaat rantına, tasarruf-sermaye birikimine değil, borçlanmaya-sıcak paraya dayalı bir model oldu. Bu modelin gelecek sağlayan bir ekonomik model olmadığının ana göstergesi, düşmeyen işsizlik ve sağlanamayan gelir dağılımı adaleti. AKP hükümetleri döneminde borçlanma ile büyüyen Türkiye ekonomisi, 2003-2007 yılları arasında önceki hükümetin ekonomi reçetesi ve elverişli küresel ekonomik koşulların da yardımıyla yıllık ortalama yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme sergiledi. 2008 yılında neredeyse büyüyemeyen ekonomi, 2009 yılında yüzde 4,7 oranında daraldı. TÜİK’in 2016 sonunda 2011 yılından itibaren ulusal hesaplarda yaptığı güncelleme nedeniyle büyüme rakamı yukarı yönlü revize edildi. Öyle bir revizyon yaptılar ki, 2012’de yeni milli gelir, eski milli gelirden yüzde 10,8 daha yüksek çıktı. Bu revizyonu Avrupa da yaptı, OECD ülkeleri de. Aynı revizyonu yapıyorsunuz, 2012 yılında yeni yöntemle hesaplanan milli gelirinizdeki artış Avrupa Birliği’nin hesabından 3,7 kat, OECD ülkelerinin hesabından 3,8 kat daha yüksek çıkıyor.”
AB ve OECD ülkelerinin hesabında farkın büyük bölümünün yöntemsel değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden Erdoğdu Türkiye’deki farkın sorumlusunun istatistiki müdahaleler olduğunu savundu. Erdoğdu, “Bizim milli gelirde 10,8 puan artış oldu dediğimiz yıl, artışın sadece 0,72 puanı uluslararası hesaplamalara uyumdan kaynaklandı. Yani artışta uyumun etkisi 10’da 1 bile değil. Ama gelin görün ki, 2009-2015 döneminde ortalama büyüme hızımız yıllık 5,2 puandan yıllık 7,4 puana yükseldi. Aynı şekilde hem tasarruflar hem de yatırımların milli gelire oranında ciddi artışlar oldu. TÜİK’e göre meğer Türkiye’de yurtiçi tasarruflarda bir sorun yokmuş. E o zaman bireysel emeklilik sistemini getirirken niye ‘tasarruflar yetersiz’ dediniz? Sonuç olarak GDO’lu büyüme rakamları halkın ekmeğindeki küçülmeyi büyüme olarak gösteren bir çarpıtmadan ibaret. Elektrik tüketiminin artış hızı yarı yarıya azalırken imalat sanayi yüzde 9,3 büyür mü?” diye sordu.
‘Hükümet müdahale etti’
Ulusal hesaplara 2016 yılında yapılan müdahale öncesinde 2010-2015 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,1 olan büyüme performansının, müdahale sonrasında yüzde 7,4’e yükseldiğine işaret eden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi: “AKP iktidarı, düzeltemediği Türkiye’nin ekonomik kötü gidişatını, veri makyajlamasıyla görünmez kılmaya çalışıyor. Bu, depremde hasar gören bir binanın yenilenen sıva ile ayakta tutulmaya çalışılmasından başka bir şey değil. Bu güvenilmez rakamların siyasi baskıyla değiştirilmiş varsayımlara ve hesaplama biçimlerine dayandığı şüphesi, resmi istatistiklerin güvenilirliğini de aşındırıyor.”
Rakamlar komplo teorilerini artırıyor
Güvenilir verinin üretilmediği bir toplumda gerçeklik algısını, komplo teorilerinin kuracağını anlatan Erdoğdu, “Bu güven aşınması iktidarın temel hedefidir. Çünkü bir taraftan akla, mantığa ve olgulara dayanmayan komplo teorileriyle tarihimiz tahrif edilerek halkımızın geniş kesimleri aldatılırken, öte taraftan istatistiki verinin güvenilirliği ortadan kaldırılarak fikir insanlarımızın bu tahrifata karşı durma çabası akamete uğratılmak isteniyor” dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin rakamları şaibeli olmasına kanıt olarak istihdamdaki düşüş ile gelir dağılımındaki adaletin sağlanamamasını da gösteren Erdoğdu şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde işsizlikte hızlı bir yükseliş söz konusu. 2014 ile kıyaslandığında 2016 itibariyle işsizlik oranı hemen her yaş grubu için yüzde 10’dan fazla arttı. Dolayısıyla, işsizlik toplumun hemen tüm demografik kesimlerini etkileyen bir sorun hâline geldi.”
***
‘Altta kalanın canı çıksın!’
Gelir dağılımı adaletinde Türkiye’nin Şili ve Meksika ile birlikte son sıraları paylaştığına işaret eden Erdoğdu şu bilgileri verdi: “En üst kesim ile en alt kesim arasındaki gelir adaletsizliği giderilemiyor. Türkiye yoksullar için değil, zenginler için büyümekte. Dahası, gelir dağılımındaki adaletsizlik kronikleşmiş durumda. En üst gelir grubunu temsil eden yüzde 20’lik grup ülkedeki toplam gelirin yarısına yakınını alırken, en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunun payı ise yüzde 6 civarına sabitlenmiş durumda. Gelir dağılımında, alt gruplara karşı bir kaymanın olmaması, yani altta kalanın canının çıkması, AKP ekonomisinin temel göstergesi haline geldi.”
CHP’de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerinde şaibeler olduğunu söyledi. Bu verilere rağmen neden işsizliğini düşmediğini soran Erdoğdu, “Gelir adaleti sağlanamıyor.” dedi.
Büyüme rakamlarında hükümetin önemli oranda artış beklendiğini kaydeden Erdoğdu, AKP iktidarının Türkiye’ye dayattığı ekonomik büyüme modelinin üretime değil, tüketime yönelik olduğunu belirterek şunları söyledi: “Hükümetin büyüme modeli, yüksek teknolojili sanayi üretimine değil, emlak-inşaat rantına, tasarruf-sermaye birikimine değil, borçlanmaya-sıcak paraya dayalı bir model oldu. Bu modelin gelecek sağlayan bir ekonomik model olmadığının ana göstergesi, düşmeyen işsizlik ve sağlanamayan gelir dağılımı adaleti. AKP hükümetleri döneminde borçlanma ile büyüyen Türkiye ekonomisi, 2003-2007 yılları arasında önceki hükümetin ekonomi reçetesi ve elverişli küresel ekonomik koşulların da yardımıyla yıllık ortalama yüzde 7’nin üzerinde bir büyüme sergiledi. 2008 yılında neredeyse büyüyemeyen ekonomi, 2009 yılında yüzde 4,7 oranında daraldı. TÜİK’in 2016 sonunda 2011 yılından itibaren ulusal hesaplarda yaptığı güncelleme nedeniyle büyüme rakamı yukarı yönlü revize edildi. Öyle bir revizyon yaptılar ki, 2012’de yeni milli gelir, eski milli gelirden yüzde 10,8 daha yüksek çıktı. Bu revizyonu Avrupa da yaptı, OECD ülkeleri de. Aynı revizyonu yapıyorsunuz, 2012 yılında yeni yöntemle hesaplanan milli gelirinizdeki artış Avrupa Birliği’nin hesabından 3,7 kat, OECD ülkelerinin hesabından 3,8 kat daha yüksek çıkıyor.”
AB ve OECD ülkelerinin hesabında farkın büyük bölümünün yöntemsel değişikliklerden kaynaklandığını ifade eden Erdoğdu Türkiye’deki farkın sorumlusunun istatistiki müdahaleler olduğunu savundu. Erdoğdu, “Bizim milli gelirde 10,8 puan artış oldu dediğimiz yıl, artışın sadece 0,72 puanı uluslararası hesaplamalara uyumdan kaynaklandı. Yani artışta uyumun etkisi 10’da 1 bile değil. Ama gelin görün ki, 2009-2015 döneminde ortalama büyüme hızımız yıllık 5,2 puandan yıllık 7,4 puana yükseldi. Aynı şekilde hem tasarruflar hem de yatırımların milli gelire oranında ciddi artışlar oldu. TÜİK’e göre meğer Türkiye’de yurtiçi tasarruflarda bir sorun yokmuş. E o zaman bireysel emeklilik sistemini getirirken niye ‘tasarruflar yetersiz’ dediniz? Sonuç olarak GDO’lu büyüme rakamları halkın ekmeğindeki küçülmeyi büyüme olarak gösteren bir çarpıtmadan ibaret. Elektrik tüketiminin artış hızı yarı yarıya azalırken imalat sanayi yüzde 9,3 büyür mü?” diye sordu.
‘Hükümet müdahale etti’
Ulusal hesaplara 2016 yılında yapılan müdahale öncesinde 2010-2015 döneminde yıllık ortalama yüzde 5,1 olan büyüme performansının, müdahale sonrasında yüzde 7,4’e yükseldiğine işaret eden Erdoğdu şu görüşleri dile getirdi: “AKP iktidarı, düzeltemediği Türkiye’nin ekonomik kötü gidişatını, veri makyajlamasıyla görünmez kılmaya çalışıyor. Bu, depremde hasar gören bir binanın yenilenen sıva ile ayakta tutulmaya çalışılmasından başka bir şey değil. Bu güvenilmez rakamların siyasi baskıyla değiştirilmiş varsayımlara ve hesaplama biçimlerine dayandığı şüphesi, resmi istatistiklerin güvenilirliğini de aşındırıyor.”
Rakamlar komplo teorilerini artırıyor
Güvenilir verinin üretilmediği bir toplumda gerçeklik algısını, komplo teorilerinin kuracağını anlatan Erdoğdu, “Bu güven aşınması iktidarın temel hedefidir. Çünkü bir taraftan akla, mantığa ve olgulara dayanmayan komplo teorileriyle tarihimiz tahrif edilerek halkımızın geniş kesimleri aldatılırken, öte taraftan istatistiki verinin güvenilirliği ortadan kaldırılarak fikir insanlarımızın bu tahrifata karşı durma çabası akamete uğratılmak isteniyor” dedi.
Türkiye ekonomisine ilişkin rakamları şaibeli olmasına kanıt olarak istihdamdaki düşüş ile gelir dağılımındaki adaletin sağlanamamasını da gösteren Erdoğdu şöyle konuştu: “Son üç yıl içerisinde işsizlikte hızlı bir yükseliş söz konusu. 2014 ile kıyaslandığında 2016 itibariyle işsizlik oranı hemen her yaş grubu için yüzde 10’dan fazla arttı. Dolayısıyla, işsizlik toplumun hemen tüm demografik kesimlerini etkileyen bir sorun hâline geldi.”
***
‘Altta kalanın canı çıksın!’
Gelir dağılımı adaletinde Türkiye’nin Şili ve Meksika ile birlikte son sıraları paylaştığına işaret eden Erdoğdu şu bilgileri verdi: “En üst kesim ile en alt kesim arasındaki gelir adaletsizliği giderilemiyor. Türkiye yoksullar için değil, zenginler için büyümekte. Dahası, gelir dağılımındaki adaletsizlik kronikleşmiş durumda. En üst gelir grubunu temsil eden yüzde 20’lik grup ülkedeki toplam gelirin yarısına yakınını alırken, en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunun payı ise yüzde 6 civarına sabitlenmiş durumda. Gelir dağılımında, alt gruplara karşı bir kaymanın olmaması, yani altta kalanın canının çıkması, AKP ekonomisinin temel göstergesi haline geldi.”