Bugün doların 5,36 TL, Euro’nun 6,19 TL’yi görmesine sebep olacak bir veri akışı yoktu. Özel sektörün vadesi gelen borçları için piyasadan döviz toplaması dövize tarihi rekorunu kırdırdı. Hükümet ve Merkez Bankası ise sadece seyretti.
Kronos Yazarı Gazeteci Harun Odabaşı artan dolarla ilgili şunları yazdı:
Bildik bir deneydir: Bir kurbağa kaynayan suya atıldığında, büyük bir refleksle zıplayarak suyun içinden çıkmaktadır. Fakat onu önce soğuk bir suya koyar ve suyu yavaşça ısıtırsanız, suyun içinde sessizce oturmaktadır. Hatta en başta suyun ısınması onun hoşuna bile gitmekte rahatlatmaktadır. Ama sonunda kurbağa pişerek ölmektedir.
Bu deneyden hayatımız adına çıkartabileceğiniz pek çok dersler var. Bir tanesi şöyle olabilir. Yavaş gibi görünen hatta zararsızmış gibi görünen değişimler toplamda hayatımıza telafisi mümkün olmayan zararlar verebilir.
Bu deneyi bana Doların 5,36 TL Euro’nun 6,19 TL’yi görmesi hatırlattı. Türkiye gittikçe şiddetini artıran büyük bir ekonomik krizin içinden geçiyor ama medya, siyaset ve köşe yazarları el birliği ile her şey yolunda mesajı veriyor. Gerçeklikten bağını koparan bir ekonomik anlayış süreç içerisinde krizin boyutlarını ve yıkım şiddetini artırmaktan başka bir sonuç doğurmaz.
Milletin döviz, faiz ve enflasyon cephesindeki anormalliği kriz olarak görmemesi biraz eski alışkanlıklardan kaynaklanıyor. Mevcut kriz 1994 ve 2001 krizine benzememektedir. Orada irtifa kaybı çok şiddetli olduğu için iktidarı seven sevmeyen herkes durumu hemen fark etti. Ama burada uçak yavaş ama hızını giderek artıran bir şekilde alçalmakta. Sonuç itibarı ile 2 sene içerisinde dolardaki değer kaybı 2001 krizinin de üstüne çıktı, faiz iki kat arttı ama bunlar bir gecede olmadığı için şoke etkisi yaratmıyor.
Peki bugünü diğer günlerden ayıran ne yaşandı? ABD ile Rahip Brunson’ın tutukluluğu üzerinden şiddetlenen kriz sonrası hızla değer kazanmaya başlayan Euro-Dolar paritesi, Erdoğan’ın açıkladığı 100 günlük eylem planı ve beklentinin altında gelen Temmuz enflasyonu ile düşmese de yatay bir seyre girmişti. Ancak bugün itibarı ile dövizin ateşi yeniden yükseldi. Sabah saatlerinde dolar 5,19’u akşam saatlerinde de 5,31’i gördü. Daha sonra arkası geldi. Hükümet ve Merkez Bankası ise adeta eli kolu bağlı olup bitenleri izledi. Erdoğan’ın “döviz satın oyunu bozalım” sözleri ise karşılığı olmayan bir siyaset oyunu gibi duruyor. Dövizin yükselmesinde özel sektörün kısa dönem borçlarını ödeme zamanını gelmesi büyük rol oynuyor. Zira gün içinde dövizde bu derece bir sıçramaya sebep olacak bir veri akışı olmadı. ABD’nin Türkiye’ye ekonomik yaptırımları, FED’in faiz artıması, ABD-İran krizi gibi önemli fay hatlarında kayda değer bir değişiklik yaşanmadı. AKP hükümeti kontrolden çıkan özel sektör borçlarını azaltmak için bir süre önce bir dizi tedbir aldı. Örneğin döviz borcu almak için şirketlere faaliyetlerinde dövizle işlem yapma şartı getirdi. Ama çok geç kaldığı için rahatlatıcı bir etkisi görülmedi.
Yarın birkaç gazete hariç dövizdeki yükseliş haber bile yapılmayacak. Bakalım ekonomik gerçekler karşısındaki üç maymun halimiz daha ne kadar sürebilecek?”