Eğidim Reformu Girişimi (ERG) Araştırmacısı Umay Aktaş Salman, zengin ve yoksul çocukların eğitimleri arasındaki uçurumu ortaya koyan, “Elif ile Ayşe arasındaki uçurum” başlıklı bir çalışmaya imza attı.
ERG’nin sitesinde yayımlanan habere göre, Türkiye’de hanehalklarının eğitim harcamaları arasında uçurum var. Yoksul ve zengin kesimin eğitim harcamaları arasındaki fark 23 kat. Bu farka eğitimdeki eşitsizlikler de eklenince çocuklar arasındaki öğrenme uçurumu artıyor.
Velilerin eğitime ayırdığı bütçeyi, okullar arasındaki farkı ve eğitimde fırsat eşitliğinin önemini farklı sosyoekomik gruplardan ebeveynlerin deneyimleriyle anlatan araştırmaya göre, eğitim harcamalarında yoksul ve zengin kesim arasında 23 kat fark var.
Çalışmaya göre, Türkiye’de hanehalklarının eğitim harcamaları arasında uçurum var. 2017 yılında yapılan eğitim harcamasının yüzde 19’unu hanehalkları yaptı. TÜİK Hanehalkı Tüketim Harcaması 2017’ye göre, eğitim harcamalarının (okula gidiş geliş masrafları, özel okul, özel ders, etüd, yaz okulu, üniversite harcı ücreti vs.) sadece yüzde 2,8’ini gelirden en az pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaparken, yüzde 63,6’sını en yüksek pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaptı. Yani eğitim harcamalarında yoksul ve zengin kesim arasında yaklaşık 23 kat fark var.
Çalışmanın detayları şöyle:
“Elif 3. sınıfa gidiyor, kardeşi Ahmet ise 2. sınıfta. Kayıt sırasında yüksek bağışlar verilip, şartları velilerin desteğiyle de iyileştirilen bir devlet okulunda okuyorlar. Fiziksel şartları çok daha iyi, sınıf mevcutları daha az olan bir okulda tam gün eğitim alıyorlar. Yemekhanede yemeklerini yiyor, okulun sosyal ve sportif faaliyetlerine katılıyorlar. Velilerin ücretini ödediği, dışarıdan gelen öğretmenler okulda her devlet okulunda olmayan robotik kodlama, akıl oyunları gibi dersleri de veriyorlar. Okul sonrasında da ebeveynleri onları, sosyal ve kültürel etkinliklerle destekleyebiliyor.
9. sınıfta olan Zeynep ve 3. sınıfta olan Okan ise özel bir okulda eğitim alıyor. Onlar da okulda pek çok farklı etkinlik ve çalışma yapma şansına sahip. 24 kişilik sınıflarda eğitim alıyorlar. Her birinin yıllık okul ücreti yaklaşık 70 bin TL. Okul dışında da piyanodan, masa tenisine, yüzmeden dansa kadar pek çok alanda faaliyetlerde bulunuyorlar.
Onlar farklı sosyoekonomik gruplardan gelen ebeveynlerin çocukları. Türkiye’de hane halklarının eğitim harcamaları arasında uçurum var. 2017 yılında yapılan eğitim harcamasının yüzde 19’unu hane halkları yaptı. TÜİK Hane halkı Tüketim Harcaması 2017’ye göre, eğitim harcamalarının (okula gidiş geliş masrafları, özel okul, özel ders, etüd, yaz okulu, üniversite harcı ücreti vs.) sadece yüzde 2,8’ini gelirden en az pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaparken, yüzde 63,6’sını en yüksek pay alan yüzde 20’lik dilimdekiler yaptı. Yani eğitim harcamalarında yoksul ve zengin kesim arasında yaklaşık 23 kat fark var.
Yoksulluğun yarattığı eşitsizlik tablosu çok net. OECD’nin Bir Bakışta Eğitim 2018 raporunda belirttiği gibi sosyoekonomik statünün eğitimde eşitlik üzerindeki etkisi yaşam boyunca da genişleme eğilimi gösteriyor.
S.B üç çocuğu ve eşiyle birlikte İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde yaşıyor. Asgari ücretle geçinen bir aile. Baba işçi olarak çalışıyor. En büyük çocukları Ayşe, 4. sınıfa gidiyor. Oğullarından biri 6, diğeri ise 4 yaşında. İkisi de okul öncesi eğitim alamıyor. Aslında 6 yaşındaki oğlu anasınıfına başlamış ancak aylık 200 TL olan ücreti ödeyemedikleri için bir ay sonra bırakmak zorunda kalmış.
Ayşe, mahallesindeki bir devlet okuluna gidiyor. Okulunun imkânları kısıtlı. Çoğunlukla yoksul ailelerin çocuklarının gittiği okul sabahları ortaokul, öğlenleri ilkokul. Yani ikili eğitim yapılıyor. Yaklaşık 1800 öğrencisi var. 26 derslikli okulda sınıf mevcutları ortalama 40 kişi. İlk ve ortaokulun öğretmen sayısı toplam 71. Bu sayının 23’ünü ücretli öğretmenler oluşturuyor. İlkokulda 5, ortaokulda 18 ücretli öğretmen var. Ücretli öğretmenlerin büyük çoğunluğunu iki yıllık üniversite (ön lisans) mezunları oluşturuyor. Okulun bir spor salonu yok. Yemekhanesi yok. Bilgisayar laboratuvarındaki bilgisayarların yarısı bozuk. Kendi çabalarıyla kurmaya çalıştıkları kütüphane ise hem kitaplar hem de düzen açısından yetersiz. İlkokul ve ortaokulun birer rehber öğretmeni var. Yani öğretmen başına yaklaşık 900 öğrenci düşüyor.
Anne S.B kızının eğitim masraflarını öğretmenin desteği ve okula gelen kırtasiye yardımlarıyla karşıladıklarını söyleyerek, silgisini bile 2 yıl kullandığını anlatıyor. Özetle Ayşe’nin ailesi temel ihtiyaçlarını bile tam karşılayamazken, eğitim için bütçe ayıramıyor.
Herkes bütçesi elverdiğince en iyi eğitim şartlarını çocuğuna sağlamaya çalışıyor. T. T’nin 3, 5, 7, 9 yaşlarında ikisi kız, ikisi oğlan dört çocuğu var. T.T. psikolojik danışmanlık merkezinde yönetici. Eşi ise akademisyen. Okul öncesi çağda olan çocukları henüz okul öncesi eğitim almıyor ama yakında başlayacaklar. İlkokul çağında olan çocukları ise kayıt bölgesi dışından ortalama 1800 TL bağış alan, velilerin maddi desteğiyle imkânlarını iyileştiren bir okulda eğitim alıyor. Okul öncesi eğitim aldıktan sonra ilkokula başlayan iki çocuğunun biri Ahmet, diğeri Elif. Ahmet 2., Elif 3. sınıfa gidiyor.
Anne T.T’nin okul arayış sürecinde yaşadıkları sadece farklı iller, ilçeler arasında değil, aynı ilçedeki devlet okulları arasında bile yaşanan eşitsizlikleri açıkça ortaya koyuyor:
“Üç yıl önce Üsküdar tarafında 20’ye yakın okul gezmişizdir. Okullar arasında farklar var tabii. Özel okullarda sınıflar 15-20 kişi ama devlet okullarında şartları daha iyi olanlarda bile 30 kişiden aşağı sınıf yok. Adres tutmadığı için geri çevrildiğimiz de oldu, adres tutmasa da bağışla çocuğu alabileceğini söyleyenler de oldu. 3 bin TL’den aşağı fiyat söyleyen olmadı. Sonunda kızımın ‘kaydı nereye düşüyorsa oraya verelim. En iyi okul eve yakın olan okuldur’ dedik. Kaydının çıktığı devlet okuluna başladı. Kalabalık bir okuldu, ikili eğitim vardı. Spor salonu, yemekhane, kütüphane yoktu. Sınıfta tek üniversite mezunu anne bendim. Sınıf çok kalabalık değildi, 35 kişiydi ama okulun fiziksel olarak temizliği ve diğer imkânları yeterli değildi. Sadece 1 ay devam etti o okula.”