En önde gelen Arap gazetelerinden Londra merkezli Şark El Evsat, Hizmet Hareketine ait okullara el konulmasının ardından Türkiye’de eğitimde kalitenin düştüğünü ve panik yaşandığını yazdı. İşte o yazı…
“Gülen okulları ve üniversitelerinin kapatılmasından sonra Türkiye’de bu yılki eğitim yılına panik hakim” başlığı Said Abdurrezzak imzasıyla yayınlanan yazıda Hizmete ait okulların Türkiye’deki eğitim sistemi açısından önemine değinildi. Okulların gasp edilmesinden sonra özellikle öğrenci ve velilerin yaşadığı sıkıntı anlatıldı.
Haber fotoğrafı olarak Fatih Üniversitesi’nin kullanıldığı haberde fotoğrafın altına şu not düşüldü: (Hükümet kapatmadan önce Fatih Üniversitesinde, aralarında büyük oranda yabancı öğrenclerin bulunduğu 18 bin öğrenci okuyordu.)
İşte Şark el Evsat’ta yayınlanan o yazı:
Binlerce öğrenci üniversitede yer bulamadı kimilerinin ise yılı uzadı kimileri de eğitim kalitesinden şikayetçi.
Darbeden sonra Türkiye’de eğitim yılı çok etkilendi. Yeni eğitim yılına girildiğinde, Türk hükümetinin darbeyi yönetmekle suçladığı Gülen’e bağlı Hizmet hareketine ait 1000’den fazla okul, 15 üniversite ve 109 yurt Türkiye genelinden silindi. Kapatılan okullarda 200 bin öğrenci okuyordu. Gülen okulları 40 yıl boyunca hizmet sundu ve kaliteli eğitim ogretime dayalı hizmet verdigi icin geniş çaplı şöhret kazandı. Hükümet ise bu okulları imam hatip okullarına çevirdi. İmam hatip okulları ise din okullarıdır. Hükumet bu okullara darbe gecesi öldürülen sivil ve polislerin adlarını verdi.
Üniversiteler:
Kapatılan Üniversitelerde ise Türkiye’den ve dünyanın 120 ülkesinden 65 bin öğrenci okuyordu. Ve birçok öğrenci burs veya indirim alabiliyordu. Bu üniversitelerin büyük bir çoğunluğu Türkçe ve tarih dersleri hariç İngilizce eğitim veriyordu. Bu okul ve üniversiteler kapatıldıktan sonra bir ay boyunca hem öğrenciler hem velileri ne şekilde dağıtım yapılacağı hususunda endişe içindeler. Aynı şekilde öğrenciler kapatılan üniversitelerinde okuttukları dersler ile dağıtımları yapılacak üniversitelerdeki derslerin uyuşmazlığından ve aynı eğitim kalitesini bulamamadan da endişe ediyorlar.
Orta Öğretim Okulları:
Üniversite öncesi eğitimle ilgili ise durum çok zor değildi. Veliler ve öğrenciler bu okulların kapatılıp Kapatılmayacağı yahut devlet denetiminde devam edip etmemesi hususunda bir bekleyiş içindeydiler. Daha sonra hükümet öğrencileri devlet okullarını dağıtma kararı aldı ve isteyenlere de diğer özel okullara gitme kapısını açık bıraktı.
Milli eğitim müsteşarı Yusuf tekin gülen okullarının bir kısmının devlet denetimi altına alındığı ve 1000 e yakın okulunda kapatılıp bilahare imam hatip okullarına çevrildiğini söyledi. Tekin, bu okulların kapatılma sebebinin anayasal rejime karşı faaliyet içerisinde olmakla suçlanması olduğunu, yanı sıra bakanlığın bu okullara karşı hamlesini dershaneleri özel okula çevirme kararından sonra başlattığını ve bazı okullara darbe girişiminden önce kayyım atandığını söyledi.
Okul ve dershanelere kayyım atama hamlesi, dönemin Başbakanı Erdoğan’ın bakanları ve hükümete yakınlığıyla bilinen banka müdürleri ve işadamlarına kadar uzanan 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk olaylarının patlak vermesinden sonra başladı. Hükûmet soruşturmaları eski müttefiki Gülen tarafından darbe teşebbüsü olarak ifade etmişti.
Öğretmen krizi:
Hizmet okullarının kapatılmasına bağlı olarak yeni bir kriz ortaya çıktı. Öğretmen krizi. Hizmet okullarında çalışan toplam 49 bin öğretmenden 27 bininin çalışma izinleri iptal edildi.
Diğer taraftan eğitim yılı başlar başlamaz, bakanlık güney doğuda görev yapan 10 bin öğretmenin çalışma iznini PKK’ya destek vermek suçlamasıyla iptal etti. Ve oluşan bu boşluğu doldurmak için de 15 bin sözleşmeli öğretmen atadı. Geçen hafta bakanlık 4 bin öğretmeni hizmet hareketiyle bağlantıları tespit edilemediği için görevlerine iade etti ve halen öğretmen boşluğunu doldurmak için çalışmalar devam ediyor. Gülen okullarının kapatılmasından en çok avantajı özel okullar sağladı. Buna rağmen veliler, hizmet okullarında buldukları eğitim ve öğretim kalitesinin kısa vadede elde edilemeyeceğini düşünüyorlar.
Üniversitelerdeki sıkıntılar:
Hükûmet kapatılan okullara karşı yaptığı uygulamayı üniversiteler için de yaptı. Kapatılan üniversitelerin sayısı 15. En başında eğitim kalitesiyle ünlenmiş aralarında büyük ölçüde yabancıların da bulunduğu en yüksek öğrenci oranına sahip 18 bin öğrencinin eğitim gördüğü Fatih Üniversitesi.
YÖK kapatılan üniversitenin öğrencilerine, kendilerine üniversite bulmaları gerektiğini söyledi ve daha sonra bu kararından geri dönüp yabancı öğrencileri İstanbul Devlet Üniversitesi’ne dağıtma kararı aldı. Türk öğrencileri ise Hizmet üniversitelerine ödedikleri fiyatın aynısını ödeme şartıyla yaşadıkları şehrin dışındaki diğer üniversitelere dağıtıldılar.
Diplomalarına mezun olacakları üniversitelerin adlarıyla beraber, hangi hizmet üniversitesinden geldikleri de yazacak. Bu öğrencilerin mezuniyetten sonra da sıkıntılarının devam edeceği anlamına geliyor ve sırf hizmet üniversitelerinde okumuş olduklarından dolayı darbecilikle suçlanıp iş bulamamaları da söz konusu. Bazı öğrenciler ise derslerin uyuşmazlığından dolayı bir yıl tekrar etmek zorunda kalıyor.
Kaygı verici kararlar:
Bu kötü şartlara sadece üniversite öğrencileri değil, mastır ve doktora öğrencileri de maruz kaldı. Tezlerine sıfırdan başlamaları gerekiyor. Çünkü okudukları üniversiteler kapatıldı ve tez hocaları ya üniversitelerden atıldı ya da hapiste.
Üniversiteler kapatıldı… Hocalar işten atıldı… Ya da hapse atıldılar… Adını açıklamak istemeyen akademisyenlerden biri Şark Evsat’a şunları söyledi: “YÖK bir panik hali içerisinde. İslerin ipini kaçırdı. Öğrenciler eğitime başladıktan sonra da sıkıntılar devam ediyor. Hükûmet özel üniversiteleri devlet üniversitelerine bağladı. Ve adlarını değiştirdi. Fakat asıl sıkıntı bu değil. Asıl sıkıntı öğretim görevlilerinin tutuklanmasından kaynaklanan öğretim görevlisi açığı. Bu açığın kapanması yıllar alır.”