Yeni denilen MİS ve YKS daha uygulanmadan rezaletleri ortaya çıktı.
İsmail S. Gülümser/Aktifhaber
MİS NE GETİRİYOR?
Erdoğan’ın merkezi sınavlar (TEOG) olmasın dediği gün, Bakanlık illere merkezi sınavla ilgili yazılar göndermiş sınavda Türkçe, Matematik ve Fen bilimlerinden o tarihe kadar görülmüş konulardan soruların yer alacağını duyurmuş. Eğer basında yer alan “MİS” sadece bakanlığın kendini değerlendirmek amacıyla yaptığı bir sınav değilse, üst okula geçişte kullanılacaksa bakanlıkta işlerin ne kadar plansız yürüdüğü ortaya çıkar.
Bu yüzden yeni getirdikleri sistemi ilk eleştirenlerden biri de iktidar sendikası Eğitim-bir-sen. Bakanlığın bir emirle hiç incelemeden sistem değişikliği yaparak “eğitimi yapboz tahtasına çevirdiğini, bir şeyler yapma yerine bir şeyler yapıyor görünmeyi tercih ettiğini, geçici anlık çözümlerle günü kurtarmaya çalıştığını, çabaların samimi olmadığını, keyfi anlık model değişikliği yapıldığını belirtmişler(Eğitim-bir-sen-Atilla Olçum).”
Değişiklik eğitimde fayda gözetilerek yapılmıyor. AKP, merkezi sınavların öğrencileri fen ve Anadolu liselerine yönlendiriyor olmasından rahatsız, aslında fen ve Anadolu liselerinin varlığından ailelerin ilgi duymasından bile rahatsızlar. Bu okullar olmasa işlerinin daha kolay olacağı kanaatindeler ve ilgiyi ortadan kaldırmak için sayıyı iyice azaltmayı ya da tümden ortadan kaldırmayı planlıyor, mahalledeki okula gitsin diyorlar. (YÖK üyesi, eski MEB Müsteşarının önerilerine de bakıldığında toplumun ilgi duyduğu yüz bini aşkın öğrencinin olduğu Anadolu liselerinin adrese dayalı kayıtla mahalle mektebine dönüştürülüp yok edilmesinin, fen liselerine girişte eski not barajı ve öğretmen tavsiyesinin geri getirilmesinin teklif edildiği görülmektedir.) Bu yolla kendi arka bahçeleri olarak gördükleri okullara öğrenci akışını sağlayacaklarını düşünüyor ve sınavların kaldırılmasını istiyorlar. Niyet samimi olmayınca her düzenleme daha bir iki yıl geçmeden tekrar değiştiriliyor.
Bakanlığın 5. Sınıflardaki öğrencilere aralık ayında 24 ilde pilot olarak uygulayacağı sınav için, illere gönderdiği yazıda “Milli İzleme Sınavı,” ismi kullanılmış. Sınav bir ölçme faaliyetidir, kazanılan becerileri ölçmek için yapılan bir sınava “milli” denmesinin pek mantığı yok. Ardından izleme de gelince sınavın ismi eski doğu bloğu ülkelerindeki istihbarat çalışmalarını çağrıştırıyor, bu yüzden sevimli görünmüyor. Sadece bizim milletimize ait değerleri ölçmeyi planlıyorlarsa bu daha da vahim, eğitimde tüm dünyanın kazanımlarını yok sayıp bize özgü olanla yetinmeyi çağrıştıran hatta ilerde bu tür uygulamaları özendirebilecek bir isim seçilmiş.
Bakanlığın öğrencileri testten uzaklaştırmak için açık uçlu sorular takıntısı eğer iyi planlanmazsa, ileride devletin yeterli hizmet götüremediği az gelişmiş bölgelerdeki dar gelirli ailelerin çocukları için dezavantaja dönüşebilir.
Öğrencilerin okul saati dışında ek eğitim almasını önleme gayretiyle konu dağılımlarının basit tutulması, başlangıçta öğrenci ve velilerin hoşuna gitse de, okulların öğrencileri motive etmekte zorlandığı bir ülkede ilerleyen zamanda öğrencilerin önemli bir bölümünü okuldan ve dersten koparacaktır. Öğrencilerin çoğunun temel eğitimi için gerekli kazanımları almadan üst okula geçişi liselerde ciddi problemlere yol açacaktır.
YKS NE GETİRİYOR?
Tek adam yönetimindeki AKP’den tüm sınavlar için düzenleme talimatı verilince; YÖK’ün talimatı yerine getirme gayretiyle yaptığı zorlama düzenlemeler, ilk etapta 1. Sınav tarihinin Nisandan Hazirana alınması dışında kayda değer bir yenilik içermiyor. Üstelik emre uymak için yılların deneyimiyle kazanılmış bazı hususlar göz ardı edildiğinden yeni yanlışlara kapı aralıyor.
Sınav sayısını 3’e, puan türü sayısını 18’den 5’e düşürerek sistemi daha basitleştirdiklerini söylüyorlar. 28 Şubatçıların 3 puan türlü, tek sınavını problemlerinden dolayı kendileri artırmıştı. Bu hale getirmek için kullandıkları gerekçelerin hepsini şimdi karalıyor, eskisinin daha sade olduğunu iddia edip, yeni sistem diyerek 2006-2009 arası siteme geri dönüyorlar. ÖSS’yi getirmek istemişler ama tenkitlerden korktukları için ÖSS’den farklı bir şeyler iliştirmiş, ÖSS’nin kötü bir taklidini yapmışlar. İlk sınavın adını Temel Yeterlilik Sınavı(TYT) olarak değiştirmişler. Aynı günde yapılacak iki sınavla tek sınav yapıyoruz izlenimi vermeye çalışmışlar.
Tüm adayların katılacağı ilk sınavda Türkçe ve Matematikle Temel yeterlilikleri ölçeceklerini
Aynı gün yapılacak ikinci sınavda milli eğitim müfredatından sorularla Türk dili ve edebiyatı-coğrafya1, sosyal bilimler, fen bilimleri ve matematikten kazanımları ölçeceklerini açıklamışlar.
Yerleştirme
İlk sınavda;
Ön lisans programlarına kayıtta, 150
Lisans programlarına kayıtta, 180
Aynı puanla bir sonraki yıl kayıtta, 200 (TYT-p) barajını aşma şartı getirmişler.
İlk açıklamada çok büyük oranda okul notlarının etkisinden bahsetmişlerdi, son açıklamada okul başarı puanı oranı görünmüyor. Okul notlarının katkısı ilk açıklamalarındaki gibi ise ciddi problemler ortaya çıkabilir. Bu açıklamalar, aslında sınav sisteminin değişmediğini bazı rötuşlar yaparak kendi siyasi hedeflerini gerçekleştirmeye yöneldiklerini gösteriyor.
İleri sürdükleri bahaneleri farklı olsa da 28 Şubatçılarla aynı kaygıları taşıyorlar.
28 Şubatçıların en önemli kaygısı öğrencilerin okul dışı ortamlar dedikleri dershanelere gitmesini engellemek bu yolla cemaatin faaliyetlerini engellemekti. Bu yüzden sınav içeriğinin çok basit olacağını sadece milli eğitim müfredatından soru sorulacağını söylemişlerdi, bunlar da aynı şeyleri yapıyorlar.
28 Şubatçılar dershanelere ihtiyacı ortadan kaldırmak için bilgi soruları yerine yetenek ölçen soruları getirmişlerdi, bunlar da ilk sınavda sadece matematik ve Türkçeden basit sorularla temel yeterlilikleri ölçeceklerini söylüyorlar. İkinci sınavda da bazı derslerden soru sayısını 130 dan 80 düşürerek ders başına ölçülecek bilgi sayısını azaltarak dershane ihtiyacını azaltmayı planlıyorlar.
İyi planlanmamış hatalara açık bir düzenleme
YÖK kendine göre bazı avantajları sayarak önemli bir eşiği atladıklarını iddia edip sistemini savunuyor. Eğitimciler ise; düzenlemenin plansız olduğunu, aceleyle hazırlandığını, herhangi bir araştırmaya dayanmadığını, konunun taraflarından hiç görüş alınmadığını, geçmiş hataların bazılarının tekrarlandığını, önümüzdeki günlerde hesap edilmemiş birçok problemin ortaya çıkacağını, kısa süre sonra tekrar değiştirilmek zorunda kalınacağını düşünüyorlar.
Örneğin mühendisliklerle tıpa aynı puanla girilmesi, Temel Yeterlilik Sınavında sosyalden ve fenden hiç soru sorulmaması, sağlıkla ilgili ön lisans programlarına hiç fen bilmeden girilecek olması, aynı gün öğrencileri iki kez sınava almanın oluşturacağı yorgunluk daha şimdiden tartışılanlardan bazıları. YÖK iki aşamalı sınav uyguladığını iddia edip ikisini de aynı gün yapmasının ölçme değerlendirme kriterleri açısından izahının mümkün olmadığı, 2. Sınava girecek aday sayısını azaltacaklarını açıkladıkları halde 1. değerlendirilmeden 2.sine girileceğinden tüm adayları 2. sınava girmeye zorladıkları konuşuluyor.
200 puan alanların bir sonraki yıl aynı günde yapılacak bir sınava tekrar girmeyeceği yönündeki beklenti de insan tabiatına aykırı. İlk sınavda fen ve sosyal derslerin yok sayılması bu derslerin eğitimini de ciddi etkileyecek gibi görünüyor. Sistemi basitleştiriyoruz derken, başarılı öğrenciler açısından seçiciliğin ortadan kalkması, TEOG da olduğu gibi az ve kolay sorularla YKS de aynı puan dilimine çok sayıda birinci çıkmasından endişe ediliyor. Sınavsız geçişle bile doldurulamamış boş kontenjanların yeni sistemle doldurulacağı da ham hayalden ibaret. Kısa cevaplı açık uçlu soruların değerlendirilmesinde kullanılacak yöntemin neye yarayacağı da merak konusu. Sene içinde üç eşdeğer sınav yaparak sınav stresini azaltacaklarını söylemişlerdi bundan da vazgeçtikleri anlaşılıyor.
MİS ve YKS
Eğitimin genel ihtiyaçları yerine siyası kaygılarla hazırlandığı için; eğitim sisteminde daha iyi öğrenci yetişmesine hizmet etmeyecek, uzun soluklu olmayacak, ÖSS’yi kendilerinin eleştirip değiştirdikleri gibi, bu sistemi de yaşanacak olumsuzluklardan dolayı ilk fırsatta değiştirmek zorunda kalacaklar.