Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın Türk eğitim sistemine dair verilerinde görülmeyenler…
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz Urfa’da yaptığı konuşmada kendince şu tespitleri sıraladı:
-80 yıla göre derslik sayısı 3 kat arttı
-Derslik başına düşen öğrenci sayısı azaldı
-Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı düştü”
Bakan Yılmaz bu sözlerle, eğitime yaptıkları yatırımları büyüklüğünü aktarmış, eğitimin en tepesinde bir yönetici gerçekleri toplumdan gizleyerek ülkenin derslik sayısı itibarıyla çok iyi durumda olduğu kanaati oluşturmaya çalışmıştır.
Türkiye’de yapılan yeni dersliklerin artan nüfusun bile ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, her geçen gün sınıf mevcutlarının arttığı, özellikle büyük şehirlerde öğretmenlerin ders işlemekte zorlandığı gerçeğini saklamayı seçmiştir.
OECD raporlarında yer alan karşılaştırmalara bakıldığında ülkenin durumu açıkça ortaya çıkmakta derslik kapasiteleri, öğrenci başına yapılan harcama ve yönetimdekilerin öğretmenlik mesleğine verdiği değer bakımında Türkiye en geri ülkeler arasında sayılmıştır.
OECD ülkeleri derslik kapasiteleri bakımından karşılaştırmış;
Okul öncesi derslik kapasitesinde; OECD ortalaması %74, Türkiye okul öncesi derslik kapasitesi oranı %55, Türkiye okul öncesinde OECD ortalamasının %20 gerisinde, Şili’nin de altında son sırada yer almaktadır.
Orta öğretim derslik kapasitesinde; OECD ortalaması %84 iken Türkiye %59’larda kalmış, Meksika’nın üstünde sondan ikinci sıradadır. Orta öğretimde OECD ortalamasının %25 gerisindedir.
Gelişmiş ülkelerde yüksek öğretimde oluşturulan kapasite; ortalama %75’lere ulaşmışken yapılan onca reklama rağmen Türkiye yüksek öğretimde %39’larda kalmıştır. Yüksek öğretimde okullaşma oranı gelişmiş ülkelerin %25 gerisindedir.
OECD ülkelerinde 15-19 yaş grubunda okul kapasiteleri (Kaynak: OECD Education at a Glance 2014)
Eğitimde kaliteyi artıracak tarzda içeriğe dönük kayda değer kalıcı bir çalışma yapılamamıştır. Sayın Bakanın 3 Martta Urfa’da söylediği gibi, ülke yöneticileri daha çok kapasite artırma konusundaki başarılarını öne çıkararak, 15 yıldan bu yana her fırsatta eğitime çok büyük yatırımlar yaptıklarını ülkeye çağ atlattıklarını iddia etmektedirler. Hâlbuki yukarıdaki grafik bu konuda da başarı iddialarının gerçeği yansıtmadığını göstermektedir. Başta verilen oranlara bakıldığında Türkiye’nin tüm yaş gruplarında eğitimin hizmetine sunduğu bina kapasitesi bakımından OECD ortalamasının oldukça gerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Grafikteki veriler ülkelerin 15-19 yaş grubuna ait okul bina ve alt yapı kapasitelerini göstermekte, okullaşma oranları bakımından OECD ülkeleri arasında karşılaştırmalar yapılmaktadır. Türkiye bu yaş grubunda okullaşma oranı bakımından OECD ortalamasının %25 gerisinde olduğu, bu haliyle sadece Meksika’dan iyi durumda sondan ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Türkiye yapılan karşılaştırmaların birçoğunda eğitimin problemlerini çözememiş en zayıf grup olan 3. Grup ülkeler arasında sayılmaktadır.
Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması;
Bakan konuşması dâhil ülke yöneticileri her yıl eğitime ayırdıkları kaynağı mübalağa ile aktarmakta, öğrenci başına yaptıkları harcamanın büyüklüğünü anlatmaktadır OECD, ülkelerin en önemli yatırımlarının eğitim olması gerektiğinden hareketle ülkeleri öğrenci başına yaptıkları eğitim harcamaları bakımından karşılaştırmaktadır. OECD nin 2015 raporuna göre, öğrenci başına yapılan harcama bakımından Türkiye oldukça kötü durumdadır.
OECD ülkelerinde yüksek öğretimde öğrenci başına harcama (Kaynak: OECD Education at a Glance 2015)
Rapora göre Türkiye eğitimin her kademesinde öğrenci başına yaptığı eğitim harcaması bakımından son sıralarda yer almaktadır. Örnekte Türkiye, yüksek öğretimde öğrenci başına yapılan harcama bakımından da Meksika’nın altında son sıradadır.
Öğretmenlik mesleğine verilen değer;
Eğitimde başarılı ülkelerin başarısının arkasında öğretmene verdiği değer yatmaktadır. Öğretmenlik mesleğini cazip hale getiren ülkelerde en başarılı adaylar öğretmenlik mesleğine yönelmektedir. OECD birçok alanda karşılaştırma yaptığı gibi öğretmene verdiği değer bakımından da ülkeleri karşılaştırmaktadır.
2005-2008-2012’te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Öğrenci başına öğretmen maaşları bakımından da Türkiye en problemli ülkelerden biridir. Bakan konuşması dâhil son dönemde yöneticilerin öğretmene verdikleri değer konusunda söyledikleri de gerçeği yansıtmamaktadır. Temel eğitimde 2005 yılından bu yana öğrenci başına öğretmenlere ödenen ücret bakımından Türkiye Estonya ve Meksika’nın üstünde sondan üçüncü sıradadır.
Üstelik verilen rakamlar ülkede az da olsa objektif kriterlerin geçerli olduğu OHAL’den önceki döneme aittir. Son günlerde oldukça deneyimli kadrolar delilsiz darbeye destek iddiasıyla ihraç edilmiş, yerine 1980 öncesinin yöntemleriyle siyasi tercihlere göre yöneticiler göreve getirilmiştir. Önümüzdeki yıllarda temel eğitimden yüksek öğretime kadar ülkenin tüm gruplarda daha da kötüye gideceğini eğitimin uzun yıllardan sonra yeniden siyasi kavgaların alanı haline geleceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.
OECD ülkeleri okul bina kapasiteleri dâhil birçok konuda karşılaştırılarak gruplanmaktadır. Türkiye derslik kapasitesi dâhil birçok açıdan OECD ülkeleri arasında en geri ülkelerden biridir.
Kaynak: OECD Education at a Glance 2005-2015 yılları arası raporlar
http://www.oecd-ilibrary.org/education/education-at-a-glance
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın Türk eğitim sistemine dair verilerinde görülmeyenler…
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz Urfa’da yaptığı konuşmada kendince şu tespitleri sıraladı:
-80 yıla göre derslik sayısı 3 kat arttı
-Derslik başına düşen öğrenci sayısı azaldı
-Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı düştü”
Bakan Yılmaz bu sözlerle, eğitime yaptıkları yatırımları büyüklüğünü aktarmış, eğitimin en tepesinde bir yönetici gerçekleri toplumdan gizleyerek ülkenin derslik sayısı itibarıyla çok iyi durumda olduğu kanaati oluşturmaya çalışmıştır.
Türkiye’de yapılan yeni dersliklerin artan nüfusun bile ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, her geçen gün sınıf mevcutlarının arttığı, özellikle büyük şehirlerde öğretmenlerin ders işlemekte zorlandığı gerçeğini saklamayı seçmiştir.
OECD raporlarında yer alan karşılaştırmalara bakıldığında ülkenin durumu açıkça ortaya çıkmakta derslik kapasiteleri, öğrenci başına yapılan harcama ve yönetimdekilerin öğretmenlik mesleğine verdiği değer bakımında Türkiye en geri ülkeler arasında sayılmıştır.
OECD ülkeleri derslik kapasiteleri bakımından karşılaştırmış;
Okul öncesi derslik kapasitesinde; OECD ortalaması %74, Türkiye okul öncesi derslik kapasitesi oranı %55, Türkiye okul öncesinde OECD ortalamasının %20 gerisinde, Şili’nin de altında son sırada yer almaktadır.
Orta öğretim derslik kapasitesinde; OECD ortalaması %84 iken Türkiye %59’larda kalmış, Meksika’nın üstünde sondan ikinci sıradadır. Orta öğretimde OECD ortalamasının %25 gerisindedir.
Gelişmiş ülkelerde yüksek öğretimde oluşturulan kapasite; ortalama %75’lere ulaşmışken yapılan onca reklama rağmen Türkiye yüksek öğretimde %39’larda kalmıştır. Yüksek öğretimde okullaşma oranı gelişmiş ülkelerin %25 gerisindedir.
OECD ülkelerinde 15-19 yaş grubunda okul kapasiteleri (Kaynak: OECD Education at a Glance 2014)
Eğitimde kaliteyi artıracak tarzda içeriğe dönük kayda değer kalıcı bir çalışma yapılamamıştır. Sayın Bakanın 3 Martta Urfa’da söylediği gibi, ülke yöneticileri daha çok kapasite artırma konusundaki başarılarını öne çıkararak, 15 yıldan bu yana her fırsatta eğitime çok büyük yatırımlar yaptıklarını ülkeye çağ atlattıklarını iddia etmektedirler. Hâlbuki yukarıdaki grafik bu konuda da başarı iddialarının gerçeği yansıtmadığını göstermektedir. Başta verilen oranlara bakıldığında Türkiye’nin tüm yaş gruplarında eğitimin hizmetine sunduğu bina kapasitesi bakımından OECD ortalamasının oldukça gerisinde olduğu anlaşılmaktadır.
Grafikteki veriler ülkelerin 15-19 yaş grubuna ait okul bina ve alt yapı kapasitelerini göstermekte, okullaşma oranları bakımından OECD ülkeleri arasında karşılaştırmalar yapılmaktadır. Türkiye bu yaş grubunda okullaşma oranı bakımından OECD ortalamasının %25 gerisinde olduğu, bu haliyle sadece Meksika’dan iyi durumda sondan ikinci sırada yer aldığı görülmektedir. Türkiye yapılan karşılaştırmaların birçoğunda eğitimin problemlerini çözememiş en zayıf grup olan 3. Grup ülkeler arasında sayılmaktadır.
Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması;
Bakan konuşması dâhil ülke yöneticileri her yıl eğitime ayırdıkları kaynağı mübalağa ile aktarmakta, öğrenci başına yaptıkları harcamanın büyüklüğünü anlatmaktadır OECD, ülkelerin en önemli yatırımlarının eğitim olması gerektiğinden hareketle ülkeleri öğrenci başına yaptıkları eğitim harcamaları bakımından karşılaştırmaktadır. OECD nin 2015 raporuna göre, öğrenci başına yapılan harcama bakımından Türkiye oldukça kötü durumdadır.
OECD ülkelerinde yüksek öğretimde öğrenci başına harcama (Kaynak: OECD Education at a Glance 2015)
Rapora göre Türkiye eğitimin her kademesinde öğrenci başına yaptığı eğitim harcaması bakımından son sıralarda yer almaktadır. Örnekte Türkiye, yüksek öğretimde öğrenci başına yapılan harcama bakımından da Meksika’nın altında son sıradadır.
Öğretmenlik mesleğine verilen değer;
Eğitimde başarılı ülkelerin başarısının arkasında öğretmene verdiği değer yatmaktadır. Öğretmenlik mesleğini cazip hale getiren ülkelerde en başarılı adaylar öğretmenlik mesleğine yönelmektedir. OECD birçok alanda karşılaştırma yaptığı gibi öğretmene verdiği değer bakımından da ülkeleri karşılaştırmaktadır.
2005-2008-2012’te temel eğitimde öğrenci başına öğretmene ödenen ücret değişimi ( OECD Ed at a Gl. 2015)
Öğrenci başına öğretmen maaşları bakımından da Türkiye en problemli ülkelerden biridir. Bakan konuşması dâhil son dönemde yöneticilerin öğretmene verdikleri değer konusunda söyledikleri de gerçeği yansıtmamaktadır. Temel eğitimde 2005 yılından bu yana öğrenci başına öğretmenlere ödenen ücret bakımından Türkiye Estonya ve Meksika’nın üstünde sondan üçüncü sıradadır.
Üstelik verilen rakamlar ülkede az da olsa objektif kriterlerin geçerli olduğu OHAL’den önceki döneme aittir. Son günlerde oldukça deneyimli kadrolar delilsiz darbeye destek iddiasıyla ihraç edilmiş, yerine 1980 öncesinin yöntemleriyle siyasi tercihlere göre yöneticiler göreve getirilmiştir. Önümüzdeki yıllarda temel eğitimden yüksek öğretime kadar ülkenin tüm gruplarda daha da kötüye gideceğini eğitimin uzun yıllardan sonra yeniden siyasi kavgaların alanı haline geleceğini söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur.
OECD ülkeleri okul bina kapasiteleri dâhil birçok konuda karşılaştırılarak gruplanmaktadır. Türkiye derslik kapasitesi dâhil birçok açıdan OECD ülkeleri arasında en geri ülkelerden biridir.
Kaynak: OECD Education at a Glance 2005-2015 yılları arası raporlar
http://www.oecd-ilibrary.org/education/education-at-a-glance