Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) eski başkanı ve Cumhuriyetçi Parti’nin kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerindeki adayı Donald Trump, geçtiğimiz cuma günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu ve eşini Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde ağırladı.
İkilinin görüşmesinde Gazze ve Ortadoğu’daki mevcut durum konuşuldu. ABD’nin “yetersiz kişiler” tarafından yönetildiğini iddia eden Trump, olası seçim mağlubiyetinde dünyanın yeni bir savaşa daha sürükleneceğini belirtti.
“Ortadoğu’da barış için sabırsızlıkla beklediğini” ve tekrar başkan olması halinde “hem Ukrayna hem de Gazze’deki savaşın sona ereceğini” vadeden Trump, olası rakibi Kamala Harris’in seçim zaferi durumunda, “2. Dünya Savaşı’ndan bu yana 3. Dünya Savaşı’na en yakın olunduğu bir yerdeyiz. Hiç bu kadar yakın olmamıştınız çünkü ülkemizi yetersiz insanlar yönetiyor,” ifadelerini kullandı.
Trump, Harris’in “İsrail’in kendini savunma hakkı var. Ama bunun nasıl yapıldığı da önemli.” şeklindeki açıklamasını “saygısızlık” olarak değerlendirirken, “Yahudi olan bir kişinin ona nasıl oy verebileceğini bilmiyorum ama bu onlara kalmış,” dedi.
İsrail Başbakanı Netanyahu ise, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının yakın olup olmadığına dair gelen sorulara, “Umarım öyledir, bakalım zaman gösterecek. Biz olsun isteriz ve üzerinde çalışıyoruz,” cevabını verdi. Ayrıca, Roma’da yapılacak yeni görüşmelerin en erken 29 Temmuz’da başlayabileceğini de söyledi.
Bu buluşmadan sadece bir gün önce Netanyahu, adaylıktan çekilen ABD Başkanı Joe Biden ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile Beyaz Saray’da buluşmuş, Gazze’deki ateşkes müzakerelerini ele almışlardı.
Harris, Netanyahu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, savaşın sona ermesi gerektiğini belirtip, “Gazze’deki korkunç insani durumdan endişe duyduğunu” söylemiş ve “Sessiz kalmayacağım,” demişti.
Bu sözlerin devam eden ateşkes görüşmelerini etkileyip etkilemeyeceği sorusuna cevap veren Netanyahu, “Bence Hamas, İsrail ile ABD arasındaki görüşmelerde, anlaşmayı hızlandıracak bir belirti görmediği sürece ateşkesi önceleyecektir. Umarım, bu yorumlar bunu değiştirmez.” dedi.
Bu sözler, olası Harris başkanlığında geleneksel İsrail-ABD ilişkilerinin ne yönde seyredeceğine dair soru işaretlerine yol açtı.
Beyaz Saray’dan yetkililer, perşembe günü yaptıkları açıklamada haftalardır “tökezleyen” ateşkes görüşmelerinin son aşamaya geldiğini, fakat hala çözülmesi gereken meselelerin bulunduğunu söylemişti.
İsrail ile Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim’de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun (BMGK) derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından bu yana Gazze’ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze’deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim’den beri İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 39.000’den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 84.700 kişi de yaralandı.
Harabeye dönüşen Gazze’nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika’nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı’nda soykırımla suçlanıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.