BBC Avrupa editörü Katya Adler’in haberinden aktarıyoruz;
Dünya nefesini tutmuş ABD’nin İran’a saldırısı sonrası ne olacağını beklerken ABD Başkanı Donald Trump Salı günü NATO zirvesi için Hollanda’da olacak.
Bu, ikinci kez seçildikten sonra Trump’ın katılacağı ilk NATO zirvesi olacak. Geçmişte Trump müttefiklerinin savunma konusunda ABD’ye güvendikleri gerekçesiyle öfkeli yorumlar yapmıştı. Avrupalı liderler bugün Trump’ı kıtadaki ABD askerlerini ve askeri desteğini çekmemeye ikna etmeye çalışacak.
İsminin saklı kalması koşuluyla BBC’ye konuşan üst düzey bir diplomat, “Trump Beyaz Saray’a döndüğünden beri Avrupa ile ilişkiler çok gergin. Sadece birkaç hafta öncesine kadar bu zirveye katılıp katılmayacağından bile emin değildik” diyor.
“Rusya ve Çin Avrupa’nın gücünü kaybetmesini beklerken Trump’ın zirveye katılmaması bir felaket olurdu.”
Ancak Moskova ve Pekin yine de patlamış mısırlarını hazırlayıp zirveyi keyifle izleyebilir.
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte tüm zirveyi Trump’ın etrafında dönecek şekilde tasarladı. Savunma harcamalarında çok ciddi artışlar yaparak Avrupa ülkelerinin güvenlikleri konusunda daha fazla sorumluluk almaya hazır aldığını göstermeye çalıştı. Aynı zamanda Trump ve müttefikleri arasında herhangi bir gerginlik yaşanmaması için de önlemler aldı.
Ancak zirveden sadece birkaç gün önce ABD’nin İran’a saldırması, bu önlemleri boşa çıkarabilir ve Trump zirveye katılmamayı seçebilir.
Eğer söz verdiği gibi zirveye katılırsa Ortadoğu’da yaşanan son gelişmeler hakkında konuşmamak mümkün mü? Her zaman diplomasiye bağlı kalınması çağrısı yapan Avrupalı liderlerle Trump arasında bir tartışma yaşanmaması mümkün mü?
Trump NATO zirvesi sırasında herhangi bir olumsuz eleştiriden hiç hoşlanmayacaktır. Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını yüzde 5’e çıkaracaklarının garantisini de almış olan Trump, Hollanda’ya bu konuda bir zafer kazanmış olarak geliyor.
Avrupalı NATO ülkeleri ise bu sırada savunma harcamalarını artırmak için para bulmakta zorlanıyor. Ancak dev askeri ve nükleer güç ABD’yi Avrupa’da kalmaya ikna etmeleri gerekiyor. Bu yüzden bu kadar büyük bir taahhütte bulundular.
Ancak bu sözlerini tutsalar bile ABD’nin eski NATO büyükelçisi Julianne Smith’in dediği gibi, Trump varken hiçbir şeyin garantisi yok.
ABD’nin zirve sonrasında Rusya’yı NATO’ya yönelik en büyük tehdit olarak tanımlayan bildiriye imza atıp atmayacağı meçhul. Trump bugüne kadar Moskova’ya karşı yumuşak bir tutum aldı.
Diğer yandan Avrupa ülkelerinin bugüne kadar kendi savunmaları için daha fazla sorumluluk alması gerektiği de bir gerçek. Trump, Avrupa’dan savunma yatırımlarının bir kısmını çekerek farklı alanlara kaydırmayı planlayan ilk ABD Başkanı değil. 2011’de Barack Obama da isteğinin bu olduğunu açıklamıştı.
ABD’nin İtalya, Belçika, Almanya ve Hollanda’da nükleer silahları var. Avrupa’da 100 bin savaşa hazır askeri var. Bunlardan 20 bini Doğu Avrupa’daki NATO ülkelerinde konuşlanmış durumda.
Almanya ve Polonya askeri kapasitelerini önümüzdeki yıllarda artırmayı planlıyor ancak Avrupa ülkeleri hâlâ istihbarat toplama, izleme, hava kuvvetleri, emir-komuta gibi kritik alanlarda ABD’nin desteğine muhtaç.
Kimse Trump’ın niyetini bilmiyor. Washington kendi askeri harcamalarını ve savunma yatırımlarını gözden geçiriyor. Sonbaharda bu konuda yeni kararlar alması bekleniyor. Ukrayna’nın savunması için ABD’den yeni bir fon çıkmayabilir. Doğu Avrupa’daki 20 bin ABD askeri de geri çekilebilir.
ABD’yi Avrupa’da kalmaya ikna edebilmek için yüzde 5’lik savunma yatırımı sözü vermeleri şart. Bunun için de milyarlarca dolar yatırım yapmaları ve bu paranın bir yerden gelmesi gerekiyor.
Estonya’nın denediği gibi yeni vergiler de getirilebilir, yeni borçlar da alınabilir. Ya da vatandaşlarının hayat standartlarını artırmak için yapılan sosyal yatırımları kısacaklar.
Avrupa’yı savunmak sadece çok para harcamakla değil, bu parayı en iyi ve etkili şekilde harcamakla da ilgili. Kıtada 178 farklı silah sistemi olduğu ve bunların birbiriyle entegre olmadığı biliniyor.
Bu da bu zirvenin konularından biri olacak.
Çıkacak sonuç ise büyük oranda Trump’ın tavrına bağlı olacak.
ABD’nin NATO büyükelçisi bu zirvenin “tarihi” olacağını söylüyor.
Konuştuğum bir başka üst düzey diplomat da, bunun “Soğuk Savaş’tan bu yana düzenlenen en önemli NATO zirvesi olabileceğini” söylüyor ve ekliyor: “Bugünden sonra Avrupa artık kendi güvenliğini sağlamak için daha fazla sorumluluk alabilir.”