Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

S-400 krizi Erdoğan’ın seçim stratejisi mi?

by aktifhabercom
May 25, 2019
S-400 krizi Erdoğan’ın seçim stratejisi mi?
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Türkiye uzmanı Max Hoffman’a göre, S-400’lerin teslimatını Haziran ayına çekmeye çalışan Erdoğan, ABD ile yaşanacak krizi İstanbul seçimlerinde araçsallaştırmayı hedefliyor olabilir.

Amerikan İlerleme Merkezi Türkiye uzmanı Max Hoffman, Türkiye’nin Rus hava savunma sisteminden vazgeçmemesi durumunda ABD’nin çok sert tepki göstereceğine dikkat çekti, uygulanacak yaptırımların Türkiye’nin prestijine, askeri yetkinlik ve caydırıcılığına büyük darbe indireceğini kaydetti.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hoffman, ABD ile Türkiye arasında tırmanan S-400 krizinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul seçimlerine dönük stratejisinin bir parçası olabileceğini de belirtti.

Amerikan İlerleme Merkezi Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcısı Max Hoffman’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:


DW Türkçe: Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri satın alması, ABD için kırmızı çizginin aşılması anlamına mı geliyor?

Max Hoffman: Türkiye’nin S-400’leri alması bir kırmızı çizginin aşılmasıdır. Türk demokrasisinde yaşanan büyük gerilemeyle birlikte artık ortak değerlerin paylaşılıyor olduğunu söylemek zor, geriye bir tek iki ülke arasında güvenlik alanındaki bağ kaldı. Bu bağ da zaten Rusya tehlikesine karşı ittifakın imkan sağladığı bir bağ. Eğer Türkiye Rusya ile derin bir stratejik ilişkiye girmekte kararlıysa, bu ABD açısından kabul edilemez bir durum teşkil edecek, tepkisi sert olacaktır.

ABD yönetimi tepkisini nasıl gösterecektir?

İlk tepki Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması olacaktır. F-35 projesini belirli ölçüde aksatabilecek bu karar asıl Türkiye’nin askeri yetkinliğine, askeri caydırıcılığına ve prestijine büyük darbe indirir.

Türk Hükümeti F-35 sözleşmesinde, “S-400 satın alan bir ülkenin projeden çıkartılacağına dair bir madde olmadığını” savunuyor…

F-35’lerin, Rus radarlara yakın mesafede konuşlandırılmasının hem NATO hem de F-35’lerin yetkinliğine risk oluşturduğu, verilerin bu radarlar üzerinden Rusya’nın eline geçebileceği, bunun da Rusya’nın NATO uçaklarını hedef almasını kolaylaştırabileceği endişesi var. Bu endişeleri gidermek için söz konusu radarların belli bölgelere konuşlandırılmaması gibi konular gündeme getiriliyor. Peki Türkiye sistemi etkin olarak kullanmayacaksa o zaman bunları niye satın alıyor? Ayrıca F-35’ler bir kez Türkiye kontrolüne verildiğinde, ABD ve NATO’nun endişelerin dikkate alınacağının garantisi var mı? Ama bu teknik tartışmalar aslında en önemli siyasi meseleyi gölgeliyor. Bu da, Türkiye’nin S-400’leri alması durumunda NATO’nun Rusya’nın tehdidine karşı koyma yönündeki asli amacını akamete uğratacak olması.

Türkiye’nin artık NATO’yla aynı tehdit algılamasını paylaşmadığı mesajı verdiğini mi düşünüyorsunuz?

Bu tür silah sistemleri, bağımlılık, daimi güvenlik bağları oluşturan önemli stratejik kararlardır. NATO, Rusya’nın saldırganlığına karşı oluşturulmuş bir ittifaktır. Yakın bir zamanda Rusya’nın tehdidine hedef olmuş bir ittifak üyesi olarak Türkiye’den de aslında bu endişeleri paylaşması beklenir.

“Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir”

Rusya’dan kayda değer silah satın alanlara yaptırım uygulanmasını öngören CAATSA yasası kapsamında da yaptırımların devreye gireceği belirtiliyor…

Evet, S-400 üreticisi yaptırım uygulananlar listesinde yer alıyor. Bu yaptırımların uygulanması halinde Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir, bu da NATO ordusu olan ve büyük ölçüde Amerikan donanıma, silahlarına sahip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkinliğini, gücünü çok ciddi ölçüde etkiler. Türkiye’nin sahip olduğu tüm ABD kaynaklı uçak, teçhizatın kullanımının sürmesine dönük yedek parça ya da faal tutulabilmesi için gerekli güncellemelerin yapılması tehlikeye girebilir…

Erdoğan’ın, Trump’ı yaptırımların uygulanmamasını için, muafiyet getirmesi konusunda ikna etmiş olabilir mi?

Türk tarafı, ABD bürokrasisinin uyarılarını duymazdan gelerek, Türkiye’yi olası yaptırımlardan koruyabilmeyi sağlamak için, Trump ile bir mutabakat arayışında. Güçlü liderlere sempatiyle yaklaşan Trump, Putin ve Erdoğan’a bir yakınlık duyuyor, bir muafiyet sözkonusu olabilir. Ama bu da kongreyi çok kızdıracaktır. Kongre yaptırımların uygulanması için elinden geleni ardına koymayacaktır…

ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığını azaltabileceği ve taktik nükleer silahlarını da çekebileceği belirtiliyor…

Nükleer silahlar halen İncirlik’te mi? Bu beni çok şaşırtır doğrusu. Ama eğer halen oradaysalar hemen çekilmeli. Öte yandan ABD istemez ama eğer Türkiye S-400’leri alır, ABD Türkiye’yi F-35 programından çıkartırsa, Erdoğan’ın da bunun üzerine siyasi baskı sonucu, ABD’nin İncirlik’e erişimini engellenmesi gibi bir karşılık vermesi sözkonusu olabilir. İki taraf arasında misliyle mukabele sürecine girilmesi NATO kapsamındaki işbirliğini de zora sokar. ABD politikalarından sorumlu kişi olsam, bunu önler, Türkiye’ye bugüne kadarki işbirliğinden ötürü teşekkür ederek askerleri nazikçe İncirlik’ten çekerdim. Çünkü bunlar ilişkilerimizde sıkıntıya neden konular olmaya başladı.

“Putin, 15 Temmuz sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü ve…”

Türkiye’nin Rusya ile artan işbirliği stratejik kimlik değişimini mi simgeliyor?

Türkiye bir süredir kendini ne Batı ne de Doğu’nun bir parçası olarak tanımlıyor, üçüncü yol olarak nitelendirebileceğimiz, daha bağımsız bir yol izliyor, tek başına küresel bir güç olması gerektiğini savunuyor, hem ABD hem Avrupa hem de Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ilişkilerinde “al-ver diplomasisi” izliyor. Önemli bir diğer nokta da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşananlar. Batı dayanışma sergilemekte çok ağır hareket etti. Putin ise müthiş bir performansla, kendisine ihanet edildiğini düşünen Erdoğan’ı hemen aradı. Erdoğan gerçekten Putin’in onu desteklediğini düşündü, çok kişisel bir bağ oluştu. Ama önemli bir nokta gözardı edilmemeli. Putin siyasete girmeden önce KGB için eleman devşiren bir istihbaratçıydı. Zaafların nasıl yönlendirilerek sonuç alınabileceğini çok iyi bilen bir kişi. Darbe girişimi sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü bunu müthiş bir performansla araçsallaştırdı. Hatta Erdoğan’ın S-400’leri asıl sarayın korunması için kullanmak istediği spekülasyonlarını da duymuşsunuzdur. Bir şekilde S-400’ler konusunda ikna edilmiş görünüyor… Ayrıca bunun Erdoğan’ın kişisel ideolojik tercihinin de bir yansıması olduğu açık.

“Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum”

Bu ideolojik tercihi biraz açar mısınız?

Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum, Batı’nın demokrasi ve insan haklarını gündeme getirmesini iki yüzlülük olarak nitelendiriyor. Bu Rusya’nın da söylemi. Ama aradaki temel fark şu: Putin bu söylemi stratejik bir araç olarak kullanırken, Erdoğan bu söylemlere gerçekten inanıyor. Oysa Rusya’nın tek hedefi Türkiye’yi NATO’dan koparmak. Bu nedenle S-400’ün Türk-Amerikan ilişkilerinde yaratacağı türbülansın NATO’ya çok fazla yansımaması için çabalanması gerekecek. S-400 konusu Erdoğan’ın ısrarı ile oluyor. Türk dışişleri ve silahlı kuvvetlerinin büyük bölümü Batı ile güvenlik alanındaki işbirliğinin S-400’lere kurban edilmesini istemiyor…

Erdoğan, ABD’nin ertelenmesini istediği S-400 teslimatının Haziran ayına çekilebileceğini açıkladı. 23 Haziran’da İstanbul seçimleri var. Türkiye ekonomisi Trump’ın tek bir tweetiyle bile sarsılabiliyor. ABD ile yaşanacak bir kriz seçim sürecini etkilemez mi?

Bence etkiler ve bunun Erdoğan’ın stratejisinin bir parçası olması mümkün. Haziran 2015 seçimlerinden sonra da kışkırttığı güvenlik krizlerini seçim kampanyası için araçsallaştırdı. ABD’nin göstereceği tepkiyi bilerek, S-400’leri daha erken bir zamanda teslim alırsa, “Bakın emperyalistler Türk ekonomisini sabote etmeye çalışıyor, benim gibi bir lidere ihtiyacınız var” diyerek bunu seçim kampanyasında arasallaştıracaktır…

 Deutsche Welle Türkçe

Türkiye uzmanı Max Hoffman’a göre, S-400’lerin teslimatını Haziran ayına çekmeye çalışan Erdoğan, ABD ile yaşanacak krizi İstanbul seçimlerinde araçsallaştırmayı hedefliyor olabilir.

Amerikan İlerleme Merkezi Türkiye uzmanı Max Hoffman, Türkiye’nin Rus hava savunma sisteminden vazgeçmemesi durumunda ABD’nin çok sert tepki göstereceğine dikkat çekti, uygulanacak yaptırımların Türkiye’nin prestijine, askeri yetkinlik ve caydırıcılığına büyük darbe indireceğini kaydetti.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hoffman, ABD ile Türkiye arasında tırmanan S-400 krizinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul seçimlerine dönük stratejisinin bir parçası olabileceğini de belirtti.

Amerikan İlerleme Merkezi Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcısı Max Hoffman’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:


DW Türkçe: Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri satın alması, ABD için kırmızı çizginin aşılması anlamına mı geliyor?

Max Hoffman: Türkiye’nin S-400’leri alması bir kırmızı çizginin aşılmasıdır. Türk demokrasisinde yaşanan büyük gerilemeyle birlikte artık ortak değerlerin paylaşılıyor olduğunu söylemek zor, geriye bir tek iki ülke arasında güvenlik alanındaki bağ kaldı. Bu bağ da zaten Rusya tehlikesine karşı ittifakın imkan sağladığı bir bağ. Eğer Türkiye Rusya ile derin bir stratejik ilişkiye girmekte kararlıysa, bu ABD açısından kabul edilemez bir durum teşkil edecek, tepkisi sert olacaktır.

ABD yönetimi tepkisini nasıl gösterecektir?

İlk tepki Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması olacaktır. F-35 projesini belirli ölçüde aksatabilecek bu karar asıl Türkiye’nin askeri yetkinliğine, askeri caydırıcılığına ve prestijine büyük darbe indirir.

Türk Hükümeti F-35 sözleşmesinde, “S-400 satın alan bir ülkenin projeden çıkartılacağına dair bir madde olmadığını” savunuyor…

F-35’lerin, Rus radarlara yakın mesafede konuşlandırılmasının hem NATO hem de F-35’lerin yetkinliğine risk oluşturduğu, verilerin bu radarlar üzerinden Rusya’nın eline geçebileceği, bunun da Rusya’nın NATO uçaklarını hedef almasını kolaylaştırabileceği endişesi var. Bu endişeleri gidermek için söz konusu radarların belli bölgelere konuşlandırılmaması gibi konular gündeme getiriliyor. Peki Türkiye sistemi etkin olarak kullanmayacaksa o zaman bunları niye satın alıyor? Ayrıca F-35’ler bir kez Türkiye kontrolüne verildiğinde, ABD ve NATO’nun endişelerin dikkate alınacağının garantisi var mı? Ama bu teknik tartışmalar aslında en önemli siyasi meseleyi gölgeliyor. Bu da, Türkiye’nin S-400’leri alması durumunda NATO’nun Rusya’nın tehdidine karşı koyma yönündeki asli amacını akamete uğratacak olması.

Türkiye’nin artık NATO’yla aynı tehdit algılamasını paylaşmadığı mesajı verdiğini mi düşünüyorsunuz?

Bu tür silah sistemleri, bağımlılık, daimi güvenlik bağları oluşturan önemli stratejik kararlardır. NATO, Rusya’nın saldırganlığına karşı oluşturulmuş bir ittifaktır. Yakın bir zamanda Rusya’nın tehdidine hedef olmuş bir ittifak üyesi olarak Türkiye’den de aslında bu endişeleri paylaşması beklenir.

“Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir”

Rusya’dan kayda değer silah satın alanlara yaptırım uygulanmasını öngören CAATSA yasası kapsamında da yaptırımların devreye gireceği belirtiliyor…

Evet, S-400 üreticisi yaptırım uygulananlar listesinde yer alıyor. Bu yaptırımların uygulanması halinde Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir, bu da NATO ordusu olan ve büyük ölçüde Amerikan donanıma, silahlarına sahip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkinliğini, gücünü çok ciddi ölçüde etkiler. Türkiye’nin sahip olduğu tüm ABD kaynaklı uçak, teçhizatın kullanımının sürmesine dönük yedek parça ya da faal tutulabilmesi için gerekli güncellemelerin yapılması tehlikeye girebilir…

Erdoğan’ın, Trump’ı yaptırımların uygulanmamasını için, muafiyet getirmesi konusunda ikna etmiş olabilir mi?

Türk tarafı, ABD bürokrasisinin uyarılarını duymazdan gelerek, Türkiye’yi olası yaptırımlardan koruyabilmeyi sağlamak için, Trump ile bir mutabakat arayışında. Güçlü liderlere sempatiyle yaklaşan Trump, Putin ve Erdoğan’a bir yakınlık duyuyor, bir muafiyet sözkonusu olabilir. Ama bu da kongreyi çok kızdıracaktır. Kongre yaptırımların uygulanması için elinden geleni ardına koymayacaktır…

ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığını azaltabileceği ve taktik nükleer silahlarını da çekebileceği belirtiliyor…

Nükleer silahlar halen İncirlik’te mi? Bu beni çok şaşırtır doğrusu. Ama eğer halen oradaysalar hemen çekilmeli. Öte yandan ABD istemez ama eğer Türkiye S-400’leri alır, ABD Türkiye’yi F-35 programından çıkartırsa, Erdoğan’ın da bunun üzerine siyasi baskı sonucu, ABD’nin İncirlik’e erişimini engellenmesi gibi bir karşılık vermesi sözkonusu olabilir. İki taraf arasında misliyle mukabele sürecine girilmesi NATO kapsamındaki işbirliğini de zora sokar. ABD politikalarından sorumlu kişi olsam, bunu önler, Türkiye’ye bugüne kadarki işbirliğinden ötürü teşekkür ederek askerleri nazikçe İncirlik’ten çekerdim. Çünkü bunlar ilişkilerimizde sıkıntıya neden konular olmaya başladı.

“Putin, 15 Temmuz sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü ve…”

Türkiye’nin Rusya ile artan işbirliği stratejik kimlik değişimini mi simgeliyor?

Türkiye bir süredir kendini ne Batı ne de Doğu’nun bir parçası olarak tanımlıyor, üçüncü yol olarak nitelendirebileceğimiz, daha bağımsız bir yol izliyor, tek başına küresel bir güç olması gerektiğini savunuyor, hem ABD hem Avrupa hem de Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ilişkilerinde “al-ver diplomasisi” izliyor. Önemli bir diğer nokta da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşananlar. Batı dayanışma sergilemekte çok ağır hareket etti. Putin ise müthiş bir performansla, kendisine ihanet edildiğini düşünen Erdoğan’ı hemen aradı. Erdoğan gerçekten Putin’in onu desteklediğini düşündü, çok kişisel bir bağ oluştu. Ama önemli bir nokta gözardı edilmemeli. Putin siyasete girmeden önce KGB için eleman devşiren bir istihbaratçıydı. Zaafların nasıl yönlendirilerek sonuç alınabileceğini çok iyi bilen bir kişi. Darbe girişimi sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü bunu müthiş bir performansla araçsallaştırdı. Hatta Erdoğan’ın S-400’leri asıl sarayın korunması için kullanmak istediği spekülasyonlarını da duymuşsunuzdur. Bir şekilde S-400’ler konusunda ikna edilmiş görünüyor… Ayrıca bunun Erdoğan’ın kişisel ideolojik tercihinin de bir yansıması olduğu açık.

“Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum”

Bu ideolojik tercihi biraz açar mısınız?

Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum, Batı’nın demokrasi ve insan haklarını gündeme getirmesini iki yüzlülük olarak nitelendiriyor. Bu Rusya’nın da söylemi. Ama aradaki temel fark şu: Putin bu söylemi stratejik bir araç olarak kullanırken, Erdoğan bu söylemlere gerçekten inanıyor. Oysa Rusya’nın tek hedefi Türkiye’yi NATO’dan koparmak. Bu nedenle S-400’ün Türk-Amerikan ilişkilerinde yaratacağı türbülansın NATO’ya çok fazla yansımaması için çabalanması gerekecek. S-400 konusu Erdoğan’ın ısrarı ile oluyor. Türk dışişleri ve silahlı kuvvetlerinin büyük bölümü Batı ile güvenlik alanındaki işbirliğinin S-400’lere kurban edilmesini istemiyor…

Erdoğan, ABD’nin ertelenmesini istediği S-400 teslimatının Haziran ayına çekilebileceğini açıkladı. 23 Haziran’da İstanbul seçimleri var. Türkiye ekonomisi Trump’ın tek bir tweetiyle bile sarsılabiliyor. ABD ile yaşanacak bir kriz seçim sürecini etkilemez mi?

Bence etkiler ve bunun Erdoğan’ın stratejisinin bir parçası olması mümkün. Haziran 2015 seçimlerinden sonra da kışkırttığı güvenlik krizlerini seçim kampanyası için araçsallaştırdı. ABD’nin göstereceği tepkiyi bilerek, S-400’leri daha erken bir zamanda teslim alırsa, “Bakın emperyalistler Türk ekonomisini sabote etmeye çalışıyor, benim gibi bir lidere ihtiyacınız var” diyerek bunu seçim kampanyasında arasallaştıracaktır…

 Deutsche Welle Türkçe

Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

Mitsotakis’den AB’ye ‘çit’ çağrısı

Mitsotakis’den AB’ye ‘çit’ çağrısı

April 1, 2023
5.1k
ChatGPT’ye Avrupa’da ilk yasak geldi

ChatGPT’ye Avrupa’da ilk yasak geldi

April 1, 2023
5.2k

Türkiye uzmanı Max Hoffman’a göre, S-400’lerin teslimatını Haziran ayına çekmeye çalışan Erdoğan, ABD ile yaşanacak krizi İstanbul seçimlerinde araçsallaştırmayı hedefliyor olabilir.

Amerikan İlerleme Merkezi Türkiye uzmanı Max Hoffman, Türkiye’nin Rus hava savunma sisteminden vazgeçmemesi durumunda ABD’nin çok sert tepki göstereceğine dikkat çekti, uygulanacak yaptırımların Türkiye’nin prestijine, askeri yetkinlik ve caydırıcılığına büyük darbe indireceğini kaydetti.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hoffman, ABD ile Türkiye arasında tırmanan S-400 krizinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul seçimlerine dönük stratejisinin bir parçası olabileceğini de belirtti.

Amerikan İlerleme Merkezi Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcısı Max Hoffman’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:


DW Türkçe: Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri satın alması, ABD için kırmızı çizginin aşılması anlamına mı geliyor?

Max Hoffman: Türkiye’nin S-400’leri alması bir kırmızı çizginin aşılmasıdır. Türk demokrasisinde yaşanan büyük gerilemeyle birlikte artık ortak değerlerin paylaşılıyor olduğunu söylemek zor, geriye bir tek iki ülke arasında güvenlik alanındaki bağ kaldı. Bu bağ da zaten Rusya tehlikesine karşı ittifakın imkan sağladığı bir bağ. Eğer Türkiye Rusya ile derin bir stratejik ilişkiye girmekte kararlıysa, bu ABD açısından kabul edilemez bir durum teşkil edecek, tepkisi sert olacaktır.

ABD yönetimi tepkisini nasıl gösterecektir?

İlk tepki Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması olacaktır. F-35 projesini belirli ölçüde aksatabilecek bu karar asıl Türkiye’nin askeri yetkinliğine, askeri caydırıcılığına ve prestijine büyük darbe indirir.

Türk Hükümeti F-35 sözleşmesinde, “S-400 satın alan bir ülkenin projeden çıkartılacağına dair bir madde olmadığını” savunuyor…

F-35’lerin, Rus radarlara yakın mesafede konuşlandırılmasının hem NATO hem de F-35’lerin yetkinliğine risk oluşturduğu, verilerin bu radarlar üzerinden Rusya’nın eline geçebileceği, bunun da Rusya’nın NATO uçaklarını hedef almasını kolaylaştırabileceği endişesi var. Bu endişeleri gidermek için söz konusu radarların belli bölgelere konuşlandırılmaması gibi konular gündeme getiriliyor. Peki Türkiye sistemi etkin olarak kullanmayacaksa o zaman bunları niye satın alıyor? Ayrıca F-35’ler bir kez Türkiye kontrolüne verildiğinde, ABD ve NATO’nun endişelerin dikkate alınacağının garantisi var mı? Ama bu teknik tartışmalar aslında en önemli siyasi meseleyi gölgeliyor. Bu da, Türkiye’nin S-400’leri alması durumunda NATO’nun Rusya’nın tehdidine karşı koyma yönündeki asli amacını akamete uğratacak olması.

Türkiye’nin artık NATO’yla aynı tehdit algılamasını paylaşmadığı mesajı verdiğini mi düşünüyorsunuz?

Bu tür silah sistemleri, bağımlılık, daimi güvenlik bağları oluşturan önemli stratejik kararlardır. NATO, Rusya’nın saldırganlığına karşı oluşturulmuş bir ittifaktır. Yakın bir zamanda Rusya’nın tehdidine hedef olmuş bir ittifak üyesi olarak Türkiye’den de aslında bu endişeleri paylaşması beklenir.

“Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir”

Rusya’dan kayda değer silah satın alanlara yaptırım uygulanmasını öngören CAATSA yasası kapsamında da yaptırımların devreye gireceği belirtiliyor…

Evet, S-400 üreticisi yaptırım uygulananlar listesinde yer alıyor. Bu yaptırımların uygulanması halinde Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir, bu da NATO ordusu olan ve büyük ölçüde Amerikan donanıma, silahlarına sahip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkinliğini, gücünü çok ciddi ölçüde etkiler. Türkiye’nin sahip olduğu tüm ABD kaynaklı uçak, teçhizatın kullanımının sürmesine dönük yedek parça ya da faal tutulabilmesi için gerekli güncellemelerin yapılması tehlikeye girebilir…

Erdoğan’ın, Trump’ı yaptırımların uygulanmamasını için, muafiyet getirmesi konusunda ikna etmiş olabilir mi?

Türk tarafı, ABD bürokrasisinin uyarılarını duymazdan gelerek, Türkiye’yi olası yaptırımlardan koruyabilmeyi sağlamak için, Trump ile bir mutabakat arayışında. Güçlü liderlere sempatiyle yaklaşan Trump, Putin ve Erdoğan’a bir yakınlık duyuyor, bir muafiyet sözkonusu olabilir. Ama bu da kongreyi çok kızdıracaktır. Kongre yaptırımların uygulanması için elinden geleni ardına koymayacaktır…

ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığını azaltabileceği ve taktik nükleer silahlarını da çekebileceği belirtiliyor…

Nükleer silahlar halen İncirlik’te mi? Bu beni çok şaşırtır doğrusu. Ama eğer halen oradaysalar hemen çekilmeli. Öte yandan ABD istemez ama eğer Türkiye S-400’leri alır, ABD Türkiye’yi F-35 programından çıkartırsa, Erdoğan’ın da bunun üzerine siyasi baskı sonucu, ABD’nin İncirlik’e erişimini engellenmesi gibi bir karşılık vermesi sözkonusu olabilir. İki taraf arasında misliyle mukabele sürecine girilmesi NATO kapsamındaki işbirliğini de zora sokar. ABD politikalarından sorumlu kişi olsam, bunu önler, Türkiye’ye bugüne kadarki işbirliğinden ötürü teşekkür ederek askerleri nazikçe İncirlik’ten çekerdim. Çünkü bunlar ilişkilerimizde sıkıntıya neden konular olmaya başladı.

“Putin, 15 Temmuz sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü ve…”

Türkiye’nin Rusya ile artan işbirliği stratejik kimlik değişimini mi simgeliyor?

Türkiye bir süredir kendini ne Batı ne de Doğu’nun bir parçası olarak tanımlıyor, üçüncü yol olarak nitelendirebileceğimiz, daha bağımsız bir yol izliyor, tek başına küresel bir güç olması gerektiğini savunuyor, hem ABD hem Avrupa hem de Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ilişkilerinde “al-ver diplomasisi” izliyor. Önemli bir diğer nokta da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşananlar. Batı dayanışma sergilemekte çok ağır hareket etti. Putin ise müthiş bir performansla, kendisine ihanet edildiğini düşünen Erdoğan’ı hemen aradı. Erdoğan gerçekten Putin’in onu desteklediğini düşündü, çok kişisel bir bağ oluştu. Ama önemli bir nokta gözardı edilmemeli. Putin siyasete girmeden önce KGB için eleman devşiren bir istihbaratçıydı. Zaafların nasıl yönlendirilerek sonuç alınabileceğini çok iyi bilen bir kişi. Darbe girişimi sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü bunu müthiş bir performansla araçsallaştırdı. Hatta Erdoğan’ın S-400’leri asıl sarayın korunması için kullanmak istediği spekülasyonlarını da duymuşsunuzdur. Bir şekilde S-400’ler konusunda ikna edilmiş görünüyor… Ayrıca bunun Erdoğan’ın kişisel ideolojik tercihinin de bir yansıması olduğu açık.

“Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum”

Bu ideolojik tercihi biraz açar mısınız?

Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum, Batı’nın demokrasi ve insan haklarını gündeme getirmesini iki yüzlülük olarak nitelendiriyor. Bu Rusya’nın da söylemi. Ama aradaki temel fark şu: Putin bu söylemi stratejik bir araç olarak kullanırken, Erdoğan bu söylemlere gerçekten inanıyor. Oysa Rusya’nın tek hedefi Türkiye’yi NATO’dan koparmak. Bu nedenle S-400’ün Türk-Amerikan ilişkilerinde yaratacağı türbülansın NATO’ya çok fazla yansımaması için çabalanması gerekecek. S-400 konusu Erdoğan’ın ısrarı ile oluyor. Türk dışişleri ve silahlı kuvvetlerinin büyük bölümü Batı ile güvenlik alanındaki işbirliğinin S-400’lere kurban edilmesini istemiyor…

Erdoğan, ABD’nin ertelenmesini istediği S-400 teslimatının Haziran ayına çekilebileceğini açıkladı. 23 Haziran’da İstanbul seçimleri var. Türkiye ekonomisi Trump’ın tek bir tweetiyle bile sarsılabiliyor. ABD ile yaşanacak bir kriz seçim sürecini etkilemez mi?

Bence etkiler ve bunun Erdoğan’ın stratejisinin bir parçası olması mümkün. Haziran 2015 seçimlerinden sonra da kışkırttığı güvenlik krizlerini seçim kampanyası için araçsallaştırdı. ABD’nin göstereceği tepkiyi bilerek, S-400’leri daha erken bir zamanda teslim alırsa, “Bakın emperyalistler Türk ekonomisini sabote etmeye çalışıyor, benim gibi bir lidere ihtiyacınız var” diyerek bunu seçim kampanyasında arasallaştıracaktır…

 Deutsche Welle Türkçe

Türkiye uzmanı Max Hoffman’a göre, S-400’lerin teslimatını Haziran ayına çekmeye çalışan Erdoğan, ABD ile yaşanacak krizi İstanbul seçimlerinde araçsallaştırmayı hedefliyor olabilir.

Amerikan İlerleme Merkezi Türkiye uzmanı Max Hoffman, Türkiye’nin Rus hava savunma sisteminden vazgeçmemesi durumunda ABD’nin çok sert tepki göstereceğine dikkat çekti, uygulanacak yaptırımların Türkiye’nin prestijine, askeri yetkinlik ve caydırıcılığına büyük darbe indireceğini kaydetti.

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Hoffman, ABD ile Türkiye arasında tırmanan S-400 krizinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul seçimlerine dönük stratejisinin bir parçası olabileceğini de belirtti.

Amerikan İlerleme Merkezi Ulusal Güvenlik ve Uluslararası Politika bölümü müdür yardımcısı Max Hoffman’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:


DW Türkçe: Türkiye’nin Rusya’dan S-400’leri satın alması, ABD için kırmızı çizginin aşılması anlamına mı geliyor?

Max Hoffman: Türkiye’nin S-400’leri alması bir kırmızı çizginin aşılmasıdır. Türk demokrasisinde yaşanan büyük gerilemeyle birlikte artık ortak değerlerin paylaşılıyor olduğunu söylemek zor, geriye bir tek iki ülke arasında güvenlik alanındaki bağ kaldı. Bu bağ da zaten Rusya tehlikesine karşı ittifakın imkan sağladığı bir bağ. Eğer Türkiye Rusya ile derin bir stratejik ilişkiye girmekte kararlıysa, bu ABD açısından kabul edilemez bir durum teşkil edecek, tepkisi sert olacaktır.

ABD yönetimi tepkisini nasıl gösterecektir?

İlk tepki Türkiye’nin F-35 programından çıkartılması olacaktır. F-35 projesini belirli ölçüde aksatabilecek bu karar asıl Türkiye’nin askeri yetkinliğine, askeri caydırıcılığına ve prestijine büyük darbe indirir.

Türk Hükümeti F-35 sözleşmesinde, “S-400 satın alan bir ülkenin projeden çıkartılacağına dair bir madde olmadığını” savunuyor…

F-35’lerin, Rus radarlara yakın mesafede konuşlandırılmasının hem NATO hem de F-35’lerin yetkinliğine risk oluşturduğu, verilerin bu radarlar üzerinden Rusya’nın eline geçebileceği, bunun da Rusya’nın NATO uçaklarını hedef almasını kolaylaştırabileceği endişesi var. Bu endişeleri gidermek için söz konusu radarların belli bölgelere konuşlandırılmaması gibi konular gündeme getiriliyor. Peki Türkiye sistemi etkin olarak kullanmayacaksa o zaman bunları niye satın alıyor? Ayrıca F-35’ler bir kez Türkiye kontrolüne verildiğinde, ABD ve NATO’nun endişelerin dikkate alınacağının garantisi var mı? Ama bu teknik tartışmalar aslında en önemli siyasi meseleyi gölgeliyor. Bu da, Türkiye’nin S-400’leri alması durumunda NATO’nun Rusya’nın tehdidine karşı koyma yönündeki asli amacını akamete uğratacak olması.

Türkiye’nin artık NATO’yla aynı tehdit algılamasını paylaşmadığı mesajı verdiğini mi düşünüyorsunuz?

Bu tür silah sistemleri, bağımlılık, daimi güvenlik bağları oluşturan önemli stratejik kararlardır. NATO, Rusya’nın saldırganlığına karşı oluşturulmuş bir ittifaktır. Yakın bir zamanda Rusya’nın tehdidine hedef olmuş bir ittifak üyesi olarak Türkiye’den de aslında bu endişeleri paylaşması beklenir.

“Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir”

Rusya’dan kayda değer silah satın alanlara yaptırım uygulanmasını öngören CAATSA yasası kapsamında da yaptırımların devreye gireceği belirtiliyor…

Evet, S-400 üreticisi yaptırım uygulananlar listesinde yer alıyor. Bu yaptırımların uygulanması halinde Türkiye’ye yapılacak silah satışı lisansları reddedillebilir, bu da NATO ordusu olan ve büyük ölçüde Amerikan donanıma, silahlarına sahip Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yetkinliğini, gücünü çok ciddi ölçüde etkiler. Türkiye’nin sahip olduğu tüm ABD kaynaklı uçak, teçhizatın kullanımının sürmesine dönük yedek parça ya da faal tutulabilmesi için gerekli güncellemelerin yapılması tehlikeye girebilir…

Erdoğan’ın, Trump’ı yaptırımların uygulanmamasını için, muafiyet getirmesi konusunda ikna etmiş olabilir mi?

Türk tarafı, ABD bürokrasisinin uyarılarını duymazdan gelerek, Türkiye’yi olası yaptırımlardan koruyabilmeyi sağlamak için, Trump ile bir mutabakat arayışında. Güçlü liderlere sempatiyle yaklaşan Trump, Putin ve Erdoğan’a bir yakınlık duyuyor, bir muafiyet sözkonusu olabilir. Ama bu da kongreyi çok kızdıracaktır. Kongre yaptırımların uygulanması için elinden geleni ardına koymayacaktır…

ABD’nin Türkiye’deki askeri varlığını azaltabileceği ve taktik nükleer silahlarını da çekebileceği belirtiliyor…

Nükleer silahlar halen İncirlik’te mi? Bu beni çok şaşırtır doğrusu. Ama eğer halen oradaysalar hemen çekilmeli. Öte yandan ABD istemez ama eğer Türkiye S-400’leri alır, ABD Türkiye’yi F-35 programından çıkartırsa, Erdoğan’ın da bunun üzerine siyasi baskı sonucu, ABD’nin İncirlik’e erişimini engellenmesi gibi bir karşılık vermesi sözkonusu olabilir. İki taraf arasında misliyle mukabele sürecine girilmesi NATO kapsamındaki işbirliğini de zora sokar. ABD politikalarından sorumlu kişi olsam, bunu önler, Türkiye’ye bugüne kadarki işbirliğinden ötürü teşekkür ederek askerleri nazikçe İncirlik’ten çekerdim. Çünkü bunlar ilişkilerimizde sıkıntıya neden konular olmaya başladı.

“Putin, 15 Temmuz sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü ve…”

Türkiye’nin Rusya ile artan işbirliği stratejik kimlik değişimini mi simgeliyor?

Türkiye bir süredir kendini ne Batı ne de Doğu’nun bir parçası olarak tanımlıyor, üçüncü yol olarak nitelendirebileceğimiz, daha bağımsız bir yol izliyor, tek başına küresel bir güç olması gerektiğini savunuyor, hem ABD hem Avrupa hem de Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ilişkilerinde “al-ver diplomasisi” izliyor. Önemli bir diğer nokta da 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaşananlar. Batı dayanışma sergilemekte çok ağır hareket etti. Putin ise müthiş bir performansla, kendisine ihanet edildiğini düşünen Erdoğan’ı hemen aradı. Erdoğan gerçekten Putin’in onu desteklediğini düşündü, çok kişisel bir bağ oluştu. Ama önemli bir nokta gözardı edilmemeli. Putin siyasete girmeden önce KGB için eleman devşiren bir istihbaratçıydı. Zaafların nasıl yönlendirilerek sonuç alınabileceğini çok iyi bilen bir kişi. Darbe girişimi sonrası Türkiye ve Erdoğan’ın yaşadığı travmayı gördü bunu müthiş bir performansla araçsallaştırdı. Hatta Erdoğan’ın S-400’leri asıl sarayın korunması için kullanmak istediği spekülasyonlarını da duymuşsunuzdur. Bir şekilde S-400’ler konusunda ikna edilmiş görünüyor… Ayrıca bunun Erdoğan’ın kişisel ideolojik tercihinin de bir yansıması olduğu açık.

“Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum”

Bu ideolojik tercihi biraz açar mısınız?

Erdoğan’ın kendisini demokrasiye adamış bir kişi olduğunu düşünmüyorum, Batı’nın demokrasi ve insan haklarını gündeme getirmesini iki yüzlülük olarak nitelendiriyor. Bu Rusya’nın da söylemi. Ama aradaki temel fark şu: Putin bu söylemi stratejik bir araç olarak kullanırken, Erdoğan bu söylemlere gerçekten inanıyor. Oysa Rusya’nın tek hedefi Türkiye’yi NATO’dan koparmak. Bu nedenle S-400’ün Türk-Amerikan ilişkilerinde yaratacağı türbülansın NATO’ya çok fazla yansımaması için çabalanması gerekecek. S-400 konusu Erdoğan’ın ısrarı ile oluyor. Türk dışişleri ve silahlı kuvvetlerinin büyük bölümü Batı ile güvenlik alanındaki işbirliğinin S-400’lere kurban edilmesini istemiyor…

Erdoğan, ABD’nin ertelenmesini istediği S-400 teslimatının Haziran ayına çekilebileceğini açıkladı. 23 Haziran’da İstanbul seçimleri var. Türkiye ekonomisi Trump’ın tek bir tweetiyle bile sarsılabiliyor. ABD ile yaşanacak bir kriz seçim sürecini etkilemez mi?

Bence etkiler ve bunun Erdoğan’ın stratejisinin bir parçası olması mümkün. Haziran 2015 seçimlerinden sonra da kışkırttığı güvenlik krizlerini seçim kampanyası için araçsallaştırdı. ABD’nin göstereceği tepkiyi bilerek, S-400’leri daha erken bir zamanda teslim alırsa, “Bakın emperyalistler Türk ekonomisini sabote etmeye çalışıyor, benim gibi bir lidere ihtiyacınız var” diyerek bunu seçim kampanyasında arasallaştıracaktır…

 Deutsche Welle Türkçe

ShareTweetShare
Previous Post

Mansur Yavaş: Tek bir ihaleden 812 milyon lira tasarruf ettik

Next Post

Yolsuzluğa kılıf bulunamadı, bir yıl önceki ihaleye ‘15 Temmuz’ bahanesi uyduruldu

İLGİLİ HABERLER

Mitsotakis’den AB’ye ‘çit’ çağrısı
DÜNYA

Mitsotakis’den AB’ye ‘çit’ çağrısı

April 1, 2023
5.1k
ChatGPT’ye Avrupa’da ilk yasak geldi
DÜNYA

ChatGPT’ye Avrupa’da ilk yasak geldi

April 1, 2023
5.2k
‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay
DÜNYA

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay

March 31, 2023
5.3k
Hindistan’da kuyuya düşen 35 kişi hayatını kaybetti
DÜNYA

Hindistan’da kuyuya düşen 35 kişi hayatını kaybetti

March 31, 2023
5.3k
Büyük jüri karar verdi: Trump, ABD tarihinde hakkında ceza davası açılan ilk başkan oldu
DÜNYA

Büyük jüri karar verdi: Trump, ABD tarihinde hakkında ceza davası açılan ilk başkan oldu

March 31, 2023
5.2k
WSJ muhabiri, Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı
DÜNYA

WSJ muhabiri, Rusya’da casusluk suçlamasıyla gözaltına alındı

March 30, 2023
5.1k
Daha Fazla Haber

TRT ekranlarında şok: Zafer işareti yapıp görüntüden kayboldu

TRT ekranlarında şok: Zafer işareti yapıp görüntüden kayboldu
by Özkan yazar
April 2, 2023
0
5k

Devamını oku

128 saat sonra enkazdan kurtarılan bebek 54 gün sonra annesine kavuştu

128 saat sonra enkazdan kurtarılan bebek 54 gün sonra annesine kavuştu
by Özkan yazar
April 2, 2023
0
5k

Devamını oku

Manavgat Cezaevi’nde işkence: Kolu kırılmaya çalışıldı, boğazı sıkıldı, ters kelepçe vuruldu

Manavgat Cezaevi’nde işkence: Kolu kırılmaya çalışıldı, boğazı sıkıldı, ters kelepçe vuruldu
by Özkan yazar
April 2, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Seccade’ tartışmasında ev sahibi konuştu: Tenkitler sağduyudan uzaktır, haksızlıktır; bu dilden çok yorulduk!

‘Seccade’ tartışmasında ev sahibi konuştu: Tenkitler sağduyudan uzaktır, haksızlıktır; bu dilden çok yorulduk!
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.4k

Devamını oku

‘Zeki Oğuz nerede?’ Kürt iş insanı 10 gündür kayıp

‘Zeki Oğuz nerede?’ Kürt iş insanı 10 gündür kayıp
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.1k

Devamını oku

‘Hangisi günah?’ Doğru cevabı bilmek için insan olmak yeterli!

‘Hangisi günah?’ Doğru cevabı bilmek için insan olmak yeterli!
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kılıçdaroğlu’ndan açıklama: Milletimi asla incitmek istemem; seccadeyi göremediğim için çok üzgünüm

Kılıçdaroğlu’ndan açıklama: Milletimi asla incitmek istemem; seccadeyi göremediğim için çok üzgünüm
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Bupar Araştırma: Gençlerin yüzde 80’i Cumhur İttifakı dışındaki partilere ve liderlere oy verecek

Bupar Araştırma: Gençlerin yüzde 80’i Cumhur İttifakı dışındaki partilere ve liderlere oy verecek
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Murat Gezici: Üniversitelerin neden kapalı tutulduğunu anlıyor musunuz şimdi?

Murat Gezici: Üniversitelerin neden kapalı tutulduğunu anlıyor musunuz şimdi?
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.4k

Devamını oku

Sinan Ateş cinayeti: Video ile adalet çağrısı yaptı

Sinan Ateş cinayeti: Video ile adalet çağrısı yaptı
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.1k

Devamını oku

İYİ Partili Kavuncu: Ne tesadüf ki kurşunların isabet ettiği yerlerde Akşener’in fotoğrafları var

İYİ Partili Kavuncu: Ne tesadüf ki kurşunların isabet ettiği yerlerde Akşener’in fotoğrafları var
by aktifhabercom
April 1, 2023
0
5.1k

Devamını oku

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz

İYİ Parti’ye yapılan saldırıyı lanetleyen Demirtaş: Bu tür saldırılar asla iktidardan bağımsız yapılamaz
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’

Kanser şüphesi bulunan mahpus acile kaldırıldı: ‘Hayatım tehlike altında’
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret

Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Abdullah Gül’e ziyaret
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

EYT’lilere kötü haber ulaştı! İlk maaşlar rafa kalkıyor:

EYT’lilere kötü haber ulaştı! İlk maaşlar rafa kalkıyor:
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.4k

Devamını oku

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay

‘Fırsat kartı’ belgesi ile Almanya’da çalışmak artık daha kolay
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.3k

Devamını oku

Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’

Şahan Gökbakar YSK’ya ‘karpuzlu’ tepki: ‘Mango olduğuna oy birliğiyle karar verdik’
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku

Diyanet de ‘Erdoğan sonrasına’ hazırlanıyor: Üst makamlarda değişiklik yapılıyor…

Diyanet de ‘Erdoğan sonrasına’ hazırlanıyor: Üst makamlarda değişiklik yapılıyor…
by Özkan yazar
March 31, 2023
0
5.4k

Devamını oku

İYİ Parti’ye silahlı saldırı: Meral Hanım güçlü bir liderdir; böyle korkutamazsınız

İYİ Parti’ye silahlı saldırı: Meral Hanım güçlü bir liderdir; böyle korkutamazsınız
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.1k

Devamını oku

Akşener’den Erdoğan’a: Geleceksen sen gel!

Akşener’den Erdoğan’a: Geleceksen sen gel!
by aktifhabercom
March 31, 2023
0
5.2k

Devamını oku
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.