Almanya’da yayınlanan kapsamlı bir araştırma, ülkede yaşayan Müslüman ve siyahi bireylerin önemli bir çoğunluğunun her ay ayrımcılığa maruz kaldığını ortaya koydu. Ulusal Ayrımcılık ve Irkçılık İzleme Merkezi (NaDiRa) tarafından Mart 2025’te açıklanan rapora göre, ırkçılık bireysel tutumların ötesine geçerek toplumsal yapıya yerleşmiş durumda.
Her 10 Kişiden 6’sı Düzenli Ayrımcılığa Uğruyor
Almanya Entegrasyon ve Göç Araştırmaları Merkezi (DeZIM) tarafından yapılan saha çalışmasında 16 yaş üzeri yaklaşık 9.800 kişiyle görüşüldü. Bulgulara göre, özellikle başörtüsü kullanan kadınlar, koyu ten rengine sahip bireyler ve “göçmen gibi görünen” kişiler ayrımcılıkla en sık karşılaşan gruplar oldu.
Müslüman kadınların yüzde 63’ü,
Siyahi bireylerin yüzde 67’si,
Göçmen kökenli olduğu düşünülen bireylerin yüzde 61’i ayda en az bir kez ayrımcılığa uğradığını belirtti.
Irkçılık Daha Görünmez Hale Geliyor
Irkçılık Monitörü yetkilileri ırkçı tutumların artık daha örtülü ve sosyal normlara uyumlu şekilde ortaya çıktığını vurguluyor.
Psikolojik ve Toplumsal Etkileri Ciddi Boyutta
Raporda, ayrımcılığın sadece bireyleri değil, sosyal yapıyı da etkilediği belirtildi. Ayrımcılığa sık maruz kalan bireylerde anksiyete ve depresyon oranları yükseliyor, kamu kurumlarına olan güven azalıyor.
Almanya’da her üç aileden biri göç geçmişine sahip. Bu konu artık sadece azınlıkları ilgilendiren bir mesele olmaktan öte, toplumu ilgilendiren temel bir sorun haline gelmiş durumda.
Yasal koruma zayıf
Federal Ayrımcılıkla Mücadele Komiseri Ferda Ataman, Almanya’daki mevcut yasal düzenlemelerin ayrımcılığa karşı yeterince koruyucu olmadığını belirtti.
“Almanya, Avrupa’nın en zayıf anti-diskriminasyon yasalarından birine sahip. İnsanlar daha güçlü yasal güvenceye ihtiyaç duyuyor,” açıklamasında bulundu.
Bu çağrı, şu sıralar Berlin’de koalisyon görüşmeleri yürüten CDU ve SPD liderliğindeki yeni hükümete yönelik açık bir mesaj olarak değerlendiriliyor.