Zaferini tekrarladı ama kurulacak koalisyon bu kez muamma…
Başbakan Merkel yeniden seçildi ama bu sonuçlar onun açısından bir ibret niteliğinde. Hristiyan Birlik yüzde 32 oy oranıyla 2013 yılına oranla neredeyse yüzde 10 oranında oy kaybetti. Federal Meclis’te beş yerine altı parti var artık. Siyasi rekabet daha da büyüdü. Sağ popülist Almanya için Alternatif’le (AfD) üçüncü güç olarak Federal Meclis’e girdi. Bu Merkel için yeni bir zorluk.
AfD’nin iki haneli oy alması bekleniyordu. Sosyal Demokrat Parti’nin oy kaybı da. Hür Demokrat Parti’nin yeniden Federal Meclis’e girmesi Angela Merkel için iki koalisyon seçeneğini gündeme getiriyor: Sosyal Demokratlarla Büyük Koalisyon’un devam etmesi bir seçenek ama pek olasılıklı görünmüyor. Zaten Sosyal Demokratlar bunun olmasını istemediklerinin sinyalini verdiler. Geriye Hristiyan Birlik, Hür Demokrat ve Yeşiller’den oluşan koalisyon kalıyor. Böyle bir oluşum halinde koalisyon müzakereleri uzun sürebilir.
Almanya seçimlerden sonra da siyasi, toplumsal ve ekonomik açıdan huzurun hakim olduğu bir ülke olarak kalmaya devam edecektir. Ancak diğer ülkelerde heyecan dorukta: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiyesi, Trump’ın ABD’si, Putin Rusyası’nda ve AB’den ayrılacak olan İngiltere’de. Birçok insan böylesine dönemlerde korkuyor. Terör korkusu ve sağ popülizm yayılıyor. Ancak Almanya’da huzur hakim.
MERKEL’İN DÖRDÜNCÜ GÖREV SÜRESİ
Başbakan Merkel eğer dayanabilirse, dört yıl daha başbakanlık yapacak. Kendisini çok iyi kontrol edebilen bir politikacı olan Merkel “görev insanı” olarak tanımlanıyor. Başladığı bir işi mutlaka tamamlıyor. Bu göreve gelen ve bu kadar uzun süre yürüten bir kadın başbakan olması nedeniyle zaten tarih kitaplarına girmeyi çoktan geçmeyi başardı. Ancak arkasında kalıcı bir icraat bırakma konusunda büyük bir siyasi eyleme sahip değil. Konrad Adenauer eski Alman Federal Cumhuriyeti’ni Batı’ya entegre etti, Willy Brandt izlediği Doğu siyasetiyle Soğuk Savaş dönemlerinde yakınlaşma sağladı, Helmut Kohl iki Almanya’nın birleşmesini organize etti, Gerhard Schröder sosyal devleti ters düz etti. Peki ya Merkel’den geriye ne kalacak?
Sürpriz biçimde 2015 yılında sınırları bir milyon sığınmacıya açtı. Sığınmacı sayısına bir üst sınır getirilmesine karşı çıktı ve iltica hakkı konusunda bir limit öngörmeyen Alman Anayasası’nı esas aldı. Şimdi bu konuda ortaya çıkan zor görevler organize edilmek zorunda. Burada kalan sığınmacıların ülkeye entegre edilmeleri, “yanlış” diye nitelendirilebilecek gerekli kriterlere sahip olmayan sığınmacıların geri gönderilmesi gibi. Bu uzun vadeli bir proje.
BU KEZ TRUMP’A KARŞI
Merkel’in yeniden seçilme başarısı en başta güvene dayanıyor. Bu durum 2013 yılında da böyleydi, son Federal seçimlerde de böyle. Reklamını tek bir cümle ile yapması yeterli oldu: “Beni tanıyorsunuz.” Her kesimden kabul görüyor. Hatta gençler bile onu harika buluyor. 25 yaşın altındakiler Merkel’in başbakanlıkta olmladığı bir dönemi neredeyse hatırlamıyor.
Merkel konuşma sanatı konusunda bugüne dek ortalamanın üzerine çıkmayı başaramadı. Ancak iki elinin parmaklarını birleştirdiği, onunla özdeşleşen el hareketiyle modern bir ikonografi klasiği yarattı. Sakinliğini her zaman koruyan bir politikacı.
New York Times onu “Avrupa’nın son güçlü savunucusu” ilan etti. Bu kadar çok övgü ve kabulden sonra şimdi sorumluluklarına devam edecek. Merkel’in çevresindeki söylentilere göre Donald Trump’un 9 Kasım 2016’da seçilmesi onun için olumsuz bir gelişme oldu. Merkel kendi ifadesiyle, “yarı batık bir enkaz” olarak görevini bırakmak istemediğine göre dördüncü görev süresine sağlık ve siyasi açılardan güveniyor.
Zaferini tekrarladı ama kurulacak koalisyon bu kez muamma…
Başbakan Merkel yeniden seçildi ama bu sonuçlar onun açısından bir ibret niteliğinde. Hristiyan Birlik yüzde 32 oy oranıyla 2013 yılına oranla neredeyse yüzde 10 oranında oy kaybetti. Federal Meclis’te beş yerine altı parti var artık. Siyasi rekabet daha da büyüdü. Sağ popülist Almanya için Alternatif’le (AfD) üçüncü güç olarak Federal Meclis’e girdi. Bu Merkel için yeni bir zorluk.
AfD’nin iki haneli oy alması bekleniyordu. Sosyal Demokrat Parti’nin oy kaybı da. Hür Demokrat Parti’nin yeniden Federal Meclis’e girmesi Angela Merkel için iki koalisyon seçeneğini gündeme getiriyor: Sosyal Demokratlarla Büyük Koalisyon’un devam etmesi bir seçenek ama pek olasılıklı görünmüyor. Zaten Sosyal Demokratlar bunun olmasını istemediklerinin sinyalini verdiler. Geriye Hristiyan Birlik, Hür Demokrat ve Yeşiller’den oluşan koalisyon kalıyor. Böyle bir oluşum halinde koalisyon müzakereleri uzun sürebilir.
Almanya seçimlerden sonra da siyasi, toplumsal ve ekonomik açıdan huzurun hakim olduğu bir ülke olarak kalmaya devam edecektir. Ancak diğer ülkelerde heyecan dorukta: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiyesi, Trump’ın ABD’si, Putin Rusyası’nda ve AB’den ayrılacak olan İngiltere’de. Birçok insan böylesine dönemlerde korkuyor. Terör korkusu ve sağ popülizm yayılıyor. Ancak Almanya’da huzur hakim.
MERKEL’İN DÖRDÜNCÜ GÖREV SÜRESİ
Başbakan Merkel eğer dayanabilirse, dört yıl daha başbakanlık yapacak. Kendisini çok iyi kontrol edebilen bir politikacı olan Merkel “görev insanı” olarak tanımlanıyor. Başladığı bir işi mutlaka tamamlıyor. Bu göreve gelen ve bu kadar uzun süre yürüten bir kadın başbakan olması nedeniyle zaten tarih kitaplarına girmeyi çoktan geçmeyi başardı. Ancak arkasında kalıcı bir icraat bırakma konusunda büyük bir siyasi eyleme sahip değil. Konrad Adenauer eski Alman Federal Cumhuriyeti’ni Batı’ya entegre etti, Willy Brandt izlediği Doğu siyasetiyle Soğuk Savaş dönemlerinde yakınlaşma sağladı, Helmut Kohl iki Almanya’nın birleşmesini organize etti, Gerhard Schröder sosyal devleti ters düz etti. Peki ya Merkel’den geriye ne kalacak?
Sürpriz biçimde 2015 yılında sınırları bir milyon sığınmacıya açtı. Sığınmacı sayısına bir üst sınır getirilmesine karşı çıktı ve iltica hakkı konusunda bir limit öngörmeyen Alman Anayasası’nı esas aldı. Şimdi bu konuda ortaya çıkan zor görevler organize edilmek zorunda. Burada kalan sığınmacıların ülkeye entegre edilmeleri, “yanlış” diye nitelendirilebilecek gerekli kriterlere sahip olmayan sığınmacıların geri gönderilmesi gibi. Bu uzun vadeli bir proje.
BU KEZ TRUMP’A KARŞI
Merkel’in yeniden seçilme başarısı en başta güvene dayanıyor. Bu durum 2013 yılında da böyleydi, son Federal seçimlerde de böyle. Reklamını tek bir cümle ile yapması yeterli oldu: “Beni tanıyorsunuz.” Her kesimden kabul görüyor. Hatta gençler bile onu harika buluyor. 25 yaşın altındakiler Merkel’in başbakanlıkta olmladığı bir dönemi neredeyse hatırlamıyor.
Merkel konuşma sanatı konusunda bugüne dek ortalamanın üzerine çıkmayı başaramadı. Ancak iki elinin parmaklarını birleştirdiği, onunla özdeşleşen el hareketiyle modern bir ikonografi klasiği yarattı. Sakinliğini her zaman koruyan bir politikacı.
New York Times onu “Avrupa’nın son güçlü savunucusu” ilan etti. Bu kadar çok övgü ve kabulden sonra şimdi sorumluluklarına devam edecek. Merkel’in çevresindeki söylentilere göre Donald Trump’un 9 Kasım 2016’da seçilmesi onun için olumsuz bir gelişme oldu. Merkel kendi ifadesiyle, “yarı batık bir enkaz” olarak görevini bırakmak istemediğine göre dördüncü görev süresine sağlık ve siyasi açılardan güveniyor.
Zaferini tekrarladı ama kurulacak koalisyon bu kez muamma…
Başbakan Merkel yeniden seçildi ama bu sonuçlar onun açısından bir ibret niteliğinde. Hristiyan Birlik yüzde 32 oy oranıyla 2013 yılına oranla neredeyse yüzde 10 oranında oy kaybetti. Federal Meclis’te beş yerine altı parti var artık. Siyasi rekabet daha da büyüdü. Sağ popülist Almanya için Alternatif’le (AfD) üçüncü güç olarak Federal Meclis’e girdi. Bu Merkel için yeni bir zorluk.
AfD’nin iki haneli oy alması bekleniyordu. Sosyal Demokrat Parti’nin oy kaybı da. Hür Demokrat Parti’nin yeniden Federal Meclis’e girmesi Angela Merkel için iki koalisyon seçeneğini gündeme getiriyor: Sosyal Demokratlarla Büyük Koalisyon’un devam etmesi bir seçenek ama pek olasılıklı görünmüyor. Zaten Sosyal Demokratlar bunun olmasını istemediklerinin sinyalini verdiler. Geriye Hristiyan Birlik, Hür Demokrat ve Yeşiller’den oluşan koalisyon kalıyor. Böyle bir oluşum halinde koalisyon müzakereleri uzun sürebilir.
Almanya seçimlerden sonra da siyasi, toplumsal ve ekonomik açıdan huzurun hakim olduğu bir ülke olarak kalmaya devam edecektir. Ancak diğer ülkelerde heyecan dorukta: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiyesi, Trump’ın ABD’si, Putin Rusyası’nda ve AB’den ayrılacak olan İngiltere’de. Birçok insan böylesine dönemlerde korkuyor. Terör korkusu ve sağ popülizm yayılıyor. Ancak Almanya’da huzur hakim.
MERKEL’İN DÖRDÜNCÜ GÖREV SÜRESİ
Başbakan Merkel eğer dayanabilirse, dört yıl daha başbakanlık yapacak. Kendisini çok iyi kontrol edebilen bir politikacı olan Merkel “görev insanı” olarak tanımlanıyor. Başladığı bir işi mutlaka tamamlıyor. Bu göreve gelen ve bu kadar uzun süre yürüten bir kadın başbakan olması nedeniyle zaten tarih kitaplarına girmeyi çoktan geçmeyi başardı. Ancak arkasında kalıcı bir icraat bırakma konusunda büyük bir siyasi eyleme sahip değil. Konrad Adenauer eski Alman Federal Cumhuriyeti’ni Batı’ya entegre etti, Willy Brandt izlediği Doğu siyasetiyle Soğuk Savaş dönemlerinde yakınlaşma sağladı, Helmut Kohl iki Almanya’nın birleşmesini organize etti, Gerhard Schröder sosyal devleti ters düz etti. Peki ya Merkel’den geriye ne kalacak?
Sürpriz biçimde 2015 yılında sınırları bir milyon sığınmacıya açtı. Sığınmacı sayısına bir üst sınır getirilmesine karşı çıktı ve iltica hakkı konusunda bir limit öngörmeyen Alman Anayasası’nı esas aldı. Şimdi bu konuda ortaya çıkan zor görevler organize edilmek zorunda. Burada kalan sığınmacıların ülkeye entegre edilmeleri, “yanlış” diye nitelendirilebilecek gerekli kriterlere sahip olmayan sığınmacıların geri gönderilmesi gibi. Bu uzun vadeli bir proje.
BU KEZ TRUMP’A KARŞI
Merkel’in yeniden seçilme başarısı en başta güvene dayanıyor. Bu durum 2013 yılında da böyleydi, son Federal seçimlerde de böyle. Reklamını tek bir cümle ile yapması yeterli oldu: “Beni tanıyorsunuz.” Her kesimden kabul görüyor. Hatta gençler bile onu harika buluyor. 25 yaşın altındakiler Merkel’in başbakanlıkta olmladığı bir dönemi neredeyse hatırlamıyor.
Merkel konuşma sanatı konusunda bugüne dek ortalamanın üzerine çıkmayı başaramadı. Ancak iki elinin parmaklarını birleştirdiği, onunla özdeşleşen el hareketiyle modern bir ikonografi klasiği yarattı. Sakinliğini her zaman koruyan bir politikacı.
New York Times onu “Avrupa’nın son güçlü savunucusu” ilan etti. Bu kadar çok övgü ve kabulden sonra şimdi sorumluluklarına devam edecek. Merkel’in çevresindeki söylentilere göre Donald Trump’un 9 Kasım 2016’da seçilmesi onun için olumsuz bir gelişme oldu. Merkel kendi ifadesiyle, “yarı batık bir enkaz” olarak görevini bırakmak istemediğine göre dördüncü görev süresine sağlık ve siyasi açılardan güveniyor.
Zaferini tekrarladı ama kurulacak koalisyon bu kez muamma…
Başbakan Merkel yeniden seçildi ama bu sonuçlar onun açısından bir ibret niteliğinde. Hristiyan Birlik yüzde 32 oy oranıyla 2013 yılına oranla neredeyse yüzde 10 oranında oy kaybetti. Federal Meclis’te beş yerine altı parti var artık. Siyasi rekabet daha da büyüdü. Sağ popülist Almanya için Alternatif’le (AfD) üçüncü güç olarak Federal Meclis’e girdi. Bu Merkel için yeni bir zorluk.
AfD’nin iki haneli oy alması bekleniyordu. Sosyal Demokrat Parti’nin oy kaybı da. Hür Demokrat Parti’nin yeniden Federal Meclis’e girmesi Angela Merkel için iki koalisyon seçeneğini gündeme getiriyor: Sosyal Demokratlarla Büyük Koalisyon’un devam etmesi bir seçenek ama pek olasılıklı görünmüyor. Zaten Sosyal Demokratlar bunun olmasını istemediklerinin sinyalini verdiler. Geriye Hristiyan Birlik, Hür Demokrat ve Yeşiller’den oluşan koalisyon kalıyor. Böyle bir oluşum halinde koalisyon müzakereleri uzun sürebilir.
Almanya seçimlerden sonra da siyasi, toplumsal ve ekonomik açıdan huzurun hakim olduğu bir ülke olarak kalmaya devam edecektir. Ancak diğer ülkelerde heyecan dorukta: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiyesi, Trump’ın ABD’si, Putin Rusyası’nda ve AB’den ayrılacak olan İngiltere’de. Birçok insan böylesine dönemlerde korkuyor. Terör korkusu ve sağ popülizm yayılıyor. Ancak Almanya’da huzur hakim.
MERKEL’İN DÖRDÜNCÜ GÖREV SÜRESİ
Başbakan Merkel eğer dayanabilirse, dört yıl daha başbakanlık yapacak. Kendisini çok iyi kontrol edebilen bir politikacı olan Merkel “görev insanı” olarak tanımlanıyor. Başladığı bir işi mutlaka tamamlıyor. Bu göreve gelen ve bu kadar uzun süre yürüten bir kadın başbakan olması nedeniyle zaten tarih kitaplarına girmeyi çoktan geçmeyi başardı. Ancak arkasında kalıcı bir icraat bırakma konusunda büyük bir siyasi eyleme sahip değil. Konrad Adenauer eski Alman Federal Cumhuriyeti’ni Batı’ya entegre etti, Willy Brandt izlediği Doğu siyasetiyle Soğuk Savaş dönemlerinde yakınlaşma sağladı, Helmut Kohl iki Almanya’nın birleşmesini organize etti, Gerhard Schröder sosyal devleti ters düz etti. Peki ya Merkel’den geriye ne kalacak?
Sürpriz biçimde 2015 yılında sınırları bir milyon sığınmacıya açtı. Sığınmacı sayısına bir üst sınır getirilmesine karşı çıktı ve iltica hakkı konusunda bir limit öngörmeyen Alman Anayasası’nı esas aldı. Şimdi bu konuda ortaya çıkan zor görevler organize edilmek zorunda. Burada kalan sığınmacıların ülkeye entegre edilmeleri, “yanlış” diye nitelendirilebilecek gerekli kriterlere sahip olmayan sığınmacıların geri gönderilmesi gibi. Bu uzun vadeli bir proje.
BU KEZ TRUMP’A KARŞI
Merkel’in yeniden seçilme başarısı en başta güvene dayanıyor. Bu durum 2013 yılında da böyleydi, son Federal seçimlerde de böyle. Reklamını tek bir cümle ile yapması yeterli oldu: “Beni tanıyorsunuz.” Her kesimden kabul görüyor. Hatta gençler bile onu harika buluyor. 25 yaşın altındakiler Merkel’in başbakanlıkta olmladığı bir dönemi neredeyse hatırlamıyor.
Merkel konuşma sanatı konusunda bugüne dek ortalamanın üzerine çıkmayı başaramadı. Ancak iki elinin parmaklarını birleştirdiği, onunla özdeşleşen el hareketiyle modern bir ikonografi klasiği yarattı. Sakinliğini her zaman koruyan bir politikacı.
New York Times onu “Avrupa’nın son güçlü savunucusu” ilan etti. Bu kadar çok övgü ve kabulden sonra şimdi sorumluluklarına devam edecek. Merkel’in çevresindeki söylentilere göre Donald Trump’un 9 Kasım 2016’da seçilmesi onun için olumsuz bir gelişme oldu. Merkel kendi ifadesiyle, “yarı batık bir enkaz” olarak görevini bırakmak istemediğine göre dördüncü görev süresine sağlık ve siyasi açılardan güveniyor.