ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Los Angeles’taki yangınların ardından bazı evler küle dönerken diğerlerinin neredeyse hiç zarar görmemesi dünya çapında mimarlar, inşaatçılar ve yangın güvenliği uzmanları arasında tartışma konusu oldu.
Gayrimenkul danışmanı Enrique Balcazar, Altadena mahallesinde yaşanan yangın sonrası çektiği videoda sokağındaki evlerin çoğunun kül yığınına döndüğünü yalnızca bacalarının kaldığını gösterdi. Ancak kendi evi neredeyse zarar görmeden kurtulmuştu. Balcazar, “Evim eski ahşap kaplamalara sahip. Bilimsel veya mantıklı bir açıklaması yok, neden yanmadığını anlayamıyorum,” dedi.
Şans faktörü ve alınabilecek önlemler
Uzmanlara göre ‘şans’ yangınlardan korunmada önemli bir rol oynayabiliyor. Örneğin rüzgarın yön değiştirmesi yangını evinizden uzaklaştırabilir. Ancak yangına dayanıklı evler inşa etmek de bu riski azaltabilir.
Kaliforniya’daki Faulkner Architects’ten Greg Faulkner, “Yangının evinizi yakmasının 50 farklı yolu varsa ve bunların yarısını veya daha fazlasını önlemlerle yok ederseniz bu şans değildir. Yalnızca hayatta kalma ihtimallerini artırmak demektir,” diyor.
Peki bu nasıl mümkün? Uzmanlar ağaçlar, peyzaj düzenlemeleri ve ahşap çitler gibi riskleri bilmenin ötesine geçerek çatı, duvar ve pencere gibi yapı elemanlarında yeni malzeme ve teknikler kullanmayı öneriyor. Bu önlemler, toplam inşaat maliyetini yüzde 3 ila yüzde 6 hatta daha fazla artırabiliyor.
Yangına dayanıklı malzemeler ve tasarımlar
Ahşap kaplamalar, altına genellikle alçıpan (alçıdan yapılan levha) gibi yangına dayanıklı bir bariyer konularak kullanılıyor. Ancak mimar Richard Schuh, “Ahşap yine de yanıcı bir malzeme bu yüzden mümkünse bundan kaçınıyoruz,” diyor.
Güney Kaliforniya’da yaygın olan stucco türü sıva (mermer tozu ve kireç karışımı) yangına dayanıklı bir malzeme olarak öne çıkıyor. Fotoğrafları inceleyen İngiliz yangın güvenliği uzmanı Arnold Tarling, sıva kullanılan evlerin yangınlara daha iyi dayandığını ancak altında alçıpan tabakası olan sıvaların daha fazla koruma sağladığını belirtiyor.
Pencereler ise yangına karşı hassas bir diğer unsur. Çift camlı pencereler, ısıyı önemli ölçüde yavaşlatıyor. Ayrıca bir camın temperlenmiş olması (ısıların eşitlenmesi) yangın sırasında daha fazla direnç sağlıyor. Faulkner gibi bazı mimarlar pencerelerin üzerine kapanabilen yangın kepenkleri tasarlıyor.
Çatılar da yangın riskine karşı önemli bir alan. Basit çatı hatları yangında savrulan sıcak közlerin kaymasını sağlayarak riski azaltıyor. Metal çatılar yanmaz olsa da ısı iletimine neden olabiliyor. Bu nedenle, metal çatılar altında alçıpan kullanılması yaygınlaşıyor.
Havalandırma ve yangın güvenliği çelişkisi
Çatı havalandırması, nem birikimini önlemek için önemli. Ancak yangın sırasında bu havalandırma delikleri alevlerin eve girmesine neden olabiliyor. Faulkner, bazı binalarda bu boşlukları tamamen kapatarak havalandırma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. Schuh ise yangın sırasında kapanabilen ızgara kapakları kullanıyor.
Avustralya’da yeni evlerin su tankları ile donatılması zorunlu hale geldi. Benzer şekilde, bazı ABD evlerinde dış cepheyi kaplayan ve yangına karşı koruma sağlayan sulama sistemleri de kullanılmaya başlandı.
Yangınlarla mücadelede gelecek
Uzmanlar, yangın riskini azaltmak için bina tasarımında yeni teknolojiler ve malzemeler kullanmanın önemine dikkat çekiyor. Faulkner, “Sigorta şirketinizin her zaman yanınızda olmayabileceği bir dönemde, evinizi korumak artık her zamankinden daha öncelikli bir hale geldi,” diyor.
Yangınlardan korunma stratejileri, yalnızca bireysel güvenliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda yangınların daha geniş alanlara yayılmasını da önlüyor.
KAYNAK: EURONEWS TÜRKÇE – ANIL CAN TUNCER