Araştırmada dünya genelinde kayıtlara geçen ölü doğumlardan yarısının, fosil yakıtlardan çıkan 2,5 mikrondan (PM2.5) daha küçük parçacıklara maruz kalmaktan kaynaklanıyor olabileceği belirtildi.
Pekin Üniversitesi Kamu Sağlığı Merkezi uzmanlarınca yapılan araştırma, ölü doğumların yüzde 98’inin gerçekleştiği Asya, Afrika ve Latin Amerika’dan 137 ülkeyi kapsıyor.
Kirli havanın ölü doğum riskini artırdığı biliniyor. Ama ilk kez cenin ölümlerini odaklanan böyle bir araştırma yapılıyor.
Bu kapsamda 1998-2016 yılları arasındaki 45 bin canlı ve ölü doğuma ilişkin veriler incelendi.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından 2020’de yayımlanan bir raporda ölü doğumlar “ihmal edilen trajedi” diye nitelenmişti.
Sonuçları bilim dergisi Nature Communications’ta yayımlanan araştırmayı yapan bilim insanları, ölü doğumların engellenmesi için kadın sağlığını ve eşitliği geliştirmenin önemine dikkat çekti.
Ekim’de yapılan başka bir araştırmada ceninlerin beyin ve akciğerlerinde zehirli hava kirliliği parçacıkları bulunduğu belirtilmişti.
İlk kez 2018’de plasentalarda kirli hava parçacıkları tespit edilmiş ve hava kirliliği düşük, prematüre doğum, düşük kilolu doğum ve beyinlerin yeterince gelişmemesiyle ilişkilendirilmişti.
Son araştırmaya öncülük eden Dr. Tao Şue, Dünya Sağlık Örgütü hava kalitesi hedeflerini yakalamanın ölü doğumları büyük oranda önleyebileceğine dikkat çekerek “Halihazırda ölü doğumları önleme çabaları, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesine odaklanıyor. Fakat klinik risk faktörleriyle kıyasla çevresel faktörler genellikle görmezden geliniyor” dedi.
Raporda temiz hava politikalarının ölü doğumları engelleyebileceği, buna ek olarak maske takılması, evlerde hava arındırıcıların kullanılması ve hava kirliliğin yüksek olduğu zamanlarda dışarı çıkılmaması gibi kişisel önlemlerin de hamilelerin korunmasına yardımcı olabileceği belirtildi.
Araştırmaya göre hava kirliliği, yaşları daha büyük olan anneleri daha fazla etkiliyor.
Araştırmaya göre fiili olarak tüm anneler, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği bir metreküpe 5 mikrogramın (5 μg/m3) üstündeki seviyelerde PM2.5’a maruz kalıyor.
2015’te söz konusu 137 ülkede 2,09 milyon ölü doğum vakası görüldü.
Bunlardan 950 bini (yüzde 45) 5 μg/m3 üzerinde kirli havaya maruz kalmakla ilişkilendirildi.
Dünya Sağlık Örügütü’nün belirlediği sınır 2021’e kadar 10 μg/m3 idi ve araştırmada verileri incelenen kadınların yüzde 99’u bundan daha yüksek seviyede hava kirliliğine maruz kaldı. Bu durum 830 bin ölü doğum vakasıyla ilişkilendirildi. Bu da toplam vakaların yüzde 40’ına karşılık geliyor.
2019’da 2,31 milyon olan ölü doğum sayısı 2019’da 1,93 milyona düştü.
Uzmanlara göre bu düşüş, Çin gibi bazı ülkelerde hava kirliliğinin azaltılmasından kaynaklanıyor.
Araştırmacılar, hava kirliliğini 10 μg/m3 seviyesinin altına indirilmesiyle bugün yılda 710 bin ölü doğumun önüne geçmenin mümkün olabileceğini söylüyor. (BBC Türkçe)