Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyareti Brüksel’de de yakından takip ediliyor. Erdoğan’ın en üst düzeyde ağırlanacağı Almanya’dan ekonomik ve siyasi olarak herhangi bir taahhüt alıp alamayacağı merakla bekleniyor.
Kur krizine rastlayan tarihi ziyarette özellikle hükümet medyası Erdoğan’ın Avrupa’nın en büyük, dünyanın dördüncü büyük ekonomisinden bir takım ekonomik kazanımlarla dönebileceği yorumları yapıyor.
Erdoğan’ın ABD Başkanı Donald Trump ile yaşadığı krizden sonra ilk destek açıklaması Almanya’dan gelmişti. Bu desteğin somut vaatlere dönüşüp dönüşmeyeceğini ziyaret öncesi Brüksel’in prestijli düşünce kuruluşlarından CEPS (Avrupa Siyaset Çalışmaları Merkezi)’in direktörü Alman Daniel Gros’a sorduk.
Brüksel’in en yetkin ekonomi ve finans uzmanlarından olan Gros, daha önce IMF ve Avrupa Komisyonu’nda çalıştı, şu an ise Avrupa Parlamentosu’na danışmanlık yapıyor.
Gros’a göre Erdoğan’ın ekonomik olarak Almanya ziyaretinden somut bir kazanımla dönmesi mümkün değil. Bir takım içi boş sözler verilebilir ama Almanya’nın herhangi bir taahhütte bulunması imkansız.
Gros’un sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl Merkel’i Nazilere benzetmesinin ardından iki ülke arasında bir balayı yaşanıyor…
Ben balayı demezdim. Çok kuvvetli bir ifade. Almanya’nın Erdoğan’ın Nazi benzetmelerini unuttuğunu sanmıyorum ama siyasetçiler birbirleri ile el sıkışmak zorundalar. Almanya ekonomik olarak Türkiye’nin en kötü senaryoyu yaşamasına engel olmak istiyor. Sevseler de sevmeseler de Türkiye’yi Erdoğan yönetiyor ve bunu kabul etmek zorundalar.
Aşırı pragmatik değil mi?
Öyle olması gerekiyor. Acil bir ekonomik sorun ya da kriz varsa, liderler pragmatik olmak zorunda.
Almanya Türkiye’nin ekonomik krizi aşması için ne yapabilir?
Tek başına hiç bir şey yapmaz, yapmayacak da. Sadece AB’nin aksiyona geçmesi için aracı olabilir. Demiryollarının modernizasyonu gibi ilgi duyduğu projelerle ilgili çalışmalar yapabilir ama demiryolları modernizasyonu gibi dev projeler en az 10 yıl sürer. Ancak Türkiye’nin şu an yaşadığı ekonomik kriz için önümüzdeki beş ay içinde tavır alınması gerekir. Önümüzdeki beş ay içinde Almanya’nın herhangi bir şey yapması mümkün değil.
Merkel isterse aslında bütün AB’yi harekete geçirebilir. AB’nin en güçlü lideri şu an.
Hayır, artık AB’nin en güçlü lideri değil Merkel. Tek başına AB’yi harekete geçiremez. Hem yurtiçinde hem de AB’nde pozisyonu zayıfladı. Almanya’ya rağmen AB’de bir şey yapılamaz, bu doğru ancak Almanya’nın AB’de istediğini yaptırabileceğini düşünmek yanlış.
Peki Merkel az önce dediğiniz gibi AB’ye Türkiye için aracılık etmeyi kabul ederse, ne yapabilir?
Çok bir şey yapabileceğini sanmıyorum. AB’ye ricacı olsa bile hiç bir AB ülkesi Türkiye’deki mali kriz için para vermek istemeyecektir. Özellikle Yunanistan’dan sonra. AB’nin parası var ama bu yönde bir irade yok. Erdoğan’a IMF’ye gitmesi söylenecektir. Türk ekonomisinin çökmemesi AB ülkelerinin menfaatine. Bir şeyler yapılması konusunda da muğlak bir mutabakat var. Ama somut hiç bir şey yok.
Türk ekonomisi çökerse…
Ben çok yakın vadede bir çöküş riski görmüyorum. Türkiye Arjantin hatta Güney Afrika’dan daha farklı. Çok büyük bir mamül ürün ihracaatçısı ve büyük bir hizmet sektörünü besleyen turizmi var. Sanayisi ve sanayi tabanı kuvvetli. Kur farkı ihracaatı, ihracaat da büyümeyi artıracaktır. Tabii bugün olmayacak bu. Şirketlerin geri ödemede zorlandığı çok borcu var. Burada mesele zaman.
Eğer yeterli zamanları olursa ihracaatın artışı ile durumlarını düzeltebilirler, eğer yeterli vakitleri olmazsa iflas ederler. Bu yüzden mali piyasaların nasıl evrileceği çok önemli. Türk hükümeti mali piyasaların güvenini koruyabilir ve kuru kontrol edebilirse (içerde tüketim azaltılır, ihracaat artarsa) çöküş olmaz, farklı bir durumdan konuşmaya başlarız. Bu da en az iki yılı alır.
Herhangi bir çöküşte Almanya ve Avrupa da kötü etkilenmez mi?
Almanya ekonomisine etkisi marjinal olur. Türkiye’ye Alman ihracaatı azalır, bu doğru ama bu zaten toplam Alman ihracaatı içinde çok büyük bir pay değil. Alman bankalarına etkisi de son derece sınırlı olur. Bankacılık açısından asıl risk büyüyen piyasalara kredi veren İspanya bankalarında.
Bugün Avrupa bankacılığı bir kaç yıl öncesine göre çok daha kuvvetli. İspanyol bankaları bile Türk ekonomisindeki krizin üstesinden gelir. Türk ekonomisi Avrupa ekonomisinin 10’da biri kadar, burada ciddi bir etkilenmeden bahsetmek zor.
O zaman Erdoğan Almanya ziyaretinden ne elde etmiş olacak?
Ben ciddi bir kazanım ihtimali göremiyorum. El sıkışacaklar tabi. Bazı muğlak sözler verilecektir.
Herhangi bir Alman taahhütü?
Türkiye’nin ekonomik sorunlarını bir defa daha ciddiyetle masaya yatırma taahhüdü verilebilir (gülerek söylüyor).
Gümrük Birliği’nin (GB) güncellenmesi konusunda bir söz olabilir mi?
Avrupa olarak Gümrük Birliği güncellenmesinin potansiyel faydalarına baktık. Avrupa açısından büyük bir kazanım yok. Ayrıca bazı bölümler var ki Türkiye ya zorlanacak ya da yapmak istemeyecek, kamu ihaleleri gibi. Son tahlilde herhangi bir güncelleme için Avrupa Parlamentosu’nun onayı gerekiyor. AP’nin böyle bir niyeti yok. Teknik meseleler bir yana Gümrük Birliği’nin güncellenmesi için ne Almanya ne de Avrupa tarafında siyasi bir irade var.
Maliye Bakanı Berat Albayrak FAZ’a yazdığı makalede Türk lirasındaki düşüşün bir Amerikan operasyonu olduğunu savunuyor.
Katılmıyorum. Öncelikle krizin sebepleri var. Sebeb de süregiden cari açık ve ciddi borçlar. Tetikleyen ABD Başkanı oldu.
Hem Erdoğan hem de Albayrak kur krizinin geride kaldığını söylüyor.
Kriz bitti demek için erken. Bu tür krizlerin yatışması üç-dört ayı alır.
Erdoğan’ın davet ettikleri için Merkel ve Alman Cumhurbaşkanı Frank- Walter Steinmeier çok eleştirildi.
Kuvvetli ülkeleri yöneten diktatörleri davet ettiğinizde her zaman sorunla karşılaşırsınız. Ama bu liderleri de görmezden gelemezsiniz. Genelde sevilmeyen liderler Almanya’yı ziyaret ettiğinde kimse oralı olmaz. Ama söz konusu Türkiye olunca insanlar tepki gösteriyorlar çünkü Türkiye’nin Avrupa’nın bir parçası olmasını, Avrupalı ilkelere uymasını görmek istiyorlar.
Almanya ne bekliyor ziyaretten? Ciddi eleştirilere rağmen neden Erdoğan’a kırmızı halılar seriliyor?
Almanya’nın yeteri kadar sorunu var, bir de Türkiye’nin sorun haline gelmesini istemiyor. Liderinden hoşlanmasanız da Türkiye önemli bir ülke ve bu ülke bizimle Suriye arasında önemli bir yerde bulunuyor.
Almanya’nın yeni bir göç dalgasından endişe ettiği yazılıyor.
Suriye hala önemli bir konu. Alman liderler yeni bir göç dalgasından tabi ki endişe ediyorlar. Erdoğan’ın davet edilmesinin bir sebebi Suriye ve muhtemel bir göç dalgası.