Cenevre merkezli araştırma kuruluşu Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya’sının (ICAN) Pazartesi günü yayınladığı rapora göre 2023 yılında nükleer silahlara 91 milyardan fazla küresel harcama yapıldı.
2022 yılı verilerine göre nükleer silahlara yapılan harcamalarda 10,7 milyar dolarlık bir artış meydana geldi. Veriler, bu artışın yüzde 80’inin ABD’den kaynaklandığını gösteriyor.
Rapora göre dünyanın dokuz nükleer silah sahibi devletini harcamalarını her sene arttırarak nükleer silahlarını modernize etmeye devam ediyor.
Bu ayın başlarında Rusya ve müttefiki Belarus, Kremlin’in Batı’nın Ukrayna’ya desteğini engelleme çabasının bir parçası olarak, askerlerini nükleer silahlar konusunda eğitmeyi amaçlayan tatbikatların ikinci aşamasını başlattı.
ICAN, 2017 yılında Nobel Barış Ödülünü kazanmıştı. Birleşmiş Milletler Nükleer Silahların Yasaklanması Anlaşması’nı destekleyen 60’dan fazla ülkede 200’ün üzerinde organizasyonla birlikte çalışan kuruluş, nükleer silahların hiçbir ayırım gözetmeksizin bütün ülkeler için yasaklanmasını öngören bir anlaşmanın derhal imzalanması için çalışmalar yürütüyor.
ICAN Politika ve Araştırma Koordinatörü Alicia Sanders-Zakre, “Son beş yılda bu en insanlık dışı ve yıkıcı silahların geliştirilmesine ayrılan harcamalarda kayda değer bir artış eğilimi var” dedi.
ABD’den sonra 11 milyar euroluk harcama ile Çin’in geldiğini, Rusya’nın ise 7.7 milyar euro ile üçüncü en büyük harcamayı yapman ülke olduğunu söyledi.
Sanders-Zakre, “Tüm bu para küresel güvenliği arttırmıyor, aslında nerede yaşarlarsa yaşasınlar insanları tehdit ediyor” dedi.
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) kitle imha silahları programı direktörü Wilfred Wan, “Soğuk Savaş’tan bu yana nükleer silahların uluslararası ilişkilerde bu kadar önemli bir rol oynadığını görmemiştik” dedi.
SIPRI, konuşlandırılan savaş başlıklarından yaklaşık 2,100’ünün balistik füzeler üzerinde yüksek operasyonel alarm durumunda tutulduğunu ve neredeyse tamamının Rusya ya da ABD’ye ait olduğunu tahmin etmekte. Bununla birlikte, Çin’in de ilk kez yüksek operasyonel alarm durumunda tuttuğu bazı savaş başlıklarına sahip olduğuna inanıldığı belirtiliyor.
SIPRI Direktörü Dan Smith, “Ne yazık ki operasyonel nükleer savaş başlıklarının sayısında yıldan yıla artış görmeye devam ediyoruz” dedi. Smith bu eğilimin önümüzdeki yıllarda hızlanacağını ve son derece endişe verici olduğunu da sözlerine ekledi.
SIPRI, Rusya ve ABD’nin birlikte dünyadaki tüm nükleer silahların neredeyse yüzde 90’ına sahip olduğunu belirtiyor. İzleme örgütü, Rusya’nın Ocak 2023’e kıyasla operasyonel konumdaki yaklaşık 36 savaş başlığı daha konuşlandırdığının tahmin edilmesine rağmen, askeri malzemelerinin hacminin 2023’te nispeten sabit kaldığını da sözlerine ekledi.
Enstitü, SIPRI 2024 Yıllığı’nda, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin ardından her iki ülkede de nükleer güçlere ilişkin şeffaflığın azaldığını ve nükleer paylaşım düzenlemelerine ilişkin tartışmaların öneminin arttığını belirtti.
Washington Rusya ile ikili stratejik istikrar diyaloğunu askıya aldı ve Moskova geçen yıl New START nükleer anlaşmasına katılımını askıya aldığını duyurdu.
Ocak ayında tahminen 12,121 savaş başlığından oluşan toplam küresel envanterin yaklaşık 9,585’i potansiyel kullanım için askeri stoklarda bulunuyordu. Bu savaş başlıklarının tahmini 3,904’ü füze ve uçaklarla konuşlandırılmıştı.
Enstitü, Asya’da Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore’nin balistik füzelere birden fazla savaş başlığı yerleştirmenin peşinde olduğunu söyledi. ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Çin’in bu kapasiteye sahip olması, konuşlandırılan savaş başlıklarında hızlı bir potansiyel artışa ve nükleer silahlı ülkelerin çok daha fazla hedefi imha etme tehdidinde bulunmasına olanak sağlıyor.
SIPRI tüm tahminlerin yaklaşık veriler olduğunu ve enstitünün dünya nükleer güç verilerini her yıl yeni bilgiler ve daha önceki değerlendirmelerde yapılan güncellemeler temelinde revize ettiğini vurguladı.
Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz