Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Periyodik İnceleme (UPR) Çalışma Grubu’nun 49’uncu oturumu kapsamında, bugün Cenevre’de dikkat çeken bir yan etkinlik düzenlendi. “Kanunilik İlkesi ve Sivil Toplum Üzerinde Caydırıcı Etki: Türkiye’de Kim Terörist?” başlıklı panel, Türkiye’de terörle mücadele yasalarının keyfi şekilde kullanılması ve bunun insan hakları üzerindeki etkilerini gündeme taşıdı.
Palais des Nations’daki toplantının moderatörlüğünü, BM Cenevre Ofisi eski Genel Direktör Kabinesi üyesi Ricardo Espinosa üstlendi. Panelistler arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) Yüksel Yalçınkaya davasının temsilcileri olan Belçika’dan eski bakan Johan Vande Lanotte ve avukat Johan Heymans’ın yanı sıra insan hakları hukuku ve göçmen hakları uzmanı avukat Anaïs Lefort ve nefret suçları uzmanı avukat Seda Alçınar yer aldı.
Panel, Uluslararası İnsan Hakları Savunuculuğu Derneği (IAHRAG) ve Yerli Kültürleri Destekleme ve Tanıtma Vakfı (FAPCI) işbirliğiyle gerçekleştirildi. Paneldeki ortak mesaj, Türkiye’deki terörle mücadele yasalarının uluslararası hukuka uygun hale getirilmesi ve sivil toplum üzerindeki baskının sona erdirilmesi gerekliliği oldu.
Panel, çarşamba günü yapılacak Yasak v. Türkiye Büyük Daire duruşması öncesinde gerçekleşti. AİHM Büyük Dairesi, 2011-2014 arasında Bölge Talebe Mesulü olarak görev yapan Şaban Yasak’ın silahlı terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle hapis cezasına çarptırılmasına ilişkin yapmış olduğu itirazı ele alacak. AİHM İkinci Dairesi, Şaban Yasak’ın 7 yıl 6 ay cezaya çarptırılmasında ihlal olmadığına karar vererek tartışmaya sebep olmuştu.
Çarşamba günü yapılacak Büyük Daire duruşmasına, Birleşmiş Milletler Terörle Mücadele ve İnsan Hakları Özel Raportörü Profesör Ben Saul üçüncü taraf görüşü sunarak dahil olmuştu.
Ben Saul, Türkiye’nin terörle mücadele yasalarının geriye dönük olarak uygulanmasının, hukukun temel ilkeleriyle çeliştiğini savunmaktadır. Özellikle, bir kişinin geçmişte yasal olan eylemlerinin sonradan suç sayılmasının, hukuki öngörülebilirlik ilkesini ihlal ettiğini söylemektedir.
Raportör, Türkiye’deki yargılamalarda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtiyor. Özellikle, delillerin yetersizliği, gizli tanıkların kullanımı ve savunma hakkının kısıtlanması gibi unsurların, adil yargılanma ilkesine aykırı olduğuna dikkat çekiyor.
Türkiye’deki terörle mücadele uygulamalarının, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları ihlal ettiğini vurguluyor. Ayrıca, tutukluların kötü muameleye maruz kaldığına dair iddialar da dile getiriyor.
KAYNAK: TR724 – ENSAR NUR