Türkiye ile ABD görünürde Menbiç üzerinden büyük bir anlaşmazlık yaşıyor imajı çizse de, ABD’nin Ankara eski Büyükelçisi James Jeffrey, ezberleri bozan bir çıkışla, Menbiç’te iki ülkenin ‘ortak anlayış’a vardığını iddia etti.
Menbiç’in, YPG’nin Afrin’e ilerleyebilmesi açısından daha önce kritik bir öneme sahip olduğunu ancak bu önemi artık yitirdiğini savunan Jeffrey, “Menbiç, ABD ve Türkiye için artık o kadar önemli değil, bu nedenle anlaşmaya varılması zor olmaz” açıklaması yaptı.
Habertürk’ten Nalan Koçak’a konuşan Jeffrey aynı zamanda George W. Bush’un ulusal güvenlik danışmanlığını da yapmış bir isim. 2008-10 yılları arasında Türkiye’de büyükelçi olarak bulundu ve şimdi Washington Enstitüsü’nde görevli.
Kişisel görüşü ile Washington’un bakışı arasında bir ayrım yapan Jeffrey, ‘Afrin’in Türkiye için büyük bir tehdit’ olduğunu söylüyor ve Türkiye’nin güvenlik kaygılarını meşru olarak değerlendiriyor.
Afrin’in başarılı bir operasyon olduğunu ancak ABD’liler için IŞİD’e karşı operasyonlarda bir azalmaya işaret ettiğine değinen Jeffrey, YPG’nin de IŞİD’e karşı mücadeleye ilgisini yitirdiğini savunuyor.
ABD’nin, Esad rejiminin ‘ötesine geçebilmek’ ve İran etkisini azaltmak için Suriye’de olduğuna değinen Jeffrey, “Bunlar hem ABD hem Türkiye’nin ortak çıkarları. Fakat Türklere yeterince anlatamadık” yorumunu yapıyor.
ABD’nin Suriye’deki gelecek planlarına dair Jeffrey şunları söylüyor:
“ABD Suriye’de kalmaya devam edecek, özellikle Fırat’ın doğusunda. Ve tabii ki YPG/SDG’yle işbirliğinin de süreceği anlamına geliyor. ABD ve bizzat ben de Türklere bunun geçici ve taktiksel olduğunu söyledik.
Dışişleri Bakanı Tillerson, Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster ve Savunma Bakanı Mattis… Hepsi Türk mevkidaşlarıyla bu konuda şubat ayı gibi görüştü. Birkaç gün önce de Münbiç konusunda taslak bir ortak anlayış olduğu açıklandı. Geçen hafta da Washington’da görüşmeler oldu.”
Türkiye ile müzakereleri yürüten ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un görevden alındığını hatırlatan Jeffrey, Washington’da yaşanan değişikliğin müzakereleri aksattığı görüşünde. ‘Washington’da şeytan hep ayrıntıda gizlidir’ yorumunu yapan Jeffrey, mevcut durumun ‘Türkiye’ye karşı bir komplo olmadığını ancak ABD’nin dış politika yapış şekli olduğunu’ söyledi.
Bugüne kadar bilinenlerin aksine, YPG’nin ABD politikasında önemli bir yer tutmadığını savunan Jeffrey sözlerini şöyle sürdürdü:
“YPG, IŞİR’ten sonra Esad’ın peşine düşecek bir güç olabilir mi? YPG konusunda ABD’de ciddi bir tartışma yürütüldüğünü düşünmüyorum. YPG’nin çekiciliği, üzerinde faaliyet gösterebileceğimiz çok büyük bir alanı kontrol ediyor olmaları. Onların kara gücünü bizim hava gücümüzle birleştiriyoruz. Rusya’nın paralı asker grubu Wagner ve Suriyeli milislerin saldırısında gördüğümüz gibi, bu işbirliğiyle Suriye İran ve Rusya tarafından gelen her şeyi kolayca püskürtebildiğimizi gördük.
Fakat bu siyasi-askeri denklemde Türkiye’yle işbirliği yapacabileceğimiz alanlar var. Mesela İdlib’de nasıl Suriyeli milislerle mücadele ediyorsanız biz de Fırat’ta aynı mücadeleyi yürütüyoruz. Asıl mesele Türkiye ve ABD arasındaki YPG endişesini gidermek -ki çok anlaşılır bir endişe. Menbiç’te bir anlaşmaya varmak önemli çünkü dönemin başkan yardımcısı Biden Türkiye’ye bir söz verdi.”
YPG’nin bundan sonraki rolü konusunda da sıradışı yorumlar yapan Jeffrey, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yerel konseyler ve milisler artık aslında stratejik olmayan bu bölgeyi kontrol edebilir. Mesela Afrin, Kobani stratejik yerler. Münbiç stratejikti çünkü YPG o bölgeden Afrin’e ilerleyebilirdi ama artık bu da mümkün değil. Münbiç ABD ve Türkiye için artık o kadar önemli değil bu nedenle bir anlaşmaya varılması zor değil. Türk ve Amerikan askerleri de gözlemcilik yapabilir. YPG’yi anlaşmanın onların da çıkarına olduğuna ikna etmemiz gerek. Çünkü ayrılmayı reddedeceklerdir.”