Analiz / Doç. Dr. Osman Tek
İnsanlık tarihi boyunca milyarlarca insan gelip geçti, ancak bunlar arasından yalnızca özgün fikirlere ve felsefi derinliğe sahip olanlar tarihte iz bırakabildi. Bu durum yalnızca sosyal ve felsefi alanlarla sınırlı değil; bilim, fen ve teknoloji alanlarında özgün görüşler ortaya koyan şahsiyetler de tarihin sayfalarında yerlerini aldı. Günümüzde milyonlarca insan dünyadan iz bırakmadan ayrılırken, iki bin beş yüz yıl önce yaşayan Herakleitos, “Varlık aleminde gördüğümüz çokluk ve değişimin arkasında değişmeyen bir vahdetin olduğunu” söylediği için tarihte hak ettiği yeri kazanmıştır. Aynı şekilde Platon, Aristoteles ve Diyojen gibi düşünürler, özgün fikirleriyle insanlık mirasına kalıcı katkılar sunmuşlardır.
İslam medeniyetine bir bütün olarak baktığımızda, bu medeniyeti besleyen üç büyük marifet okulunu görürüz: Burhan, Beyan ve İrfan okulları. Burhan okulu, İslam felsefesini; Beyan okulu, kelam ve diğer İslami ilimleri; İrfan okulu ise tasavvufu temsil eder. Burhan okulunun en önemli şahsiyetlerinden biri olan İbn Sina, bilim ve felsefe alanında ortaya koyduğu eserleriyle günümüze kadar etkisini sürdürmüş, eş-“Şifa ve’n-Necat” adlı eserleri, 18. yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. İrfan okulunun büyük temsilcilerinden İbn Arabi, ömrüne beş yüz elli eser sığdırmış ve bunlardan dört yüz kırk beşi günümüze ulaşmıştır. İbn Arabi’nin eserleri, düşünceleri ve tasavvufi derinliği, çağlar boyunca yaşamaya devam edecektir. Beyan okulunun önemli temsilcileri olan Ebu Hanife, İmam Şafi ve İmam Maturidi gibi şahsiyetler ise kelam ve fıkıh alanlarında özgün görüşleriyle günümüze kadar gelmişlerdir.
Ancak insanlık tarihine yalnızca düşünce ve felsefe alanında değil, fen ve teknik sahalarda da damga vuran birçok isim vardır. İbn Heysem (965-1040): Optik biliminin kurucusudur. ışığın doğasını ve gözün çalışma prensiplerini açıklamıştır.
İbn Nefis (1213-1288): Küçük kan dolaşımını (akciğer dolaşımı) Avrupalı bilim insanlarından yüzyıllar önce keşfetmiştir.
Cezeri (1136-1206): Robotik ve otomasyonun öncüsüdür. Su makineleri, otomatik saatler ve robot benzeri sistemler tasarlamıştır.
Ebû Reyhan El-Beyrûnî (973-1048): Dünya’nın döndüğünü Galileo’dan yüzyıllar önce ileri sürmüş, trigonometrinin temel ilkelerini ortaya koymuştur.
Akşemseddin (1389-1459): Mikroorganizmaların hastalıklara sebep olabileceğini Pasteur’den dört yüz yıl önce ileri sürmüştür.
Batı dünyasında ise 16. yüzyılda Kopernik, evrenin merkezinde Dünya’nın değil, Güneş’in olduğunu ortaya koyarak bilim tarihinde çığır açmıştır. Galileo Galilei teleskopla gökyüzünü inceleyerek astronomi alanında devrim yapmış, modern bilimin temel taşlarını döşemiştir. 17. yüzyılda Isaac Newton, hareket yasalarını ve evrensel kütleçekim teorisini geliştirerek fizik alanında derin etkiler bırakmıştır.
Teknoloji alanında ise 19. yüzyılda Nikola Tesla, alternatif akım sistemleriyle dünyayı aydınlatmış, Thomas Edison ise ampul ve elektrikli cihazları yaygınlaştırarak sanayi devrimini hızlandırmıştır.
Özgün düşünceler, yalnızca kendi dönemlerini değil, çağlar boyu insanlığın gelişimini şekillendirmiştir. Filozoflar, bilim insanları ve mucitler, ürettikleri fikirler ve eserlerle nesiller boyunca yaşamaya devam etmektedir. Tarihte kalıcı olmak, yalnızca var olmakla değil, derinlikli düşünce ve keşiflerle dünyaya katkıda bulunmakla mümkündür.