Analiz / Ramazan Faruk Güzel (E. Hakim)
Türkiye’de yaşanan felaketler sadece can kayıplarıyla değil, sorumluluk almaktan kaçınan yetkililerin pişkin tutumlarıyla da hafızalara kazınıyor. Kartalkaya Otel yangını faciası, son yıllarda yaşanan onlarca felaketten sadece biri ve yine bildik bir tabloyla karşı karşıyayız: Kimse istifa etmiyor, kimse sorumluluk almıyor. Oysa dünyada benzer durumlarda yetkililer görevlerinden ayrılarak hem halkın güvenini tazeliyor hem de adaletin önünü açıyor. Peki, Türkiye’de istifa kültürü neden yok? Hukuki, etik ve siyasi açılardan bu sorunun kökenlerine inelim.
İstifasızlığın Anatomisi: Hukuki ve Etik Boyut
Bir felaket sonrası istifa, demokratik hukuk devletlerinde hesap verebilirliğin en temel unsurlarından biridir. Anayasal demokrasilerde yöneticiler, kamu hizmetindeki başarısızlıkları nedeniyle doğrudan halkına karşı sorumludur. Türkiye’de ise bu sorumluluk kültürü, özellikle AKP iktidarı döneminde tamamen ortadan kalkmıştır.
Hukuki açıdan bakıldığında, kamu görevlilerinin ihmalleri Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) açıkça tanımlanmış olup, “görevi kötüye kullanma” (TCK m. 257) ve “taksirle ölüme sebebiyet verme” (TCK m. 85) gibi suçlarla cezalandırılmaktadır. Ancak mevcut iktidarın yargı üzerindeki kontrolü nedeniyle bu mekanizmalar işlememekte, kamu görevlileri korunmaktadır (Kaboğlu, 2022). Böylece, siyasi ve bürokratik sorumluluklar görmezden gelinmekte, halkın adalet talebi karşılıksız kalmaktadır.
Etik açıdan ise istifa, kamu yöneticilerinin sorumluluk duygusunu ve vicdani muhasebesini ortaya koyar. Ancak Türkiye’de siyasi liderlik, başarısızlıkları kabul etmek yerine her defasında suçu başka odaklara yönlendirmekte, medyanın kontrolü ile algı yönetimi sağlanmaktadır (Yayla, 2023). Bunun sonucunda, toplumsal hafıza manipüle edilmekte ve hesap sorulamaz bir düzen oluşturulmaktadır.
Siyasetin Sorumluluktan Kaçış Stratejileri
AKP iktidarının felaketler karşısında geliştirdiği temel strateji, “mağdur edebiyatı” ve “dış güçler” söylemi üzerinden sorumluluktan kaçmaktır. Örneğin:
- Soma Maden Faciası (2014): 301 madencinin hayatını kaybettiği bu kazada dönemin başbakanı, olayın bir “kader” olduğu söylemiyle eleştirileri savuşturmuş ve hiçbir yetkili istifa etmemiştir.
- Çorlu Tren Kazası (2018): 25 kişinin hayatını kaybettiği olayda Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yetkilileri ihmalleri kabul etmemiş, istifa yerine sorumluluğu düşük rütbeli çalışanlara yüklemiştir.
- Kahramanmaraş Depremleri (2023): 53 bin kişinin hayatını kaybettiği depremde, imar afları ve denetimsizlikler açıkça eleştirilmesine rağmen iktidar sorumluluğu üstlenmemiş, afet yönetimindeki eksiklikler “asrın felaketi” diyerek geçiştirilmiştir.
Bu olaylar gösteriyor ki Türkiye’de siyaset kurumu, halkın güvenini kaybetme pahasına, koltuklarını koruma refleksiyle hareket etmektedir.
Dünya’dan Örnekler: İstifa Kültürünün Gücü
Dünyada yaşanan felaketlerde sorumluların derhal istifa ettiği pek çok örnek bulunuyor. Bunlardan bazıları:
- Japonya – Fukushima Nükleer Felaketi (2011): Felaket sonrası Japonya Başbakanı Naoto Kan, kriz yönetimindeki yetersizlikleri kabul ederek istifa etti. Aynı zamanda Enerji Bakanı ve TEPCO CEO’su da görevlerinden ayrıldılar.
- Güney Kore – Sewol Feribot Kazası (2014): 304 kişinin ölümüne sebep olan kazada Başbakan Chung Hong-won istifa ederek sorumluluğu üstlendi.
- İngiltere – Grenfell Tower Yangını (2017): 72 kişinin hayatını kaybettiği faciada sorumluluk alan yerel yöneticiler istifa ederken, hükümet yetkilileri konuyla ilgili kapsamlı soruşturma başlattı.
Bu örneklerde görüldüğü gibi, gelişmiş demokrasilerde yetkililer sorumluluklarını yerine getirmediğinde, kamu vicdanı ve yasal süreçler devreye girerek hesap verilebilirliği sağlıyor.
Sonuç: Türkiye’de İstifa Kültürünü Nasıl Oluşturabiliriz?
Türkiye’de istifa ve hesap verme kültürünün yerleşmesi için;
- Bağımsız Yargı: Siyasi baskılardan arındırılmış bir yargı sistemi oluşturulmalı, kamu görevlileri hukuki sorumlulukla yüzleşmelidir.
- Özgür Basın: Medya üzerindeki kontrol kaldırılmalı, gerçekler halkla şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır.
- Toplumsal Baskı: Sivil toplum örgütleri, akademisyenler ve halk, hesap verebilirlik talebinde ısrarcı olmalıdır.
Türkiye’de her felaket sonrası “istifa” kelimesinin dahi gündeme gelmemesi, demokratik olgunluktan ne kadar uzaklaşıldığını göstermektedir. Sorumluluk almayı reddeden bir yönetim anlayışı, toplumsal çürümeye ve güven erozyonuna yol açmaktadır.
…
“Ülkede son 20 yıldır hatasını kabul eden hiç mi birisi olmadı?” diye sorarsanız. Var aslında; tek insan var. O da Osmangazi Köprüsü’nün halatı koptuğu için intihar eden Japon mühendis Kishi Ryoich. ‘Sorumlu benim’ notu bırakıp yaşamına son veren Ryoichi, bu topraklarda son yıllarda sorumluluk alan tek kişi idi. Sonradan da sorunun malzeme kaynaklı olduğu ve onun da yine bizlerin işgüzarlığı kaynaklı olduğu ifade edilmişti. Bu son detayla meseleyi bitirelim.
Meraklısına bir de not:
Bu zamana kadar hiçbir konuda istifa etmeyen bir iktidar yüzsüzlüğü ile ülke can çekişiyor adeta. Tarih sırasına göre bazı rakamlar vermek istiyorum ilgilisine:
2003 Bingöl depremi: 176 ölü
2004 Pamukova tren kazası: 41 ölü
2008 Kütahya tren kazası: 9 ölü
2008 Davutpaşa patlaması: 21 ölü
2009 Marmara Ayamama sel felaketi: 31 ölü
2010 Karadon maden kazası: 30 ölü
1011 Van depremi: 644 ölü
2014 Soma maden faciası: 301 ölü
2014 Ermenek maden kazası: 18 ölü
2016 Şirvan maden kazası: 12 ölü
2016 Aladağ öğrenci yurdu yangını: 12 ölü
2018 Çorlu tren kazası: 25 ölü
2018 Ankara tren kazası: 9 ölü
2020 İzmir depremi: 117 ölü
2020 Elazığ depremi: 41 ölü
2021 Akdeniz orman yangınları: 8 ölü
2021 Batı Karadeniz sel felaketi: 97 ölü
2022 Amasra maden ocağında patlama: 42 ölü
2023 Kahramanmaraş depremleri: 53 bin ölü
2023 Adıyaman ve Şanlıurfa sel felaketi: 21 ölü
2024 İliç maden faciası: 9 ölü
2024 Beşiktaş gece kulübü tadilatı yangını: 29 ölü
2024 Balıkesir mühimmat fabrikasında patlama11 ölü
2025 Kartalkaya otel yangını: 76 ölü
ve çok daha fazlası… böyle onlarca, yüzlerce felaket ve hepsinde de ihmal ve tedbirsizle on binlerce ölümler, sakatlanmalar. Fakat hiçbirisinde de bir sorumluluk alan, istifa eden olmadı… Bu listede bir kenarda bulunsun!