Eşit rekabet şartları içinde toplumda yer edinmek oldukça emek ve sabır gerektiriyor. Bu yüzden siyasi parti ya da bir amaç etrafında bir araya gelenler çoğu zaman bu türden sıkıntılara katlanmadan istediğini elde etme yolu arıyor. Özellikle son 50-60 yıla damgasını vurmuş derin devlet yapıları, toplum mühendisliği yaparak halkı birbirine kırdırdı onların bir araya gelmesini engelleyip acze düşürdü ve ülkede diledikleri gibi at koşturdular.
70’li yıllardan sonra artarak devam eden öğrenci hareketlerini başlatanlar, 80’e kadar gençlerin heyecanlarını suistimal etti. Siyasi partilerin çözmekte zorlanacağı gizli siyasi mühendislik oyunlarıyla ülkeyi kan gölüne çevirerek toplumu çaresiz bıraktıktan sonra gemiyi kurtaran kaptan oldular. Demirel’in ifadeleriyle, askere geniş yetkilerin verildiği 12 Eylül’e kadar sıkıyönetim döneminde ölümler devam etti, darbeciler gelince hepsi bıçak gibi kesildi.
Bu yapıların tam etkisini yitirmeye başladığı düşünülürken onlar, suçlarından aklanma vaadiyle tavladıkları bir koç başı olan Erdoğan’ı her türlü siyasi mühendislik hesaplarının aparatı olarak kullanacak konuma geldiler.
Şimdiki siyasal mühendisler, halka kendilerini haklı gösterecek bahanelerle itiraz seslerini kesmeyi ihmal etmiyor.
-Ölümlerle milliyetçilik duygusunu tahrik ettikleri muhafazakarların, Kürt halkına yapılan zulme sessiz kalmasını,
-Kendilerine alan açıldığına inandırılan sol grupların, topluma faydalı hizmetlerin yıkılmasını iştahla seyretmesini,
-Rekabette öne geçmeyle umutlandırılan dini grupların, hizmet varlıklarının yağmalanmasına çanak tutmasını.
-Farklı duygularla tepkisiz hale getirdikleri kesimlerin, yaşanan insanlık dramlarına duyarsız kalmasını sağlıyorlar.
Hukuk tanımaz bir cahilin cesaretini kullanıp ellerini kire bulaştırmadan ülkeyi istedikleri istikamete sürüklüyorlar.
Rejimin kurgulayanlar, muhalefetin içine de eleman yerleştirip onların mağdurlara arka çıkmasını engelliyor. Hizmet bağlantısı sopasıyla korkutulanlar, en temel insan hakkı ihlallerine karşı susmayı tercih ediyor.
-Yüzbinlerce insanın yasal eylemleriyle yıllardan beri hapiste süründürülmesine itiraz etmiyor,
-On binlerce devlet görevlisinin asılsız suçlamalarla işinden ekmeğinden olmasını seyrediyor,
-Fakirlerin elinden tutup onlara yukarı tırmanma yolu açanların yapığı iyiliklerle cezalandırılmasını göz yumuyor,
-Eşleriyle birlikte tutuklanan yuvaların yıkılmasını bunalım geçiren çocukların intihara sürüklenmesini izliyor,
-Yaptığı insani davranışlarıyla suçlanıp şeytanlaştırılanların uğradığı haksızlığı ideolojik nedenle görmüyor,
-Mağdurlara yardım ettiği için her gün dalga dalga devam eden tutuklamaları savunma gereği duymuyorlar.
Anketlerde görünene aldanan muhalefet, sorunun Erdoğan’dan ibaret olduğunu sandığı için derin devlettin parçası haline gelmiş ulusalcı kesimlerin ürettiği kirli bilgilerin arkasından gidiyor ve mağdurlara sahip çıkmaktan kaçınarak derinlerin hışmından kendini korunmaya çalışıyor. Adeta esir alınmış gibi başkalarının mağduriyetlerini seyrediyor, hatta iktidar borazanı medyanın MİT’den alıp yaydığı yanıltıcı bilgi ve belgeleri papağan gibi tekrar edip rejim ekmeğine yağ sürüyor. En hayati konularda bile ürkek ve çekingen davranıp, tepki vermekten tavır belirlemekten korkanlar, farkına varmadan onların amacına hizmet ediyor.
-HDP’li vekillerin dokunulmazlığı kaldırılır, belediyeleri çalınırken mağduriyeti savunma gereği duymuyor,
-Kürtlerin yaşadığı bölgeler yerle bir edilirken, askerler kullanılarak yapılan vahşete arka çıkıyor,
-Zulüm kendilerine ulaştığında mahzun gözlerle herkesten destek bekliyor. Bu rasyonel bir yaklaşım değil.
Mehmet Efe Çaman’ a göre, derin yapılar Türkiye’de siyaseti özellikle tıkayarak güç devşiriyor, tıkanıklık onlara yeniden zemin hazırlıyor ve ömrünü uzatıyor. Rejim ortakları herkesi farklı bir yerinden yakalayıp yerken diğerlerinin olanları seyretmeye zorluyor. Erdoğan gibi kullanışlı bir ortak bulmuşken ne yapacağı belli olmayanların yaktığı yeşil ışığa olumlu yaklaşmalarını bekleyenler aldanıyor. Anayasayı rafa kaldırıp Baas rejimine dönüşmüş bir yönetime karşı onların çizdiği sınırlara göre oyun kabul ederek mücadele şansınız yok, derinlerin suflörlüğünü yapanların peşinden giderek onlardan farklı bir şey ortaya koyamazsınız. İktidar ve suç ortaklarının tezlerine destek vererek muhalefet yaparmış gibi görüntüyle sonuç alamaya çalışanlar her türlü kötülüğe aparat olduktan sonra derin uykudan ancak sıranın kendilerine geldiğini gördüklerinde uyanabiliyor. Bu yüzden onların ürettiği ve ele geçirilen basın aracılığıyla yaydıkları hukuk dışı uygulamaların tümüne karşı çıkmadan vaatler inandırıcı olmayacaktır. Ülkenin diktatörlüğe doğru evrilen bir yönetimden kurtulması için bel bağladığı muhalif partiler derin devlet yapılarınca üretilen siyasal mühendislik hesaplarına katkı yapmaktan vazgeçmeden ülkeyi normal çizgiye çekme şansları yok. Şekilciliği bırakıp olayların size gösterilen yüzüne takılmaktan uzaklaşıp her yaşananı insani perspektiften değerlendirmeden derinlerin oyuncağı olmaktan kurtulamaz, tüm mağdurlara sahip çıkıp duygu birliği kurmadan başarıyı yakalayamazsınız.
Erdoğan ve arkasındaki derin yapıların siyasal mühendislik hesaplarında yeni hedef kazanmasından korktukları İmamoğlu, Emre Uslu’ya göre, okuduğu şiirden dolayı siyaset dışı bırakılmak istenen Erdoğan’a yapılan haksız uygulama onun önünü açtığı gibi, yapılan hukuksuzluğun da İstanbul belediye başkanın önünü açacağı yalanıyla muhalefeti avutup hukuk dışı karara istenen düzeyde tepki verilmesini engelliyorlar.
Halbuki Erdoğan kendi gibi 28 Şubat mağdurlarını savunarak onlarla sıkı duygusal bağlar kurmuştu. CHP’nin başını çektiği muhalefete gelince, aynı suçlarla itham edilme sopası gösterip yanlışa itirazlarının engellendiğini göremiyorlar. Tüm muhaliflerin sesi olmadan, onların dertleriyle dertlenip sorunlarını çözmeye soyunmadan, sadece kendi adaylarının mağduriyetiyle toplumun geniş kesimleriyle duygusal bir bağ kurmayı bekliyorlar.
Geniş halk kesimlerinin yaşadığı sıkıntılarda iktidarın yanında yer almış, hatta biraz daha ileri gidip daha fazla zulmedilmesine çanak tutmuş parti kadrolarına güvensizliği sadece barışma seanslarıyla kaldıramazsınız. Eğer onlarla ilişkiden kaçmaya devam edilirse iktidarın bir şekilde hışmına uğramış kesimler muhalefetin siyasi ya da ideolojik sebeplerle kendi sorunlarına sıcak bakmadığını düşünecek ve Erdoğan’a katlanmayı tercih edecekler.
İmamoğlu kararından sonra uyanıp rejimin dümen suyunda olayların onların belirlediği şekilde ilerlemesini engellemek için harekete geçme, olaylara ‘dur’ deme zamanı geldi. Kötülük üreten merkezlerin ortak ürünü olan insanlık ve demokrasi dışı tutumlara hep birlikte karşı çıkmadan ortak bir zeminde buluşmak kolay değil. Olaylara ideolojik gözlükle bakmaktan vazgeçip her kesimin yaşadığı mağduriyeti kendi sorunu olarak görmek şart. Top yekûn rejimi eleştirmeden KHK’lılar, askeri öğrenciler, kadınlar, yardımseverler, Kürt liderlere sahip çıkmadan kitleleri harekete geçirmek zor.
Kürt kökenli vatandaşlara yapılanı kendinize yapılmış gibi görecek, darbe senaryosuyla şeytanlaştırılan insanların suçsuzluğunu savunacak kadar cesaretli olduğunuz gösterecek, hep birlikte hakları çiğnenmiş tüm kesimlerin arkasına durduğunuzu hissettireceksiniz ki insanlar sizi desteklesin.
Ülke geleceğinin onların belirlediği çizgiye göre ilerlemesine engel olmak isteyenler, kendileri hakkında kurgulananları gördükten sonra yaptıklarından nedamet duyup herkesin derdini kendi derdi gibi görmeli.
Bütün
-KHK’lılara,
-Kürt liderlere,
-Malları yağmalanan hayırsever iş adamlarına,
-Yıllardır hapiste süründürülen askeri öğrenciler dahil tüm mazlumlara,
-Görevini yaptığı için suçlanıp tutuklanan hâkim savcı polis ve askerlere,
-İşçi-memur ve bebekli kadınlara kadar dalga dalga ilerleyen gözaltılara yani her mağdura el uzatmalısınız ki onlar da sizin yanınızda yer alma ihtiyacı hissetsin.
Son günlerde yaşanan en sıcak toplum mühendisliği örneklerinden biri de 6 yaşındaki bir kızın bir dini topluluk mensubuyla evlendikten sonra yaşadıklarını anlatan haberler. Kendilerine zarar vereceğini düşündükleri her haberi aynı anda yayın yasağı getirip engelleyen iktidar mensuplarının konunun basın önünde enine boyuna tartışmasına müsaade etmesi normal değil. Cevheri Güven’e göre, Erdoğan ve ortakları basit bir RTÜK kararıyla konuşmaları engellemesi mümkünken özellikle ‘dur’ demiyor. Aksine muhalefetin bu konuyu konuşmasına izin vererek dindarlar hakkında aşağılayıcı ifadeler kullanmasını bekliyor. Böylece CHP içinde dini kesimlere karşı olan nefreti teşhir etmek, onların muhafazakarla duygusal bir bağ kurulmasını engellemek istiyor.
Eğer muhalefet bu oyuna gelir top yekûn dindarlara saldırıya yönelirse, geçmişte Bülent Arınç’ın söylediği gibi Erdoğan ve ekibinin muhafazakâr kesimlere “biz gidersek siz de gidersiniz” deme fırsatı doğacak, yaşadıkları onca sıkıntıya rağmen muhafazalar kerhen de olsa Erdoğan’a desteğe devam edecekler. Muhalefetin bu tuzağa düşmemesi dini gruplara savaş anlamına gelecek sözlerden uzak durması, yasaklama yerine standart getirme gibi tekliflerle olaya düzeltme niyetiyle yaklaştığını göstermesi gerekiyor. Dindarlarla rasyonel bir çizgide duygusal birliktelik düşünülüyorsa muhalefet ürkek ve cesaretsizliği bırakıp daha gür sesle yaşanan sıkıntılara el atmalı.
Gerçekten toplumun dertlerini önemseyenler her kesime kucak açacak bir yaklaşımla samimiyetlerini gösterip inandırıcı olmalı. Dindarlarla aranızda en küçük bir problemin olmadığını, kökeninden dolayı kimseyi suçlamadığınızı, sırf ideolojik farklılıktan dolayı yapılan insan hakkı ihlallerine arka çıkmadığınızı göstermelisiniz.
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber