Her seçim döneminde Erdoğan ciddi bir kazanma endişesi yaşar ve bu kaygıyla olmadık hileli oyunlar oynardı, ancak ilk defa kaybetmeyle karşı karşıya olduğu bir seçimde rahat hareketleri gözlerden kaçmıyordu.
-Kaybedeceğini anlayınca terör olaylarını tırmandırıp halkı güvenlik kaygısıyla kendi etrafında toplayacağı,
-Muhalefet hakkında aslı astarı olmayan büyük karalama kampanyalarına gireceği,
-Kim bilir kaç tane muhalif hakkında videolar yayınlayıp itibar suikastları yapmaya çalışacağı,
-Çevre ülkelerle savaş çıkarıp milliyetçilik duygularıyla halkı kendine mecbur edeceği…Listeyi uzatabiliriz.
Bütün bunları hiç yapmadı diyemeyiz;
-Seçim kazanma ihtimali olan İmamoğlu hakkında siyasi yasak girişiminde bulunup adaylığını engelledi,
-Kılıçdaroğlu hakkında düzmece olduğu hemen anlaşılan videolar hazırlatıp meydanlarda halka dinletti,
-Bütün medyada sadece kendi görüntü verdi muhaliflere %1 oranında kendini ifade hakkı bile tanımadı.
Ancak bunlar o kazanma hırsıyla ayakta gördüğü herkese saldırmasına alıştığımız Erdoğan portresi değildi.
Erdoğan’ın seçim kampanyası dönemindeki muhalefete acımasızca hücum eden birkaç açıklaması dışında çok aşırı bir ifadesinin olmaması diğer dönemlere göre biraz ortamı gerip hemen sonrasında yumuşatmayı seçmesi onun bir yerlerden kazanma garantisi aldığı yönünde yorumlandı, ama bunun nasıl olacağı kestirilemiyordu.
-Hile yapacak ama fırsat verilmezse başarılı olamayacak,
-Birinci turu bir şekilde atlatabilirse ikinci turda elinden geleni arkaya koymayacak,
-Kaset şantajlarıyla muhalefet bloğu arasına güven kaybı oluşturup dağıtacak gibi senaryolar havada uçuştu.
Bütün bunların hepsi bir şekilde seçime tesir etti belki ama hiç birisi Erdoğan ve Bahçeli’nin kazandığı milletvekili sayısını açıklamaya yetmiyor. Bunu toplumun milliyetçilik duyguları açlığının önüne geçti teziyle de izah edemeyiz. Örneğin Bahçeli seçim öncesi ne yaptı da oylarını bu kadar yükseğe çıkardı.
-Konuşma yetisini kaybetmiş, TV ekranlarında tutarsız açıklamalar yapan,
-Partisi bölünmüş, içinden iyi parti gibi güçlü bir ekip ayrılmış olan,
-Kendi arkadaşları hakkında cinayet planlarına adları karışan bir partinin beklenenin üzerinde oy alması normal mi karşılamak gerekiyor? Sizce arkasında bit yeniği yok mu?
Erdoğan ne yaptı da halk onun bloğuna üç yüzü aşkın vekillik kazandırdı?
-Halk ekonomik iflastan onları sorumlu tutmamış olması beklenebilir mi?
-Deprem bölgesinde yakınları donarak ölen insanların hala Erdoğan peşinde olması gerçekçi mi?
-Ülke her alanda gerilerken sadece karşılığı olmayan yeni vaatlerle halkı kandırılması mümkün mü?
Gerçekten hamasi nutukların geçim derdini ve tüm başarısızlıkları bastırdığına inanmamız mı gerekiyor?
Erdoğan’ın telaşsızlığı yetkisini sonuna kadar kullanıp seçimleri mümkün olduğunca geciktirmeye çalışmaması bir an önce yapılmasını tercih etmesi yadırgadı ama nerede nasıl bir hile yapacağı bilinmiyordu. Onun bu rahatlığının bütün sistemi kendine göre düzenlemesinden kaynaklandığı sanılıyordu.
Çünkü, son dönemde seçim kanunu değiştirdi.
-İl ve ilçelerin her birinde kendinin daha iyi sonuç alacağı şekilde oy dağılım oranları belirledi,
-2019’da büyükşehirleri kendi üzerine geçirmeye ikna edemediği YSK ekibini komple elden geçirdi,
-Oy çalmasına engel olacak YSK Başkanlığı’na para çalmasına göz yuman Sayıştay Başkanı’nın kardeşini atadı,
-İl ve ilçe seçim kurulu başkanlıklarının tamamını yeniden belirleyecek düzenlemeler yaptı itiraz yollarını tıkadı,
-Atadıkları Erdoğan’ın diplomasız olmasına 3. kez aday olamayacağına bakmadan ona seçilme şansı verdi.
Onun, hiçbir dönem olmadığı kadar işi garanti gibi görmesinin arkasında bütün bunların az veya çok tesiri var.
Ancak asıl seçim çalma işlemi için kurulan sistemi ilk fark eden yine araştırmacı gazeteciliğiyle öne çıkan Cevheri Güven oldu. O aylar öncesinde Süleyman Soylu’nun, Emniyet’e çok büyük bir bilgisayar sistemleri kurmaya çalıştığını, oraya Emniyet dışından kadrolar aldığını ve burada gizli işler çevirmeye müsait karanlık bir yapı hazırladığından bahsetmişti. İletişim Başkanlığı’ndan bağımsız satın alınan yazılımların ve bilgisayar sistemlerinin ileride farklı bilgiler üretip istedikleri gibi kendi amaçları için kullanabileceğini aktarmıştı.
Bu seçimlerde ilk kez Süleyman Soylu’nun kurduğu ve devlet görevlileri dışında elemanların alındığı sistemi deneme fırsatı buldular. Soylu altyapıyı hazırladıktan sonra YSK’dan onların sistemleriyle kendi sistemlerinin entegre olmasını istemiş başkan ise kamu önünde buna müsaade etmeyeceklerini açıklamıştı.
Cevheri Güven’in aktardığına göre, YSK kamuya duyurduğunun aksine İçişleri Bakanlığı’na sistemlerini açmış, belki bunda ne mahzur var bir devlet kurumu diğerine sistemi izleme fırsatı sunmuş diyebilirsiniz. Ancak Güven sistemin partilere açıldığı gibi sadece veri tabanındaki bilgileri görmeyle sınırlı olması gerekirken, YSK kendine ait yetkiyi İçişleri Bakanlığı’ndaki gruba vermiş onlara veri girme ve değiştirme yetkisi verildiğinden bahsediyor.
Eğer bu doğruysa seçim sonuçlarının tam da Erdoğan ve Bahçeli’nin istediği gibi olmasının sebebi daha net anlaşılıyor. Çalmaya alışmış ekibin seçim sonuçlarını çalma oyununu açığa çıkan örneklerde doğruluyor.
Şimdilik kamuoyuna yansımış üç önemli olayın söylenenin sadece bir tahminden ibaret olmadığını müşahhas bazı verilerin çalma işinin nerde nasıl yapıldığına ilişkin ipuçlarını taşıdığını gösteriyor.
-Bunlardan biri, Güneydoğuda asla MHP’ye oy çıkmayacak bir sandıktan Yeşil Sol Parti oylarının doğrudan MHP yazıldığını gösteren çok somut bir örnek, itirazlar yaklaşık 4 binden fazla sandık sonucunda benzer farklılıklara işaret ediyor.
-Bazı sandıklarda seçmenden fazla oy çıkması, dünyaya örnek olacak şekilde ülke genelinde seçime %90’dan fazla katılım olması, depremde ölenler taşınanlar adına YSK’dan ya da İçişleri’nden AKP’ye oy aktarıldığını açıklıyor.
-Bir diğer somut delil Soylu’nun seçimlerden önce Mahmut Övür’e aktardığı seçim öngörüsünün bugünküyle bire bir örtüşmesi. Çok büyük anket şirketleri bile sonuçları tahmin edememiş ama Soylu vekil sayısını bile bilmiş.
Üstelik Soylu yaptığı hırsızlığın bir şekilde duyulmasını sağlamak için konuyu bir gazeteciye özellikle aktarmış. Övür Soylu’nun seçimden önce Erdoğan’ın %49,5 oy alacağını ve 320-325 arası milletvekili kazanacağını söylediğini ve bu tahminin doğru çıktığını yazmış. Sahada yıllardır çalışma yapan anket şirketlerinin göremediğini o nasıl tıpatıp görmüş. Seçimlerin adil olmayacağını herkes biliyordu ama kimse doğrudan oy dağılımlarına merkezi bir sistem üzerinden ya da ilçe seçim kurullarının veri girişi sisteminden etki edeceklerini düşünmüyordu.
Erdoğan alternatifli planlarla çalışıyor. Önce oyların nerede nasıl çalınacağına karar vermiş sonra da yaptığı bu yasa dışı işlemin tespit edilememesi için alt yapı hazırlamış. Eğer muhalefet ıslak imzalı tutanaklarla YSK’nın açıkladıklarını karşılaştıracak sağlam bir sistem kurmuş olsaydı yapılan oy hırsızlığı listeler halinde açığa çıkar ve Erdoğan bütün dünyada itibarını sıfırlamış olurdu, bu sorunu da muhalefetin içine eleman koyarak çözmüşler.
Islak imzalı tutanakları anında girmek üzere hazırlatılmış yazılım sistemi, YSK ve CHP sistemindeki oy dağılım farkını karşılaştırmalı olarak veremediği için ülke geneli çalınanı göremedik, birinci turda bu açığı gören Kılıçdaroğlu;
-Seçim sonuçlarını takip için hazırlanmış yazılım firması sorumlusu Onursal Adıgüzel’i görevden aldı.
-‘Millet ittifakının ajansı ANKA’nın bu hileyi görmesini engelleyerek, YSK ile aynı oranı açıklamasını da sağladılar.
Kesin bilemediğimiz bir konuda kimseyi töhmet altında bırakmak istemeyiz ancak, ANKA’nın başındaki Tuncay Özkan aracılığıyla CHP içine müdahale edildiği bilgisi doğru ise CHP sisteminin ıslak imzalı tutanaklar ile YSK veri farkını yakalayamaması normal. Sanki sonuçları teyit ettirir gibi Erdoğan medyası ilk gün Tuncay Özkan’ı ağırladı.
Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan bir yandan İçişleri Bakanlığı’nda kurulan illegal bir sisteme seçim sonuçlarıyla oynama görevi vermiş ve onların belirlediği rakama göre oy dağılımları düzenlenmiş. Bir taraftan da muhalefet oy çalmayı tespit edemesin diye onların sistemlerinin başındaki elemanları yakın markaja almış. Hatta iddia o ki Erdoğan, Millet ittifakının daha fazla oyunun kendine aktarılmasını, bu işin ilk turda bitirilmesini istemiş bunun için de zorlamış ama kurdukları sistemin başındakiler dünyanın tepkisinden bahsederek şimdilik onu engellemiş.
Çalmanın cihat olduğuna inandırılmış bir yönetimle mücadelenin zor olduğunu biliyoruz, ancak toplumun %60’ının itiraz seslerini bir araya toplamayı başarmış Millet ittifakına tarihi bir görev düşüyor.
Ülkenin önümüzdeki seçimden sonra Tayyip Erdoğan hanedanlığına dönüşmemesi sizin elinizde.
-Eğer ıslak imzalı tutanakları tek tek resmini çekip kayda girilmesi sağlayacak bir sistem devreye sokabilirseniz,
-Herkesin sizin tespitlerinizle YSK verilerini yan yana bir ekranda görebileceği bir sistemi kurup işletebilirseniz,
-Bütün sandıklarda organize olup sandık görevlilerinin her şartta görevini aksatmadan yapmasını sağlayabilirseniz,
-Erdoğan karşıtlığında bir araya toplanmış %60’a yaklaşan mağdur halk ikinci turda da sizin arkanızda duracak.
-Çalma işine engel olduğunuzda sonuçlar sizin lehinize değiştiğini göreceksiniz.
Çocuklarınıza güvenebileceğiniz bir ülke bırakmak istiyorsanız herkesin kendinden fedakârlık yapıp elini taşın altına koyması lazım. CHP’nin organize olmadığı söylenen yaklaşık binlerle ifade edilen sandığa Millet ittifakındaki diğer partilerin eleman görevlendirip ülke genelinde her oyun kayda girilmesini sağlamalı. Eğer yeterince gayret gösterilmezse bütün ülkeyi yuttukları halde doymayan bu gruba vatanı kendi elinizle teslim etmiş olursunuz. Onlar şimdiden Gelecek-Saadet-DEVA’nın katkısı yok deyip muhalefet bloğunu dağıtma gayretine başladı, yetkiyi aldıkları anda sizlerin koltuğuna da bir kukla oturtup ülkede hesap verecekleri tüm mekanizmaları yok ederler.
Bu kadar pisliğe batmış bir iktidar seçilirse ülke asla düzlüğe çıkamaz ve ezilmiş toplum kesimlerinin kurtuluş umudu başka bahara kalır. Derinlerin dümen suyuna girerseniz sizin de oyunu bozma şansınız kaybolur. Bu yüzden Sait Sefa bu seçimin Erdoğan’ın ömrünü uzatıp kısaltacak bir referandum olarak görmeli diye uyarıyor.
İsmail S. Gülümser