15 Temmuz’da kalkışmanın olduğu bölgelerdeki olaylar, mahkemelerde sanık ve tanıkların dilinden neredeyse en ince ayrıntısına kadar açığa çıkmış olmasına rağmen hala olay aydınlatılamadı. Darbe girişimi ve sonrasında yaşananlara ilk elden tanıklık eden rütbeli askerlerin konuk edildiği Alesta Youtube kanalının son videosunda, akademisyen ve eski bir Kurmay Albayın açıklamaları olaylara ışık tutacak farklı bakış açıları içeriyor.
“Her olay o gün ne yaşandığını bize gösteriyor ama neden yaşandığını açıklamıyor, parçalardan hareketle bütünü hakkında fikir edinemiyorsunuz. O gece hadiseler bilinse de, birbiriyle uyumlu olmayan amaçsız olaylarla hangi hedefe ulaşmak istediklerini anlamak mümkün olmuyor. Bir akşam sokağa çıkmış askerin bastırılmasıyla olay sona erseydi, amacına ulaşamayanlar cezasını çeker ve toplum normale dönebilirdi. Olaya karışmışlardan başlayarak milyonlar üzerinde toplumsal bir travmaya yol açmış, bu vesileyle bazılarının yönetimi ele geçirip rejimi değiştirdiği bir olayın aktarılandan ibaret olduğunu söylemek gerçekle örtüşmüyor.
Darbede bir cunta grubu olur, iktidarı devirdikten sonra yapacaklarını ve görev dağılımını önceden plan yapar.
Ağır işkenceyle ifade alınmasına, telefon-bilgisayarlara el konulmasına rağmen 7 yıldan beri plan bulunamamış.
-Organizasyonun başında kimse olmadan askerin başsız sokağa çıkmasını,
-Bazıları terör saldırısına karşı birliğini koruma saikiyle görevini yaptığı halde suçla ilişkilendirilmesini,
-Bazılarının amirlerince verilen emirle görev yerine geldiği halde suçlanmasını,
Kendi iradesiyle darbeye katılmamış, bir şekilde üstlerince olay yerine çekilmiş, askerlerin hapislerde çürütülmesini, 85 milyonluk bir ülkede 4-5 bin kişiyle yönetimi ele geçirmek isteyenlerin kuvvetlerini köprü havaalanına dağıtıp yani elindeki gücü tasarruflu kullanmayı düşünmemesini olağan karşılamamız isteniyor. Hedef birliği ve hedef uyumluluğu olmadan yapılan bölük pörçük hareketlerle, daha sonra halka izah edilmesi zor ölümlü olaylarla, sonuca ulaşılmayacağını askerlerin hesap edemediğine inanmamız bekleniyor.
Yaşananları tanımlamak için neler olduğunu bilmek yetmiyor, neden ve sonuçlarına bakmadan özellikle karartılan bir girişimi aydınlatmak zor, olayı açıklamanın yolu sonuçlardan hareketle ilerlemektir.
Tek bir uzmanlıkla bütünü görmeyiz, farklı uzmanlıklar birleştirilerek değerlendirmek gerekiyor.
Hayatın olağan akışına uygun olmayan tutarsız parçalar var, onlar ayıklanıp kalanlar üzerine kafa yorulabilir.
-Darbeciler halka karşı karşıya kalıp meşruiyet sorunu yaşamamak için gece harekete geçerler.
-Hâlbuki bu kalkışmada sanki bir el onların halkla karşı karşıya kalmasını özellikle planlamış.
Akşam saatlerinde başlatılmış, köprüde askerler öfkeli kalabalığını ortasına yem olarak atılmış.
Muhaliflerin bir kesimi, olacak darbeyi iktidar erken fark etti, darbenin kontrolünü ele geçirip onlardan öcünü aldı şeklindeki yaklaşımı olayın üstünü örtenlerin işine yarıyor. Devletin şu anda geldiği noktadan bakarsak nedenlerine daha sağlıklı yaklaşılabilir.
Suçlananlarla, iktidar ve ortaklarının eylemleri geriye doğru araştırılırsa planlayan daha net ortaya çıkar.
-Darbecilerin bir hafta önce yapıldığı iddia edilen toplantı dışında bir araya geldiklerine dair en küçük bir iz yok.
-Girişime karşı çıktığı söylenenlerin, her faaliyeti planlı ve belli bir amaca hizmet için hazırlanmış.
-Olaylar, darbecilerin değil sonrası yönetimi üzerilerine geçireceklerin işine yarayacak şekilde tasarlanmış.
İktidar ve ortakları, aylar öncesinde başlayarak neler yapacaklarını planlamış, sorumlulukları paylaşmışlar.
Suçlananların bu işi yaptığına ilişkin en küçük bir kanıt yok, cunta yapılanması olmayan, komuta kademesinde kimsenin yer almadığı, planlaması bulunmayan bir olayın, yani motoru plastik olan bir aracın kazaya karıştığını ve zarardan sorumlu olduğuna inanmanızı istiyorlar.
Sonuçlarından hareketle, olaya adı karışanların gerçekleştirmek üzere harekete geçtiği bir kalkışma olduğunu söylemek imkânsız gibi görünüyor. Aksine, devleti ele geçirmek isteyenler kendilerine gerekçe oluşturmak üzere olayın her aşamasını planlamış, bir kısmında ise olayın akışına yön vererek istedikleri gibi ilerlemesini sağlamışlar. Yargı sistemini temizleyince ülkede istedikleri düzeni kuracaklarını biliyorlar. Uzun süreden beri yargıda birlik platformunda yer alan hukukçulardan yararlanıp fişledikleri 2500 yargı mensubunu o gece ihraç etti (daha sonra 5 bine yaklaştı) devleti ayakta tutan hukuk düzenini kaldırıp keyfi bir idareye tek adam rejimine yol verdiler.
Hasılı olay, devletin bütün kontrol mekanizmalarını ortadan kaldırıp tek adam rejimi kurmak isteyen siyasi iktidarın, ortaklarının katkısıyla laboratuvar ortamında dizayn edip hazırladığı, suçlanacak kesimlerden birkaç kişinin tuzağa çekilerek dâhil edildiği, önceden planlanıp hayata geçirilen, kurgusu başarılmış bir darbedir. Çünkü darbenin arkasında olmayan, olay sonrası kontrolü ele geçirip kalıcı izler bırakacak güce sahip olamaz.” Toplumun sosyal yapısında kalıcı değişikliklere yol açan bu olay sonrası, herkes kısa vadeli çıkar peşine düşünce gerçeklerin araştırılmasını kimse talep etmedi. Menfaat hesapları uğruna bütün insani değerlerin terk edildiği böyle bir ortamda, özel tuzak kurularak oyuna getirilmiş insanlar ve onlarla bir şekilde irtibatı tespit edilenler, kişisel hiçbir kusurları olmasa da darbeci olmakla suçlanıp verilen cezaları hak ettiği ön kabulüyle yaklaşıldı.
İnsaf sahiplerinin, ya korkudan ya da kıskançlık histerisi içinde yaşananları seyrettiği, eş dost akraba dâhil herkesin cüzamlı gibi uzaklaştığı bu dönemde suçlananlar, beklentisiz olmayı dünyaya tamah göstermemeyi öğrendi. Etraflarından insanların kaçmasına aldırmadı, ellerinden uçup giden şeylerden dolayı birine suç atma yerine yüce yaratıcın verdiklerine kanaat edip mevcuda şükretme bilinci kazandı.
Yüksek bir motivasyonla çalışıp başardıkları, çok büyük hayallerle çok önemli hedefler için çaba harcadıkları bir ortamda, birden duvara toslar gibi önleri kesilmiş olsa bile, yüce yaratıcıyı hoşnut edecekler dışında hiçbir imkân ve fırsata takılıp kalmadı, kaybettiklerinin acı ve üzüntüsüne katlandılar. Dünyaya ait hiçbir şeye değer vermedikleri, hırs içinde kazanma gibi bir yanlışa düşmedikleri, maddi beklentileri bir kenara bıraktıklarından dolayı yaşadıklarına tahammül etmeyi başardılar.
Geçmişte sahip oldukları bütün imkânlarının ellerinden alınması karşısında, gerçek sahibine sığınıp hayal kırıklığından uzak durdu, bulundukları yerlerde adeta hayata sıfırdan başlayıp yeniden düzen kurdular. Yaşadıklarını dünyevilikten kurtarmak için gönderilen iltifatlar olduğunu düşündü ve teslimiyetle karşıladılar.
Önlerindeki fırsatların kaybolup gitmesini Allah’ın ahret hedefiyle azim içinde koşturması gerekenleri,
-Durağanlıktan, dünyevileşip değer kaybı yaşamaktan korumak,
-Onları kamçılayıp gayretlerini artırmak için gönderilmiş uyarıları olduğuna inandılar. Allah’ın onlara, kaybettikleri bazı değerleri yeniden kazanma fırsatı sunduğunu hesap ederek önlerine çıkan engellere takılmadılar. Zulmün hiçbir dönem sürekli olmadığını bildikleri için zalimlerin belli dönemlerde başlarına bela olması karşısında paniğe kapılmadılar. Allah’a tam inanıp ona güvendi ve üzerlerini düşen görevi yapmaları halinde akıbetin lehlerine sonuçlanacağına tam iman etti, silkinerek yeniden doğrulmasını bildiler.
Yüce yaratıcının izni olmadan gelmeyeceğini bildikleri dev musibet dalgalarında her şeyi ellerinin tersiyle itti.
-Dünyanın baş döndürücü güzelliklerine boyun eğmediklerini,
-Kaybetmeleri halinde yol ve yöntem değiştirmediklerini gösterdiler.
Yaşananlardan olumlu dersler çıkardı, düzmece suçlamalarla kendilerini aşağılayanları dikkate almadılar.
-Gereksiz işlere zaman ve enerji harcamayı düşünmedi, hep yapmaları gereken işlere yoğunlaştılar.
-Önlerindeki fırsatları iyi değerlendirip toplumları diriltecek yeni soluk sunmaya çalıştılar.
Ortamın fesat şebekelerince işgaline bakmadan kendilerini toplumun bozulmuş dengesini düzeltmeye adadılar.
Henüz sıkıntıyı atlatmamış olsalar bile, başkalarının iftiralarına aldırmadan zamanları verimli kullanarak,
Bir yandan en ağır şartlarda üzerlerine çöken musibetin altından kalkmaya, bir yandan da
-Hız kesmeden gördükleri her arızayı gidermeye, sıkıntıda olanların yardımına koşmaya,
-Zihin karışıklığı içinde kıvranan bir topluma huzur getirmek için çırpınıp durmaya, yaşama hakkı dâhil ellerindeki her şeyleri alınan milyonu aşkın masum ve mağdur insanların imdadına koşmaya gayret ettiler. Üstesinden gelmekte zorlandıklarında, tüm acı ve ıstırapları kaldırmaya gücü yeten yüce yaratıcının merhametine sığındılar.
Bu eylemleri sonuç vermeye başladı; kurdukları tuzakla geniş kesimlerin elindekini alıp ülke kaynakları üzerine konmaya çalışanlar zevk sefa içinde hayat sürerken, onlar zindanları kendileri için cennet bahçesine çevirmenin çaresini aradıkları için medeni dünyanın takdirini kazandılar. Bundan sonra, tepelerinde her gün balyozların biri inip biri kalksa da, onlar bir saniyelerini bile boş geçirmeden hep olumlu iş ve hizmet peşinde koşturmalı, hep gönülleri fethedecek yollar arayıp bulmalı.
Haksız saldırı yapanların bile, kritiklerini dikkate alıp tekrar tekrar incelemeli,
-Amaca hizmet etmediği, toplum ihtiyaçlarına cevap vermediği yönünde kanaat oluşan faaliyetleri
-Ortak akılla değerlendirip dinin ölçüleriyle yeniden gözden geçirmeli, denenecek ek yol ve yöntemlerle geliştirip revize etmeli. Saldırılara aldırmadan doğru ve faydalı olduğuna inanılan olumlu hizmet ve etkinlikler korunup geliştirilmeli, karalamalardan etkilenenlere de kendinizi doğru ifade edip düşüncelerini tadile çalışmalı.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanılmıştır.
İsmail S. Gülümser / Aktif Haber