AKP Hükümeti tarafından çıkarılan 696 sayılı KHK geçtiğimiz günlerde Antalya’da gözaltındayken intihar süsüyle öldürülen Murat Araç’ın ölümü yaşanacakların işareti olarak algılandı.
Avukat Several Ballıkaya da, son 2 KHK’nin toplumsal muhalefetin tam anlamıyla susturulmasının bir aracı olduğunu vurguladı.
‘TEK TİP GEÇMİŞTE DE UYGULANDI’
KHK’lerle hak ihlallerinin en çok yaşanacağı yerlerin başında cezaevlerinin geleceğini dile getiren Ballıkaya, “Devletin baskısını en çok somutlaştıran alanlar cezaevi. Tek tip kıyafet ile kişinin ideolojisine ve anlayışına doğrudan nüfuz edilecek. Kişi hem topluma karşı teşhir edilecek hem de kişinin kendisine baskı kurulacak” diye belirtti. Tek tip kıyafet ile kamuoyuna da mesaj verilmek istendiğinin altını çizen Ballıkaya, “Bu uygulama, geçmişte de uygulandı. O zaman tutuklular, tek tip kıyafeti işkence olarak tanımlayıp buna karşı direndiler. Duruşmalara çıkmadılar. Çıktıklarında ise iç çamaşırlarıyla çıktılar. Açlık grevleri ve ölüm oruçlarıyla karşılık verdiler. Bugün de cezaevlerinden aynı sesler yükseliyor” dedi.
‘BU BİR DÖNEMEÇ’
Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’nde, “tutuklulara tutuklu olmak dışında başka bir yaptırım uygulanamaz” dendiğini hatırlatan Ballıkaya, şöyle dedi: “Türkiye’de bunu onaylayan ülkelerden biri. Türkiye’nin yükümlülükleri gereği bu sözleşmeye uyması gerekiyor. Yaptırımın amacı ayrıca işkence olarak görüleceğine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) içtihatları var. Güçlü bir toplumsal muhalefet ile buna karşı çıkmak gerekiyor. Çünkü bu gelecekte yaşayacaklarımızın işareti aynı zamanda. Yaygınlaşan baskının işareti. Emniyette, sokakta, kısacası her yerde. Bunu bir dönemeç olarak görüyorum. O yüzden de topluca karşı çıkmak gerekir.”
‘ÇOK TEHLİKELİ, İÇ SAVAŞ ORTAMI HAZIRLAYACAK’
696 sayılı KHK’de 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki eylemlere müdahale eden sivillerin cezai sorumluluğunu kaldıran 121’nci maddenin ne anlama geldiğine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Ballıkaya, “Bu madde, en çok tartışılan madde oldu. Paramiliter güçlerin sokakta insanlara saldırma ve ceza almayacağı düzenlemesi getiriliyor. Muhalefetin tepkileri üzerine ‘bu sadece darbe gecesini kapsayan bir uygulamadır’ dendi. Böyle de olsa hukuki olarak hiç kimsenin başkasının vücut bütünlüğü üzerinde suç işleme özgürlüğü yok. Darbeye müdahale adı altında da olsa kabul edilebilecek bir madde değil. Bu madde, darbe dışındaki genel bir içerikte olduğu görülüyor. Ağrı İsyanı ve Zilan Katliamı dönemlerinde çıkarılan düzenlemelerin birebir aynısı bu düzenleme. Çok tehlikeli, iç savaş ortamı hazırlayacak. Toplumu kutuplaştırarak bir tarafa saldırı zemini hazırlayacak bir düzenleme. Bu haliyle iktidarın açıklamaları yeterli değil, tümüyle kaldırmaları lazım” ifadelerini kullandı.
‘ARAÇ BU SÜRECİN İŞARETİYDİ’
Hiç kimsenin devlet ve yargı organları dışında yargılama, karar ve hüküm verme, infaz etme gibi bir hakkının olmadığının altını çizen Ballıkaya, çıkarılan son KHK ile devletin hem cezaevi ve emniyetteki işkenceyi hem de sokaktaki şiddeti ve tüm kontrolü kendinde toplayan bir düzenlemeye imza attığını söyledi.
2018’e girerken AKP’nin çıkardığı KHK ile tüm demokratik kamuoyunun şiddet dahil her türlü yolla bastırılacağı bir dönemece girildiğini ifade eden Ballıkaya, Antalya’da gözaltındayken emniyette intihar ettiği iddia edilen Murat Araç ve geçiştirilen sivil ölümlerin bu sürecin bir işareti olduğunu söyledi. Ballıkaya, son olarak tüm hukukçulara ve kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
(mezopotamya ajansı)