Hükümet Hakan Atilla’nın suçlu bulunmasının ardından hükümet başka savcıların da harekete geçebileceği ve zincir davalar açılması ihtimalini değerlendiriyor.
YILDIRIM: ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYORLAR
Kulislere göre Başbakan Binali Yıldırım, son AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında dava değerlendirilirken “ABD aba altından sopa gösteriyor. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Yakından takip ediyoruz, bundan bir şey çıkmaz ama ardından başka davaların gelmesi için bir altyapı oluşturuluyor” diyor.
ZİNCİR DAVALAR GELEBİLİR
İddialara göre, hükümet kaynakları da, bu davanın pilot kabul edilerek, zincir davaların gündeme gelip gelmeyeceğinin izleneceğini dile getiriyor.
Dava sırasında siyasi bazı isimlerin gündeme getirilmesinin, buna zemin hazırlama amacı taşıdığını savunan hükümet kaynakları, “Bu davayla ilgili üç ay sonra (11 Nisan) verilecek mahkeme kararından bağımsız olarak, bazı savcıların bu konuda hazırlık yapma olasılığı var. Bunun hükümete yönelik bir siyasi dava olarak kullanılma olasılığını dikkate alıyoruz” diye konuşuyor.
ÜST MAHKEMEYE DELİL İTİRAZI
Atilla’nın avukatlarının Federal Bölge Mahkemesi’ne yapacağı temyiz başvurusu da bir başka aşama olarak önem taşıyor.
Atilla’nın cezaya yapacağı itirazlar kadar, Türkiye’nin dava devam ederken ABD’ye yönelik ‘delillerin yasaya aykırı yolla edinildiği’ tezi de gündeme getirilecek.
Bu davanın ‘usul ve esas yönünden haksız ve yanlış kurgulandığı’ savunması oluşturulacak. ABD ile Türkiye arasındaki Adli Yardım Sözleşmesi uyarınca, delillerin hukuka aykırı elde edildiği, Amerikan hukuku sisteminde usule uygun toplanmayan delillerin sanık aleyhine kullanılamayacağı tezi de işlenecek.
BM VEYA LAHEY’E GÖTÜRELİM
Daha önce TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un dile getirdiği Türkiye’nin davayı Birleşmiş Milletler veya Lahey Adalet Divanı’na götürülmesi için hukuki alt yapının hazırlanabileceği önerisinin de incelendiği belirtildi.
ABD’NİN KARARI BAĞLAYICI DEĞİL
Şentop, ABD mahkemesinin Atilla kararının birçok teknik hukuk problemi taşımasının ötesinde, uluslararası hukukun da açık bir ihlali olduğu görüşünü dile getirdi.
Şentop şöyle konuştu: “ABD başka devletleri, onların tabiyetindeki gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı, bütün dünya üzerinde geçerli kurallar koyma yetkisine sahip değildir. Böyle bir yetki tekel olarak BM’ye tanınmıştır. BM bir ambargo kararı almıştır; Türkiye BM kararına uymuştur. BM kararını yetersiz bulan ABD ilave ambargo kararı almıştır. ABD kararı Türkiye için de başka devletler için de bağlayıcı olamaz. Böyle bir karara uymayan başka devlet vatandaşlarını ABD’nin suçlaması, yargılaması ve mahkûm etmesi uluslararası hukuka aykırıdır.”
ULUSLARARASI EŞKIYALIK
Şentop sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD ‘,tutarım, yargılarım, mahkum ederim’ denilirse, bunun adı ‘uluslararası eşkıyalık’ olur. Bu tür oldu bittileri her devlet yapmaya kalkarsa dünya ABD vatandaşları dahil herkes için yaşanmaz hale gelir. Türkiye ABD’yi uluslararası hukukun imkanlarıyla mahkum ettirecek güce sahiptir; bu mücadelede yalnız da kalmayacaktır.”
‘DAHA BÜYÜK ŞEYLER OLUYOR’
ABD’de görülen davada 11 günlük Noel tatilinden dönen jürinin eski Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla’yı, yargılandığı toplam altı suçlamanın beşinden suçlu bulmasına ilk tepkiler savunma ekibinden geldi. Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, “Burada daha büyük bir şeyler oluyor ve davada gördüğümüz şeyler ışığında söyleyebilirim ki, bunun ortasında kalan da Atilla oldu… Nihayetinde o bir şebekenin ne mimarı ne de tasarımcısı; savcılık delillerine göre kendisine biçilebilecek en kötü rol ise fonksiyonel konumdaki bir şahıs olması. Gördüğümüz delillerin hepsi Reza Zarrab’la alakalıydı, Atilla ile değildi” diye konuştu.
Atilla’nın bu kararı son derece vakur karşıladığını belirten Rocco, “İsmini temize çıkarana kadar savaşma niyetinde. Henüz süreç sona ermiş değil” dedi.
DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRADIM
Avukat Cathy Fleming ise “Jüri anlatmaya çalıştıklarımızı anlamadığı için, adil olmayan deliller mahkemede kabul edildiği için, jürinin doğruları göremediği için hayal kırıklığına uğradım… Bu yalnızca birinci tur ve temyiz mahkemesinin varolmasının da zaten bir nedeni var” yorumunda bulundu.
NYT: 30 YIL HAPİS
Ceza belli olduktan sonra temyiz aşaması başlayacak. New York Times gazetesi, bankaları dolandırmak suçunun bile 30 yıla kadar hapis öngördüğüne işaret etti.
EŞLE KUCAKLAŞMA
Reza Zarrab’ın tanık konumuna geçtiği davada tek sanık olarak kalan Mehmet Hakan Atilla jürinin kararını açıkladığı duruşmada ilk kez mahkemeye gelen eşi Burçin Atilla ile kucaklaştı. Mart 2017’de tutuklanan Atilla, 15 Aralık’taki duruşmada, eşini 269 gündür göremediğini, çocuğunu ise sadece iki saat görebildiğini söylemişti.
ANKARA’YI ŞOKE EDEN KARAR
Hakan Atilla için çıkan ‘suçlu’ kararı Ankara’da şok etkisi yarattı. Hürriyet’ten Nuray Babacan ve Razi Canikligil’in haberine göre, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Bu davanın FETÖ, CIA, FBI, ABD yargısının işbirliğiyle gerçekleştirdiği, siyasi bir dava olduğu ortadadır” diyerek şöyle devam etti: “Bu dava, F..’yle FBI, CIA ve ABD yargısının işbirliğinin somut bir ispatıdır. Suçüstü yakalanmışlardır. Zarrab davası, siyasi bir kumpas davadır. Başka bir ülke, Türkiye’yi ve Türkiye’nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın kararla ilgili “Zaten bu davanın Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açıktı” demişti.. Dışişleri Bakanlığı da kararı “Atilla’nın juri tarafından altı suçlamanın beşinden suçlu bulunmuş olması haksız ve talihsiz bir gelişmedir. Türkiye’nin içişlerine müdahil edilmiştir” şeklinde eleştirmişti.
Hükümet Hakan Atilla’nın suçlu bulunmasının ardından hükümet başka savcıların da harekete geçebileceği ve zincir davalar açılması ihtimalini değerlendiriyor.
YILDIRIM: ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYORLAR
Kulislere göre Başbakan Binali Yıldırım, son AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında dava değerlendirilirken “ABD aba altından sopa gösteriyor. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Yakından takip ediyoruz, bundan bir şey çıkmaz ama ardından başka davaların gelmesi için bir altyapı oluşturuluyor” diyor.
ZİNCİR DAVALAR GELEBİLİR
İddialara göre, hükümet kaynakları da, bu davanın pilot kabul edilerek, zincir davaların gündeme gelip gelmeyeceğinin izleneceğini dile getiriyor.
Dava sırasında siyasi bazı isimlerin gündeme getirilmesinin, buna zemin hazırlama amacı taşıdığını savunan hükümet kaynakları, “Bu davayla ilgili üç ay sonra (11 Nisan) verilecek mahkeme kararından bağımsız olarak, bazı savcıların bu konuda hazırlık yapma olasılığı var. Bunun hükümete yönelik bir siyasi dava olarak kullanılma olasılığını dikkate alıyoruz” diye konuşuyor.
ÜST MAHKEMEYE DELİL İTİRAZI
Atilla’nın avukatlarının Federal Bölge Mahkemesi’ne yapacağı temyiz başvurusu da bir başka aşama olarak önem taşıyor.
Atilla’nın cezaya yapacağı itirazlar kadar, Türkiye’nin dava devam ederken ABD’ye yönelik ‘delillerin yasaya aykırı yolla edinildiği’ tezi de gündeme getirilecek.
Bu davanın ‘usul ve esas yönünden haksız ve yanlış kurgulandığı’ savunması oluşturulacak. ABD ile Türkiye arasındaki Adli Yardım Sözleşmesi uyarınca, delillerin hukuka aykırı elde edildiği, Amerikan hukuku sisteminde usule uygun toplanmayan delillerin sanık aleyhine kullanılamayacağı tezi de işlenecek.
BM VEYA LAHEY’E GÖTÜRELİM
Daha önce TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un dile getirdiği Türkiye’nin davayı Birleşmiş Milletler veya Lahey Adalet Divanı’na götürülmesi için hukuki alt yapının hazırlanabileceği önerisinin de incelendiği belirtildi.
ABD’NİN KARARI BAĞLAYICI DEĞİL
Şentop, ABD mahkemesinin Atilla kararının birçok teknik hukuk problemi taşımasının ötesinde, uluslararası hukukun da açık bir ihlali olduğu görüşünü dile getirdi.
Şentop şöyle konuştu: “ABD başka devletleri, onların tabiyetindeki gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı, bütün dünya üzerinde geçerli kurallar koyma yetkisine sahip değildir. Böyle bir yetki tekel olarak BM’ye tanınmıştır. BM bir ambargo kararı almıştır; Türkiye BM kararına uymuştur. BM kararını yetersiz bulan ABD ilave ambargo kararı almıştır. ABD kararı Türkiye için de başka devletler için de bağlayıcı olamaz. Böyle bir karara uymayan başka devlet vatandaşlarını ABD’nin suçlaması, yargılaması ve mahkûm etmesi uluslararası hukuka aykırıdır.”
ULUSLARARASI EŞKIYALIK
Şentop sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD ‘,tutarım, yargılarım, mahkum ederim’ denilirse, bunun adı ‘uluslararası eşkıyalık’ olur. Bu tür oldu bittileri her devlet yapmaya kalkarsa dünya ABD vatandaşları dahil herkes için yaşanmaz hale gelir. Türkiye ABD’yi uluslararası hukukun imkanlarıyla mahkum ettirecek güce sahiptir; bu mücadelede yalnız da kalmayacaktır.”
‘DAHA BÜYÜK ŞEYLER OLUYOR’
ABD’de görülen davada 11 günlük Noel tatilinden dönen jürinin eski Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla’yı, yargılandığı toplam altı suçlamanın beşinden suçlu bulmasına ilk tepkiler savunma ekibinden geldi. Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, “Burada daha büyük bir şeyler oluyor ve davada gördüğümüz şeyler ışığında söyleyebilirim ki, bunun ortasında kalan da Atilla oldu… Nihayetinde o bir şebekenin ne mimarı ne de tasarımcısı; savcılık delillerine göre kendisine biçilebilecek en kötü rol ise fonksiyonel konumdaki bir şahıs olması. Gördüğümüz delillerin hepsi Reza Zarrab’la alakalıydı, Atilla ile değildi” diye konuştu.
Atilla’nın bu kararı son derece vakur karşıladığını belirten Rocco, “İsmini temize çıkarana kadar savaşma niyetinde. Henüz süreç sona ermiş değil” dedi.
DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRADIM
Avukat Cathy Fleming ise “Jüri anlatmaya çalıştıklarımızı anlamadığı için, adil olmayan deliller mahkemede kabul edildiği için, jürinin doğruları göremediği için hayal kırıklığına uğradım… Bu yalnızca birinci tur ve temyiz mahkemesinin varolmasının da zaten bir nedeni var” yorumunda bulundu.
NYT: 30 YIL HAPİS
Ceza belli olduktan sonra temyiz aşaması başlayacak. New York Times gazetesi, bankaları dolandırmak suçunun bile 30 yıla kadar hapis öngördüğüne işaret etti.
EŞLE KUCAKLAŞMA
Reza Zarrab’ın tanık konumuna geçtiği davada tek sanık olarak kalan Mehmet Hakan Atilla jürinin kararını açıkladığı duruşmada ilk kez mahkemeye gelen eşi Burçin Atilla ile kucaklaştı. Mart 2017’de tutuklanan Atilla, 15 Aralık’taki duruşmada, eşini 269 gündür göremediğini, çocuğunu ise sadece iki saat görebildiğini söylemişti.
ANKARA’YI ŞOKE EDEN KARAR
Hakan Atilla için çıkan ‘suçlu’ kararı Ankara’da şok etkisi yarattı. Hürriyet’ten Nuray Babacan ve Razi Canikligil’in haberine göre, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Bu davanın FETÖ, CIA, FBI, ABD yargısının işbirliğiyle gerçekleştirdiği, siyasi bir dava olduğu ortadadır” diyerek şöyle devam etti: “Bu dava, F..’yle FBI, CIA ve ABD yargısının işbirliğinin somut bir ispatıdır. Suçüstü yakalanmışlardır. Zarrab davası, siyasi bir kumpas davadır. Başka bir ülke, Türkiye’yi ve Türkiye’nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın kararla ilgili “Zaten bu davanın Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açıktı” demişti.. Dışişleri Bakanlığı da kararı “Atilla’nın juri tarafından altı suçlamanın beşinden suçlu bulunmuş olması haksız ve talihsiz bir gelişmedir. Türkiye’nin içişlerine müdahil edilmiştir” şeklinde eleştirmişti.
Hükümet Hakan Atilla’nın suçlu bulunmasının ardından hükümet başka savcıların da harekete geçebileceği ve zincir davalar açılması ihtimalini değerlendiriyor.
YILDIRIM: ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYORLAR
Kulislere göre Başbakan Binali Yıldırım, son AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında dava değerlendirilirken “ABD aba altından sopa gösteriyor. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Yakından takip ediyoruz, bundan bir şey çıkmaz ama ardından başka davaların gelmesi için bir altyapı oluşturuluyor” diyor.
ZİNCİR DAVALAR GELEBİLİR
İddialara göre, hükümet kaynakları da, bu davanın pilot kabul edilerek, zincir davaların gündeme gelip gelmeyeceğinin izleneceğini dile getiriyor.
Dava sırasında siyasi bazı isimlerin gündeme getirilmesinin, buna zemin hazırlama amacı taşıdığını savunan hükümet kaynakları, “Bu davayla ilgili üç ay sonra (11 Nisan) verilecek mahkeme kararından bağımsız olarak, bazı savcıların bu konuda hazırlık yapma olasılığı var. Bunun hükümete yönelik bir siyasi dava olarak kullanılma olasılığını dikkate alıyoruz” diye konuşuyor.
ÜST MAHKEMEYE DELİL İTİRAZI
Atilla’nın avukatlarının Federal Bölge Mahkemesi’ne yapacağı temyiz başvurusu da bir başka aşama olarak önem taşıyor.
Atilla’nın cezaya yapacağı itirazlar kadar, Türkiye’nin dava devam ederken ABD’ye yönelik ‘delillerin yasaya aykırı yolla edinildiği’ tezi de gündeme getirilecek.
Bu davanın ‘usul ve esas yönünden haksız ve yanlış kurgulandığı’ savunması oluşturulacak. ABD ile Türkiye arasındaki Adli Yardım Sözleşmesi uyarınca, delillerin hukuka aykırı elde edildiği, Amerikan hukuku sisteminde usule uygun toplanmayan delillerin sanık aleyhine kullanılamayacağı tezi de işlenecek.
BM VEYA LAHEY’E GÖTÜRELİM
Daha önce TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un dile getirdiği Türkiye’nin davayı Birleşmiş Milletler veya Lahey Adalet Divanı’na götürülmesi için hukuki alt yapının hazırlanabileceği önerisinin de incelendiği belirtildi.
ABD’NİN KARARI BAĞLAYICI DEĞİL
Şentop, ABD mahkemesinin Atilla kararının birçok teknik hukuk problemi taşımasının ötesinde, uluslararası hukukun da açık bir ihlali olduğu görüşünü dile getirdi.
Şentop şöyle konuştu: “ABD başka devletleri, onların tabiyetindeki gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı, bütün dünya üzerinde geçerli kurallar koyma yetkisine sahip değildir. Böyle bir yetki tekel olarak BM’ye tanınmıştır. BM bir ambargo kararı almıştır; Türkiye BM kararına uymuştur. BM kararını yetersiz bulan ABD ilave ambargo kararı almıştır. ABD kararı Türkiye için de başka devletler için de bağlayıcı olamaz. Böyle bir karara uymayan başka devlet vatandaşlarını ABD’nin suçlaması, yargılaması ve mahkûm etmesi uluslararası hukuka aykırıdır.”
ULUSLARARASI EŞKIYALIK
Şentop sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD ‘,tutarım, yargılarım, mahkum ederim’ denilirse, bunun adı ‘uluslararası eşkıyalık’ olur. Bu tür oldu bittileri her devlet yapmaya kalkarsa dünya ABD vatandaşları dahil herkes için yaşanmaz hale gelir. Türkiye ABD’yi uluslararası hukukun imkanlarıyla mahkum ettirecek güce sahiptir; bu mücadelede yalnız da kalmayacaktır.”
‘DAHA BÜYÜK ŞEYLER OLUYOR’
ABD’de görülen davada 11 günlük Noel tatilinden dönen jürinin eski Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla’yı, yargılandığı toplam altı suçlamanın beşinden suçlu bulmasına ilk tepkiler savunma ekibinden geldi. Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, “Burada daha büyük bir şeyler oluyor ve davada gördüğümüz şeyler ışığında söyleyebilirim ki, bunun ortasında kalan da Atilla oldu… Nihayetinde o bir şebekenin ne mimarı ne de tasarımcısı; savcılık delillerine göre kendisine biçilebilecek en kötü rol ise fonksiyonel konumdaki bir şahıs olması. Gördüğümüz delillerin hepsi Reza Zarrab’la alakalıydı, Atilla ile değildi” diye konuştu.
Atilla’nın bu kararı son derece vakur karşıladığını belirten Rocco, “İsmini temize çıkarana kadar savaşma niyetinde. Henüz süreç sona ermiş değil” dedi.
DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRADIM
Avukat Cathy Fleming ise “Jüri anlatmaya çalıştıklarımızı anlamadığı için, adil olmayan deliller mahkemede kabul edildiği için, jürinin doğruları göremediği için hayal kırıklığına uğradım… Bu yalnızca birinci tur ve temyiz mahkemesinin varolmasının da zaten bir nedeni var” yorumunda bulundu.
NYT: 30 YIL HAPİS
Ceza belli olduktan sonra temyiz aşaması başlayacak. New York Times gazetesi, bankaları dolandırmak suçunun bile 30 yıla kadar hapis öngördüğüne işaret etti.
EŞLE KUCAKLAŞMA
Reza Zarrab’ın tanık konumuna geçtiği davada tek sanık olarak kalan Mehmet Hakan Atilla jürinin kararını açıkladığı duruşmada ilk kez mahkemeye gelen eşi Burçin Atilla ile kucaklaştı. Mart 2017’de tutuklanan Atilla, 15 Aralık’taki duruşmada, eşini 269 gündür göremediğini, çocuğunu ise sadece iki saat görebildiğini söylemişti.
ANKARA’YI ŞOKE EDEN KARAR
Hakan Atilla için çıkan ‘suçlu’ kararı Ankara’da şok etkisi yarattı. Hürriyet’ten Nuray Babacan ve Razi Canikligil’in haberine göre, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Bu davanın FETÖ, CIA, FBI, ABD yargısının işbirliğiyle gerçekleştirdiği, siyasi bir dava olduğu ortadadır” diyerek şöyle devam etti: “Bu dava, F..’yle FBI, CIA ve ABD yargısının işbirliğinin somut bir ispatıdır. Suçüstü yakalanmışlardır. Zarrab davası, siyasi bir kumpas davadır. Başka bir ülke, Türkiye’yi ve Türkiye’nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın kararla ilgili “Zaten bu davanın Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açıktı” demişti.. Dışişleri Bakanlığı da kararı “Atilla’nın juri tarafından altı suçlamanın beşinden suçlu bulunmuş olması haksız ve talihsiz bir gelişmedir. Türkiye’nin içişlerine müdahil edilmiştir” şeklinde eleştirmişti.
Hükümet Hakan Atilla’nın suçlu bulunmasının ardından hükümet başka savcıların da harekete geçebileceği ve zincir davalar açılması ihtimalini değerlendiriyor.
YILDIRIM: ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYORLAR
Kulislere göre Başbakan Binali Yıldırım, son AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında dava değerlendirilirken “ABD aba altından sopa gösteriyor. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Yakından takip ediyoruz, bundan bir şey çıkmaz ama ardından başka davaların gelmesi için bir altyapı oluşturuluyor” diyor.
ZİNCİR DAVALAR GELEBİLİR
İddialara göre, hükümet kaynakları da, bu davanın pilot kabul edilerek, zincir davaların gündeme gelip gelmeyeceğinin izleneceğini dile getiriyor.
Dava sırasında siyasi bazı isimlerin gündeme getirilmesinin, buna zemin hazırlama amacı taşıdığını savunan hükümet kaynakları, “Bu davayla ilgili üç ay sonra (11 Nisan) verilecek mahkeme kararından bağımsız olarak, bazı savcıların bu konuda hazırlık yapma olasılığı var. Bunun hükümete yönelik bir siyasi dava olarak kullanılma olasılığını dikkate alıyoruz” diye konuşuyor.
ÜST MAHKEMEYE DELİL İTİRAZI
Atilla’nın avukatlarının Federal Bölge Mahkemesi’ne yapacağı temyiz başvurusu da bir başka aşama olarak önem taşıyor.
Atilla’nın cezaya yapacağı itirazlar kadar, Türkiye’nin dava devam ederken ABD’ye yönelik ‘delillerin yasaya aykırı yolla edinildiği’ tezi de gündeme getirilecek.
Bu davanın ‘usul ve esas yönünden haksız ve yanlış kurgulandığı’ savunması oluşturulacak. ABD ile Türkiye arasındaki Adli Yardım Sözleşmesi uyarınca, delillerin hukuka aykırı elde edildiği, Amerikan hukuku sisteminde usule uygun toplanmayan delillerin sanık aleyhine kullanılamayacağı tezi de işlenecek.
BM VEYA LAHEY’E GÖTÜRELİM
Daha önce TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop’un dile getirdiği Türkiye’nin davayı Birleşmiş Milletler veya Lahey Adalet Divanı’na götürülmesi için hukuki alt yapının hazırlanabileceği önerisinin de incelendiği belirtildi.
ABD’NİN KARARI BAĞLAYICI DEĞİL
Şentop, ABD mahkemesinin Atilla kararının birçok teknik hukuk problemi taşımasının ötesinde, uluslararası hukukun da açık bir ihlali olduğu görüşünü dile getirdi.
Şentop şöyle konuştu: “ABD başka devletleri, onların tabiyetindeki gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı, bütün dünya üzerinde geçerli kurallar koyma yetkisine sahip değildir. Böyle bir yetki tekel olarak BM’ye tanınmıştır. BM bir ambargo kararı almıştır; Türkiye BM kararına uymuştur. BM kararını yetersiz bulan ABD ilave ambargo kararı almıştır. ABD kararı Türkiye için de başka devletler için de bağlayıcı olamaz. Böyle bir karara uymayan başka devlet vatandaşlarını ABD’nin suçlaması, yargılaması ve mahkûm etmesi uluslararası hukuka aykırıdır.”
ULUSLARARASI EŞKIYALIK
Şentop sözlerini şöyle sürdürdü: “ABD ‘,tutarım, yargılarım, mahkum ederim’ denilirse, bunun adı ‘uluslararası eşkıyalık’ olur. Bu tür oldu bittileri her devlet yapmaya kalkarsa dünya ABD vatandaşları dahil herkes için yaşanmaz hale gelir. Türkiye ABD’yi uluslararası hukukun imkanlarıyla mahkum ettirecek güce sahiptir; bu mücadelede yalnız da kalmayacaktır.”
‘DAHA BÜYÜK ŞEYLER OLUYOR’
ABD’de görülen davada 11 günlük Noel tatilinden dönen jürinin eski Halkbank Genel Müdürü Mehmet Hakan Atilla’yı, yargılandığı toplam altı suçlamanın beşinden suçlu bulmasına ilk tepkiler savunma ekibinden geldi. Atilla’nın avukatlarından Victor Rocco, “Burada daha büyük bir şeyler oluyor ve davada gördüğümüz şeyler ışığında söyleyebilirim ki, bunun ortasında kalan da Atilla oldu… Nihayetinde o bir şebekenin ne mimarı ne de tasarımcısı; savcılık delillerine göre kendisine biçilebilecek en kötü rol ise fonksiyonel konumdaki bir şahıs olması. Gördüğümüz delillerin hepsi Reza Zarrab’la alakalıydı, Atilla ile değildi” diye konuştu.
Atilla’nın bu kararı son derece vakur karşıladığını belirten Rocco, “İsmini temize çıkarana kadar savaşma niyetinde. Henüz süreç sona ermiş değil” dedi.
DÜŞ KIRIKLIĞINA UĞRADIM
Avukat Cathy Fleming ise “Jüri anlatmaya çalıştıklarımızı anlamadığı için, adil olmayan deliller mahkemede kabul edildiği için, jürinin doğruları göremediği için hayal kırıklığına uğradım… Bu yalnızca birinci tur ve temyiz mahkemesinin varolmasının da zaten bir nedeni var” yorumunda bulundu.
NYT: 30 YIL HAPİS
Ceza belli olduktan sonra temyiz aşaması başlayacak. New York Times gazetesi, bankaları dolandırmak suçunun bile 30 yıla kadar hapis öngördüğüne işaret etti.
EŞLE KUCAKLAŞMA
Reza Zarrab’ın tanık konumuna geçtiği davada tek sanık olarak kalan Mehmet Hakan Atilla jürinin kararını açıkladığı duruşmada ilk kez mahkemeye gelen eşi Burçin Atilla ile kucaklaştı. Mart 2017’de tutuklanan Atilla, 15 Aralık’taki duruşmada, eşini 269 gündür göremediğini, çocuğunu ise sadece iki saat görebildiğini söylemişti.
ANKARA’YI ŞOKE EDEN KARAR
Hakan Atilla için çıkan ‘suçlu’ kararı Ankara’da şok etkisi yarattı. Hürriyet’ten Nuray Babacan ve Razi Canikligil’in haberine göre, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Bu davanın FETÖ, CIA, FBI, ABD yargısının işbirliğiyle gerçekleştirdiği, siyasi bir dava olduğu ortadadır” diyerek şöyle devam etti: “Bu dava, F..’yle FBI, CIA ve ABD yargısının işbirliğinin somut bir ispatıdır. Suçüstü yakalanmışlardır. Zarrab davası, siyasi bir kumpas davadır. Başka bir ülke, Türkiye’yi ve Türkiye’nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır.”
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın kararla ilgili “Zaten bu davanın Türkiye’nin iç işlerine müdahaleye, Türkiye’nin iç siyasetini karıştırmaya dönük bir kumpas olduğu çok açıktı” demişti.. Dışişleri Bakanlığı da kararı “Atilla’nın juri tarafından altı suçlamanın beşinden suçlu bulunmuş olması haksız ve talihsiz bir gelişmedir. Türkiye’nin içişlerine müdahil edilmiştir” şeklinde eleştirmişti.