2018 yılı kötü bir yıldı ve ekonomi yönetimimiz sorunları çözmek için kapsamlı bir plan hazırladı, bu plana göre çok basitçe 2019 yılı iyi geçmeyecek ve ekonomide dengelenme yaşanacak.
2020’de toparlanma gerçekleşecek, 2021’de ise Türkiye çok daha sağlam adımlarla ilerlemeye başlayacak; bu planı değerlendirmeyeceğim fakat sıkıntı şu ki bu plan ile küresel beklentiler arasında bir uyumsuzluk var, ki bu da ilerideki yılları Türkiye için çok daha zorlu hale getirebilir.
Araştırmacı Yusuf Yüksel’in analizine göre Türkiye’de yakın zamana kadar orta vadeli programlar çok da önemli değildi; Yeni Ekonomi Programı(YEP) olarak açıklanan son ovp ise hem zamanlama, hem sunuş, hem de ardından gelen etki ile diğer ovp’lerden ayrıldı o yüzden YEP’teki hedefler yol göstericidir diyebiliriz ki YEP’te ortaya konan hedefler de daha eski ovp’lerden ciddi şekilde ayrılıyor; geçmişte temenni olarak yorumlanabilecek birçok hedef ortaya konuyordu.
YEP’in olumlu ve olumsuz yönlerini yazmıştım.
Yeni Ekonomi Programı’na göre ilerideki yıllardaki büyüme hedefleri şu şekilde:
2019 – Yüzde 2.3
2020 – Yüzde 3.5
2021 – Yüzde 5
Merkez Bankası beklenti anketinde vb. birçok veride biraz daha kötümser ya da iyimser rakamlar görebiliyoruz.
Enflasyon tahminleri ise YEP’te şöyleydi:
2019 – Yüzde 15.9
2020 – Yüzde 9.8
2021- Yüzde 6.0
Yine aynı durum enflasyon tahminleri için de geçerli, piyasada daha iyimser ya da kötümser tahminler var.
Gelecek yıl için yapılan yerli veya yabancı kaynakların daha olumlu ve olumsuz bütün tahminlerde aynı sonuç mevcut.Türkiye için:
2019 – Zor yıl, dengelenme sağlanacak.
2020 – Toparlanma başlayacak ama yine de çok iyi bir yıl olmayacak.
2021 – Sorunlar çözülmüş bir halde daha sağlam adımlar ile tekrardan ideal büyüme rakamlarına dönülecek.
Aynı dönemde küresel beklentilere bakınca ise bu planı sekteye uğratacak beklentiler mevcut, daha önce paylaştığım Bank Of America Merrill Lynch’in küresel görünüm anketine göre küresel döngüde iyi dönemin sonlarındayız; bu anket daha önce tahminlerde çok başarılı olmuş ve anket bize 2019’un sonu 2020 gibi küresel kriz çıkabileceğini ya da ABD ve diğer büyük ekonomilerin resesyona girebileceğini söylüyor. (Link)
J.P. Morgan yakın zamanda şöyle bir paylaşım yapmıştı; kullandıkları bir modele göre 2019 yılında ABD’nin resesyona girme ihtimali yüzde 20 iken 2020 yılında ABD’nin resesyona girme ihtimali yüzde 60, 2021’e kadar bu ihtimal yüzde 80 iken en geç 2022’de ABD’nin resesyona girme ihtimali ise kesindir.(%100)
Şu paylaşımda da ABD krize girince dünyayı da nasıl arkasından sürüklediğini açıklamaya çalışmıştım. (link) Bu konuda da daha fazla örnek sunabilirim ama yeterli olduğunu düşünüyorum.
Gelecek yıllarda Türkiye ekonomisi ve dünya ekonomisi beklentilerini karşılaştırınca karşımıza şu resim çıkıyor.
2019 – Türkiye için zor olacak ama dünyada büyük ihtimal ciddi sorunlar yaşanmayacak; dünyada sorunlar yaşansa bile kriz ya da resesyonun yaşanması 2020’i bulacak.
2020 – Türkiye için çok da iyi bir yıl değil ama dünyada kriz çıkabilir ya da resesyon yaşanacak.
2021 – Türkiye için iyi bir yıl olması planlanıyor ama dünya büyük ihtimal kriz gerçekleşecek ya da dünya ekonomisi resesyona girecek.
2022 – Kriz bu yıla kadar çıkmamış ise bu sene küresel kriz ya da resesyon yaşanacak.
Küresel çapta kriz ya da resesyonların (kısaca sıkıntı diye ifade edeceğim.) Genelde 1-2 yıl sürdüğünü de ele alınca Türkiye’deki sıkıntılar ya da küresel sıkıntılar etkisi ile yakın zamanda zor bir dönem yaşamamız kaçınılmaz. Bu sıkıntıları zamanlaması hakkında kombinasyonlara bakınca ise resim şu şekilde bazı senaryolarda küresel şartlar Türkiye’ye yardımcı bile olabilir. Mesela 2019 sonu gibi başlayıp, 2020 sonu gibi sona erecek küresel sıkıntılı dönem senaryosunda Türkiye’nin gelecek iki senesi çok daha ağır geçebilir. Ama süreç Türkiye’nin yaşadığı sorunların çözümüne ciddi şekilde destek de olabilir fakat genel çerçeveden bakınca ise görünen durum şu: Türkiye’de ekonomi yönetiminin planlarına göre ekonomimizdeki sorunların çözüldüğü dönem dünyada ekonomik sıkıntılar başlayabilir. Yani basitçe kendi sorunlarımızı çözmek için fedakarlık yapıp sıkıntılara katlanarak çözdükten hemen sonra küresel sıkıntılar sebebiyle tekrardan sorunlu bir döneme girebiliriz ! Bu durum da Türkiye için gerçekten çok sıkıntılı bir senaryo olur.
Konu dışı: Önümüzdeki birkaç sene içinde yaşanacak küresel sıkıntılar ciddi bir krize sebebiyet verir ise durum çok daha vahim çünkü dünya ekonomisi büyük bir krizi atlatabilecek durumda değil. (Link) O tür senaryolara hiç girmedim.
Özetle; Türkiye’nin sıkıntıları ile küresel sıkıntıların zamanlaması Türkiye’nin problemleri çözme faturasını artırabilir ya da iyimser bir bakış açısıyla yakın zamanda yaşayabileceğimiz bazı olumsuzluklar (ekonominin beklenenden sert ivme kaybetmesi sonucu enflasyon vb. sorunların daha hızlı normalleşmesi) aslında orta-uzun vadede bize çok olumlu şekilde etki edebilir.