AKP iktidarı 16 yılın sonunda ekonomik krizin yanı sıra muhafazakâr camiada da bir bölünmeyi getirdi.
Uygulanan baskı ve sansürlerin 28 Şubat döneminden daha ağır olduğu yorumları bizzat kendi cenahından kalemlerce dile getiriliyor.
Karar’da yazan Ahmet Taşgetiren, bu isimlerde biri. Son olarak “Ne oldu” başlıklı yazısında gelinen noktayı ve hedef göstermeleri yazdı. Taşgetiren’e destek, İslamcı gazete Akit’in sembol isimlerinden Abdurrahman Dilipak’tan geldi. Dilipak, bir grubu “sansürcü kafa” olarak nitelerken yaşanan bazı şeylerin 28 Şubat’takilerden farksız olduğu mesajını veriyor.
“Taşgetiren, hep örtülmeye çalışılan bir konuyu gün yüzüne çıkardı” diyen Dilipak, “Bu durum benim için kabullenilebilecek bir durum değil” ifadesini kullanıyor ve ekliyor:
“Hem geleneksel medyada hem de sosyal medyada birtakım kişi ve gruplar bazı insanları hedef haline getirip, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bunlara medya tetikçileri diyebiliriz. Kendileri gibi düşünmeyenleri hedef tahtasına oturtuyorlar. Onlar için geçerli olan sadece kendi doğruları ve çıkarları, bu emellerinde ellerinden geleni ardına koymuyorlar. Bu böyle gitmez. Bu durum insanların kafalarında soru işaretleri oluşturuyor. AK Parti ile 28 Şubat kıyaslanmaz. Ama bakıyorum da iktidara geldiğimizde eleştirdiğimiz birçok konuyu biz yapar hale geldik.”
“Ne çabuk da bozulduk yahu ve bu bozulma hızla ve artarak devam etmekte” diyen Dilipak, “Bu yapı bu şekilde devam edemez. Bir an önce kendimize bir çekidüzen vermeliyiz” görüşünü dile getiriyor.
Gazete tirajlarının şişirme olduğunu söyleyen Dilipak, “Bakın, bu sansürcü kafa, aslında kendilerine bağlı medyayı da bitirdiler” ifadesini kullanıyor ve şöyle devam ediyor:
“Bakmayın yüz binlerle ifade ettikleri gazeteleri, gerçek tiraj on binlerle ifade ediliyor. Ve olmayan tirajlarını yüksek göstererek, halktan ve kamudan, ilan ve reklam verenler üzerinden haksız kazanç sağlıyorlar. Rekabet Kurulu, fiyatları şişirilmiş patates – domates yanında şu bizim hormonlu medyaya da bir el atsa!”