23 Haziran İstanbul seçimleri siyasetin ana gündem maddesi. Ekonomideki çöküş, sanayicinin batışı ya da akla ziyan insan hakları ihlalleri, işkenceler ne AKP’nin ne de medyasının gündeminde.
Tek gündem maddesi, AKP’nin iktidarını kalıcı kılmak ve AKP içinden ya da dışından (yani muhaliflerden) gelebilecek tüm varoluşsal tehditleri sona erdirmek.
Şu sıralar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan liderliğine meydan okuyan iki atbaşı oluşum dikkat çekiyor. Biri Ali Babacan’lı Abdullah Gül diğeri de sahada aktif biçimde çalışma yürüten Ahmet Davutoğlu.
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da bir iftarda boy gösteren Davutoğlu, ‘Sur’u Toledo yapma’ hatasının farkında olarak bir nevi ‘af dilemek’ için Diyarbakır yollarını tutarken, Gül’ün Kürt bölgesinde zaten bir saygınlığının ve tabanının olduğu belirtiliyor.
Davutoğlu’nun ise, bölgede yerleşik tarikatlarla sıkı bağlarının olduğunun altı çiziliyor.
Artıgerçek’ten Onur Dalar’ın haberine göre, Rawest araştırma şirketi 19 Mayıs tarihinde hazırladığı raporda ‘Gül sevgisi’ni ve ‘Davutoğlu alerjisi’ni açık bir biçimde ortaya koydu. Çalışmaya göre, Gül’ü Google’da arayan her 10 kişiden dokuzu Kürt şehirlerinde yaşıyor.
Davutoğlu ise tarikatlarla olan bağı nedeniyle bir adım öne çıkıyor.
Davutoğlu’na yakın bir kaynağa dayandırılan haberde, Gül’ün ‘ağır topu’nun Babacan değil Beşir Atalay olduğu bilgisi dikkat çekiyor. Üçüncü sac ayağı ise Hüseyin Çelik.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Gül’ün AKP’nin eski tüfeklerine kanca atma ihtimaline karşı birçoğuna ‘yağlı’ makamlar vererek tehlikeyi bertaraf ettiğini düşünüyor.
Bunların başında Bülent Arınç ve Abdülkadir Aksu var. Bir nevi yaşlı ancak tecrübeli ve de dışlanmış AKP’liler ‘ocağa’ yeniden davet ediliyor ki Gül’e kapılıp gitmesinler.
Haberin detayında şu bilgiler yer alıyor:
“Bu noktada Abdullah Gül ekibi için Ali Babacan makul ve kontrol edilebilir bir isim. Ali Babacan da bu ekibe güveniyor. Ancak dediğim gibi Ali Babacan başı çeken isimlerden değil. Bu ekibin ‘godfather’ları Abdullah Gül ve Beşir Atalay, yanlarına Hüseyin Çelik’i de ekleyebiliriz. Babacan’ı kontrol edilebilir görüyorlar, mesela Ahmet Davutoğlu’nu kontrol edemeyeceklerini düşünüyorlar ve güvenmiyorlar.
Ahmet Davutoğlu biliyorsunuz Tayyip Erdoğan’ın hamlesi ile alelacele Başbakan yapıldı. Gül’ün başbakan olmasının önü kesildi. Gül, Davutoğlu’nu bu konuda Tayyip Erdoğan’ın ‘tek adamlığının önünü açmakla’ suçluyor. Bu konu da asla da affetmez. Güvenmemesinin nedeni bu. Diğer sebep ise Davutoğlu’nun Osmanlıcılık fikirleri. Davutoğlu katıldığımız toplantıda da aslında açık olarak fikirlerinde ısrarcı olduğunu belirtti.
Hamleleri sayesinde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile Türkiye’nin ticaret hacminin inanılmaz boyutlara geldiğini ve bunu görmezden geldiklerini söyledi. Basına da söyledi bunu, ancak başarısız olunan noktalarda ise bütün sorumluluğun üstüne yıkıldığını söyledi. Örneğin Esad’ın Suriye’de devrilmemesi…
Gül ve arkadaşları ülkenin 2023 yılına kadar bir erken seçime gitmemesi halinde bu kadar uzun bir süre bir partinin kendisini ayakta tutmasının zor olduğunu düşünüyorlar. Davutoğlu ise çok aceleci ve hırslı. Bunda hem AKP hem de Gül ekibi tarafından dışlanmasının da payı olabilir. Hatta bu noktada Davutoğlu’nun aceleci olması Gül ekibini de sıkıntıya sokuyor. Davutoğlu’nun erken bir çıkışı onlar için durumu bozabilir. Bu durumda Gül ekibi de erken bir çıkış yapmak zorunda kalabilir.
Yine de bütün bunlardan bağımsız olarak Davutoğluve Gül ekibini kıyasladığımızda şunu söyleyebilirim. Davutoğlu’nun ekibi zayıf. Feramuz Üstün, Ayhan Sefer Üstün, Abdullah Başcı gibi isimler. İdeolojik olarak dar bir ekip. Gül ekibine göre çok daha İslamcı ama daha güçsüz.
Gül’ün temasta olduğu isimler daha güçlü isimler. Beşir Atalay, Hüseyin Çelik ve Ali Babacan isimlerini söyledik. Sadullah Ergin, Aliye İslam Kavafoğlu gibi isimler var. Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez var. Nimet Çubukçu yine yakın duran isimlerden…
Çıkış yaptıkları noktasında ses getirecek isimler. Abdullah Gül’ün Davutoğlu’nu yanında istememesinin nedeni olan AB’ye bakışı ve demokrasi anlayışı ise bana kalırsa en büyük avantajı. Gül her kesim için makul bir isim. Kürt meselesinde de bu kendini belli ediyor. Davutoğlu, Kürtlere Osmanlıcılık misyonu içerisinde bir pay biçiyor. Ülke büyüsün, Kürtler de bunun bir yerinde olsun… Gül’ün ise Kürt meselesine daha AB’ci, daha liberal bir bakışı var.”