“Bahsi geçen cemaatlerden, tarikatlardan “bu kabul edilemez!” diye bir ses, bir itiraz duymadık! Bir mırıltı bile yokken bu neyin helalleşmesi olacak?”
Tr724 Yazarı Doç. Dr. Mahmut Akpınar’ın yazısı şöyle;
Geçen hafta Kazım Güleçyüz’ün “Helalleşme” başlıklı yayını gündem oldu. Çarşamba cemaati lideri Mahmut Efendi’nin gördüğü ifade edilen rüyaya göre Hz. Peygamber kendisine, Türkiye’de var olan ayrışma, husumet, zulüm nedeniyle duaların kabul olmadığını, helalleşme gerektiğini ifade ediyordu. Rüyanın sıhhati ve nakil zincirinin güvenilirliği hakkında bir fikrim yok. Ama Türkiye’de Müslümanlar ve dini gruplar arasında Rahmeti ilahiyi kesecek, hatta Allah’ı gazaba getirecek kadar bir ayrışma, gıybet, iftira, zulüm, gasp süreci işlediği muhakkak. Ama zulmü işleyenler bunu “dindar” bilindiği ve dini söylemler kullandığı için yaşanan şenaatler, denaetler dindarların dikkatini çekmiyor. Ulufeler dağıtıldığı için dini gruplar bu ahlaksız, ağır zulmü yok saymayı tercih ediyorlar.
Cemaatler ve tarikatlar son bir asırda önemli misyon eda etti. İnsanların dinden kopmasına, inançlarını hepten unutmasına mani oldu. İstisnalar hariç, cemaatler uzun yıllar güncel siyasete bulaşmamayı başardılar. Elbette seçim dönemlerinde bazı tercihlerde bulundular, ama hiçbir zaman bugünkü gibi bir partinin her şeye rağmen ve kayıtsız şartsız partizanı olmadılar. Bazı partilerle özdeşleşen sınırlı sayıda cemaat vardı ama onlar dahi gerektiğinde itiraz ediyor, partiyle çok konuda ayrışıyordu. Nitekim çok fazla örtüşen, MSP-RP ile Hak Yol Cemaati pek çok konuda anlaşamamış ve ayrışmalar, hatta çatışmalar yaşamıştı.
Bu günkü tabloda, Allah’ın ve kulların hakkını bilmesi, kamil insanlar, müminler yetiştirmesi beklenen cemaatler ve tarikatlar ahlak ve iyilik üreten gruplar olmaktan çıkıp, iktidarın aparatı haline geldi. Pek çok dini grup ve tarikat/cemaat takipçilerine, müritlerine futbol taraftarı muamelesi yapıyor. Cemaatlerin lider kadrosu tabanlarından takımlarını (cemaatlerini) her şartta ve herşeye rağmen desteklemelerini istiyor. Bu koşulsuz desteği talep ederken İslam’ın, vicdanın ve hukukun en temel esaslarını göz ardı ediyor ve türlü teliflerle, zorlama yorumlarla, bazen manevi tehditlerle insanları kontrol alanında tutmaya çalışıyorlar.