Analiz / İsmail S. Gülümser
İnsanların her şeyde aklı ikna beklediği günümüz dünyasında, moral değerleri aktaracakların daha dikkatli davranması, tepki çekmeden güzellikleri sunması gerekiyor. Özellikle batı coğrafyasının eğitim kültür ortamı, dini kavramlara bahusus İslam’ın mesajlarına kuşku üretiyor, bu yüzden daha hassas olmak şart.
Medeni dünyanın önemli bir bölümü, her şeyi akla dayalı olarak çözmeyi tercih ediyor. Yaşamın, sebep sonuç ilişkisine göre düzenlendiği, her eylemin bir beklentiyi karşılamak için yapıldığı toplumlarda davranışlara materyalizm ve natüralizm yön veriyor.
Ancak demokratik değerlere dayalı anlayışlar, geçici bazı başarı sağlasa da batı medeniyetinin dayandığı dinamikler bireysel iç huzurda yetersiz kalıyor. Özgür ortamlar, fertleri kusurlu davranıştan korumakta zorlanıyor. Özel yaşamdaki sınırsız esneklikler, hataların yayılmasına zemin hazırlıyor. Semavi dinler, bağlılarını kısmen korusa da toplum geneline tesir edemiyor.
”Her bunalım daha güzeline kapı aralamıyor”
Mali bakımından imrenilecek konumdaki insanlar bile, kişisel yaşamlarındaki sıkıntıları çözemiyor. Toplumun bunalıma düştüğü dönemlerde halk büyük bir arayış içine giriyor. Yaşam felsefesinin yeterli olmadığını, kişisel-ailevi ve toplumsal sorun ürettiğini fark edenlerin sayısı artıyor. Problemlerle baş etmekte zorlanan geleceğin dünyasında, yaygın hale gelen bunalımları çözmek için yeni arayışların başlayacağını söylemek kehanet olmaz.
Bununla birlikte her bunalım daha güzeline kapı aralamıyor, sıkıntı arttığında sığınacak liman arayanlara doğru rehberlik yapılmazsa, mağlubiyet psikolojisine giren yanlışta ısrarı seçenler çoğalıyor ve hatalar yaygınlaşıyor. Geçmişte Karl Marks’ın reçetelerine sarılanlar, sorun çözmek isterken dev gailelere yol açtı.
Kapitalizmin zararından kaçınmak için sunulan eşitlik kavramı, dünyanın başına komünizm gibi büyük bir belayı sardı. Aynı toplumun bireyleri yıllarca birbiriyle savaştı, bazı ülkeler bu girdaptan kurtulamadı, sosyalist-komünist yönetimin sultasına girdi. Türkiye de bu akımlardan etkilendi, yaklaşık 10 yıl kardeş kavgaları yaşandı, sonrasında despot bir idareye sığınarak kargaşadan kurtuldu.
”Sıkıntıdan kurtulmak adına önerilenlerin, insanlığı yeni bunalımlara sürüklemesinden kurtulmak zor”
Medeni dünya böyle yeni bir bunalım dönemine girmeye hazırlanıyor, çok önemli değişim evresinden geçen toplumları yeni sınavlar bekliyor. Mali krizi fırsata dönüştüren popülist liderler, zaaflardan faydalanıp batı değerlerinin sorun çözülmediğini anlatarak onlardan vazgeçmeye zorluyor.
Az sayıdaki değer yargılarını tartışmaya açanlar, olumlu davranışlar hakkında kuşku üretiyor. Uluslararası ilişkilerde, insani değerler yerine, çıkar hesapları öne geçiyor. Ülke menfaati adına pamuk ipliği ile bağlı ortaklıkları dağıtmaya, zayıfların tüm koruma kalkanını elinden almaya çalışanlar oluyor. Tedbir alınmazsa sıkıntıdan kurtulmak adına önerilenlerin, insanlığı yeni bunalımlara sürüklemesinden kurtulmak zor.
Dinler arası çatışmaları körüklemekten uzak herkese sıcak gelecek mesajlar içeren bir değer sistemi, arayış içinde olanlarla zamanında buluşmazsa, toplumlar bir kez daha yanlış bir alternatife tutunacak kurtuluş beklerken dünyayı yeni problemler sarmalına itilecek.
Böyle dönemlerde, arayış istekleri, bizim sunduklarımızla örtüşürse önemli bir alternatif haline gelir. Kimseyi rahatsız etmeden, değer yargılarıyla çelişmeden aktarılacak özendirici tavırlar, hayat felsefesinin zenginliği doğru yansıtılır ve tutarlı bir şekilde sürdürülürse bu onlar için çıkış yoluna dönüşebilir.
”Aklın önemi vurgulansa da duygu ve düşünce terbiyesinin önceliği vardır”
Batıya katkı düşünenler, sahip oldukları değerleri evrensel değerlerle birlikte sunar ve çözüm olduğunu gösterebilirlerse, bu türden bir çareye kimse bigâne kalamaz. Eğer uzun süreli gözlem yapanları yanıltmadan, beklentilere cevap veren tutarlı yaklaşım sergilenirse inandırıcılık artar, olumlu katkı sağlanır.
Çünkü bizim medeniyetimizde, aklın önemi vurgulansa da duygu ve düşünce terbiyesinin önceliği vardır. Aklın yanında, kalp-iç dünyasının, bilimin yanında vahyin rehberliği esas alınır. Madde yanında mana, bedenin yanında ruhun ihtiyaçları nazara verilir. Dünyaya bu insani mesajları aktarmak isteyenler, ideallerini koruyabilirse, ihtiyaç duyulduğu anda toplumlara yol gösterici olabilir.
Çıkış yolu, yaşanan zorluklara rağmen yılmadan yüksek hedeflerini koruyarak topluma faydalı olma gayretinden geçiyor. Davranış hatalarından ve tepkisel hareketlerden kaçınan insanlara bu dönemde her şeyden daha fazla ihtiyaç var.
”Muhatabın genel durumunu göz ardı ederek atılacak her adım reaksiyonla karşılanabilir”
İslam coğrafyasına gelince, onlar dünyadaki birçok problemi çözecek kaynağa sahip olduğunun farkındakiler azınlıkta. Dini ideolojik bir enstrümana dönüştüren siyasiler, onu kısır çekişmelere alet ediyor, hayatını düzene sokamamış insanların verdiği görüntü bu değerleri itibarsızlaştırıyor.
İnsanların birbirinden karşılıklı istifade ettiği ortamlarda değer paylaşımı daha kolay yapılır. Yani insafla hareket edilirse en katı kalpleri bile yumuşatacak yollar bulunur, onların değerlerine önem verirseniz değerlerinizin önemi anlatılır. Yaklaşımınızla güven telkin ederseniz, onlarda güven hissi oluşturursunuz. Makul üslup, objektif duruş, önyargıdan uzak tutumunuzla aradaki mesafeyi kapatabilirsiniz.
Şartlar güncel ihtiyaçlar, herkesi yeniden kendine çeki düzen vermeye zorluyor. Bize ters gelen akide yanlışlarına takılmanın kimseye faydası yok. Aradaki farklardan dolayı bilhassa batı coğrafyasında moral değerleri aktarırken üslup çok iyi belirlenmeli, tutarlı davranışlarla avantajlı hale gelmeli.
İslam peygamberi (SAV) ile Hz. Mesih arasındaki mesajın örtüşme noktalarıyla yaklaşılmazsa kaş yapalım derken göz çıkarabiliriz. Muhatabın genel durumunu göz ardı ederek atılacak her adım reaksiyonla karşılanabilir. Semavi dinlerin bağlılarının özlerine dönmesi, peygamberlerin sunduğu mesajların süzgeçten geçirip billurlaşması ile bir uyanış hareketi başlayabilir. Dünyanın geleceğine olumlu katkı sunmak isteyenler, ayrışma yerine birleşme yollarını arayıp bulmalı. Sürekli yeni diyalog köprüleri kurmalı, kaybolmuş değerleri yeniden keşfine zemin hazırlamalı
”Ön yargıları kırıp suizanları kaldırmak için…”
İnanç-kültür değerine saygıyı esas almalı, herkese kendi kavramlarıyla hitap etmeli, daha sıcak ilişkiye girmeli, anlatacaklarını dinleyip daha yakından tanıma fırsatı bulmalı. Evlerimizi onlara açmalı, yaşam ortamlarında ziyaretlerle hassasiyetlerini öğrenmeli, önemsediğimiz konular hakkında onları bilgilendirmeli. Tavır ve davranışlarımızla onlarla karşılıklı ilişkiye açık olduğumuz gösterilmeli.
Ön yargıları kırıp suizanları kaldırmak için, önem verdiklerimizin arka planı makul izahlarla aktarılmalı. Onların ortaya koyduğu fikirlere açık olmalı, değer yargılarındaki hakikat tomurcuklarını yakalamaya çalışmalı. Farkına varmasalar bile düşünce dünyalarında uyanışa vesile olacak menfezler açmalı. Saldırı tarzındaki ifadelerden uzak durmalı, her anlayıştan insana müsamaha ve hoşgörü ile yaklaşmalı. Onları dinleyip değerli bulduğumuz yönleriyle mutabakatlar kurmalı.
Bunun için hizmet erlerine, yaşanan tüm problemlere rağmen yumuşak üsluptan ayrılmama, ortak paydalar etrafında buluşma öneriliyor. Gittikleri ülkelerin imkanlarından faydalanarak kendilerine yeni bir dünya kurmaya çalışan gönüllülerin, çocuk-yuva-dünya sevgisi gibi rahat ve rehavete sevk eden cezbedici güzelliklere kapılmadan yaşantısıyla modeller sunması gerekiyor.
”Tüm dünyaya kapılarını açıyor”
Ramazan ayını idrak ettiğimiz şu günlerde herkes bir diğeri ile kavgaya tutuşmuşken gönüllüler, cılız imkanlarla yaptıkları diyalog çalışmaları bir umut ışığı yakıyor. Bütün bu öğretilerle yetişmiş binlerce hizmet insanı, bu ayın bereketinden istifade için seferber oldu, kalplerini herkese açtılar. Toplu iftarlar, aile ziyaretleri, ev davetleriyle güzellikleri paylaşıp aydınlık bir dünya için harekete geçtiler.
Şimdi Respect Graduate School için yeni bir kampanya yapılıyor. Saygı kavramı etrafında herkesi toplanmaya çağıran bu okulun temelleri, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yıllarca döktüğü gözyaşları ile sulandı. Yaratıcıya ve insana saygı gibi herkese sıcak gelecek bir anlayışı esas alıyor, online yöntemleri kullanarak tüm dünyaya kapılarını açıyor. Türkçe, Arapça ve İngilizce eğitimlerle kimsenin yadırgamayacağı sahih bir din yorumunu insanlıkla buluşturmayı hedefliyor, büyüyüp gelişmek için yeni kaynaklar araştırıyor. Bu model, “tüm dinlerin saliklerinin saflaşıp ortak değerler etrafında toplanması” konusundaki Bediüzzaman’ın çağı aşkın hayalini gerçekleştirip dünyanın problemlerine çıkış yolu üretmeye hazırlanıyor.
*Fethullah Gülen Hocaefendi’nin “herkul.org” sitesindeki yazısından faydalanıldı.