Karar’dan Sema Kızılarslan’ın haberine göre Temmuzda görülen son duruşmada; sanıklardan Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy ve Alper Atay tahliye edilmişti. Yargılanan 22 tutuklu sanık arasında eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem de bulunuyor.
İddianamede; tetikçi Eray Özyağcı, onu olay yerine getiren ve ardından kaçıran Vedat Balkaya ile Suat Kurt, suikasti organize ettiği öne sürülen Doğukan Çep ve eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
Mahkeme kararlarına tepki gösteren Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş “Yargı süreci bu kadar hızlı ilerlerse, tarihin en kısa süren siyasi cinayet davası olarak kayıtlara geçecek” demişti.
Abla Selma Ateş ise, 30 Eylül’deki duruşmanın kritik bir dönemeç olduğuna dikkat çekti.
Adaletin tam anlamıyla tecelli etmediğinin altını çizen Ateş, şunları kaydetti: “İddianamenin hazırlanması için 15 ay bekledik ama 5 günlük bir duruşma sonucunda 11 kişi serbest kaldı. Yargı üzerindeki siyasi el kalkmadı. Dava sürecinin çok hızlı bir şekilde sonuçlanmaya doğru gittiğini düşünüyorum. Üç buçuk ayda bitirilmek üzere. 30 Eylül’de bu davanın üzerini örtüp kapatacaklar. Bu durum tabii ki bizi çok üzüyor. Çünkü istediğimiz adalet bu değil. Doğal akışında ilerlemedi süreç. Müdahaleler oldu. Tutukluların rahat tavırları, üzerlerindeki marka kıyafetler, sanki cezaevinde değil de dışarıdaymış gibi rahat hareket etmeleri bunu kanıtlıyordu. Avukatlar tutukluları alkışlayarak mahkeme salonundan çıkardı. Bize adeta ‘Sinan Ateş kendi kendini öldürdü’ mesajı vermeye çalıştılar. Olayı belli bir kişiye yükleme çabaları vardı.”
‘Azmettiriciler serbestçe dolaşıyorZ’
Olayın tüm faillerinin henüz yakalanmadığını ve gerçek azmettiricilerin serbestçe dolaştığını vurgulayan Selma Ateş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ömer Şanlı hâlâ sosyal medyada hakaret ve tehdit dolu paylaşımlar yapıyor. Olcay Kılavuz’un evinde yakalanan katili saklaması ama adının mahkemede geçmemesi de bir başka çarpıcı detay. Avukatların bu durumu dile getirdiğinde hakimin tepkisi, yargı sürecinin baştan sona yönlendirildiğini gösteriyordu. Korunan insanlar var ve konuşmaları engelleniyor. Bir kişi konuşsa, diğerleri de ip söküğü gibi gelecektir. Olayın arkasındaki siyasilere ve ülkü ocakları bağlantılarına hâlâ ulaşamadık. Sayın Cumhurbaşkanının söylediği gibi ‘Cezasız kalan her suç, failini cesaretlendirir.’ Bugün yaşanan süreçte, insan hayatının ne kadar değersiz olduğunu bir kez daha görüyoruz. Aynı camiada büyüdük. Ama kardeşimi sokak ortasında vuranlar teröristler değil, MHP içinde yer alan kişilerdi. Bir başsağlığı bile dilemediler. Sinan Ateş’in adı asla unutulmayacak. Bu dava, Türkiye’nin aydınlığa çıkma meselesi. Bugün Sinan Ateş, yarın bir gazeteci, öbür gün bir doktor…”