Çocukken Nazilerden kaçmak zorunda kalan ve İnsan Hakları İzleme Örgütü kurucularından Aryeh Neier, CNN’e verdiği röportajda İsrail’in Gazze’de yaptıklarının neden soykırım olduğunu açıkladı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldıları devam ediyor. Refah kentindeki çadır bölgesine düzenlenen hava saldırısında 40 kişi hayatını kaybetti. Ölenlerin çoğu çıkan yangında can verdi. Saldırıda en az 65 kişi yaralandı.
İsrail’in Filistin halkına yönelik artan saldırılarına Yahudi toplumundan da büyük tepki var. İnsan hakları konusunda çalışmalarıyla bilinen, Holocaust’dan kurtulabilmiş isimlerden Neier Almanya’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak doğdu ve 1939’da iki yaşındayken Nazilerin zulmünden kaçarak mülteci olmak zorunda kaldı.
Aryeh Neier, CNN’e verdiği röportajda İsrail’in soykırıma teşebbüs etmekle suçlu olduğunu söyledi.
Neier, Güney Afrika’nın UCM’de açmış olduğu davaya başta destek vermediğini çünkü İsrail’in kendini savunma hakkı olduğunu ve Hamas’ı bir daha böyle bir şeyin yaşanmaması için etkisiz hale getirmeye hakkı olduğunu düşündüğünü söyledi.
Fakat İsrail’in kullandığı çok büyük silahların sivillerin yoğun olarak yaşandığı yerlere atılmasını doğru bulmadığını bu silahların iki futbol sahası uzaklıktaki insanları bile öldürebildiği söyledi. Neier, yine de İsrail’in yaptığı bu orantısız saldırıların soykırım suçu için yeterli olmadığını söyledi.
Neier, fikrini değiştiren şeyin ise İsrail’in belirli bir süre boyunca Gazze’ye insani yardımın gitmesini engellemesi olduğunu söyledi. Bu politikanın sonucunda en çok zararı Hamas’ın değil küçük çocukların gördüğünü söyledi. Küçük çocukların ya açlıktan öleceğini yada bu yetersiz beslenmesinin ömür boyu etkilerini göreceğini söyleyen Neier, insani yardımın ağır bir şekilde engellenmesinin bir soykırım dönüştüğünü söyledi.
CNN sunucusu Fareed Zakaria, Neier’e İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “Gazze Şeridi’nin tamamen kuşatılması emrini verdim. Elektrik yok, yiyecek yok, yakıt yok, her şey kapalı olacak. İnsan hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket ediyoruz.” sözlerini hatırlattı ve bu şekilde bir süreç yaşanmış olabilir ama sonrasında buna son verildi dedi.
Neier; içeri girmesine izin verilen suyun, gıdanın ve yakıtın 2 milyondan fazla olan popülasyon için fazlasıyla yetersiz olduğunu söyledi. ABD ve BM’den birçok yetkilinin de Gazze’de açlık yaşandığını itiraf ettiklerini belirtti.
Gazze’deki çiftliklerin ve seraların yok edilmesi, çok sayıda yardım çalışanının öldürülmesi, yardım dağıtmakla görevli kurumun çalışamaz hale getirilmesi, ABD ve diğer ülkelerin bu kuruma yardım etmesinin önüne geçilmesi neticesinde Gazze’de gıda, su, yakıt, sağlık ve temizlik malzemesi konusunda sıkıntılar yaşandığını söyledi.
Netanyahu’nun İsrail ordusunun çok ahlaklı davrandığı söylemi ile ilgili fikri sorulan Neier, “Bunu sadece o söyler, başkalarının söyleyeceğini düşünmüyorum.” dedi. Neier, Batı Şeria’daki yerleşimcilere dikkat çekti ve onların Gazze’ye gidecek insani yardımları engellediğini söyledi.
Neier, İsrail ordusunun bu yerleşimcilere müdahale etmediği gibi onlara yardım ettiğini söyledi. Batı Şeria’da İsrail ordusunu, yerleşimcilerle işbirliği yaparak Filistinlileri öldürmekle suçladı.
İsrail devletinin yaşananlarla ilgili herhangi bir soruşturma açmadığına değinen Neier; ayrıca İsrail’e güvenmediğini, geçmişte birçok suistimal yaşandığını ve o yaşanan istismarlarla ilgili de düzgün bir soruşturmanın yapılmadığı söyledi.
Netanyahu’nun UCM savcısını antisemitik ilan etmesiyle ilgili Neier şunları söyledi: Antisemitizm kavramının İsrail’in politikalarını eleştiren insanlara karşı yöneltilmesi, antisemitizm kavramının kendisine zarar veriyor.”
İsrail’i bu kavramın içini boşaltmakla suçlayan Neier, İsrail’deki hükümetin diğer ülkelerdeki hükümetlerle aynı standartlarla sorumlu tutulmasının gerektiğini söyledi.
“İsrail hükümeti bazı antisemitiklerle çok iyi anlaşıyor. Örneğin Başbakan Netanyahu, Victor Orban gibi antisemitik isimlerle ilişkileri gayet iyi geliştirdi.” diyen Neier UCM üyelerini antisemitik olmakla suçlamanın absürd olduğunu söyledi. Neier ayrıca Yahudilerin sadece herkesin haklarına saygı duymakla güven içinde olabilceklerini ifade etti.
