Deniz Yücel, 15 Temmuz sonrasında 14 Şubat 2017 tarihinde “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarından 27 Şubat tarihinde tutuklanmıştı. Yücel, bir yıl Silivri Cezaevi’nde kaldıktan sonra Almanya’nın diplomatik baskısıyla 1 yıl sonra serbest kalmıştı.
Yücel, hakkında yakalama kararı çıktıktan sonra avukat arayışını ve kendinden istenen ücretle ilgili X hesabından paylaşımda bulundu. Hakkındaki yakalama kararının kaldırılması için 100 bin Euro istendiğini anlatan Yücel, gündemdeki bir isme işaret etti: “Van’da seçmen iradesini gasp etme teşebbüsüyle ilgili bir isim tekrar gündem oldu. Bir dönem babamın partisinden olan, çok sonralar AKP’ye katılan, şimdi zorba düzenin en zorbalarından. Kendisiyle hiç dolaylı dolaysız temasım olmadı. Ama olabilirdi. Anlatayım”
Yücel, hakkındaki yakalama kararı sonrasında avukat arayışını şöyle anlattı:
“2016 Aralık ayında Sabah gazetesinin bir haberiyle hakkımda yakalama kararı çıktığını öğrenmiştim. Ulaştığım avukat arkadaşlar bile Olağanüstü Hal’e işaret ederek “Türkiye’de hukuk askıya alındı, bizim yapacağımız bir şey yok, olsa olsa Almanlar yardım ederler” demişlerdi.
Bunun üzerine Alman diplomatlarından yardım rica ettim. İstanbul’da, Almanya’nın ev sahipliğide bir “çözüm” arayışına girdim. Bir yandan Alman hükümeti diplomatik kanalları zorluyordu, öte yandan biz başka kanallardan iktidar çevrelerine ulaşmaya çalışıyorduk.
‘Aracı 100 bin euro istedi’
Ocak 2017’e girdiğimizde bir aracı, ilginç bir teklifte bulundu: 100 bin Euro karşılığında çözümün mümkün olduğunu söylüyordu. Acil davranmamız gerektiğini, meseleyi Nisan ayında gerçekleşecek anayasa referandum öncesi gündem konusu olmadan halletmek gerektiğini savunuyordu.
O günlerde “F… borsası” kavramı henüz yoktu. Avukat masrafında söz ettiğini zannediyor, Avrupa’da yetişmiş birinin saflığıyla, “Bu erken aşamada çok yüksek rakam değil mi?” diye soruyordum. Sonunda bana Bilal’e anlattır gibi anlattı: Rüşvetten bahsediyordu!
‘Aracı rüşveti kime vereceğini anlattı’
İlk şaşkınlıktan sonra teklifin ciddiyetini öğrenmek istedim: Kime rüşvet verecekti? Aracı, isim vermek istemedi, ben ısrar ettim, “Aksi taktirde bu görüşme burada biter” dedim, nihayet kabul etti. Para karşılığında hakkımdaki soruşturmayı kapattırma gücüne sahip olan iki bilinen isim telaffuz etti. İkisini de henüz iktidar safına geçmelerinde önce yakından tanıdığını, nereden tanıştıklarını ikna edici bir şeklide açıkladı.
Bu kişiden umduğumuz türden bir yardım teklifi değildi bu. O anın şaşkınlığıyla maalesef gerekli gazetecilik refleksini gösteremedim: “Daha önceden bu isimlerle benzer işler yaptınız mi?” diye sormadım. (Cevap alır mıydım ayrı, ama sormalıydım.)
Çalıştığım gazeteye durumu bildirdim. Arkadaşlar çaresizlik ve kaygıdan teklifi konuşmaya açıktılar. Ancak ben biraz üzerine düşündükten sonra kesin karara vardım: Ahlaki nedenlerden dolayı kabul edilemezdi! Böylece bu ilişkiyi kestik.
(Sonrası malum. Ve gazetenin sonra üstlendiği masrafların toplamı bu miktarın çok üstündeydi. Ama girdiğimiz onurlu bir mücadeleydi.) /
Doğru anlaşılsın: Aracıyı biz devreye sokmuştuk; onun ağzından bile “Evet, geçmişte bu kişilere rüşvet aktarmada arabuluculuk yaptım, para karşılığında hukuki sürecleri durduklarını biliyorum” sözünü duymadım.
‘Bu kişinin malvarlığı araştırılsın’
Söz konusu zattın rüşvet aldığını kesin bilgiyle iddia edemem yani Bu yüzden ismi açıkça vermiyorum. Ama Türkiye tekrar adalete kavuşursa bu kişinin malvarlığı ciddi bir araştırmaya değer olduğunu düşünüyorum. Kendisi bir şeyleri “kayda almayı” sever. Bu zan da kayda geçsin. ”
Yücel’in iddiaları, ve “kayda almayı sever” ayrıntısı Ankara kulislerinde, “sözü edilen kişi Mehmet Uçum mu?” sorusunu akıllara getirdi. Yücel’in yargılandığı dönem Cumhurbaşkanı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum, AYM’nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararını değerlendirirken, “(Deniz Yücel) soruşturmasının kendine özgü bir dinamiği, gizli yanları var. İddianamenin çıkmaması delil yok demek değildir.” ifadelerini kullanmıştı.
****
Almanya’ya gitmeden önce Türkiye İşçi Partisi’ne üye olan Deniz Yücel’in babası Ziya Yücel, Almanya’da ise Frankfurt Türkevi’nin aktif üyelerindendi. Baba Yücel, oğlunun cezaevinden tahliye edilmesinden kısa süre sonra hayatını kaybetmişti.