Sır gibi saklanan ihbarcı binbaşı O.K.’nin ifadesini Yenişafak yayınladı. Satır aralarında kontrollü darbe ortaya çıktı.
Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in ifadelerinde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargâh’a geldiğinde “darbe olabileceği” bilgisini aktardığına ilişkin herhangi bir söz yer almadı. Bu ifadenin ardından; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, 14.30’da öğrendiği “darbe olabileceği” istihbaratını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’a neden bildirmediği sorusu yanıtını bekliyor. Buna karşılık Fidan’ın savcılığa ve TBMM Darbe Komisyonu’na tanık olarak ifade vermekten kaçınması dikkat çekiyor.
KONTROLLÜ DARBE
O.K.’nin ifadesi bugüne kadar sır gibi saklanmıştı ancak Yenişafak yayınladı. Böylece darbenin saatler öncesinde bilindiği ve kontrollü biçimde yol verildiği netleşti. Erdoğan ve ekibinin “Eniştemden öğrendim” tezi de çökmüş oldu.
YENİŞAFAK YAYINLADI
Yenişafak gazetesi, dün Binbaşı O.K’nin ifadesini yayımladı.
DARBE İHBARINI MİT’E 14.30’DA YAPMIŞ
O.K. darbe girişimiyle ilgili bilgi aldıktan sonra MİT’e gidişini şöyle anlattı:
“Saat 13.55 (15 Temmuz 2016) gibi izinsiz mesaiyi terk ettim. Deniz Binbaşı’ya “ben uçamam” şeklinde mesaj attım. Bindiğim taksi beni saat 14.20 gibi MİT’in kapısına bıraktı. Kapıdaki görevliye kimliğimi göstererek “TSK içindeki paralelcilerle ilgili bilgi vermek için geldim” dedim. 14.30’u biraz geçe beni içeri aldılar, güvenlik kapılarından geçtik ve toplantı odasına vardık. Gelen 2 kişiye “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum” dedim. Bana ne olabileceğini sordular. Büyük bir faaliyet olabileceğini hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. Bu kişi bana ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordu. Ben de “çok kan akacak” dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında F..Ö’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.”
DİNLEME CİHAZI TAKMAK İSTEDİLER
Daha sonra tek bir şahıs geldi, ona da aynısını anlattım. En son hepsinden daha kıdemli olduğunu düşündüğüm uzun boylu 4 kişi geldi. Gelen son kişi önce beni sonra benim üzerimden Deniz Aldemir’i sorguladı. Yani bizim mental olarak aklımızın başımızda olup olmadığını, halüsinasyon görüp görmediğimi test etmeye çalıştı. 3. şahıs Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. 4. gelen şahıs Deniz Aldemir’i ‘bir arayalım olayı netleştirmeye çalışalım’ dedi. Ben de kendi telefonumdan onlar yanımdayken aradım. Aldemir, ‘Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun’ dedi. Uzun olan adam bana dinleme cihazı takılmasını kabul edip etmeyeceğimi sordu. Ben önce tereddüt ettim ama sonra kabul ettim.
19.00 gibi nizamiyeye döndüm. Aldemir yanımdayken Murat Bolat’ın çağırdığını söyledi. Yarım saat sonra tekrar geldi. “Uçuşumuz var hemen gidiyoruz” dedi. Kendisinden bilgi almak amacıyla “Şu telefonlarımızı kapatalım, tam olarak ne yapacağız bilgi verir misin” dedim. O da “Komutan ne görev verirse onu yapacağız” karşılığını verdi.
‘PASTACI’YI ARADIM, GELİP BENİ ALDI
Karanlıktan fırsat bulup dışarı çıktım ve kendini “Pastacı” olarak tanıtan MİT’çiyi arayarak olanları aktardım, “Akıncı’ya geçecekler” dedim. “Tamam derhal kışlayı terk et ve kesinlikle uçuşa katılma. Seni bıraktığımız yere gel, seni oradan aldıracağız” dedi. Karanlıktan istifade sağdan soldan nizamiyeye ulaştım. MİT’in beni bıraktığı yere gittim. 15- 20 dakika sonra MİT’ten gelip beni aldılar. 2 saate yakın Ankara içerisinde dolaştık.
Ankara içerisinde dolaşırken saat 23.30 sıralarında beni dolaştıran MİT görevlisi “O şahısları bir ara sor bakalım faaliyetlerini öğrenmeye çalış” dedi. Aldemir’i aradım, gözlük bulamadığım için uçuşa çıkamadığımı söyledim. “Tamam dostum boşver” dedi. En son Murat Bolat’ı aradım ona da aynısını söyledim. O da “Bana niye gelmedin, ben sana gözlük ayarlardım” dedi. Biraz duraksadı peşinden de “S. git şerefsiz” diyerek hakaret etti ve telefonu kapattı. Bu sırada saat 00.30 idi.”
Sır gibi saklanan ihbarcı binbaşı O.K.’nin ifadesini Yenişafak yayınladı. Satır aralarında kontrollü darbe ortaya çıktı.
Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in ifadelerinde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargâh’a geldiğinde “darbe olabileceği” bilgisini aktardığına ilişkin herhangi bir söz yer almadı. Bu ifadenin ardından; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, 14.30’da öğrendiği “darbe olabileceği” istihbaratını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’a neden bildirmediği sorusu yanıtını bekliyor. Buna karşılık Fidan’ın savcılığa ve TBMM Darbe Komisyonu’na tanık olarak ifade vermekten kaçınması dikkat çekiyor.
KONTROLLÜ DARBE
O.K.’nin ifadesi bugüne kadar sır gibi saklanmıştı ancak Yenişafak yayınladı. Böylece darbenin saatler öncesinde bilindiği ve kontrollü biçimde yol verildiği netleşti. Erdoğan ve ekibinin “Eniştemden öğrendim” tezi de çökmüş oldu.
YENİŞAFAK YAYINLADI
Yenişafak gazetesi, dün Binbaşı O.K’nin ifadesini yayımladı.
DARBE İHBARINI MİT’E 14.30’DA YAPMIŞ
O.K. darbe girişimiyle ilgili bilgi aldıktan sonra MİT’e gidişini şöyle anlattı:
“Saat 13.55 (15 Temmuz 2016) gibi izinsiz mesaiyi terk ettim. Deniz Binbaşı’ya “ben uçamam” şeklinde mesaj attım. Bindiğim taksi beni saat 14.20 gibi MİT’in kapısına bıraktı. Kapıdaki görevliye kimliğimi göstererek “TSK içindeki paralelcilerle ilgili bilgi vermek için geldim” dedim. 14.30’u biraz geçe beni içeri aldılar, güvenlik kapılarından geçtik ve toplantı odasına vardık. Gelen 2 kişiye “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum” dedim. Bana ne olabileceğini sordular. Büyük bir faaliyet olabileceğini hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. Bu kişi bana ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordu. Ben de “çok kan akacak” dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında F..Ö’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.”
DİNLEME CİHAZI TAKMAK İSTEDİLER
Daha sonra tek bir şahıs geldi, ona da aynısını anlattım. En son hepsinden daha kıdemli olduğunu düşündüğüm uzun boylu 4 kişi geldi. Gelen son kişi önce beni sonra benim üzerimden Deniz Aldemir’i sorguladı. Yani bizim mental olarak aklımızın başımızda olup olmadığını, halüsinasyon görüp görmediğimi test etmeye çalıştı. 3. şahıs Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. 4. gelen şahıs Deniz Aldemir’i ‘bir arayalım olayı netleştirmeye çalışalım’ dedi. Ben de kendi telefonumdan onlar yanımdayken aradım. Aldemir, ‘Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun’ dedi. Uzun olan adam bana dinleme cihazı takılmasını kabul edip etmeyeceğimi sordu. Ben önce tereddüt ettim ama sonra kabul ettim.
19.00 gibi nizamiyeye döndüm. Aldemir yanımdayken Murat Bolat’ın çağırdığını söyledi. Yarım saat sonra tekrar geldi. “Uçuşumuz var hemen gidiyoruz” dedi. Kendisinden bilgi almak amacıyla “Şu telefonlarımızı kapatalım, tam olarak ne yapacağız bilgi verir misin” dedim. O da “Komutan ne görev verirse onu yapacağız” karşılığını verdi.
‘PASTACI’YI ARADIM, GELİP BENİ ALDI
Karanlıktan fırsat bulup dışarı çıktım ve kendini “Pastacı” olarak tanıtan MİT’çiyi arayarak olanları aktardım, “Akıncı’ya geçecekler” dedim. “Tamam derhal kışlayı terk et ve kesinlikle uçuşa katılma. Seni bıraktığımız yere gel, seni oradan aldıracağız” dedi. Karanlıktan istifade sağdan soldan nizamiyeye ulaştım. MİT’in beni bıraktığı yere gittim. 15- 20 dakika sonra MİT’ten gelip beni aldılar. 2 saate yakın Ankara içerisinde dolaştık.
Ankara içerisinde dolaşırken saat 23.30 sıralarında beni dolaştıran MİT görevlisi “O şahısları bir ara sor bakalım faaliyetlerini öğrenmeye çalış” dedi. Aldemir’i aradım, gözlük bulamadığım için uçuşa çıkamadığımı söyledim. “Tamam dostum boşver” dedi. En son Murat Bolat’ı aradım ona da aynısını söyledim. O da “Bana niye gelmedin, ben sana gözlük ayarlardım” dedi. Biraz duraksadı peşinden de “S. git şerefsiz” diyerek hakaret etti ve telefonu kapattı. Bu sırada saat 00.30 idi.”
Sır gibi saklanan ihbarcı binbaşı O.K.’nin ifadesini Yenişafak yayınladı. Satır aralarında kontrollü darbe ortaya çıktı.
Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in ifadelerinde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargâh’a geldiğinde “darbe olabileceği” bilgisini aktardığına ilişkin herhangi bir söz yer almadı. Bu ifadenin ardından; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, 14.30’da öğrendiği “darbe olabileceği” istihbaratını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’a neden bildirmediği sorusu yanıtını bekliyor. Buna karşılık Fidan’ın savcılığa ve TBMM Darbe Komisyonu’na tanık olarak ifade vermekten kaçınması dikkat çekiyor.
KONTROLLÜ DARBE
O.K.’nin ifadesi bugüne kadar sır gibi saklanmıştı ancak Yenişafak yayınladı. Böylece darbenin saatler öncesinde bilindiği ve kontrollü biçimde yol verildiği netleşti. Erdoğan ve ekibinin “Eniştemden öğrendim” tezi de çökmüş oldu.
YENİŞAFAK YAYINLADI
Yenişafak gazetesi, dün Binbaşı O.K’nin ifadesini yayımladı.
DARBE İHBARINI MİT’E 14.30’DA YAPMIŞ
O.K. darbe girişimiyle ilgili bilgi aldıktan sonra MİT’e gidişini şöyle anlattı:
“Saat 13.55 (15 Temmuz 2016) gibi izinsiz mesaiyi terk ettim. Deniz Binbaşı’ya “ben uçamam” şeklinde mesaj attım. Bindiğim taksi beni saat 14.20 gibi MİT’in kapısına bıraktı. Kapıdaki görevliye kimliğimi göstererek “TSK içindeki paralelcilerle ilgili bilgi vermek için geldim” dedim. 14.30’u biraz geçe beni içeri aldılar, güvenlik kapılarından geçtik ve toplantı odasına vardık. Gelen 2 kişiye “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum” dedim. Bana ne olabileceğini sordular. Büyük bir faaliyet olabileceğini hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. Bu kişi bana ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordu. Ben de “çok kan akacak” dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında F..Ö’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.”
DİNLEME CİHAZI TAKMAK İSTEDİLER
Daha sonra tek bir şahıs geldi, ona da aynısını anlattım. En son hepsinden daha kıdemli olduğunu düşündüğüm uzun boylu 4 kişi geldi. Gelen son kişi önce beni sonra benim üzerimden Deniz Aldemir’i sorguladı. Yani bizim mental olarak aklımızın başımızda olup olmadığını, halüsinasyon görüp görmediğimi test etmeye çalıştı. 3. şahıs Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. 4. gelen şahıs Deniz Aldemir’i ‘bir arayalım olayı netleştirmeye çalışalım’ dedi. Ben de kendi telefonumdan onlar yanımdayken aradım. Aldemir, ‘Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun’ dedi. Uzun olan adam bana dinleme cihazı takılmasını kabul edip etmeyeceğimi sordu. Ben önce tereddüt ettim ama sonra kabul ettim.
19.00 gibi nizamiyeye döndüm. Aldemir yanımdayken Murat Bolat’ın çağırdığını söyledi. Yarım saat sonra tekrar geldi. “Uçuşumuz var hemen gidiyoruz” dedi. Kendisinden bilgi almak amacıyla “Şu telefonlarımızı kapatalım, tam olarak ne yapacağız bilgi verir misin” dedim. O da “Komutan ne görev verirse onu yapacağız” karşılığını verdi.
‘PASTACI’YI ARADIM, GELİP BENİ ALDI
Karanlıktan fırsat bulup dışarı çıktım ve kendini “Pastacı” olarak tanıtan MİT’çiyi arayarak olanları aktardım, “Akıncı’ya geçecekler” dedim. “Tamam derhal kışlayı terk et ve kesinlikle uçuşa katılma. Seni bıraktığımız yere gel, seni oradan aldıracağız” dedi. Karanlıktan istifade sağdan soldan nizamiyeye ulaştım. MİT’in beni bıraktığı yere gittim. 15- 20 dakika sonra MİT’ten gelip beni aldılar. 2 saate yakın Ankara içerisinde dolaştık.
Ankara içerisinde dolaşırken saat 23.30 sıralarında beni dolaştıran MİT görevlisi “O şahısları bir ara sor bakalım faaliyetlerini öğrenmeye çalış” dedi. Aldemir’i aradım, gözlük bulamadığım için uçuşa çıkamadığımı söyledim. “Tamam dostum boşver” dedi. En son Murat Bolat’ı aradım ona da aynısını söyledim. O da “Bana niye gelmedin, ben sana gözlük ayarlardım” dedi. Biraz duraksadı peşinden de “S. git şerefsiz” diyerek hakaret etti ve telefonu kapattı. Bu sırada saat 00.30 idi.”
Sır gibi saklanan ihbarcı binbaşı O.K.’nin ifadesini Yenişafak yayınladı. Satır aralarında kontrollü darbe ortaya çıktı.
Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak ve dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in ifadelerinde, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Karargâh’a geldiğinde “darbe olabileceği” bilgisini aktardığına ilişkin herhangi bir söz yer almadı. Bu ifadenin ardından; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, 14.30’da öğrendiği “darbe olabileceği” istihbaratını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’a neden bildirmediği sorusu yanıtını bekliyor. Buna karşılık Fidan’ın savcılığa ve TBMM Darbe Komisyonu’na tanık olarak ifade vermekten kaçınması dikkat çekiyor.
KONTROLLÜ DARBE
O.K.’nin ifadesi bugüne kadar sır gibi saklanmıştı ancak Yenişafak yayınladı. Böylece darbenin saatler öncesinde bilindiği ve kontrollü biçimde yol verildiği netleşti. Erdoğan ve ekibinin “Eniştemden öğrendim” tezi de çökmüş oldu.
YENİŞAFAK YAYINLADI
Yenişafak gazetesi, dün Binbaşı O.K’nin ifadesini yayımladı.
DARBE İHBARINI MİT’E 14.30’DA YAPMIŞ
O.K. darbe girişimiyle ilgili bilgi aldıktan sonra MİT’e gidişini şöyle anlattı:
“Saat 13.55 (15 Temmuz 2016) gibi izinsiz mesaiyi terk ettim. Deniz Binbaşı’ya “ben uçamam” şeklinde mesaj attım. Bindiğim taksi beni saat 14.20 gibi MİT’in kapısına bıraktı. Kapıdaki görevliye kimliğimi göstererek “TSK içindeki paralelcilerle ilgili bilgi vermek için geldim” dedim. 14.30’u biraz geçe beni içeri aldılar, güvenlik kapılarından geçtik ve toplantı odasına vardık. Gelen 2 kişiye “Bir helikopter Hakan Fidan’ı alacak, diğer helikopterin ne yapacağını bilmiyorum” dedim. Bana ne olabileceğini sordular. Büyük bir faaliyet olabileceğini hatta darbe faaliyeti olabileceğini söyledim. Bu kişi bana ‘Hakan Fidan’ı almaktan kasıt ne?’ diye sordu. Ben de “çok kan akacak” dediklerine göre bu faaliyetin iyi niyetli bir faaliyet olmadığını söyledim. Hatta kendilerine YAŞ kararlarında F..Ö’cülere karşı büyük bir temizlik olabileceği sürekli yazılıyor, bu nedenle YAŞ öncesinde bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim.”
DİNLEME CİHAZI TAKMAK İSTEDİLER
Daha sonra tek bir şahıs geldi, ona da aynısını anlattım. En son hepsinden daha kıdemli olduğunu düşündüğüm uzun boylu 4 kişi geldi. Gelen son kişi önce beni sonra benim üzerimden Deniz Aldemir’i sorguladı. Yani bizim mental olarak aklımızın başımızda olup olmadığını, halüsinasyon görüp görmediğimi test etmeye çalıştı. 3. şahıs Deniz Aldemir ve Murat Bolat’ın telefon numaralarını aldı. 4. gelen şahıs Deniz Aldemir’i ‘bir arayalım olayı netleştirmeye çalışalım’ dedi. Ben de kendi telefonumdan onlar yanımdayken aradım. Aldemir, ‘Kuvvet Komutanı gelecek, ona arz edeceğim sen de komutan olarak burada bulun’ dedi. Uzun olan adam bana dinleme cihazı takılmasını kabul edip etmeyeceğimi sordu. Ben önce tereddüt ettim ama sonra kabul ettim.
19.00 gibi nizamiyeye döndüm. Aldemir yanımdayken Murat Bolat’ın çağırdığını söyledi. Yarım saat sonra tekrar geldi. “Uçuşumuz var hemen gidiyoruz” dedi. Kendisinden bilgi almak amacıyla “Şu telefonlarımızı kapatalım, tam olarak ne yapacağız bilgi verir misin” dedim. O da “Komutan ne görev verirse onu yapacağız” karşılığını verdi.
‘PASTACI’YI ARADIM, GELİP BENİ ALDI
Karanlıktan fırsat bulup dışarı çıktım ve kendini “Pastacı” olarak tanıtan MİT’çiyi arayarak olanları aktardım, “Akıncı’ya geçecekler” dedim. “Tamam derhal kışlayı terk et ve kesinlikle uçuşa katılma. Seni bıraktığımız yere gel, seni oradan aldıracağız” dedi. Karanlıktan istifade sağdan soldan nizamiyeye ulaştım. MİT’in beni bıraktığı yere gittim. 15- 20 dakika sonra MİT’ten gelip beni aldılar. 2 saate yakın Ankara içerisinde dolaştık.
Ankara içerisinde dolaşırken saat 23.30 sıralarında beni dolaştıran MİT görevlisi “O şahısları bir ara sor bakalım faaliyetlerini öğrenmeye çalış” dedi. Aldemir’i aradım, gözlük bulamadığım için uçuşa çıkamadığımı söyledim. “Tamam dostum boşver” dedi. En son Murat Bolat’ı aradım ona da aynısını söyledim. O da “Bana niye gelmedin, ben sana gözlük ayarlardım” dedi. Biraz duraksadı peşinden de “S. git şerefsiz” diyerek hakaret etti ve telefonu kapattı. Bu sırada saat 00.30 idi.”