Akar’ın kelepçelendiğini söylediği anlarda üniformasını çıkarıp eşofman giyip namaz kıldığı ortaya çıktı.
Akar’a, darbe girişiminin kilit isimleri olarak görülen Kubilay Selçuk, Gökhan Sönmezateş ve Mehmet Dişli tarafından 1 Ağustos’taki Akıncı Davası’na kadar süre verildiği değerlendirmesi gündeme geldi.
Odatv’den Müyesser Yıldız, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında Akar’ın verdiği yanıtı şu şekilde değerlendirdi:
“…Akar, bir başka soruya cevabında yine detaylı şekilde makamında nasıl derdest edildiğini anlatıyor.
Karargâhı basan Özel Kuvvetler’den “ürkütücü yüzlü” Albay Fırat Alakuş’un, “Bir Genelkurmay Başkanının derdest edilmesi düşünülecek şey değil” demesini geçelim.
Akar’ın “kalbi” olarak nitelendirdiği öne sürülen Mehmet Dişli Genelkurmay çatı davasında bugün anlattı; Akar o gece abdest tazelemiş, namaz kılmış. Dahası özel kalemde görevli astsubaylardan birisinin ifadesinde geçiyor; Akar namaz kılmaya giderken üniformasını çıkarıp, eşofmanını giymiş. Böylesi şiddet uygulayanlar bunlara nasıl izin verdi ve o saatte bu neyin namazıydı?
Akar’ın, darbeci Mehmet Dişli’yle Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne gidişi… Akar, TBMM’ye gönderdiği cevapta, Savcılığa verdiği ifadeyi tekrarlayıp, “Başbakanlık Müsteşarı ile başbaşayken, Dişli’nin gözaltına alınmasının uygun olacağını söyledim. Bilahare gözaltına alındığını öğrendim” diyor.
Mehmet Dişli bugün duruşmada bir kez daha helikopterle Çankaya Köşkü’ne gidişlerine ve orada saat 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptığına dair iddialarını tekrarladı. Helikoptere bindiklerinde yorgun bir şekilde arkasına dayanmış olan Akar’ın, “Sağol evlât. Hazırlık yaptın mı, ne anlatacağız?” dediğini söyledi. Çankaya Köşkü’ndeyken de Akın Öztürk’ün Akıncı Üssü’nden arayıp, “İşim bitti, oraya gelmek istiyorum” demesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında olan Akar’a gidip, durumu bildirdiğini, onun da “gelsin” talimatı verdiğini, Öztürk havalanacağı sırada ateş açılması üzerine sadece Akar değil, Başbakan ve bakanların da Eskişehir’le görüştüğünü anlattı.
Akar’ın cevaplarından Genelkurmay çatı davasına geçelim.
Gökhan Sönmezateş, o gece kendilerini 4 saat Çiğli Üssü’nde bekleten emrin Akıncı Üssü’nden geldiğini tekrarlarken, “Bekletenler sivil değil, askerdi. Bizi bekleten üst akıl halen görevde. Talimat Harekat Merkezi’nden geldi, ama onun da bir üstü vardı. O generalin kendisinin konuşmasını bekliyorum” dedi. Sönmezateş’in savunmasında en dikkat çekici kısım ise şuydu:
“Cesur Yürek” filminden söz edip, William Wallace’ın düşmanla savaşırken, maskesini düşürdüğü kişinin kendi kralı olduğunu gördüğünü hatırlattı. Mahkeme Başkanı, “Kralınız kim?” sorusunu yöneltti. Sönmezateş, “Akıncı Davası’na bırakalım” karşılığını verdi.
Sönmezateş bugünkü duruşmada da Akar ile darbeciler arasında “sekreterya” görevini yaptığını belirten Mehmet Dişli’ye şu ilginç soruları yöneltti:
– Hüseyin Yarbay o gece sizinle miydi? (Dişli: Kesinlikle öyle biri yok).
– Genelkurmay Başkanı’ndan ne kadar ayrı kaldınız? Neden her defasında sizi gönderdi, telefon irtibatı kuramıyor muydunuz?
– Sizin gözlemlerinize göre, Akar darbeye katılmış mıdır, katılmamış mıdır?
Kubilay Selçuk’a gelince;
O gece Akar ve darbeciler arasında “Komutanın verdiği talimatlar gereği” gidip, geldiğini savunurken, kendisini suçlamasına ilişkin olarak aynen Dişli gibi, Akar’ın “travma” geçirdiğini ima etti.
Birçok önemli soruyu, “Akıncı davasında cevaplamak istiyorum” diye geçiştiren Selçuk, 15 Temmuz’da darbe bildirisinin okunacağı salonu hazırlayan ve kendisine darbe bildirisini veren “uzun saçlı” kişiyi dahi hatırlamadı. Avukatların ısrarlarına, “Akıncı davasının konusu” cevabını verdi. Mahkeme Başkanının, “Bu davayı da ilgilendiriyor” uyarısı üzerine, “Yani cevaplamamı istiyorsunuz” diyerek, anlatmaya başlamıştı ki, Başkan bu defa, “Susma hakkı” olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Selçuk şunu söyledi:
“O zaman Akıncı’ya bırakalım.”
Bunlardan çıkan sonuç mu?
Akıncı davası 1 Ağustos’ta başlayacak… Ve anlaşılan o ki, darbenin kritik isimleri, konuşması ya da bir şeyler yapması için Akar’a bu tarihe kadar süre veriyor!..
Akar’ın kelepçelendiğini söylediği anlarda üniformasını çıkarıp eşofman giyip namaz kıldığı ortaya çıktı.
Akar’a, darbe girişiminin kilit isimleri olarak görülen Kubilay Selçuk, Gökhan Sönmezateş ve Mehmet Dişli tarafından 1 Ağustos’taki Akıncı Davası’na kadar süre verildiği değerlendirmesi gündeme geldi.
Odatv’den Müyesser Yıldız, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında Akar’ın verdiği yanıtı şu şekilde değerlendirdi:
“…Akar, bir başka soruya cevabında yine detaylı şekilde makamında nasıl derdest edildiğini anlatıyor.
Karargâhı basan Özel Kuvvetler’den “ürkütücü yüzlü” Albay Fırat Alakuş’un, “Bir Genelkurmay Başkanının derdest edilmesi düşünülecek şey değil” demesini geçelim.
Akar’ın “kalbi” olarak nitelendirdiği öne sürülen Mehmet Dişli Genelkurmay çatı davasında bugün anlattı; Akar o gece abdest tazelemiş, namaz kılmış. Dahası özel kalemde görevli astsubaylardan birisinin ifadesinde geçiyor; Akar namaz kılmaya giderken üniformasını çıkarıp, eşofmanını giymiş. Böylesi şiddet uygulayanlar bunlara nasıl izin verdi ve o saatte bu neyin namazıydı?
Akar’ın, darbeci Mehmet Dişli’yle Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne gidişi… Akar, TBMM’ye gönderdiği cevapta, Savcılığa verdiği ifadeyi tekrarlayıp, “Başbakanlık Müsteşarı ile başbaşayken, Dişli’nin gözaltına alınmasının uygun olacağını söyledim. Bilahare gözaltına alındığını öğrendim” diyor.
Mehmet Dişli bugün duruşmada bir kez daha helikopterle Çankaya Köşkü’ne gidişlerine ve orada saat 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptığına dair iddialarını tekrarladı. Helikoptere bindiklerinde yorgun bir şekilde arkasına dayanmış olan Akar’ın, “Sağol evlât. Hazırlık yaptın mı, ne anlatacağız?” dediğini söyledi. Çankaya Köşkü’ndeyken de Akın Öztürk’ün Akıncı Üssü’nden arayıp, “İşim bitti, oraya gelmek istiyorum” demesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında olan Akar’a gidip, durumu bildirdiğini, onun da “gelsin” talimatı verdiğini, Öztürk havalanacağı sırada ateş açılması üzerine sadece Akar değil, Başbakan ve bakanların da Eskişehir’le görüştüğünü anlattı.
Akar’ın cevaplarından Genelkurmay çatı davasına geçelim.
Gökhan Sönmezateş, o gece kendilerini 4 saat Çiğli Üssü’nde bekleten emrin Akıncı Üssü’nden geldiğini tekrarlarken, “Bekletenler sivil değil, askerdi. Bizi bekleten üst akıl halen görevde. Talimat Harekat Merkezi’nden geldi, ama onun da bir üstü vardı. O generalin kendisinin konuşmasını bekliyorum” dedi. Sönmezateş’in savunmasında en dikkat çekici kısım ise şuydu:
“Cesur Yürek” filminden söz edip, William Wallace’ın düşmanla savaşırken, maskesini düşürdüğü kişinin kendi kralı olduğunu gördüğünü hatırlattı. Mahkeme Başkanı, “Kralınız kim?” sorusunu yöneltti. Sönmezateş, “Akıncı Davası’na bırakalım” karşılığını verdi.
Sönmezateş bugünkü duruşmada da Akar ile darbeciler arasında “sekreterya” görevini yaptığını belirten Mehmet Dişli’ye şu ilginç soruları yöneltti:
– Hüseyin Yarbay o gece sizinle miydi? (Dişli: Kesinlikle öyle biri yok).
– Genelkurmay Başkanı’ndan ne kadar ayrı kaldınız? Neden her defasında sizi gönderdi, telefon irtibatı kuramıyor muydunuz?
– Sizin gözlemlerinize göre, Akar darbeye katılmış mıdır, katılmamış mıdır?
Kubilay Selçuk’a gelince;
O gece Akar ve darbeciler arasında “Komutanın verdiği talimatlar gereği” gidip, geldiğini savunurken, kendisini suçlamasına ilişkin olarak aynen Dişli gibi, Akar’ın “travma” geçirdiğini ima etti.
Birçok önemli soruyu, “Akıncı davasında cevaplamak istiyorum” diye geçiştiren Selçuk, 15 Temmuz’da darbe bildirisinin okunacağı salonu hazırlayan ve kendisine darbe bildirisini veren “uzun saçlı” kişiyi dahi hatırlamadı. Avukatların ısrarlarına, “Akıncı davasının konusu” cevabını verdi. Mahkeme Başkanının, “Bu davayı da ilgilendiriyor” uyarısı üzerine, “Yani cevaplamamı istiyorsunuz” diyerek, anlatmaya başlamıştı ki, Başkan bu defa, “Susma hakkı” olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Selçuk şunu söyledi:
“O zaman Akıncı’ya bırakalım.”
Bunlardan çıkan sonuç mu?
Akıncı davası 1 Ağustos’ta başlayacak… Ve anlaşılan o ki, darbenin kritik isimleri, konuşması ya da bir şeyler yapması için Akar’a bu tarihe kadar süre veriyor!..
Akar’ın kelepçelendiğini söylediği anlarda üniformasını çıkarıp eşofman giyip namaz kıldığı ortaya çıktı.
Akar’a, darbe girişiminin kilit isimleri olarak görülen Kubilay Selçuk, Gökhan Sönmezateş ve Mehmet Dişli tarafından 1 Ağustos’taki Akıncı Davası’na kadar süre verildiği değerlendirmesi gündeme geldi.
Odatv’den Müyesser Yıldız, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında Akar’ın verdiği yanıtı şu şekilde değerlendirdi:
“…Akar, bir başka soruya cevabında yine detaylı şekilde makamında nasıl derdest edildiğini anlatıyor.
Karargâhı basan Özel Kuvvetler’den “ürkütücü yüzlü” Albay Fırat Alakuş’un, “Bir Genelkurmay Başkanının derdest edilmesi düşünülecek şey değil” demesini geçelim.
Akar’ın “kalbi” olarak nitelendirdiği öne sürülen Mehmet Dişli Genelkurmay çatı davasında bugün anlattı; Akar o gece abdest tazelemiş, namaz kılmış. Dahası özel kalemde görevli astsubaylardan birisinin ifadesinde geçiyor; Akar namaz kılmaya giderken üniformasını çıkarıp, eşofmanını giymiş. Böylesi şiddet uygulayanlar bunlara nasıl izin verdi ve o saatte bu neyin namazıydı?
Akar’ın, darbeci Mehmet Dişli’yle Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne gidişi… Akar, TBMM’ye gönderdiği cevapta, Savcılığa verdiği ifadeyi tekrarlayıp, “Başbakanlık Müsteşarı ile başbaşayken, Dişli’nin gözaltına alınmasının uygun olacağını söyledim. Bilahare gözaltına alındığını öğrendim” diyor.
Mehmet Dişli bugün duruşmada bir kez daha helikopterle Çankaya Köşkü’ne gidişlerine ve orada saat 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptığına dair iddialarını tekrarladı. Helikoptere bindiklerinde yorgun bir şekilde arkasına dayanmış olan Akar’ın, “Sağol evlât. Hazırlık yaptın mı, ne anlatacağız?” dediğini söyledi. Çankaya Köşkü’ndeyken de Akın Öztürk’ün Akıncı Üssü’nden arayıp, “İşim bitti, oraya gelmek istiyorum” demesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında olan Akar’a gidip, durumu bildirdiğini, onun da “gelsin” talimatı verdiğini, Öztürk havalanacağı sırada ateş açılması üzerine sadece Akar değil, Başbakan ve bakanların da Eskişehir’le görüştüğünü anlattı.
Akar’ın cevaplarından Genelkurmay çatı davasına geçelim.
Gökhan Sönmezateş, o gece kendilerini 4 saat Çiğli Üssü’nde bekleten emrin Akıncı Üssü’nden geldiğini tekrarlarken, “Bekletenler sivil değil, askerdi. Bizi bekleten üst akıl halen görevde. Talimat Harekat Merkezi’nden geldi, ama onun da bir üstü vardı. O generalin kendisinin konuşmasını bekliyorum” dedi. Sönmezateş’in savunmasında en dikkat çekici kısım ise şuydu:
“Cesur Yürek” filminden söz edip, William Wallace’ın düşmanla savaşırken, maskesini düşürdüğü kişinin kendi kralı olduğunu gördüğünü hatırlattı. Mahkeme Başkanı, “Kralınız kim?” sorusunu yöneltti. Sönmezateş, “Akıncı Davası’na bırakalım” karşılığını verdi.
Sönmezateş bugünkü duruşmada da Akar ile darbeciler arasında “sekreterya” görevini yaptığını belirten Mehmet Dişli’ye şu ilginç soruları yöneltti:
– Hüseyin Yarbay o gece sizinle miydi? (Dişli: Kesinlikle öyle biri yok).
– Genelkurmay Başkanı’ndan ne kadar ayrı kaldınız? Neden her defasında sizi gönderdi, telefon irtibatı kuramıyor muydunuz?
– Sizin gözlemlerinize göre, Akar darbeye katılmış mıdır, katılmamış mıdır?
Kubilay Selçuk’a gelince;
O gece Akar ve darbeciler arasında “Komutanın verdiği talimatlar gereği” gidip, geldiğini savunurken, kendisini suçlamasına ilişkin olarak aynen Dişli gibi, Akar’ın “travma” geçirdiğini ima etti.
Birçok önemli soruyu, “Akıncı davasında cevaplamak istiyorum” diye geçiştiren Selçuk, 15 Temmuz’da darbe bildirisinin okunacağı salonu hazırlayan ve kendisine darbe bildirisini veren “uzun saçlı” kişiyi dahi hatırlamadı. Avukatların ısrarlarına, “Akıncı davasının konusu” cevabını verdi. Mahkeme Başkanının, “Bu davayı da ilgilendiriyor” uyarısı üzerine, “Yani cevaplamamı istiyorsunuz” diyerek, anlatmaya başlamıştı ki, Başkan bu defa, “Susma hakkı” olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Selçuk şunu söyledi:
“O zaman Akıncı’ya bırakalım.”
Bunlardan çıkan sonuç mu?
Akıncı davası 1 Ağustos’ta başlayacak… Ve anlaşılan o ki, darbenin kritik isimleri, konuşması ya da bir şeyler yapması için Akar’a bu tarihe kadar süre veriyor!..
Akar’ın kelepçelendiğini söylediği anlarda üniformasını çıkarıp eşofman giyip namaz kıldığı ortaya çıktı.
Akar’a, darbe girişiminin kilit isimleri olarak görülen Kubilay Selçuk, Gökhan Sönmezateş ve Mehmet Dişli tarafından 1 Ağustos’taki Akıncı Davası’na kadar süre verildiği değerlendirmesi gündeme geldi.
Odatv’den Müyesser Yıldız, konuya ilişkin kaleme aldığı yazısında Akar’ın verdiği yanıtı şu şekilde değerlendirdi:
“…Akar, bir başka soruya cevabında yine detaylı şekilde makamında nasıl derdest edildiğini anlatıyor.
Karargâhı basan Özel Kuvvetler’den “ürkütücü yüzlü” Albay Fırat Alakuş’un, “Bir Genelkurmay Başkanının derdest edilmesi düşünülecek şey değil” demesini geçelim.
Akar’ın “kalbi” olarak nitelendirdiği öne sürülen Mehmet Dişli Genelkurmay çatı davasında bugün anlattı; Akar o gece abdest tazelemiş, namaz kılmış. Dahası özel kalemde görevli astsubaylardan birisinin ifadesinde geçiyor; Akar namaz kılmaya giderken üniformasını çıkarıp, eşofmanını giymiş. Böylesi şiddet uygulayanlar bunlara nasıl izin verdi ve o saatte bu neyin namazıydı?
Akar’ın, darbeci Mehmet Dişli’yle Akıncı Üssü’nden Çankaya Köşkü’ne gidişi… Akar, TBMM’ye gönderdiği cevapta, Savcılığa verdiği ifadeyi tekrarlayıp, “Başbakanlık Müsteşarı ile başbaşayken, Dişli’nin gözaltına alınmasının uygun olacağını söyledim. Bilahare gözaltına alındığını öğrendim” diyor.
Mehmet Dişli bugün duruşmada bir kez daha helikopterle Çankaya Köşkü’ne gidişlerine ve orada saat 15.30’a kadar kriz masasında görev yaptığına dair iddialarını tekrarladı. Helikoptere bindiklerinde yorgun bir şekilde arkasına dayanmış olan Akar’ın, “Sağol evlât. Hazırlık yaptın mı, ne anlatacağız?” dediğini söyledi. Çankaya Köşkü’ndeyken de Akın Öztürk’ün Akıncı Üssü’nden arayıp, “İşim bitti, oraya gelmek istiyorum” demesi üzerine Başbakan Binali Yıldırım’ın yanında olan Akar’a gidip, durumu bildirdiğini, onun da “gelsin” talimatı verdiğini, Öztürk havalanacağı sırada ateş açılması üzerine sadece Akar değil, Başbakan ve bakanların da Eskişehir’le görüştüğünü anlattı.
Akar’ın cevaplarından Genelkurmay çatı davasına geçelim.
Gökhan Sönmezateş, o gece kendilerini 4 saat Çiğli Üssü’nde bekleten emrin Akıncı Üssü’nden geldiğini tekrarlarken, “Bekletenler sivil değil, askerdi. Bizi bekleten üst akıl halen görevde. Talimat Harekat Merkezi’nden geldi, ama onun da bir üstü vardı. O generalin kendisinin konuşmasını bekliyorum” dedi. Sönmezateş’in savunmasında en dikkat çekici kısım ise şuydu:
“Cesur Yürek” filminden söz edip, William Wallace’ın düşmanla savaşırken, maskesini düşürdüğü kişinin kendi kralı olduğunu gördüğünü hatırlattı. Mahkeme Başkanı, “Kralınız kim?” sorusunu yöneltti. Sönmezateş, “Akıncı Davası’na bırakalım” karşılığını verdi.
Sönmezateş bugünkü duruşmada da Akar ile darbeciler arasında “sekreterya” görevini yaptığını belirten Mehmet Dişli’ye şu ilginç soruları yöneltti:
– Hüseyin Yarbay o gece sizinle miydi? (Dişli: Kesinlikle öyle biri yok).
– Genelkurmay Başkanı’ndan ne kadar ayrı kaldınız? Neden her defasında sizi gönderdi, telefon irtibatı kuramıyor muydunuz?
– Sizin gözlemlerinize göre, Akar darbeye katılmış mıdır, katılmamış mıdır?
Kubilay Selçuk’a gelince;
O gece Akar ve darbeciler arasında “Komutanın verdiği talimatlar gereği” gidip, geldiğini savunurken, kendisini suçlamasına ilişkin olarak aynen Dişli gibi, Akar’ın “travma” geçirdiğini ima etti.
Birçok önemli soruyu, “Akıncı davasında cevaplamak istiyorum” diye geçiştiren Selçuk, 15 Temmuz’da darbe bildirisinin okunacağı salonu hazırlayan ve kendisine darbe bildirisini veren “uzun saçlı” kişiyi dahi hatırlamadı. Avukatların ısrarlarına, “Akıncı davasının konusu” cevabını verdi. Mahkeme Başkanının, “Bu davayı da ilgilendiriyor” uyarısı üzerine, “Yani cevaplamamı istiyorsunuz” diyerek, anlatmaya başlamıştı ki, Başkan bu defa, “Susma hakkı” olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Selçuk şunu söyledi:
“O zaman Akıncı’ya bırakalım.”
Bunlardan çıkan sonuç mu?
Akıncı davası 1 Ağustos’ta başlayacak… Ve anlaşılan o ki, darbenin kritik isimleri, konuşması ya da bir şeyler yapması için Akar’a bu tarihe kadar süre veriyor!..