AKP yargısının bula bula bulabildiği delil budur ve çaresizliğin göstergesidir.
Sözkonusu kağıt, AKP’nin OHAL dönemi sahte belgelerle yaptığı hukuksuz yargılamalarının, sahte delillerin en çarpıcı örneklerinden.
Boş bir A4 kağıdının üstüne “himmet bedeli” yazılmış. Altına da bir albayın ismi ve karşısına Mustafa Özcan’ın ismi yazılmış.
AKP’li vekilin verdiği bilgiye göre bu kağıtta ismi yazan “Enis Bahadır Çınar” eski bir kurmay albay.
Albay maaşıyla yılda 400 bin lira himmet nasıl yapabildiği ayrı bir muamma. Bir albayın yıllık maaşı 100 bin liraya zor ulaşıyor.
İMZA PARMAK İZİ HAK GETİRE
Kağıdın üzerinde Albay Çınar’ın imzası bulunmuyor. Ancak Mustafa Özcan’ın imzası bir yeden bulunmuş olacak ki kağıda montajlanmış. Ancak o da fotokopi şeklinde.
Kağıtta hergangi bir imza bulunmadığı gibi, kağıt üzerinde herhangi bir kriminal inceleme de yapılmamış.
“BEN TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİYİM” DEMEDİĞİ KALMIŞ
Kağıttaki ifadeler ise oldukça komik. Özellikle Fethullah Gülen’in ismi geçiriliyor ve Hocaefendi’den “hazretleri”, diye bahseden satırlarda, “sevgi seliyle tüm dünyamızı bir güneş gibi aydınlatan ve kucaklayan muhabbet için” gibi tuhaf cümleler kullanılıyor.
ÇARESİZLİĞİN KAĞITLARI
Yenişafak Gazetesi’nin photoshop ile yapılmış çay lekeli sözde belgelerinden sonra, TSK’daki askerlerle Hocaefendi’yi ilişkilendirmek için üretilmiş bu kağıtlar, OHAL yargılamalarının içine düştüğü çıkmazın da göstergesi.
Hizmet hakkında hiçbir delil bulamayan bu nedenle de dünyaya sunamayan AKP Yargısı, çareyi A4 kağıtlarına sözde “himmet” belgeleri üretmekte buldu.
Belgeler savcılıklar arası dolaştırılarak, resmiyet kazandırılmaya çalışılıyor. Belgenin üzerine vurulan Cafer Güven Kara ve Cem Necip İşçimen isimli iki savcı, isimlerini koyarak A4 kağıdına ciddiyet kazandırmaya çalışsa da, belgenin komikliği her yerinden anlaşılıyor.