Erdoğan rejimi tarafından çıkartılan akıllara ziyan hukuksuz KHK’lara bir yenisi daha eklendi. Artık “Terörle mücadele’ adı altında işlenecek her suç artık cezasız kalacak”.
8 Kasım 2016 tarihli kararnamenin 37’nci maddesine “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır” fıkrası eklendi. Söz konusu ek, “Terörle mücadele’ adı altında işlenecek her suç artık cezasız kalacak” şeklinde yorumlandı.
Bu madde ile, AKP’nin silahlı çeteleri olan Osmanlı Ocakları, Halk Özel Harekat (HÖH) ve daha ne yaptığı, nasıl bir silahlı yapılanma kurduğu net olarak ortaya konamayan şaibeli paramiliter örgüt SADAT‘ın mensuplarının ‘olası’ terör eylemlerinde işlediği cinayet, işkence, her türlü yaralama, insanlık suçu ve baskın gibi eylemleri cezasız kalacak.
Madde 37’de ne deniyordu?
MADDE 37- (1) 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında karar alan, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz.
Avukat Aslı Kazan: Sadece 15 Temmuz gecesi için getirilen cezasızlık sürekli hale getirildi!
Avukat Aslı Kazan, Resmi Gazete’de bugün (24 Aralık 2017) yayımlanan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) getirilen 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi ve devamı niteliğindeki terör olaylarını bastırmak için hareket eden ve resmi sıfatı olmayan kişilere yargı muafiyeti tanınmasına tepki göstererek “Daha önce sadece 15 Temmuz gecesi için getirilmiş olan cezasızlık sürekli hale getirilmiş bulunuyor” dedi.
Aslı Kazan’ın T24’e yaptığı açıklamalar şöyle:
KHK’lerin birçok açıdan problemli olduğunu belirtmek gerekiyor. İlk olarak bu KHK’ler olağanüstü hal (OHAL) ile doğrudan ilgisi bulunmayan düzenlemeler içermeleri nedeniyle kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi’ninin olağanüstü hal kararnamelerini yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle incelemeyi ret etmesi üzerine kalıcı bir olağanüstü hal yönetimine geçildiğini belirtmek gerekiyor.
Tek tek düzenlemelere baktığımızda ise, KHK ile cumhurbaşkanı ve partisi tarafından FETÖ ve terörle mücadele adı altında belirlenen bir alanda işlenen tüm suçların cezasızlık güvencesine alındı. Anayasal güvence altında olan tüm haklar bu andan itibaren hukuken korumasız bırakıldı. Can güvenliği başta olmak üzere yurttaşların hiçbir temel hak ve özgürlüğünün güvencesi bulunmuyor. Daha önce sadece 15 Temmuz gecesi için getirilmiş olan cezasızlık sürekli hale getirilmiş bulunuyor.
Ceza Kanunu, Ceza Muhakmesi Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirleri hakkındaki kanunda yapılan düzenlemeler ile masumiyet hakkı, savunma hakkı, adil yargılanma ve insan onuruna bağdaşır muameleye tabi tutulma hkkı başta olmak üzere temek hak ve hürriyetlerin ihlali sonucunu doğrucak onlarca düzenleme yapıldı. Kuşkusuz bunların içerisinde en dikkate değer düzenleme tek tip elbise düzenlemesi. Adalet Bakanlığı başta olmak üzere hükümeti destekleyen hukuk çevrelerinin dahi karşı olduğu tek tip elbise sadece Cumhurbaşkanı istediği için düzenleme konusu yapıldı. Cumhurbaşkanı’nın üzerinde düşünülmeden ve tartışılmadan ağzından kaçırdığı herhangi bir sözün sadece onun ağzından çıktığı için yasa haline gelip milyonlarca insanın hayatını etkilemesi belki ölümüne ve yaralanmasına yol açması kabul edilemez.
Hukuk devleti Türkiye’de hep tartışma konusu oldu. Biz hukukçular değerlendirmelerimizi bir süredir ‘kanun devletine’ kadar geriletmiştik. Ohal döneminde yapılan uygulamalar ile kanun kısmını da attık sadece devlet tartışması yapar olduk. Zira artık ortada değerlendirlecek bir kanun yapma sürecei ve kanun da yoktu. KHK düzenine geçilmişti. Bence dün geceden itibaren ortada devlet tartışmasını yürütecek bir zeminde kalmadı. Çünkü bu düzenlemelerden sonra ‘devlet’’ ten de bahsetme imkanı ortadan kalktı.
KAYNAK: t24.com.tr