Bartın’daki işkenceciler isim isim deşifre olunca savcı panikledi.
Bartın, Hizmet Hareketi mensuplarına karşı yürütülen kitlesel kırım operasyonlarında en yoğun işkence vakalarının yaşandığı illerden biri oldu. OHAL bahane edilerek gözaltında 30 gün boyunca ağır sistematik işkenceye maruz bırakılan Hizmet gönüllülerinin yaşadıklarını ise ancak davaların görülmeye başlaması ile gün yüzüne çıktı. İnsanlık dışı işkencelerin duruşma salonlarında detayları ile anlatılması ve mahkeme tutanaklarına girmesi üzerine yaşananlar medya ve sosyal medyada geniş yankı buldu.
Bartın ilinde gerçekleştirilen yargılamalar esnasında Haziran ayı itibariyle 47 ağır işkence vakası Sesli ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile kayda alındı. Ancak hem durusma hakimleri hem de Başsavcı İbrahim Bozkurt tarafindan bu 47 ağır iskence vakasının üzeri örtülmeye çalışılıyor.
Sanıklar duruşmalarda, gözaltı sırasında ağır işkence gördüklerini ve bu sebeble emniyet ve savcılık ifadelerinin geçersiz olduğunu beyan etmesine rağmen işkenceci polislerle ilgili şu ana kadar hiçbir soruşturma başlatılmadı.
İşkencecileri korumaya yönelik bu hukuksuz uygulamaların da kamuoyuna yansıması üzerinde Başsavcısı Bozkurt paniğe kapılarak acele bir basın açıklaması yaptı. Savcı Bozkurt açıklamasında, işkence suçuna karşı sorumlu olarak polisler ve mahkeme heyetine işaret etti.
Açıklamasında duruşmalarda deşifre olan işkence vakalarına hiç değinmeyen Bozkurt, savcılık ifadeleri sırasında dahi 2 şüphelinin insanlık suçu olan işkenceleri anlattığını itiraf etmek zorunda kaldı. Borkurt, başlatılan soruşturmalarda somut işkence delili bulamadıklarını iddia etmekle birlikte sorumluluğu da Emniyet Müdürlüğü’ne attı.
Açıklamada, “İlk zamandan itibaren Emniyet Müdürümüzle yaptığımız görüşmede de Türkiye Cumhuriyeti Devletinin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar, yürürlükte bulunan anayasamız ve kanunlar çerçevesinde bu soruşturmaların yapılması gerektiği zaruretini birlikte değerlendirdik. Bütün arkadaşlara da bu noktada en ufak bir hak ihlali olması halinde gerekenin yapılacağını açık ve net olarak bildirdik.” denildi.
İŞKENCE EKİBİ İSİMLERİ İLE DEŞİFRE EDİLDİ
Duruşmalar esnasında işkence mağduru 47 sanık da polis memurları İlkay Boynueğri, Ayhan Çelik, Ahmet Kıyak, Sarıkafa lakapli Özcan ve eşgali bilinen 3 memurundan oluşan işkence ekibini ittifaken deşifre etti. Buna rağmen, suç işlenerek işkenceci polisler hakkında henüz bir soruşturma açılmadı. Açıklamasında ifade sırasında dile getirilen 2 vakadan bahseden savcı Bozkurt da, duruşmalarda kayıt altında alınan 47 vakaya hiç değinmedi. Başsavcı, bu vakalar mahkeme heyeti tarafindan kendisine hiç iletilmediğini iddia eden açıklaması ile kendisini korumaya çalışırken mahkeme heyetini hedef göstermiş oldu.
İŞKENCE MAĞDURLARINA “KONUŞMAYIN” TEHDİDİ
Bozkurt sakandal niteliğindeki açıklamasında bir taraftan kendisini korumaya çalışırken diğer yandan ise işkence mağdurlarını tehdit etmekten sakınmadı. Ağır fiziki ve psikolojik işkence altında alınan ve hukuken geçersiz olan ifadeleri dayanak yapılan sanıklara, “İfade değişiklikleri örgütle bağın devam ettiğine işaret eder” diye gözdağı verdi. İşkenceyi değil, işkence altında alınan ifadelerinin değiştirilmesini suç gibi sunmaya çalışan Bozkurt, kanunun her şüpheliye eşit olarak sağladıgı özgür iradesi ile ifade verme ve istediği zaman ifadesini değiştirebilme hakkını gasp etmeye çalıştı. Bu açıklaması ile yeni işkence deşifrelerinin de önünü almaya çalışan Bozkurt, işkence altında ifade veren insanları korkutup susturmaya çalışarak yalnızca işkencecilerle olan suç bağını güçlendirdi.
İŞKENCECİ PERSONELİN MORALİ BOZULMUŞ
Bozkurt’un açıklamasındaki skandallar bununla da bitmedi. Başsavcı ayrıca, işkencelerin mahkeme huzurunda ve medyada deşifre edilmesi ile işkenceci polislerin moralinin bozulmaya çalışıldığını iddia etti. Başsavcı, ”Son dönemlerde sosyal medya hesaplarından bazı emniyet müdürlüğü personeline yönelik paylaşımlar yer aldı. Bu dayak, hakaret ve işkence iddiaları, soruşturmalarda görev yapan arkadaşlarımızın moral ve motivasyonunu bozmaya yöneliktir.” dedi.