Mimar Sinan Üniversitesi’nde çocuklara uygulanan şiddet nedeniyle aileler, savcılığa suç duyurusunda bulundu.
-Çocuk konservatuvarına nasıl başlanıyor?
İlkolul birinci sınıftan itibaren seçmeleri geçenler kayıt yapabiliyor. Yıllık hatırı sayılır bir ücret ödeniyor. Hem bale, hem müzik bölümünde iki yıl süren kurs niteliğinde eğitim var. Aileler iki bölüme birden de çocuklarını yazdırabiliyorlar. İki yıl sonra yarı dönem söz konusu. Haftada iki gün eğitime gidiyorlar birer saatlik… Ardından istedikleri bölümlerin tam dönemlik sınavlarına giriyorlar. Sınavı kazanırlarsa okula alınıyorlar. Beşinci sınıftan itibaren parasız okul öğrencisi olarak eğitime başlıyorlar.
HOCALAR EKSİK
-Okulda ders programı nasıl?
Sabah 8’de ders başlıyor. Akşam çıkış saati belli değil. Aralarda ders boşlukları var. Çok bilmiyoruz ama hala solfej hocaları yok. Hocaların ders programlarını neye göre hazırladıklarını anlamış değiliz. Hoca eksiklikleri de var anladığımız kadarıyla. Bu olaydan sonra boş dersleri çekip, çocukları daha erken saatte evlere göndereceklermiş.
-Çocuklara şiddet uygulandığını söyleyerek suç duyurusunda bulundunuz…
Çocuğunun konservatuvarda eğitim alması için uğraşıyorsun. Bunca çaba, orayı önemsemen, koyduğun yerle orantılı. Ve burada, sistemli bir şiddetin yaşandığını öğrenmiş olmanın şokunu yaşıyorsun. Çocukların başına gelenlere mi üzüleceksin, bu kurumda böyle şeylerin yapılıyor olmasına mı? Kahredici… Diğer bölümlerde de çocuklar var. Ancak bütün şikayetler bale bölümünden geliyor. Sistemli bir şey olmasa, okul anında müdahale ederdi. Bize hiç gerek kalmadan olayı uygun şekilde hallederdi. Hep tekrar ediyorum. “Beğenmiyorsanız çocuğunuzu alın, bir daha olmayacağının güvencesini veremeyeceğiz” demeleri, şiddetin kanıksandığını, bütün yönetimin de bunu onayladığını gösteriyor bize.
SAHNEDEN ÖNCE DAYAK
-Daha önce de yaşanmış mı böyle olaylar?
Çocuklar bazen üst sınıflarla gösterilere çıkarılıyor. Pratik yapmaları, sahnelerde seyirciyle buluşmaları için önemli. Ancak kulislerde bu çocukların dövüldüğünü, tekme tokat dövüldükten sonra sahneye çıkarıldıklarını duyuyoruz. Velilerle yapılan ilk toplantıda, saldırgan çocukla ilgili söylenen şeyler var: “Biz on yıllık emek verdik bu çocuğa, çocuğumuzu yedirmeyiz size…” Çok başarılı bir öğrenciymiş. Olabilir. Çok iyi dans edebilir. Bizim derdimiz onunla değil, biz bu çocuğu hiç tanımayız ki. O çocuk sizin yedirmezsiniz. Diğer çocuklar kimin? ‘Beğenmiyorsanız alıp gidin’ diyebiliyorsun. Sokağa atmak için hazırsın. Nasıl bir anlayış bu? Asıl mesele burda. Biz rektörlüğün, YÖK’ün İstanbul Valiliği’nin ve ilgili kurumların asıl bu sistemi sorgulaması gerektiğini düşünenlerdeniz. Bir sistem kurulmuş ve içinde şiddet var. Çünkü bu şiddeti sürekli uygulayanlar okul yönetimi tarafından görevlendiriliyor.
-Nasıl bir görev bu?
Bize, “okulda sistematik şekilde üst sınıftakilerin alt sınıftakilere ağabeylik yapıp disiplini bu şekilde sağlayıp kontrol ettiği” söylendi. Okulda üst sınıf öğrencileri, bir alt sınıf gürültülü davranırsa sorumlu tutuluyor. Küçük yaş gurubundaki öğrencilerin düzen disiplini için yetişkin öğrenciler mümessil tayin ediliyor ve bu eylemler okulun doğası gereği normal kabul ediliyor. Bors derslere öğretmen olarak giriyorlar. Ama bu suç.
ÖLÜM TEHDİTİ
-Çocuklar nasıllar şimdi?
Çok korkmuş haldeler. Rapor alıp okula gitmeyenler var. Okula gitmekten çekinenler var. Yedikleri tokatları açıklamamaları hep korkudan kaynaklı. Ben çocuğuma azcık heyecanlı konuşsam, ‘bana niye bağırıyorsun’ diyor. İlişkimiz böyleyken, birileri onu dövüyor ve korkudan sesini çıkaramıyor. Çünkü, ‘söylerseniz sizi öldürürüm’ deniyor. ‘Öldürürüm’ sözü çok sık kullanılıyormuş. Yönetim, saldırganı çocuklardan özür dilemesi için göndermiş. O, ‘iyi mi oldu beni şikayet ettiniz? Mutlu musunuz?’ deyip, yine çocukları tehdit etmeye yönelmiş.
-Okul yönetiminin size tavrı nasıl?
Şu an savunmaya geçmiş durumdalar. İlk günler düşman gibi görüp, selam bile vermiyorlardı. Hem suçlu hem güçlü rolünü üstlenmişler. Üniversitede bölümler var. Ortaöğretim, lise, üniversite. Dört yıllık her biri. Bu sınıflarda kaçar kişi var? Üniversitede, ortada, iki kişi var. Lisede üç dört kişi… Nasıl bir sistem bu? Çocuklar eğitim zor geldi de mi kaçıp gittiler? Bu sınıfların niye boş olduğu yetkililer tarafından sorgulanmalı. Buraya girmiş ve ayrılmış insanlara da sormak lazım. Onların söyleyecekleri de aslında çok önemli.
“AİHM’E KADAR GİDERİZ”
-Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bu iş sonuçlanana dek peşi bırakılmayacak. Mesele bale bölümündeki bu sistemin ortadan kaldırılması. Sadece şiddeti uygulayan genç ceza alır da yönetime yaptırım uygulanmazsa biz bu davayı AİHM’e taşıyacağız. Bu sistemin asıl sorumlusu yöneticileridir. Hesap vermesi gereken onlar. Biz sanat, estetik, insan derken, çevreye duyarlı bireyler yetiştirelim derken, barada çocuklar canavarlaştırılıyor. Asıl mesele bu. Çocuklara bu fiili uygulayan da aynı zamanda bu sistemin kurbanı.
Bölümden açıklama: Gerekli tedbirler alındı
MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, “Lisans 3 öğrencisi ve ilköğretim 5. sınıf öğrencileri arasında 15 Kasım’da yaşanan olaya okul idaresi tarafından hemen müdahale edilmiştir” denildi. Ertesi gün idare tarafından velilerle toplantı yapıldığı, iki öğrenci velisinin, lisans 3 öğrencisini darp ettiği ifade edilerek, “Tepkinin nedeni olan şiddete şiddetle karşılık vermiştir. İdarece velilerden talep edilen şikâyet dilekçelerinin müdürlüğümüze ulaştırılması üzerine öğrenciyle ilgili disiplin soruşturması başlatılmış ve sürecin sağlıklı devamını sağlamak adına gerekli tedbirler alınmıştır. Okulumuzun adının basında öğrencilerimizin kazandıkları başarılarla değil de bu şekilde yer alması son derece üzücüdür ” ifadeleri kullanıldı.
Lisans öğrencisi B.T. okul bahçesinde oynayan 5. sınıf öğrencilerini bir odaya kapatmış, kapıya da nöbetçi başka bir lisans öğrencisini dikmişti. Çocuklara “Sen koştun mu” diye sorduktan sonra kırbaçla vurmuş, olayı kimseye anlatmamaları için tehdit etmişti. Kırbaçla saldırı sırasında çok ağlayan iki çocuk da yüz yıkama bahanesiyle götürüldükleri tuvalette tokatlanmıştı. Çocukların vücudundaki izler velilerce tespit edilmişti.
(cumhuriyet)