AFP’de yayınlanan haberde, Türkiye’yi tehdit eden ekonomik krizin Avrupa ve küresel piyasalara da sıçramadan, hükümetin acil önlemler alması gerektiğine dikkat çekildi.
ABD yaptırımları sonrası alevlenen Türk Lirasının serbest düşüşü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı 15 yıldan uzun süreli iktidarının en büyük ekonomik sorunlarıyla karşı karşıya bıraktı.
Lira son günlerde kaybettiği değerin bir kısmını geri kazanmış olsa da, ekonomistlere göre Türkiye’nin acilen ekonomideki dengesizlikleri düzelterek büyük çaplı bir kriz engellemeye çalışması gerekiyor.
Cuma günü Standart & Poor’s ve Moody’sin saatler içinde sırayla Türkiye’nin kredi notunu düşürmesi sonucu liranın kırılganlığı bir kez daha ön plana çıktı. Lira hafta başında dolara karşı ulaştığı 1/7 seviyesinden biraz inerek dengesiz bir döviz ticareti haftasını dolar’ın 6’da 1’i düzeyinde kapamış olsa da bu rakam bile ay başındaki 1’e 5’e göre büyük bir düşüş anlamına geliyor.
Ekonomistlere göre Avrupa ve hatta küresel ekonomilere sıçramakta olan riskleri engellemek için Türkiye harekete geçmek zorunda. Erdoğan’ın elinin altında bazı çözüm mekanizmaları bulunuyor ama bu seçenekler bile Türk tek-adamı için acı bir reçete olabilir.
Kriz daha başlamadan önce bile ekonomistler Türkiye’yi faiz oranlarını yükselterek lirayı ve enflasyonu dizginlemek konusunda uyarıyordu.
Ancak her şeyden önce birinci önceliği olarak ekonomik büyümeyi gören Erdoğan bunu katı bir şekilde reddediyor ve bu da kağıt üstünde bağımsız olan merkez bankasının aslında sıkı biçimde Cumhurbaşkanı kontrolünde olduğu yönünde ekonomistleri endişelendiriyor.
Bir numaralı konu olan borçlanma faizini artırma konusunda eli kolu bağlı olan merkez bankası bu sırada bankalara likidite sağladı ve faiz oranlarını yükseltebilmek için fiilen günlük bir yöntemi gizlice kullandı.
Londra bazlı Capital Economics ekonomi uzmanı William Jackson’a göre “geçici bir kriz” hissiyatı giderek azaldı çünkü görünüşe göre politikacılar yapılması gerekenin sadece en azını yaptılar.
Finansal piyasal ayrıca özellikle Erdoğan’ın geçtiğimiz ay damadı Berat Albayrak’ı ekonomi bakanı atamasından beri Erdoğan’ın krizi çözebilme kabiliyeti hakkında şüpheye düştü.
Buna ek olarak Cumhurbaşkanı’nın sürekli düşük faizlerin enflasyonu azaltacağını açıklayarak piyasaları hayrete düşürmesi de duruma fayda etmiyor.
Moody’s’e göre Türkiye’nin krizi çözebilmek için “net ve inanılır” bir planı yok. S&P’ye göreyse giderek birikmekte olan risklere rağmen Ankara’nın şu ana kadarki tepkisi “sınırlı” oldu.
Albayrak Cuma günü yaptığı açıklamada enflasyonu düşürmenin Türkiye için öncelik olduğunu ısrarla tekrar etti ama piyasalar açıklamalardan ziyade aksiyona geçilmesini istiyor.
Eurasia Group Avrupa bölge yöneticisi Mujtaba Rahman “Türkiye’nin ekonomik krizi bitmekten çok uzak. Mali güçlendirme ve ekonomik reform için güvenilir bir plana ihtiyaç var.” dedi.
Ekonomi uzmanları uzun zamandır Türkiye’deki yüksek enflasyon, büyüyen cari açık ve hassas bankacılık sektörünün riskler barındırdığı yönünde uyarıyordu.
Bununla beraber, son dönemde yaşanan krizin temel nedeni ABD’li rahip Andrew Brunson’un iki yıldır hapiste olması ve bunun devamında gelen ve lirayı serbest düşüşe sokan yaptırımlar.
Krizi kısa vadede rahatlatmanın yolu Brunson’u ev hapsinden salıvermek olabilirdi. Ama Türkiye her fırsatta yargı sisteminin bağımsızlığını tekrar ettiği için bu olasılık şu anda belirsiz.
Başka bir yöntem de 2016’daki başarısız darbe girişiminden bu yana AB ile giderek artan gerginliği çözmek olabilir. Bu sayede Washington’a karşı ortak bir cephe oluşturarak ticaretle ilgili aldığı kararlara karşı durulabilir.
Geçtiğimiz hafta yaşanan sürpriz bir gelişme 6 aydır hapiste olan iki Yunan askeriyle Uluslararası Af Örgütü Türkiye müdürünün serbest bırakılması oldu ve Brüksel’i sevindirdi.
İsmini vermek istemeyen Avrupalı bir diplomata göre bu serbest bırakmalar “tesadüf değil”
Böyle durumlarda birçok ülke için en mantıklı hamle IMF’den yardım istemektir ama Washington bu konuda çok istekli olmayabilir.
Ayrıca bu seçenek 2013’ten beri IMF borçlarını kapattığı için övünen Erdoğan için de kırmızı çizgi olarak görünüyor. Albayrak’ın Perşembe günkü açıklamasına göre Türkiye IMF ile herhangi bir temas kurmadı ve bunun yerine yeni yatırımcıları getirebileceğine inanıyor.
Müttefik Katar emiri ağırlayan Erdoğan da petrol zengini emirlikten 15 milyar dolarlık yatırım sözü aldı.
Ama Berenberg Bankası ekonomi uzmanı Holger Schmieding’e göre dünyanın en büyük 17’nci ekonomisi olan Türkiye, küçük miktarlarda yabancı sermayeler ile kurtarılamayacak kadar önemli.
Çok sayıda ekonomi uzmanına göre kısa vadede Türkiye’nin izleyeceği yol büyük ihtimalle faiz yükseltmeye, büyük siyasi imtiyazlara veya radikal ekonomik reformlara direnerek zaman geçirmek olacaktır.
Merkez bankasının geçtiğimiz hafta liraya destek olmak için attığı adımlar gösteriyor ki banka kapsamlı çözümler yerine küçük çaplı çözümlerle ilerlemeye çalışıyor.
Jackson’a göre “Türkiye elinden geldiği kadar uzun süre boyunca işin içinden bir şekilde çıkmayı deneyecek. Bunun anlamı da lira 2019’a kadar ve daha sonrasında da değer kaybetmeyi sürdürecek.