Çorlu tren katliamı davasının avukatı Onur Şahinkaya, dosyanın kritik bir noktasında gelindiğini ancak ciddi bir engelleme, fiili blokajla karşı karşıya olduklarını söyledi.
Yedisi çocuk 25 kişinin öldüğü olayla ilgili dava sürecinin üçüncü yılında avukatlar yaşanan hukuksuzlukları, mağdur aileler ise yaşadıklarını anlattı.
MISRA ÖZ: ÜÇ YILDIR DÖRT ALT DÜZEY MEMURLA UĞRAŞIYORUZ
9 yaşındaki oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz, liyakatsizliğin devam ettiğini belirterek şunları söyledi: “3 yıldır dört tane alt düzey memurla uğraşıyoruz. Hep yeni bir katliamı devralarak yaşıyoruz. Bu katliamlar cezasız kaldığı, birileri yargının karşısında elini kolunu sallayarak çıktığı için herkes birilerini öldürmeyi meşru olarak görüyor. Davamızı bırakmadan yola devam ediyoruz. Çorlu’nun üzerinden bin 160 gün geçti. Üç yıl oldu. Ne geçti üç yılda? Sadece bizim acılarımız geçti. Devlet demir yollarında liyakatsizlik hala devam ediyor. Çorlu’dan sonra Ankara’da 9 kişi can verdi. Biz ses getirdiğimiz için dikkate alındı bu katliam. Çorlu’nun ne yazık ki şu diyebileceğimiz bir sanığı yok. Gerçek sorumlular, imzaları atan ve karar verenler en tepede oturanlardır. Fakat başından beri hiçbir şey olmamışçasına hayatlarına devam ediyorlar. Aileler yıkıldı. Aileler paramparça oldu. Anne babalar evlatsız kaldı. Bir sürü yaralı insan kaldı. Hem gönülden hem fiziksel. Ama biz bunu unutturmayacağız. Bunu defalarca anlatmak bizim borcumuz.”
Katliamda anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal, “Ben duygularımdan, neler yaşadığımızdan bahsetmek istiyorum” dedi ve ekledi: “Toprağa göz yaşlarımızı döküp geri geliyoruz. Geceleri rahat yatamıyoruz. Söylediğimiz her kelime kayıt altında, her yaptığımız eleştiri bize mahkeme kapılarını açıyor” dedi.
Gelinen hukuki süreci anlatan avukat Onur Şahinkaya, davanın kritik bir noktasında gelindiğini ancak ciddi bir engelleme, fiili blokajla karşı karşıya olduklarını söyledi. Bu fiili engellemenin açılabilmesi için kamusal duyarlılığın ve basın ilgisinin büyük önem taşıdığını, davada bütün toplumu ilgilendiren bir meseleyle karşı karşıya kaldıklarına dikkat çeken Şenkaya, “Evet canlar gitti, sorumlular hesap vermeli ama bu kamu hizmeti de düzeltilmeli. Bütün toplumun can güvenliği söz konusu” dedi.
Avukat Onur Şahinkaya’nın, dava süreciyle ilgili yaptığı açıklamanın satır başları şöyle:
DAVADA 8 CELSE GERİDE KALDI: 08.07.2018 tarihinde yaşanan Çorlu Tren Katliamının üzerinden tam 3 yıl geçti. Aradan geçen bu 3 yıl içerisinde yakınlarını kaybeden aileler ve kazanın mağduru yaralılar defalarca savcılık makamına gittiler, tüm sorumluların yargılanması için adalet nöbeti tuttular. Meydanlarda sayısız eylemle seslerini duyurmaya çalıştılar, defalarca dertlerini ve taleplerini anlattılar. Açılan davada 8 celse geride kaldı. Keşif yapıldı ve bilirkişi raporları alındı. Ancak asıl sorumluların yargılanması için soruşturmada bir arpa boyu yol gidilemedi.
Savcılık adil ve etkin bir soruşturma yürütmemektedir. 08.07.2018 gecesi helikopterlerle olay yerine getirilen; Savcılık tarafından seçilen bilirkişiler tarafından sözde bir olay yeri incelemesi yapılmış ve 08.10.2018 tarihinde bir bilirkişi raporu düzenlenmiştir. Savcılık tarafından seçilerek getirilen bu bilirkişilerin sonradan TCDD ile ticari ve benzeri bağlantıları olduğu ortaya konulmuş, taraflı olarak düzenlenen rapor üzerine haklarında suç duyuruları yapılmıştır. Haklarındaki soruşturma ve bilirkişiliklerinin iptali için açılan dava halen sürmektedir.
Bu meşruiyeti olmayan rapora dayanarak dosyanın savcısı Galip Yılmaz Özkurşun tarafından TCDD 1. Bölge yöneticileri hakkında tefrik kararı verilmiş, 3 yıl önce asli sorumluların yer almadığı bir iddianameyle, sadece 4 alt düzey çalışan hakkında taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermekten dava açılmıştır.
KAYDA DEĞER HİÇBİR İŞLEM YAPILMAMIŞ: Aradan geçen 3 yıla rağmen Savcı Galip Yılmaz Özkurşun tarafından tefrik edilen soruşturma dosyasında bir bilirkişi raporu almak dışında kayda değer hiçbir işlem yapılmamış, TCDD 1. Bölge yöneticilerinin ve üst makamların hiçbirinden ifade alınmamış, ailelerin ve avukatların tüm şikayet, baskı ve taleplerine rağmen sorumluların tespiti yönünde hiçbir adım atılmamıştır.
Ailelerin ve avukatlarının mücadelesinin ardından, olay yerinde yeniden keşif işlemleri yapılmış ve yeni bilirkişi raporları alınmıştır. 23.10.2021 tarihli bilirkişi raporu ve bu rapordaki eksiklikler üzerine talep edilerek düzenlenen 26.02.2021 tarihli bilirkişi ek raporu dosyaya girmiştir. Bu raporlar tüm eksikliklerine rağmen TCDD Yönetim Kurulu’ndan başlamak üzere silsile halinde tüm yetkililerin sorumluluklarını ortaya koymuştur. Davanın avukatları olarak 7. celsesinde 15.03.2021 tarihinde verdiğimiz dilekçe ile yalnızca 4 sanığın yargılandığı dosyanın asli sorumlularını listeleyerek şüpheli sıfatıyla derhal soruşturulmaları, gerekirse TCDD makamlarında arama el koyma işlemi yapılarak sorumluların tespit edilmesi talebimizi Mahkeme’ye sunduk. Aynı celse bu dilekçemizin Mahkeme tarafından ihbar mahiyetinde Savcılığa gönderilmesine karar verilmiştir. Asli sorumluların isimlerinin tek tek listelendiği bu ihbara rağmen, Savcılık kendisine bildirilen isimlerden sadece 1. Bölge Müdürü, EKAY Bölge Müdürü ve birkaç alt düzey yöneticinin ifadesini almakla yetinmiş ve etkin bir soruşturmanın gereklerini yerine getirmemiştir. Hâlbuki 3 yıl içerisinde toplanan tüm deliller ve alınan raporlar göstermiştir ki; genel müdür İsa Apaydın’dan başlayarak TCDD koltuklarını işgal edenler görevlerini yerine getirmedikleri için bu katliam gerçekleşmiştir. Mahkemeye verdiğimiz ve Savcılığa ihbar edilen tam liste aşağıda tablo halinde verilmiştir.
Sanıklar artık olası kastla ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermekten yargılanmaktadır.
SANIKLAR KAZA SEBEBİNİ BİLECEK DURUMDADIR: Yine Savcı Galip Yılmaz Özkurşun 3 yıl evvel düzenlediği iddianamede sadece alt düzey 4 sanığa (Turgut Kurt, Çetin Yıldırım, Özkan Polat ve Celalettin Çabuk) kusur atfederek asıl sorumluları perdelediği gibi mevcut sanıklarında taksirle yargılanmasını talep etmiştir. Ailelerin 3 yıllık mücadelesinin ve adalet arayışının sonunda anlaşılmıştır ki; sanıklar kaza sebebini ve önleyecek tedbirleri bilebilecek durumdadır, umursamaz tutumları neticesinde 25 insan hayatını kaybetmiş ve görevlerinin gereklerini bir silsile halinde yerine getirmedikleri için bu kaza katliama dönüşmüştür. 07.09.2021 tarihinde görülen duruşmada talebimiz üzerine, 3 yıldır süren yargılama boyunca taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmaktan yargılanan sanıkların, suçu “olası kastla” işlediklerinden bahisle ek savunmaları alınmış ve yargılamanın mahiyeti değişmiştir. Sanıkların 25 kez olası kastla ölüme sebebiyet vermekten ve 297 kez olası kastla yaralanmaya sebebiyet vermekten ifadeleri alınmıştır. Bu talebimizi yargılamanın en başında Mahkemeye sunmuştuk, Mahkeme 2 yılı aşkın süredir davayı taksirle öldürme gibi, sorumluları mevcut infaz düzenlemeleri karşısında hapse dahi sokmayacak, basit bir suçlama ile yargılamayı sürdürmüştür. Bu arada, kendisine bildirilen isimlerin altı aydır ifadesini almayı dahi tamamlamayan Savcı Galip Yılmaz Özkurşun, yürütmesi gereken soruşturma dışındaki her şeyle ilgilenmiş, acılı ailelerin Twitter paylaşımlarına, duruşmaları ve kazanın sebeplerini haber yapan gazetecilere, yurttaşlara davalar açmış; avukatların ve ailelerin taleplerine duyarsız kalmış, yapılan tüm yazılı başvuru ve sözlü görüşmelere rağmen soruşturmanın önünü tıkayan davranışlarını sürdürmüştür.
AİLELERE DAVA AÇILMIŞ: söyledikleri her söz için davalar açılmış, Anayasa Mahkemesi önünde polis şiddetine maruz kalınmış ve duruşma sırasında salon kapıları üzerlerine kilitlenmiştir. Bu süreçler hafızalarda henüz tazedir. Yürüyen dava ve halen süren soruşturmanın en can yakıcı noktası ise, Savcılığın dosyanın delillerini zaten kazaya sebep olan TCDD’den istemeye devam etmesidir. Görevi kötüye kullanma ve adil yargılamayı engellemeye teşebbüs suçları nedeniyle şikayet edilen ve Mahkeme tarafından da kurulan ara kararla ihbar edilen Savcılığın, bir an evvel yetkilerini kullanmaya başlaması, TCDD makamlarında arama-el koyma işlemi yaparak kazanın sebeplerine ve sorumluların tespitine ilişkin delilleri elde etmesi gerekmektedir. Adli makamlar ellerindeki imkanları kullanmamaktadır. Daha 2 ay evvel, 03.07.2021 tarihinde Konya-Ankara hızlı tren hattında meydana gelebilecek olası bir kazanın alınan önlemler sayesinde nasıl önüne geçildiyse, Çorlu Tren Katliamı da en basit önlemler alınarak önlenebilir bir katliamdır. Bu sebeple soruşturmanın ivedilikle tamamlanarak tüm sorumluların derhal tespit edilmesi ve yargı önüne çıkarılmaları hem yasal bir zorunluluk hem de bu ülkenin acılı ailelere ve yaralılara bir borcudur. Yargılama sürerken TCDD’de yaşananlar; Kaza tarihinde Ulaştırma ve Altyapı Bakanı olan Ahmet Arslan, kazadan 2 gün sonra görevinden alınmış ve 10.07.2018 tarihinde Mehmet Cahit Turhan göreve getirilmiştir. 28.03.2020 tarihinde ise Mehmet Cahit Turhan görevden alınmış, yerine Adil Karaismailoğlu getirilmiştir.
TREN KAZASI YAŞANMAYA DEVAM ETTİ: Kaza tarihinde TCDD Genel Müdürü olan İsa Apaydın, 20.09.2019 da görevden alınmış, yerine Ali İhsan Uygun getirilmiş, O da son duruşmadan 4 gün evvel 03.09.2021 tarihinde görevden alınarak yerine Abdülkerim Murat Atik getirilmiştir.
Görevden alınan tüm isimler Çorlu tren katliamının sorumluları arasında yer almalarına rağmen ifadeleri dahi alınmamıştır. Bu arada yine sorumlular arasında yer alan Mümin Karasu terfi ettirilerek TCDD Genel Müdür danışmanı olmuştur. Davada hali hazırda yargılanan sanıklar dahi bu kaza sebebiyle görevden uzaklaştırılmamış, haklarında bir disiplin kovuşturması başlatılmamıştır. Özetle; 08.07.2018 tarihinden bu yana yakınlarını kaydeden aileler ve yaralılar tek bir şey talep etmektedir: adalet. Bu soruşturma ve yürüyen davada adalet ise onlarca delille ortaya konulduğu gibi TCDD koltuklarını işgal eden tüm sorumluların tespit edilerek yargı önüne çıkarılması ve 25 kez olası kastla ölüme sebebiyet vermekten ve 297 kez olası kastla yaralanmaya sebebiyet vermekten ceza almaları ile sağlanacaktır.
Çorlu’dan sonra da tren kazaları yaşanmaya devam etti. Çorlu’dan sonra Ankara’da 9 insanımız hayatını kaybetti. Daha geçenlerde Tuzla’da facianın eşiğinden dönüldü. 1 hafta önce Tekirdağ’da hemzemin geçitte tren işçi servisine çarptı ve 6 insanımız öldü. Etkin bir yargılama olmadığı, caydırıcı cezalar verilmediği sürece, bu denetimsizlik, bu ihmaller devam edecektir ve hepimiz bir gün o trenlerden birinin altında kalabiliriz.
Aileler 3 yıldır tüm açıklamalarında aynı şeye vurgu yaptılar. Başka canlar yanmasın diye mücadele ettiklerini ifade ettiler. Sadece şikayetçiler değil sanıklar mahkeme salonlarını doldurduklarında Çorlu için sağlanan adalet hepimiz için sağlanan adalet olacaktır.”
SORUMLULARIN LİSTESİ
Basın metninde sorumlular listesi şöyle açıklandı:
Çorlu 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin savcılığa haklarında dava açılması için ihbar ettiği TCDD sorumlular listesi:
Genel Müdür İsa Apaydın
Genel müdür yardımcıları; İsmail Çağlar, İsmail H. Murtazaoğlu, Mustafa Çavuşoğlu
AR-GE/DERY Daire Başkanı Erol Tuna Aşkın
Bölge Demiryolu Emniyet ve Risk Yönetimi Müdürü Cemal Yaşar Tangül
TCDD Demiryolu Bakım Dairesi Başkanı Fahrettin Yıldırım
TCDD İnsan Kaynakları Daire Başkanı Korkmaz Koçer
TCDD Demiryolu Yapım Daire Başkanı Başar Kahraman
DATEM İşletme Müdürü Güven Kandemir
TCDD Demiryolu Modernizasyon Daire Başkanı Hasan Hüseyin Güney
TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürü Veysi Kurt
TCDD Taşımacılık A.Ş. G.M Yardımcısı Erol Arıkan
TCDD Taşımacılık A.Ş. Yolcu Daire Başkanlığı Erol Aslan
TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan
TCDD 1. Bölge Müdür Yardımcısı Muammer Levent Meriçli
TCDD 1.Bölge Müdür Yardımcısı Halil Korkmaz
TCDD 1. Bölge Demiryolu Bakım Müdürü Mümin Karasu
TCDD 1. Bölge Demiryolu Bakım Müd. Yrd. Levent Kaytan
TCDD 1. Bölge Demiryolu Bakım Müd. Yrd. Nizamettin Aras
Demiryolu Bakım Servis Müdür Yardımcısı Vekili Mehmet Özekmek
Demiryolu Bakım Servis Müdür Yardımcısı Vekili Ali Başpınar
Devlet Demir Yolları İşletmesi Yönetim Kurulu’nun 27.06.2008 tarih ve 11/132 sayılı kararında ve 02.06.2010 tarih ve 11/78 sayılı kararında imzası bulunan: Süleyman Karaman, Talat Aydın, Şükrü Kutlu, Ümit Ulvi Canik, Veysi Kurt ve İsa Apaydın