Erdoğan’ın Sürmene için “Katar emiri otel yapmak istiyor” dedikten kısa süre sonra çıkan yangın Hitler’in meşhur yangınını ve RTE’nin 15 Temmuz sonrası “Allah’ın lütfu” açıklamasını hatırlattı.
İlk olağan şüpheli olarak akıllara, yaklaşık 2 hafta önce o bölgeyi Katar emirine helikopterle gezdiren Erdoğan geldi… İstanbul’da imar ve tadilat izni olmayan Boğaz’a nazır yalıları yandaşlara peşkeş çekmek için tarumar eden Erdoğan rejiminin, Katar emirinin otel planına uygun hale gelmesi için Sürmene’deki ormanlara kıydığı iddia edildi. Bu şüpheyi uyandıran en önemli etken, Erdoğan’ın Katar emiriyle helikopter gezisinden sonra yaptığı şu açıklamalar oldu:
https://www.youtube.com/watch?v=LcO02DBhwDE
ERDOĞAN’IN TEMENNİLERİ NASIL HEMEN GERÇEKLEŞİYOR?
Katar emirinin planlarını anlatırken “Niye tesisler yapmıyorsunuz diye sordu. Temenni ederim ki onlara da kavuşuruz. Onların da alt yapısını ayıca yapmamız lazım tabi” dedi Erdoğan… Tam bu planlarını kamuoyuna açıkladığı günlerde ormanların kül olması ve yeşil alanın üzerine bina yapmaya elverişli çorak arazi haline gelmesi kendi ifadesiyle adeta bir “lütuf” gibi oldu Erdoğan’a… Tıpkı 15 Temmuz darbe tiyatrosunda olduğu gibi. Erdoğan, darbeyi kendisine haber vermediklerini iddia etitği Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı’nı görevde tutmaya devam edip bu iki ismin komisyonda sorgulanmasını engellemii, darbe hazırlığını 15 temmuz günü öğle saatlerinde haber veren askeri hapse göndermişti. Bu kadar şüpheli bir eylem için “Allah’ın lütfu oldu, yoksa biz bu operasyonları yapamazdık” ifadesiyle de bütün planı açık etmişti.
DİKTATÖRLERİN KLİŞE SENARYOLARI
Erdoğan diktatoryası altında tecrübe kazanan Türk kamuoyu, bu tür “kontrollü felaketlere” de alıştı… Yani “Allah’ın lütfu” olarak görülen kasti suikastler bir klişe haline geldi adeta. Dünya tarihinde bunun en çarpıcı iki örneği Hitler ve Kaddafi. Almanya diktatörü Hitler, tek başına iktidar olmanın verdiği imkanlar yetmediği ve süper güçlere ulaşmak istediği için 27 Şubat 1933’te SS tugaylarına parlamento binasını yaktırmış, ardından da tüm muhaliflerini bertaraf ederek tek adam olarak büyük katliamlara imza atmıştı.
Libya diktatörü Kaddafi de 1996’da benzer şekilde muhaliflerini katletti. Önce kendisine karşı eylemlerin büyümesini organize etmiş, şiddet eylemlerine göz yummuş ardından da bunu kalkışma olarak lanse etmişti. Bu ortamı fırsat bilerek, işkence karşıtı gösteriyi devlete isyan ve kalkışma olarak adlandıran Kaddafi, kurtulmak istediği 1200 muhalifi hapishanedeyken kurşunlatarak öldürdü.