Hizmet Hareketi’ne Kitlesel Kırım’da yaşanan acılardan kesitler…
BENİM ELLERİMİ DE KELEPÇELEYİN
13 sene önce özel bir dershanede çalıştığı için eşim hakkında ihbar var, denilerek Ankara’daki evimize gözaltı kararıyla geldiler. “Mersin’e götüreceğiz” denilerek gözaltına alındı.
Eşim, elleri kelepçelenip götürülürken kızım kapıya kadar gelip ellerini uzattı polislere “Beni de kelepçeleyip babamla beraber götürün, nasıl olsa herkese suç uyduruyorsunuz, bana da bir şey bulursunuz !” dedi.
Vicdanlı polislerden biri, bu söz üzerine ağlar ve biz ne yapalım “Emir büyük yerden!” diyerek cevap verdiler çocuklarıma.
Kızım, o gün yaşananları anlatırken şöyle diyor : “Babamın masumiyetini gördüm ve babam gözümde o kadar büyüdü ki tarif edemem !”
ACILARIMIZ AZALSIN DİYE BİZE DUA EDER MİSİNİZ !
Bir sabah baskınıyla ev aramasına geldi polisler. Evimizin en mahrem yerlerine kadar girdiler ve utanmadan yatak odamızdaki çamaşırlarımıza kadar baktılar. Tutanakta evde suç unsuru bir delil bulamadıklarını ifade etseler de çocuklarımın gözlerine baka baka babalarını gözaltına aldılar.
Çocuklarım ağladılar… Ağladılar ama engel olamadılar ! Arkasından giderek “baba!” diyen sesleri apartmanın koridorlarında hüzünlü bir haykırış olsa da kimseye seslerini duyuramadılar. Artık başlarını okşayan bir çift baba eli kelepçelendi ve bir meçhule götürüldü…
İçimdeki acının büyük tarafı, esasen kendimden ziyade masum yavrularıma bakıyor. Dört evladım var; iki erkek, iki kız. Hepsi de benim ciğerimden bir parça … Hangisine dokunsalar acıtıyor. Hem de her yanımı!
Bugünlerde evimde tutuklanma endişesiyle eşi yurt dışına çıkan kız kardeşim de kalıyor. Üç yeğenimle birlikte. Yani evimizde şu an yedi tane çocuk var!
Evladımdan biri engelli. Haftada iki kere rehabilitasyona götürülmesi gerekiyor. Aynı zamanda düşük derecede havale geçiriyor. Doktor doktor gezip de hala çare bulamadığımız bir hastalık. Tüm bunları yalnız başıma göğüslemek zorundayım!
Şu an geçimimizi sağlayacak bir gelirimiz olmadığı için korka korka özel ders vermeye çalışıyorum. Korkuyorum çünkü ders vermeme de bir kulp takıp sonra “terörist” ilan ederek beni de götürecekler diye… Korktuğum başıma gelirse kim bakacak bu kadar çocuğa ?
Ekonomik olarak zorlandığımız için geçenlerde kız kardeşim kendi evinin eşyalarını bir spotçuya çok ucuza satmak zorunda kaldı. Aslında sadece eşyalarını değil, hatıralarını da bırakmıştı o spotçuya ağlaya ağlaya …
Şimdi semt pazarlarında en ucuz yiyeceklere bakıyorum. Pırasa, ıspanak vs. Siz de bilirsiniz, bu yiyecekler küçük çocukların çok da damak zevkine uygun değil. Onlara bu yiyeceklerin vücudumuza olan faydalarını anlatıyorum, ikna olmaları için.
Zaten eti, meyveyi çoktan unuttuk. Bu yiyecekler bizim için yemekhanelerde asılı duran sadece izlenebilen bir resimden ibaret ! Ama şikâyet etmiyorum, edemem! Bize Allah’a şükürden gayrısı yakışmaz !
Bu toplumda yaşayan annelerden bir ricam var. Korkup bizi yalnız bıraksanız bile acılarımız azalsın diye bize dua eder misiniz?
BENİM MELEK ANNEMİN NE SUÇU OLABİLİR Kİ?
15 Temmuz sonrası babam işinden oldu ve hakkında yakalama kararı vardı. O yüzden evimizi büyük bir şehirden köy evine akrabaların yanına taşımak zorunda kaldık.
Babamızın yokluğunda annemiz bize kol kanat gerdi, babamızın özlemiyle onun sinesine sarıldık. Küçük iki kardeşim köy okuluna başladı ama uyum sağlamaları çok zor oldu. Her gün okuldan stres içinde geliyorlar ve okul öğrencilerinin kaba davranışlarından ve küfürlü sözlerinden bahsediyorlardı.
Annem onları teselli edip “Yavrum sabredin geçeçek” diyordu sürekli. Biz güzel günlerin geleceğini beklerken bundan iki ay önce sabahın erken saatlerinde polis köydeki evimizi bastı. Gözümüzün bebeği annemizi alıp götürdüler ve biz üç kardeş gözü yaşlı bakakaldık ardından …
On gün sonra ise annemin tutuklandığını öğrendik. Babamıza hasretken annemiz de bizden koparıldı. En çok bizi üzen husus ise hakime % 30 özürlü olduğunu belirtmesine ve iki ayağında kalça çıkığı olduğunu, üç çocuğunun bakımını kendisinin yaptığını söylemesine rağmen tutuklanması yönünde karar verilmesi oldu.
Ben kendimi bir şekilde avutuyorum ama küçüçük kardeşlerime sözüm geçmiyor ve sürekli şunu soruyorlar : “Bizim melek gibi annemizin, babamızın ne suçu olabilir ?”
RÜYALARIMDA HEP GÜZEL YEMEKLER GÖRÜYORUM BABA
Eylül ayında Kamu’daki görevimden ihraç edildim. Eşim, ev hanımı iki tane okula giden çocuğum var. Birkaç ay iş aradım ancak kimse beni işe almadı. Paramız bitene kadar da elimizdekiyle geçinmeye çalıştık.
Öyle günler yaşadık ki evde yiyecek bir şeyler bulamaz hale geldik. Hatta çoğu zaman günde iki öğün yemeğe başladık. Çocukları da mecburen alıştırmaya çalışıyorduk ama onlar “karnım aç !” dedikçe içim cız ediyor.
En küçük çocuğum sabahları uyandığında annesine diyor ki : “Rüyalarımda hep güzel yemekler görüyorum anne !” Bunları duydukça çok üzülüyorum… Hemen evden çıkıp iş aramaya başlıyorum fakat iş bulamıyorum bir türlü!
Artık çaresiz kalınca hanıma dedim “Gel boşanalım, git babanın evine, görüyorsun bakamıyorum size, siz bunları hak etmiyorsunuz !” Allah eşimden razı olsun “Olmaz öyle sey, inşallah her sıkıntıya beraberce göğüs gereceğiz” dedi ve rahatlattı beni.
Derken Rabbim nasip etti, bir nakliyatçıda hamallığa başladım ve hala orada çalışmaya devam ediyorum …