“Kamu Hastaneleri kumpası deşifre oldu”
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu
Sağlık “Reformu”nun en havalı projelerindendi.
O, Nuh Nebi’den kalma devlet hastaneleri de neydi öyle?..
Kâr-zarar hesabını bilmeyen, evkaf dairesi misali sağlık kurumu mu olurdu?..
Ya o sekiz-beş mesaili, devlet memuru kılıklı başhekimler?..
Hem hastaneleri ne diye hekimler yönetiyordu ki?
Ameliyattan çıkıp ihaleye giriyorlar; Afyon patatesi konusunda mütehassıs, Adapazarı soğanı konusunda mütehassis olmadıkları için de her seferinde kazıklanıyor, müesseseyi zarara uğratıyorlardı.
Dahası; bu devirde böyle bürokrasi mi olurdu?..
Yoğun bakım servisinde EKG cihazı bozulsa tamirat için Ankara’ya yazı yazılıyor, hastanenin ihata duvarı çökse Bakanlık’tan inşaat izni isteniyor…
Yazıların gitmesi, gelmesi, evrak kayıttan geçip ilgili birime havale edilmesi, filan, aylar geçiyordu.
• • •
Neyse ki devr-i iktidarımızda, medar-ı iftiharımız Sağlık “Reformu”nu uygulamaya sokmuş, sağlıktaki yıllardır bekleyen sorunları tek tek çözmeye başlamış…
Önce SSK hastanelerinin canına okumuş, sonra sağlık ocaklarının çanına ot tıkamıştık.
Sıra devlet hastanelerine gelmişti.
Aslında ilk baştaki planımız daha yahşiydi.
“Hastane” ismini dahi tarihe gömecek, yerlerine “Sağlık İşletmeleri” kuracak, her birine de birer mütevelli heyeti atayacaktık.
Mütevelli heyetinde tabii ki çalışan temsilcisi filan olmayacaktı ama şehrin Sanayi ve Ticaret Odası temsilcisi mutlaka olacaktı.
Adı üzerinde…
İşletme!..
Sonra içimizde aklını hepten peynir ekmekle yemeyip birazını saklayanlar uyardı da o plandan vazgeçtik.
• • •
Bu arada, İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebusan’la uğraşmaktan yorulunca memleketi yıllarca kanun-u muvakkatlarla yönettiğini öğrenmiş…
Meclis’te kahir ekseriyetimiz olsa da usuldü, esastı, önergeydi, teklifti, muhalefetle uğraşmak yerine KHK çıkarmanın tadını almıştık.
Kimileri bizim için Adalet ve Terakki Partisi, filan dedilerse de aldırmadık; 2 Kasım 2011 akşamı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında 663 sayılı KHK’yı yayınlayıverdik.
O eski kepli kafalı başhemşireleri, hastane müdürlerini filan anında derdest edip sepetledik, başhekimleri tenzil-i rütbe ile hak ettikleri seviyeye indirdik…
Hastanelerin başına da “Hastane Yöneticisi” unvanlı yeni bir canlı türü atadık.
Hastane yönetmek için bırakın doktor olmayı, herhangi bir sağlık meslek mensubu olma zorunluluğunu da kaldırdık…
Hukukçuydu, mühendisti, işletmeciydi, müftüydü, herkesin önünü açtık.
Bu arada her şehirdeki devlet hastanelerini birleştirip birer de Kamu Hastane Birliği kurduk…
Başlarına da birer genel sekreter…
Onların da sağlıkçı olmaları, daha önce bir sağlık kuruluşunda çalışmaları filan gerekmez…
Sağlık yöneticiliği dediğin nedir ki, kimi koysan yapar, yani.
• • •
Bir de daha önce IMF’ye, Dünya Bankası’na söz vermiştik…
Kürek çeken değil dümen tutan bir Sağlık Bakanlığı olacağız, sağlık hizmeti sunumundan çekileceğiz.
Onun için İl Sağlık Müdürlüklerini de üçe böldük.
Hastaneleri Kamu Hastaneleri Kurumu Müdürlüklerine, aile sağlığı merkezlerini Halk Sağlığı Müdürlüklerine devrettik.
Kimileri kendilerini hâlâ sağlık müdürü sanmaya devam etti ama boşuna.
Hastaneye gitse yüzüne bakan yok.
Tabii ki bütün bunları yaparken propagandayı da unutmadık.
Kamu Hastanelerinde Büyük Reform!..
Sağlıkta Çağ Atladık!..
Vatandaş AKP’nin Sağlık Reformundan Acayip Memnun!..
• • •
Ve fakat…
Daha altıncı yılı dolmadan bizim “reform” deforme oldu…
Hastanelerde bir şey düzelmedi ama ortalık mebzul sayıda yöneticiyle doldu!..
Neticede, baltayı taşa vurduğumuzu anladık…
Bu hafta bir KHK daha…
Hop, eski sisteme dönüverdik!..
Eski sisteme döndük ama kalkıp da başarısızlığımız kabul edecek filan değiliz, tabii ki.
Bu seferki slogan…
Sağlıkta Tek Çatı!..
Gerçi müzmin muhalifler halimize bakıp bakıp gülüşüyorlar…
Bunlar daha Kamu Hastane Birlikleri projesini beceremediler, Şehir Hastanelerini hepten ellerine yüzlerine bulaştırırlar, filan diyorlar ama aldırmıyoruz.
Çok sıkışırsak işi Anayasa Referandumuna bağlıyoruz.
Tek Millet, Tek Devlet, Tek Başkan, Tek Başhekim!..
Hatta Nagehan’la Rasim’e ev ödevi olarak verdik; adam eski SSK Genel Müdürü ne de olsa, olayı Kılıçdaroğlu’na yıkacaklar.
Onlar beceremezse Abdurrahman köşesinde yazacak…
Vatikan’ın Kamu Hastane Birlikleri oyunu!..
Hiçbiri tutmazsa Turgay’a söyliycez, Güneş’e manşet atacak…
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu!..
“Kamu Hastaneleri kumpası deşifre oldu”
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu
Sağlık “Reformu”nun en havalı projelerindendi.
O, Nuh Nebi’den kalma devlet hastaneleri de neydi öyle?..
Kâr-zarar hesabını bilmeyen, evkaf dairesi misali sağlık kurumu mu olurdu?..
Ya o sekiz-beş mesaili, devlet memuru kılıklı başhekimler?..
Hem hastaneleri ne diye hekimler yönetiyordu ki?
Ameliyattan çıkıp ihaleye giriyorlar; Afyon patatesi konusunda mütehassıs, Adapazarı soğanı konusunda mütehassis olmadıkları için de her seferinde kazıklanıyor, müesseseyi zarara uğratıyorlardı.
Dahası; bu devirde böyle bürokrasi mi olurdu?..
Yoğun bakım servisinde EKG cihazı bozulsa tamirat için Ankara’ya yazı yazılıyor, hastanenin ihata duvarı çökse Bakanlık’tan inşaat izni isteniyor…
Yazıların gitmesi, gelmesi, evrak kayıttan geçip ilgili birime havale edilmesi, filan, aylar geçiyordu.
• • •
Neyse ki devr-i iktidarımızda, medar-ı iftiharımız Sağlık “Reformu”nu uygulamaya sokmuş, sağlıktaki yıllardır bekleyen sorunları tek tek çözmeye başlamış…
Önce SSK hastanelerinin canına okumuş, sonra sağlık ocaklarının çanına ot tıkamıştık.
Sıra devlet hastanelerine gelmişti.
Aslında ilk baştaki planımız daha yahşiydi.
“Hastane” ismini dahi tarihe gömecek, yerlerine “Sağlık İşletmeleri” kuracak, her birine de birer mütevelli heyeti atayacaktık.
Mütevelli heyetinde tabii ki çalışan temsilcisi filan olmayacaktı ama şehrin Sanayi ve Ticaret Odası temsilcisi mutlaka olacaktı.
Adı üzerinde…
İşletme!..
Sonra içimizde aklını hepten peynir ekmekle yemeyip birazını saklayanlar uyardı da o plandan vazgeçtik.
• • •
Bu arada, İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebusan’la uğraşmaktan yorulunca memleketi yıllarca kanun-u muvakkatlarla yönettiğini öğrenmiş…
Meclis’te kahir ekseriyetimiz olsa da usuldü, esastı, önergeydi, teklifti, muhalefetle uğraşmak yerine KHK çıkarmanın tadını almıştık.
Kimileri bizim için Adalet ve Terakki Partisi, filan dedilerse de aldırmadık; 2 Kasım 2011 akşamı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında 663 sayılı KHK’yı yayınlayıverdik.
O eski kepli kafalı başhemşireleri, hastane müdürlerini filan anında derdest edip sepetledik, başhekimleri tenzil-i rütbe ile hak ettikleri seviyeye indirdik…
Hastanelerin başına da “Hastane Yöneticisi” unvanlı yeni bir canlı türü atadık.
Hastane yönetmek için bırakın doktor olmayı, herhangi bir sağlık meslek mensubu olma zorunluluğunu da kaldırdık…
Hukukçuydu, mühendisti, işletmeciydi, müftüydü, herkesin önünü açtık.
Bu arada her şehirdeki devlet hastanelerini birleştirip birer de Kamu Hastane Birliği kurduk…
Başlarına da birer genel sekreter…
Onların da sağlıkçı olmaları, daha önce bir sağlık kuruluşunda çalışmaları filan gerekmez…
Sağlık yöneticiliği dediğin nedir ki, kimi koysan yapar, yani.
• • •
Bir de daha önce IMF’ye, Dünya Bankası’na söz vermiştik…
Kürek çeken değil dümen tutan bir Sağlık Bakanlığı olacağız, sağlık hizmeti sunumundan çekileceğiz.
Onun için İl Sağlık Müdürlüklerini de üçe böldük.
Hastaneleri Kamu Hastaneleri Kurumu Müdürlüklerine, aile sağlığı merkezlerini Halk Sağlığı Müdürlüklerine devrettik.
Kimileri kendilerini hâlâ sağlık müdürü sanmaya devam etti ama boşuna.
Hastaneye gitse yüzüne bakan yok.
Tabii ki bütün bunları yaparken propagandayı da unutmadık.
Kamu Hastanelerinde Büyük Reform!..
Sağlıkta Çağ Atladık!..
Vatandaş AKP’nin Sağlık Reformundan Acayip Memnun!..
• • •
Ve fakat…
Daha altıncı yılı dolmadan bizim “reform” deforme oldu…
Hastanelerde bir şey düzelmedi ama ortalık mebzul sayıda yöneticiyle doldu!..
Neticede, baltayı taşa vurduğumuzu anladık…
Bu hafta bir KHK daha…
Hop, eski sisteme dönüverdik!..
Eski sisteme döndük ama kalkıp da başarısızlığımız kabul edecek filan değiliz, tabii ki.
Bu seferki slogan…
Sağlıkta Tek Çatı!..
Gerçi müzmin muhalifler halimize bakıp bakıp gülüşüyorlar…
Bunlar daha Kamu Hastane Birlikleri projesini beceremediler, Şehir Hastanelerini hepten ellerine yüzlerine bulaştırırlar, filan diyorlar ama aldırmıyoruz.
Çok sıkışırsak işi Anayasa Referandumuna bağlıyoruz.
Tek Millet, Tek Devlet, Tek Başkan, Tek Başhekim!..
Hatta Nagehan’la Rasim’e ev ödevi olarak verdik; adam eski SSK Genel Müdürü ne de olsa, olayı Kılıçdaroğlu’na yıkacaklar.
Onlar beceremezse Abdurrahman köşesinde yazacak…
Vatikan’ın Kamu Hastane Birlikleri oyunu!..
Hiçbiri tutmazsa Turgay’a söyliycez, Güneş’e manşet atacak…
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu!..
“Kamu Hastaneleri kumpası deşifre oldu”
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu
Sağlık “Reformu”nun en havalı projelerindendi.
O, Nuh Nebi’den kalma devlet hastaneleri de neydi öyle?..
Kâr-zarar hesabını bilmeyen, evkaf dairesi misali sağlık kurumu mu olurdu?..
Ya o sekiz-beş mesaili, devlet memuru kılıklı başhekimler?..
Hem hastaneleri ne diye hekimler yönetiyordu ki?
Ameliyattan çıkıp ihaleye giriyorlar; Afyon patatesi konusunda mütehassıs, Adapazarı soğanı konusunda mütehassis olmadıkları için de her seferinde kazıklanıyor, müesseseyi zarara uğratıyorlardı.
Dahası; bu devirde böyle bürokrasi mi olurdu?..
Yoğun bakım servisinde EKG cihazı bozulsa tamirat için Ankara’ya yazı yazılıyor, hastanenin ihata duvarı çökse Bakanlık’tan inşaat izni isteniyor…
Yazıların gitmesi, gelmesi, evrak kayıttan geçip ilgili birime havale edilmesi, filan, aylar geçiyordu.
• • •
Neyse ki devr-i iktidarımızda, medar-ı iftiharımız Sağlık “Reformu”nu uygulamaya sokmuş, sağlıktaki yıllardır bekleyen sorunları tek tek çözmeye başlamış…
Önce SSK hastanelerinin canına okumuş, sonra sağlık ocaklarının çanına ot tıkamıştık.
Sıra devlet hastanelerine gelmişti.
Aslında ilk baştaki planımız daha yahşiydi.
“Hastane” ismini dahi tarihe gömecek, yerlerine “Sağlık İşletmeleri” kuracak, her birine de birer mütevelli heyeti atayacaktık.
Mütevelli heyetinde tabii ki çalışan temsilcisi filan olmayacaktı ama şehrin Sanayi ve Ticaret Odası temsilcisi mutlaka olacaktı.
Adı üzerinde…
İşletme!..
Sonra içimizde aklını hepten peynir ekmekle yemeyip birazını saklayanlar uyardı da o plandan vazgeçtik.
• • •
Bu arada, İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebusan’la uğraşmaktan yorulunca memleketi yıllarca kanun-u muvakkatlarla yönettiğini öğrenmiş…
Meclis’te kahir ekseriyetimiz olsa da usuldü, esastı, önergeydi, teklifti, muhalefetle uğraşmak yerine KHK çıkarmanın tadını almıştık.
Kimileri bizim için Adalet ve Terakki Partisi, filan dedilerse de aldırmadık; 2 Kasım 2011 akşamı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında 663 sayılı KHK’yı yayınlayıverdik.
O eski kepli kafalı başhemşireleri, hastane müdürlerini filan anında derdest edip sepetledik, başhekimleri tenzil-i rütbe ile hak ettikleri seviyeye indirdik…
Hastanelerin başına da “Hastane Yöneticisi” unvanlı yeni bir canlı türü atadık.
Hastane yönetmek için bırakın doktor olmayı, herhangi bir sağlık meslek mensubu olma zorunluluğunu da kaldırdık…
Hukukçuydu, mühendisti, işletmeciydi, müftüydü, herkesin önünü açtık.
Bu arada her şehirdeki devlet hastanelerini birleştirip birer de Kamu Hastane Birliği kurduk…
Başlarına da birer genel sekreter…
Onların da sağlıkçı olmaları, daha önce bir sağlık kuruluşunda çalışmaları filan gerekmez…
Sağlık yöneticiliği dediğin nedir ki, kimi koysan yapar, yani.
• • •
Bir de daha önce IMF’ye, Dünya Bankası’na söz vermiştik…
Kürek çeken değil dümen tutan bir Sağlık Bakanlığı olacağız, sağlık hizmeti sunumundan çekileceğiz.
Onun için İl Sağlık Müdürlüklerini de üçe böldük.
Hastaneleri Kamu Hastaneleri Kurumu Müdürlüklerine, aile sağlığı merkezlerini Halk Sağlığı Müdürlüklerine devrettik.
Kimileri kendilerini hâlâ sağlık müdürü sanmaya devam etti ama boşuna.
Hastaneye gitse yüzüne bakan yok.
Tabii ki bütün bunları yaparken propagandayı da unutmadık.
Kamu Hastanelerinde Büyük Reform!..
Sağlıkta Çağ Atladık!..
Vatandaş AKP’nin Sağlık Reformundan Acayip Memnun!..
• • •
Ve fakat…
Daha altıncı yılı dolmadan bizim “reform” deforme oldu…
Hastanelerde bir şey düzelmedi ama ortalık mebzul sayıda yöneticiyle doldu!..
Neticede, baltayı taşa vurduğumuzu anladık…
Bu hafta bir KHK daha…
Hop, eski sisteme dönüverdik!..
Eski sisteme döndük ama kalkıp da başarısızlığımız kabul edecek filan değiliz, tabii ki.
Bu seferki slogan…
Sağlıkta Tek Çatı!..
Gerçi müzmin muhalifler halimize bakıp bakıp gülüşüyorlar…
Bunlar daha Kamu Hastane Birlikleri projesini beceremediler, Şehir Hastanelerini hepten ellerine yüzlerine bulaştırırlar, filan diyorlar ama aldırmıyoruz.
Çok sıkışırsak işi Anayasa Referandumuna bağlıyoruz.
Tek Millet, Tek Devlet, Tek Başkan, Tek Başhekim!..
Hatta Nagehan’la Rasim’e ev ödevi olarak verdik; adam eski SSK Genel Müdürü ne de olsa, olayı Kılıçdaroğlu’na yıkacaklar.
Onlar beceremezse Abdurrahman köşesinde yazacak…
Vatikan’ın Kamu Hastane Birlikleri oyunu!..
Hiçbiri tutmazsa Turgay’a söyliycez, Güneş’e manşet atacak…
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu!..
“Kamu Hastaneleri kumpası deşifre oldu”
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu
Sağlık “Reformu”nun en havalı projelerindendi.
O, Nuh Nebi’den kalma devlet hastaneleri de neydi öyle?..
Kâr-zarar hesabını bilmeyen, evkaf dairesi misali sağlık kurumu mu olurdu?..
Ya o sekiz-beş mesaili, devlet memuru kılıklı başhekimler?..
Hem hastaneleri ne diye hekimler yönetiyordu ki?
Ameliyattan çıkıp ihaleye giriyorlar; Afyon patatesi konusunda mütehassıs, Adapazarı soğanı konusunda mütehassis olmadıkları için de her seferinde kazıklanıyor, müesseseyi zarara uğratıyorlardı.
Dahası; bu devirde böyle bürokrasi mi olurdu?..
Yoğun bakım servisinde EKG cihazı bozulsa tamirat için Ankara’ya yazı yazılıyor, hastanenin ihata duvarı çökse Bakanlık’tan inşaat izni isteniyor…
Yazıların gitmesi, gelmesi, evrak kayıttan geçip ilgili birime havale edilmesi, filan, aylar geçiyordu.
• • •
Neyse ki devr-i iktidarımızda, medar-ı iftiharımız Sağlık “Reformu”nu uygulamaya sokmuş, sağlıktaki yıllardır bekleyen sorunları tek tek çözmeye başlamış…
Önce SSK hastanelerinin canına okumuş, sonra sağlık ocaklarının çanına ot tıkamıştık.
Sıra devlet hastanelerine gelmişti.
Aslında ilk baştaki planımız daha yahşiydi.
“Hastane” ismini dahi tarihe gömecek, yerlerine “Sağlık İşletmeleri” kuracak, her birine de birer mütevelli heyeti atayacaktık.
Mütevelli heyetinde tabii ki çalışan temsilcisi filan olmayacaktı ama şehrin Sanayi ve Ticaret Odası temsilcisi mutlaka olacaktı.
Adı üzerinde…
İşletme!..
Sonra içimizde aklını hepten peynir ekmekle yemeyip birazını saklayanlar uyardı da o plandan vazgeçtik.
• • •
Bu arada, İttihat ve Terakki’nin Meclis-i Mebusan’la uğraşmaktan yorulunca memleketi yıllarca kanun-u muvakkatlarla yönettiğini öğrenmiş…
Meclis’te kahir ekseriyetimiz olsa da usuldü, esastı, önergeydi, teklifti, muhalefetle uğraşmak yerine KHK çıkarmanın tadını almıştık.
Kimileri bizim için Adalet ve Terakki Partisi, filan dedilerse de aldırmadık; 2 Kasım 2011 akşamı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında 663 sayılı KHK’yı yayınlayıverdik.
O eski kepli kafalı başhemşireleri, hastane müdürlerini filan anında derdest edip sepetledik, başhekimleri tenzil-i rütbe ile hak ettikleri seviyeye indirdik…
Hastanelerin başına da “Hastane Yöneticisi” unvanlı yeni bir canlı türü atadık.
Hastane yönetmek için bırakın doktor olmayı, herhangi bir sağlık meslek mensubu olma zorunluluğunu da kaldırdık…
Hukukçuydu, mühendisti, işletmeciydi, müftüydü, herkesin önünü açtık.
Bu arada her şehirdeki devlet hastanelerini birleştirip birer de Kamu Hastane Birliği kurduk…
Başlarına da birer genel sekreter…
Onların da sağlıkçı olmaları, daha önce bir sağlık kuruluşunda çalışmaları filan gerekmez…
Sağlık yöneticiliği dediğin nedir ki, kimi koysan yapar, yani.
• • •
Bir de daha önce IMF’ye, Dünya Bankası’na söz vermiştik…
Kürek çeken değil dümen tutan bir Sağlık Bakanlığı olacağız, sağlık hizmeti sunumundan çekileceğiz.
Onun için İl Sağlık Müdürlüklerini de üçe böldük.
Hastaneleri Kamu Hastaneleri Kurumu Müdürlüklerine, aile sağlığı merkezlerini Halk Sağlığı Müdürlüklerine devrettik.
Kimileri kendilerini hâlâ sağlık müdürü sanmaya devam etti ama boşuna.
Hastaneye gitse yüzüne bakan yok.
Tabii ki bütün bunları yaparken propagandayı da unutmadık.
Kamu Hastanelerinde Büyük Reform!..
Sağlıkta Çağ Atladık!..
Vatandaş AKP’nin Sağlık Reformundan Acayip Memnun!..
• • •
Ve fakat…
Daha altıncı yılı dolmadan bizim “reform” deforme oldu…
Hastanelerde bir şey düzelmedi ama ortalık mebzul sayıda yöneticiyle doldu!..
Neticede, baltayı taşa vurduğumuzu anladık…
Bu hafta bir KHK daha…
Hop, eski sisteme dönüverdik!..
Eski sisteme döndük ama kalkıp da başarısızlığımız kabul edecek filan değiliz, tabii ki.
Bu seferki slogan…
Sağlıkta Tek Çatı!..
Gerçi müzmin muhalifler halimize bakıp bakıp gülüşüyorlar…
Bunlar daha Kamu Hastane Birlikleri projesini beceremediler, Şehir Hastanelerini hepten ellerine yüzlerine bulaştırırlar, filan diyorlar ama aldırmıyoruz.
Çok sıkışırsak işi Anayasa Referandumuna bağlıyoruz.
Tek Millet, Tek Devlet, Tek Başkan, Tek Başhekim!..
Hatta Nagehan’la Rasim’e ev ödevi olarak verdik; adam eski SSK Genel Müdürü ne de olsa, olayı Kılıçdaroğlu’na yıkacaklar.
Onlar beceremezse Abdurrahman köşesinde yazacak…
Vatikan’ın Kamu Hastane Birlikleri oyunu!..
Hiçbiri tutmazsa Turgay’a söyliycez, Güneş’e manşet atacak…
FETÖ’nün Kamu Hastane Birlikleri kumpası deşifre oldu!..