Zulüm rejiminde yiten canlar belgesi, bu bölümünde Meriç’te eşi ve 3 çocuğun kaybeden Murat öğretmeni anlattı.
Murat Akçabay ve Hatice Akçabay, çalıştıkları kurumlar KHK’yla kapatılan iki öğretmen. 15 Temmuz’dan sonra onların da hayatı altüst oldu. Hizmet Hareketi’yle bağlantıları nedeniyle haklarında arama kaydı çıkartılınca 23 ay saklanmak zorunda kaldılar…
Endişeleri ikisinin de tutuklanıp, üç çocuklarının ortada kalmasıydı. İşsizlik, çocukları hastalandığında tedavi ettirememe, tüm sosyal haklardan mahrum kalma artık dayanılmaz noktaya gelince Türkiye’yi kaçak yollardan terk etme kararı aldılar…
18 Temmuz 2018 gece yarısı Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçmeye çalışırken botları alabora oldu.
Akçabay ailesinin Meriç’te yaşadığı mahşeri şair Erhan Bozkurt zulüm rejiminde #YitenCanlar Belgeseli için kaleme aldı.
Akçabay ailesinin hüzün dolu hikayesi;
Haklarında açılan cadı avı soruşturması nedeniyle, arama kararı bulunan ve 18 Temmuz gecesi Yunanistan’a geçmeye çalışan Murat Akçabay’ın, eşi ve 3 çocuğuyla birlikte bindikleri bot, Meriç’te battı.
Ve maalesef Murat Öğretmen’in eşi Hatice Akçabay (36), ve üç oğlu Ahmet Esat (6), Mesut (5), Bekir Aras (1) Meriç’in sularında can verdi. Botta 2’si kaçakçı olmak üzere toplam 11 kişi bulunuyordu. Uzun aramalar neticesinde anne Hatice Akçabay’ın ve bir yaşındaki oğlu Bekir Akçabay’ın cansız bedenleri birbirlerine sarılı vaziyette bulundu.
Aynı aileden 7 yaşındaki Ahmet Esat ile 5 yaşındaki Mesut’un ise aradan yıllar geçmesine rağmen hâlâ cesetlerine ulaşılamadı.
Murat Öğretmen, sağ kurtulduğu “Mahşer” dediği o geceyi gözyaşları içinde şöyle anlattı: “Plastik, şişme bota dokuz kişi olarak bindik. İki kaçakçı da en son bindi. Toplam 11 kişi olduk. Nehrin ortasında kaya gibi bir cisme çarptığımızı sanıyorum.
EVLATLARIM ELLERİMDEN KAYIP GİTTİ
Bot delindi, kendi etrafımızda dönmeye başladık. Bir anda bot devrildi ve suya düştük. Diğer aile hemen nehrin sağ bölümündeki dallara tutundu. Ben ve eşim çocukları tutmaya çalışırken nehrin ortasında kaldık. Küçük bebeğimizi eşim tutuyordu. Diğer ikisini ben tutmaya çalıştım. 7 yaşındaki Ahmet Esat’ta can yeleği vardı, biraz suyun üzerinde durabiliyordu ama diğeri suya battı. Eşim de akıntıya kapıldı gitti. Uzakta bir ağaç dalına tutunduğun gördüm. ‘Hatice sakın dalı bırakma seni gelip seni kurtacağım.’ Dedim. Allahın nereye gideyim her yer karanlık ne yapacağımı bilemedim gitti. Mahşeri yaşamak nedir bilmiyorum, ama o gece herhalde mahşerdi.”
” Allah rahmet eylesin. Allah bu acılara sebep olanları bildiği gibi yapsın!…
Akçabay ailesinin hüzün dolu hikayesi #YitenCanlar Belgeselinde: