AKP’nin Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye başkanlıklarına kayyım atamasının ardından kayyım protestoları başladı.
Hükümet eyleme destek verdi ve muhalefetten de ‘neden sessiz kaldıklarını’ belirterek muhalefeti ve sanatçıları hedef aldı. Sanatçılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hedefindeydi:
“Hatırlayın, cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray’a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar Galatasaray’a gitmiyorlar mıydı? Peki, cumartesi anneleri için oraya giden bu sanatçılar, yazarı, çizeri, şusu, busu vesaire… Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar?”
Sözcü yazarı Can Ataklı’dan ise ezber bozan bir çıkış geldi. “Diyarbakır’daki HDP binası önünde günlerdir bazı anneler eylem yapıyor.” diyen Ataklı, eylemin iktidar operasyonu olduğunu belirtiyor:
“Söyledikleri şu; “Çocuklarımızı PKK dağa götürdü. Terörist yapacak, bunlara siz aracı oldunuz, evlatlarımızı geri verin.”
İlk duyulduğu anda insana ne kadar masum ve duygusal geliyor değil mi?
Ancak bu konuda şüphelerim var. Tele 1’deki bir sabah sohbetimde “Bu bir iktidar operasyonu” demiştim. Çünkü PKK terörü son günlerin konusu değil. 1984 yılında ilk kez ortaya çıktığı günden beri var ve o yıldan bu yana pek çok genç dağa çıkarak teröristlere katıldı.”
“Bu son olaydaki analar da elbette haklılar, isyanları yerden göğe doğru. Ama bu durum, eylemin iktidar eliyle sürdürülmediği anlamına gelmiyor. Ve iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırıyor.” diyen Sözcü yazarı, yazısında “aynı annelerin aynı gerekçelerle AKP il binası önünde bu eylemi yapabilir mi?” sorusunu yöneltiyor.
Ataklı, “Yine valilik önünde veya Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde ya da İçişleri Bakanlığı’nda bu eylem yapılabilir mi?” sorusunu yöneltiyor ve “Ama asıl sorularım başka” diyerek şöyle devam ediyor:
“BİR: Çocuklar PKK tarafından kaçırıldıysa ilk gidilecek yer polis değil mi?
İKİ: Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının kaçırıldığına dair şikayette bulundu mu?
ÜÇ: Emniyet güçleri kaçırılan çocukları bulmak için herhangi bir çalışma yapıyor mu?
DÖRT: Cumhurbaşkanı neden İçişleri Bakanı’na, kaçırılan çocukların bulunması yönünde talimat vermiyor da herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor?
BEŞ: Bakanlar, AKP yöneticileri, yandaş-tetikçi medya herkesi terörize ederek “Analara destek çağrıları” yapıyorsa ve henüz katılmayanları hainlikle suçluyorsa bu eyleme iktidar operasyonu demenin nesi yanlış oluyor?
ALTI: Devlet ne zamandan beri işini yapmak yerine sokak eylemlerine prim vermeye başladı?
Sonuç olarak analar elbette haklıdır. Ama iktidarın yaptığı da bu haklılık üzerinden toplumda yeni bir kin ve nefret duygusu yaymaktır. Bu da Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.”
AKP’nin Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye başkanlıklarına kayyım atamasının ardından kayyım protestoları başladı.
Hükümet eyleme destek verdi ve muhalefetten de ‘neden sessiz kaldıklarını’ belirterek muhalefeti ve sanatçıları hedef aldı. Sanatçılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hedefindeydi:
“Hatırlayın, cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray’a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar Galatasaray’a gitmiyorlar mıydı? Peki, cumartesi anneleri için oraya giden bu sanatçılar, yazarı, çizeri, şusu, busu vesaire… Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar?”
Sözcü yazarı Can Ataklı’dan ise ezber bozan bir çıkış geldi. “Diyarbakır’daki HDP binası önünde günlerdir bazı anneler eylem yapıyor.” diyen Ataklı, eylemin iktidar operasyonu olduğunu belirtiyor:
“Söyledikleri şu; “Çocuklarımızı PKK dağa götürdü. Terörist yapacak, bunlara siz aracı oldunuz, evlatlarımızı geri verin.”
İlk duyulduğu anda insana ne kadar masum ve duygusal geliyor değil mi?
Ancak bu konuda şüphelerim var. Tele 1’deki bir sabah sohbetimde “Bu bir iktidar operasyonu” demiştim. Çünkü PKK terörü son günlerin konusu değil. 1984 yılında ilk kez ortaya çıktığı günden beri var ve o yıldan bu yana pek çok genç dağa çıkarak teröristlere katıldı.”
“Bu son olaydaki analar da elbette haklılar, isyanları yerden göğe doğru. Ama bu durum, eylemin iktidar eliyle sürdürülmediği anlamına gelmiyor. Ve iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırıyor.” diyen Sözcü yazarı, yazısında “aynı annelerin aynı gerekçelerle AKP il binası önünde bu eylemi yapabilir mi?” sorusunu yöneltiyor.
Ataklı, “Yine valilik önünde veya Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde ya da İçişleri Bakanlığı’nda bu eylem yapılabilir mi?” sorusunu yöneltiyor ve “Ama asıl sorularım başka” diyerek şöyle devam ediyor:
“BİR: Çocuklar PKK tarafından kaçırıldıysa ilk gidilecek yer polis değil mi?
İKİ: Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının kaçırıldığına dair şikayette bulundu mu?
ÜÇ: Emniyet güçleri kaçırılan çocukları bulmak için herhangi bir çalışma yapıyor mu?
DÖRT: Cumhurbaşkanı neden İçişleri Bakanı’na, kaçırılan çocukların bulunması yönünde talimat vermiyor da herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor?
BEŞ: Bakanlar, AKP yöneticileri, yandaş-tetikçi medya herkesi terörize ederek “Analara destek çağrıları” yapıyorsa ve henüz katılmayanları hainlikle suçluyorsa bu eyleme iktidar operasyonu demenin nesi yanlış oluyor?
ALTI: Devlet ne zamandan beri işini yapmak yerine sokak eylemlerine prim vermeye başladı?
Sonuç olarak analar elbette haklıdır. Ama iktidarın yaptığı da bu haklılık üzerinden toplumda yeni bir kin ve nefret duygusu yaymaktır. Bu da Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.”
AKP’nin Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye başkanlıklarına kayyım atamasının ardından kayyım protestoları başladı.
Hükümet eyleme destek verdi ve muhalefetten de ‘neden sessiz kaldıklarını’ belirterek muhalefeti ve sanatçıları hedef aldı. Sanatçılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hedefindeydi:
“Hatırlayın, cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray’a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar Galatasaray’a gitmiyorlar mıydı? Peki, cumartesi anneleri için oraya giden bu sanatçılar, yazarı, çizeri, şusu, busu vesaire… Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar?”
Sözcü yazarı Can Ataklı’dan ise ezber bozan bir çıkış geldi. “Diyarbakır’daki HDP binası önünde günlerdir bazı anneler eylem yapıyor.” diyen Ataklı, eylemin iktidar operasyonu olduğunu belirtiyor:
“Söyledikleri şu; “Çocuklarımızı PKK dağa götürdü. Terörist yapacak, bunlara siz aracı oldunuz, evlatlarımızı geri verin.”
İlk duyulduğu anda insana ne kadar masum ve duygusal geliyor değil mi?
Ancak bu konuda şüphelerim var. Tele 1’deki bir sabah sohbetimde “Bu bir iktidar operasyonu” demiştim. Çünkü PKK terörü son günlerin konusu değil. 1984 yılında ilk kez ortaya çıktığı günden beri var ve o yıldan bu yana pek çok genç dağa çıkarak teröristlere katıldı.”
“Bu son olaydaki analar da elbette haklılar, isyanları yerden göğe doğru. Ama bu durum, eylemin iktidar eliyle sürdürülmediği anlamına gelmiyor. Ve iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırıyor.” diyen Sözcü yazarı, yazısında “aynı annelerin aynı gerekçelerle AKP il binası önünde bu eylemi yapabilir mi?” sorusunu yöneltiyor.
Ataklı, “Yine valilik önünde veya Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde ya da İçişleri Bakanlığı’nda bu eylem yapılabilir mi?” sorusunu yöneltiyor ve “Ama asıl sorularım başka” diyerek şöyle devam ediyor:
“BİR: Çocuklar PKK tarafından kaçırıldıysa ilk gidilecek yer polis değil mi?
İKİ: Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının kaçırıldığına dair şikayette bulundu mu?
ÜÇ: Emniyet güçleri kaçırılan çocukları bulmak için herhangi bir çalışma yapıyor mu?
DÖRT: Cumhurbaşkanı neden İçişleri Bakanı’na, kaçırılan çocukların bulunması yönünde talimat vermiyor da herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor?
BEŞ: Bakanlar, AKP yöneticileri, yandaş-tetikçi medya herkesi terörize ederek “Analara destek çağrıları” yapıyorsa ve henüz katılmayanları hainlikle suçluyorsa bu eyleme iktidar operasyonu demenin nesi yanlış oluyor?
ALTI: Devlet ne zamandan beri işini yapmak yerine sokak eylemlerine prim vermeye başladı?
Sonuç olarak analar elbette haklıdır. Ama iktidarın yaptığı da bu haklılık üzerinden toplumda yeni bir kin ve nefret duygusu yaymaktır. Bu da Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.”
AKP’nin Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye başkanlıklarına kayyım atamasının ardından kayyım protestoları başladı.
Hükümet eyleme destek verdi ve muhalefetten de ‘neden sessiz kaldıklarını’ belirterek muhalefeti ve sanatçıları hedef aldı. Sanatçılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da hedefindeydi:
“Hatırlayın, cumartesi annelerini. Cumartesi anneleri için her cumartesi Galatasaray’a gidenler yok muydu? Sanatçılar, şunlar, bunlar Galatasaray’a gitmiyorlar mıydı? Peki, cumartesi anneleri için oraya giden bu sanatçılar, yazarı, çizeri, şusu, busu vesaire… Şimdi Diyarbakır Belediyesinin önünde evlatları dağa kaçırılmış olan annelerin yanına niçin gitmiyorlar?”
Sözcü yazarı Can Ataklı’dan ise ezber bozan bir çıkış geldi. “Diyarbakır’daki HDP binası önünde günlerdir bazı anneler eylem yapıyor.” diyen Ataklı, eylemin iktidar operasyonu olduğunu belirtiyor:
“Söyledikleri şu; “Çocuklarımızı PKK dağa götürdü. Terörist yapacak, bunlara siz aracı oldunuz, evlatlarımızı geri verin.”
İlk duyulduğu anda insana ne kadar masum ve duygusal geliyor değil mi?
Ancak bu konuda şüphelerim var. Tele 1’deki bir sabah sohbetimde “Bu bir iktidar operasyonu” demiştim. Çünkü PKK terörü son günlerin konusu değil. 1984 yılında ilk kez ortaya çıktığı günden beri var ve o yıldan bu yana pek çok genç dağa çıkarak teröristlere katıldı.”
“Bu son olaydaki analar da elbette haklılar, isyanları yerden göğe doğru. Ama bu durum, eylemin iktidar eliyle sürdürülmediği anlamına gelmiyor. Ve iktidar bu eylemi; soruna bir çözüm bulmak, dağa giden gençleri geri getirmek için değil, son zamanlarda yükselttiği kaba milliyetçi politikanın kamuoyunda daha çok taraftar sağlaması için yaptırıyor.” diyen Sözcü yazarı, yazısında “aynı annelerin aynı gerekçelerle AKP il binası önünde bu eylemi yapabilir mi?” sorusunu yöneltiyor.
Ataklı, “Yine valilik önünde veya Ankara’da AKP Genel Merkezi önünde ya da İçişleri Bakanlığı’nda bu eylem yapılabilir mi?” sorusunu yöneltiyor ve “Ama asıl sorularım başka” diyerek şöyle devam ediyor:
“BİR: Çocuklar PKK tarafından kaçırıldıysa ilk gidilecek yer polis değil mi?
İKİ: Kaçırılan çocukların aileleri, çocuklarının kaçırıldığına dair şikayette bulundu mu?
ÜÇ: Emniyet güçleri kaçırılan çocukları bulmak için herhangi bir çalışma yapıyor mu?
DÖRT: Cumhurbaşkanı neden İçişleri Bakanı’na, kaçırılan çocukların bulunması yönünde talimat vermiyor da herkesi bu eyleme destek vermeye çağırıyor?
BEŞ: Bakanlar, AKP yöneticileri, yandaş-tetikçi medya herkesi terörize ederek “Analara destek çağrıları” yapıyorsa ve henüz katılmayanları hainlikle suçluyorsa bu eyleme iktidar operasyonu demenin nesi yanlış oluyor?
ALTI: Devlet ne zamandan beri işini yapmak yerine sokak eylemlerine prim vermeye başladı?
Sonuç olarak analar elbette haklıdır. Ama iktidarın yaptığı da bu haklılık üzerinden toplumda yeni bir kin ve nefret duygusu yaymaktır. Bu da Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür.”