Aktifhaber
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM
No Result
View All Result
Aktifhaber
No Result
View All Result

Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Ahmet Altan, Hrant Dink için yazdı

by aktifhabercom
January 18, 2020
Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Ahmet Altan, Hrant Dink için yazdı
5k
VIEWS
Share on FacebookShare on Twitter

Agos Gazetesi kurucusu ve genel yayın yönetmeni Hrant Dink öldürülüşünün 13. yılında anılıyor.

Hrant Dink için her yıl olduğu gibi bu yıl da 19 Ocak (Pazar) günü, öldürüldüğü yerde, eski Agos gazetesinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde bir anma töreni yapılacak.

Ölümünün 13. yılında Dink için cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Ahmet Altan yazı kaleme aldı.


Bu Haberlerdeİlginizi Çekebilir

AP Türkiye Raportörü: Bir anayasanız var ama yarı yarıya uygulanıyor

AP Türkiye Raportörü: Bir anayasanız var ama yarı yarıya uygulanıyor

December 5, 2025
5k
İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi

İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi

December 5, 2025
5k

Agos’ta yer alan Demirtaş, Altan ve Kavala yazıları özetle şöyle:

Selahattin Demirtaş: Birileri Ermeni olmanı kendine dert ediyor

“Sevgili Hrant, merhaba,

Bu hafta gelen mektuplar arasında seninkini de görünce ayrı bir sevindim. Gerçi haberlerini avukatlardan alıyorum, selamını da; ama el yazınla bana ulaşan sıcak dostluğunu yüreğimin ta derinlerinde hissettim.
Sağlığımı sormuşsun, “Memleket gibiyim işte” diyeceğim, “O kadar mı kötüsün” diyeceksin 🙂 Yok, o kadar da kötü değilim, durumu memleketten kötüsü olan yok bu sıralar. Kendime iyi bakıyorum ama, merak etme. Oda arkadaşım Abdullah Zeydan da titriyor üstüme. Tek başıma olmamak benim için bir şans sanırım.
Ama asıl sizleri merak ediyoruz. Dışarısı katran karası, herkeste bir bıçak yarası diyorlar. Nefes almak bile giderek zorlaşıyormuş. Korku imparatorluğunun mimarları boş durmuyorlar anlaşılan. Her güne bir zulüm sığdırabilmek için bir hayli efor sarf ediyorlar. “İmparatorun rüyası halkın kabusudur” diyordu Gomez, bizim “diplomasız imparator” bu sıralar çok rüya görüyor olsa gerek.

Umudu büyüten şeyler de duyuyoruz tabii. Zulmün olduğu yerde direniş de vardır, direniş varsa umut da vardır. Demokrasiye, barışa ve özgürlüklere inanan her kesimden insanın bir araya gelip çok daha güçlü ittifaklar oluşturabileceğine dair tartışmalar yapılıyor. Kısıtlı da olsa gazetelerden takip etmeye çalışıyoruz. Gerçi sen mutlaka bu çalışmaların bir şekilde içindesindir, bizden daha iyi biliyorsundur. Biz de çok değerli, çok anlamlı buluyoruz böylesi çalışmaları. Umarım sekteye uğramadan iyi bir şekilde sonuçlanır da halkın hasretle, heyecanla beklediği en geniş tabanlı demokrasi bloğu ortaya çıkar. 

Doğudan batıya herkes el ele verip de mücadeleyi büyütürse gerisi kolaydır. Demokrasiye bağlı ve özgürlüklere saygılı bir yönetimin görevi devralması için de yan yana durmak tarihi, siyasi ve ahlaki bir sorumluluk bence. İlgiyle, heyecanla izleyeceğiz bu çalışmaları buradan. Bize de bir şey düşerse hazırız elbette, bir haber yollaman yeterli.

Değerli dostum,

Hatırlar mısın bilmiyorum, 2001’de Diyarbakır’a gelmiştin, bir konferans için. Ben o sıralar İHD Diyarbakır şubesinde görev yapan genç bir avukattım. E haliyle sen de çok gençtin 🙂 OHAL devam ediyordu, kaldırılmamıştı daha. Panel, konferans izni almak çok zordu. Yine de o konferans için izin koparılmıştı. 

Zar zor ikna etmiştik seni

O zamanlar, bütün konuşmacıların nüfus kayıt örneklerinin, ikametgah senetlerinin ve sabıka kayıtlarının etkinlikten önce emniyet müdürlüğüne verilmesi gerekiyordu. Bürokratik işlemlerle ben uğraşıyordum. Arayıp senden de bu evrakları istemiştik. Yadırgamıştın önce. “Öyle şey mi olur” demiştin. Zar zor ikna etmiştik seni. Diyarbakır’da misafirimiz olmanı, konferansa katılmanı çok istiyorduk çünkü. 

Tüm konuşmacıların evrakları gelince de başvuru için Emniyet’e gitmiştik. Polis amiri evraklara şöyle bir bakıp “Bir Ermeni’yi de mi çağırıyorsun” demişti. Yüzünde bir küçümseme, belki de tiksinti ifadesi vardı. Öfkeden kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum. Aramızda bir tartışma, bir kavga çıksa etkinliği yasaklayacak adam. Derin bir nefes alıp “O Ermeni’yi özellikle çağırıyoruz. Zamanınız olursa gelip dinleyin, belki siz de bir şeyler öğrenirsiniz” demiştim. Bu sözlerim üzerine, adam bana da iğrenerek bakmıştı. 

Birileri senin insanlığını görmüyor

Neyse izin çıkmıştı bir şekilde, hepiniz gelip konuşmuştunuz, başarılı ve etkili bir konferans olmuştu hatırlarsan. Ama ben sana söylemeyi hep unuttum o günden sonra. O zaman fark etmiştim ki birileri senin insanlığını görmüyor, Ermeni olmanı kendine dert ediyor. Bunu söyleyen bir polis amiri olunca da insan tedirgin oluyor haliyle. Vatandaşın güvenliğinden sorumlu kişiler böyle düşünürse kim kimi koruyacak o halde, değil mi?

Aradan çok zaman geçti ama neyse sen yine de dikkatli ol her zaman. İnsan hapisteyken, sevdikleri için daha hassas oluyor, ne bileyim işte. İçimden hatırlatmak geldi, yazdım. Öff ya, can sıkıcı bir konu oldu, geçiyorum bunu.

Rakel Abla nasıl bu arada? Çocuklar, Agos’takiler, iyi mi hepsi? Abdullah ile birlikte çok selamımız var, sevgilerimizi ilet lütfen. Biliyorsun, benim de bir kızımın adı Delal, tesadüf olmuş ama güzel olmuş 🙂 Delaller hep özgür ve mutlu yaşarlar umarım. 

Yazacak çok şey var aslında ama ben dışarıya bırakıyorum gerisini. En kısa zamanda ailecek bir araya gelip keyifli bir sofranın etrafında bitimsiz muhabbetlerimiz olsun diyorum. Rakel Abla ile birlikte güzel mezeler hazırlarız, ben çalarım sen söylersin belki. 

Ne feryad edersin divane bülbül,
Senin bu feryadın anam gülşene kalsın.
Bu dünyada eremezsen murada,
Huzur-i mahşere anam divana kalsın.

Saygıyla, selamla güzel insan,
Görüşeceğiz bir gün…”

Osman Kavala: Adalet talep etmeye devam edeceğiz

“Üçüncü defa, bu yıl da, 19 Ocak’ta sizlerle, Hrant’ın arkadaşlarıyla beraber, Agos’un önünde olamayacağım. Sevgili Hrant’ın martılarla birlikte göründüğü fotoğrafı düşünerek ve üzerimden uçarak giden martıları seyrederek Hrant’ı anacağım.

Hrant’ı anmak, bir insanın hemcinslerine,  yurttaşlarına, insan kardeşlerine ne kadar kolaylıkla kötülük yapabildiğini, acı veren bu gerçeği, yüzümüze çarpıyor.

Ama, Hrant’ı düşünmek, yaşadıklarımıza katlanmak ve umut etmekte direnmek için daha fazla güç veriyor. 

Ben ve haksız yere cezaevinde bulunanlar bir süreliğine özgürlüğümüzü kaybettik; Hrant, yazdıklarından ve söylediklerinden ötürü hayatını kaybetti.

Yaşadığımız sürece, tek başımıza ve birlikte, adalet istemek ve umutlu olmak imkanımız olacak. Tek başımıza ve birlikte, Hrant için, bu ülkenin öldürülen namuslu insanları için ve herkes için adalet talep etmeye devam edeceğiz. 

2020 yılının umutlarımızı güçlendiren bir yıl olmasını diliyorum.”

Ahmet Altan: Bir cinayet bir cenazeYetimhanede nasıl büyüdüğünü, Rakel’e nasıl âşık olduğunu, çektiklerini anlattığında sizin duygularınıza ulaşıyordu. Bir Ermeni’nin yaşadıklarını anlıyor, onun için üzülüyor, onu seviyordunuz. Düşmanlık bitiyordu, dost oluyordunuz.”Hrant, daha öldürülmeden gördü ölümün yüzünü. Yargılandığı mahkemede, devletin içindeki bazı karanlık adamlar aniden ortaya çıkıp gözlerini ona diktiklerinde, kendisine bakanın ölümün gözleri olduğunu anlamıştı. “Ruh halimin güvercin tedirginliği” yazısını, ölümü gördüğünü anlatmak için yazmıştı. Son bir çığlık olan o yazı, sağır bir boşlukta sesine cevap verecek bir ses bulamadan kayboldu.

Neredeyse devletin bütün katmanlarının haberdar olduğunu, daha sonra çıkan haberlerden öğrendiğimiz o cinayetin Hrant’ı hedef almasının nedenleri vardı. Birileri, gizli odalarda onun “suçlu” olduğuna karar vermişti.

Hrant’ın ilk büyük “suçu” bir Ermeni’nin bir insan olduğunu, bir Türk ne kadar makbulse bir Ermeni’nin de o kadar makbul olduğunu bu ülkeye anlatmasıydı. Büyükelçilerin bile kaç yüz bin Ermeni’nin öldürüldüğünü tartıştığı bir ülkede, bir Ermeni’nin bir insan olduğunu, bir Türk ne kadar makbulse o kadar makbul olduğunu, bu kadar basit bir gerçeği gösterdiğinizde, kolaylıkla telaffuz edilip aynı kolaylıkla unutulan o sayılar daha gerçek bir anlam kazanıyordu.

Annesi, babası, çocuğu, sevgilisi, aşkı, acısı, sevinci, şarkısı olan yüz binlerce insanın öldüğü algılanıyor; bir Ermeni için titremeyen vicdanlar bir insan için titreyebiliyordu.

Hrant bununla yetinmiyordu. Tarihin kanlı uçurumları üstünde duygulardan oluşan bir köprü kurmaya, insanları duygularıyla birbirlerini görüp, birbirlerini anlamaya çağırıyordu. Yetimhanede nasıl büyüdüğünü, Rakel’e nasıl âşık olduğunu, çektiklerini anlattığında sizin duygularınıza ulaşıyordu. Bir Ermeni’nin yaşadıklarını anlıyor, onun için üzülüyor, onu seviyordunuz. Düşmanlık bitiyordu, dost oluyordunuz. Önyargıların soğuk dünyası, duyguların sıcaklığından etkilenip biçim değiştiriyordu. Ermenilerin neler yaşamış olduklarını düşünüyordunuz.

Ve Hrant, en büyük “suçunu” işleyip bu ülkeyi sevdiğini söylüyordu. Onun bu ülkeyi, bu insanları gerçekten sevdiğini yüreğinizle kavrıyordunuz. Ama bir Ermeni’nin bu ülkeyi sevmeye hakkı yoktu. Bir Ermeni’nin bu ülkeyi sevmesi, eski Türk filmlerinde yoksul bir işçinin patronun kızını sevmesi gibiydi, bu aşk haddini aşan bir küstahlıktı patron için. O zamanlar “patron” askerî vesayetçilerdi.

Hrant’ın öldürülmesi nasıl bu devlet için büyük bir utanç kaynağı ise cenazesi de bu millet için büyük bir övünç kaynağı oldu. Türkiye’nin her yanından, her fikirden, her inançtan insan geldi Hrant’la vedalaşmaya. Ölümden koruyamadıkları kardeşlerini ölüme acıyla yolcu ettiler.

O günlerde dindar muhafazakârlar siyasi iktidara sahiplerdi ama gerçek iktidar değillerdi. Siyasi iktidara sahip muhafazakâr dindarlar da yıllarca bu ülkeyi sevme hakkından mahrum bırakılmışlar, aşağılanmışlar, horlanmışlardı. Hrant’ın ne çektiğini anlıyorlardı. Onun cenazesine bir kardeşin cenazesi gibi sahip çıktılar, evine başsağlığına gittiler.

Eğer Hrant, o muhafazakârların gerçekten iktidar olduğu bugün öldürülseydi, o gün gözyaşlarıyla cenazeye katılanlar, bugün “güvenlik nedenleriyle” öyle bir cenazenin yapılmasına izin vermezlerdi. Çünkü onlar da askerî vesayetçiler gibiler iktidarın zehrinden içtiler, çünkü onlar artık kendilerinden başkasının bu ülkeyi sevmesine izin vermiyorlar, çünkü onlar artık devletin efendisi oldular, çünkü onlar yıllarca ezilen omuzlarına şimdi devletin apoletlerini taktılar, çünkü onlar bir zamanlar dua etmek için gökyüzüne açtıkları ellerinde şimdi birer kırbaç taşıyorlar, çünkü onlar artık bizden değiller.

Artık onlar Hrant’ı bir kardeş gibi görmüyorlar, onlar askerî vesayetçilerle kardeş oldular. O yüzden bir zamanlar bulmak için yemin ettikleri Hrant’ın gerçek katillerini bir türlü bulamıyorlar. İktidar zehrinden içenler, geçmişi, kendi çektiklerini, dostluğu, adaleti, kardeşliği, Hrant’ı unutmuş olabilirler. Ama Türkiye unutmadı.

Onlar yetimhanede büyüyen, Rakel’i seven çocuğu, o çocuğun bu ülkeye düşkünlüğünü, o dostça dürüst sesi, kanlı uçurumlar sütünden bir köprü kurmaya çalışmasını vicdanlarından çıkarıp atmadılar. Hrant onlara bir Ermeni’nin bir çocuk olduğunu, bir insan olduğunu, bir âşık olduğunu, türkü söylediğini, ağladığını gösterdi.

Öldürüldüğü için değil, bütün bunları anlattığı için unutulmadı Hrant. Bir Ermeni insandır, bir Türk ne kadar makbulse bir Ermeni de o kadar makbuldür. Hrant bu ülkeye bunu hatırlattığı ve bunu hatırlatarak insan olmanın hazzını tattırdığı için unutulmadı.

Korumayı beceremediğimiz bir dostun ölümü içimizi çaresizce sızlatıyor, pişmanlık dolu bir kederle anıyoruz onu. 

Bir Tanrı olmasını diliyorum bazen. Hrant’a yaşarken gösteremediğimiz şefkati, bizim yerimize ona “Gel ahparik,” diye sarılıp gösterebilsin diye.”

ShareTweet
Previous Post

TÜİK’in ‘düşen işsizlik mucizesi’: 632 bin iş arayan kadın, ‘ev kadını’ olarak kaydedildi

Next Post

Le Monde Müslüman azınlıklara yönelik zulme karşı Batı’nın suskunluğunu yazdı: Para için susuyorlar!

İLGİLİHABERLER

AP Türkiye Raportörü: Bir anayasanız var ama yarı yarıya uygulanıyor
GÜNDEM

AP Türkiye Raportörü: Bir anayasanız var ama yarı yarıya uygulanıyor

December 5, 2025
5k
İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi
GÜNDEM

İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi

December 5, 2025
5k
Adli emanetten silah çalan katibin ifadesi ortaya çıktı
GÜNDEM

Adli emanetten silah çalan katibin ifadesi ortaya çıktı

December 5, 2025
5k
Sokak röportajında mani okuyan vatandaş ve “Kendine Muhabir” tutuklandı
GÜNDEM

Sokak röportajında mani okuyan vatandaş ve “Kendine Muhabir” tutuklandı

December 5, 2025
5.1k
Ferdi Zeyrek’in ölümü: Tutuklu iki sanık için de tahliye kararı
GÜNDEM

Ferdi Zeyrek’in ölümü: Tutuklu iki sanık için de tahliye kararı

December 5, 2025
5k
CHP’li vekil açıkladı: Kamu yöneticilerine seyyanen zam teklifi geri çekildi
GÜNDEM

CHP’li vekil açıkladı: Kamu yöneticilerine seyyanen zam teklifi geri çekildi

December 5, 2025
5k
Daha Fazla Haber
Trump’a FIFA Barış Ödülü: Nobel’i istiyordu

Trump’a FIFA Barış Ödülü: Nobel’i istiyordu

December 5, 2025
5k
Galatasaray son dakika golüyle kazandı

Galatasaray son dakika golüyle kazandı

December 5, 2025
5k
Elif Şafak, Kraliyet Edebiyat Derneği’ne başkan seçildi

Elif Şafak, Kraliyet Edebiyat Derneği’ne başkan seçildi

December 5, 2025
5.1k
İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi

İBB davasında tüm sanıkların tutukluluğunun devamına kararı verildi

December 5, 2025
5k
Adli emanetten silah çalan katibin ifadesi ortaya çıktı

Adli emanetten silah çalan katibin ifadesi ortaya çıktı

December 5, 2025
5k
Quentin Tarantino 21. yüzyılın 20 filmini seçti

Quentin Tarantino 21. yüzyılın 20 filmini seçti

December 5, 2025
5.1k
Ferdi Zeyrek’in ölümü: Tutuklu iki sanık için de tahliye kararı

Ferdi Zeyrek’in ölümü: Tutuklu iki sanık için de tahliye kararı

December 5, 2025
5k
Fenerbahçeli Jhon Duran iki Avrupa maçında yok

Fenerbahçeli Jhon Duran iki Avrupa maçında yok

December 5, 2025
5k
27 yaşında tüm dünyayı gezip bir ülkenin üstünü çizdi: ‘Yaşamak isteyeceğim son ülke’

27 yaşında tüm dünyayı gezip bir ülkenin üstünü çizdi: ‘Yaşamak isteyeceğim son ülke’

December 5, 2025
5.2k
Güllü’nün düşüşünde “yedi saniye” çelişkisi: Altıncı kattan yedi saniyede düşmek Newton kanununa aykırı

Güllü’nün düşüşünde “yedi saniye” çelişkisi: Altıncı kattan yedi saniyede düşmek Newton kanununa aykırı

December 5, 2025
5.1k
Sözcü TV’nin başına geçen Yılmaz Özdil’den dikkati çeken paylaşım

Sözcü TV’nin başına geçen Yılmaz Özdil’den dikkati çeken paylaşım

December 5, 2025
5.1k
Güllü’nün şüpheli ölümünde yeni gelişme; “İtildiği görüntüler kameramda”

Güllü’nün şüpheli ölümünde yeni gelişme; “İtildiği görüntüler kameramda”

December 5, 2025
5.1k
UEFA’dan Duran’a şok ceza: Kritik maçlarda yok

UEFA’dan Duran’a şok ceza: Kritik maçlarda yok

December 5, 2025
5.1k
Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu: İlk maç dev derbi

Türkiye Kupası’nda gruplar belli oldu: İlk maç dev derbi

December 5, 2025
5.1k
Sedat Peker’in avukatı Ersan Barkın, iddialara yanıt verdi: Sözcü TV’ye ortak oldu mu?

Sedat Peker’in avukatı Ersan Barkın, iddialara yanıt verdi: Sözcü TV’ye ortak oldu mu?

December 5, 2025
5k
Aktifhaber

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.

MENU

  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER

BİZİ TAKİP EDİN

No Result
View All Result
  • GÜNDEM
  • ANALİZ
  • SİYASET
  • EKONOMİ
  • DÜNYA
  • ÖZEL HABER
  • 15 TEMMUZ
  • SPOR
  • İŞKENCE
  • MEDYA
  • MAGAZİN
  • DİĞER
    • EĞİTİM
    • KÜLTÜR & SANAT
    • SAĞLIK
    • TEKNOLOJİ
    • YAŞAM

© 2022 - - Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan kopyalanamaz.J.