“IMF stand-by anlaşması için Erdoğan’dan ne ister” başlıklı yazısında Soydan, IMF’nin adının ilk ortaya atıldığı günle ilgili, “Daha kur krizinin patladığı ilk gün, o korkunç “Kara Cuma” günü IMF adı dolaşıma girmişti” hatırlatmasında bulundu.
“TL’nin değer kaybı o kadar şiddetliydi ki, birçok uzman Türkiye’nin bu krizi IMF desteği olmadan atlatamayacağını söylüyordu” diye anlatan Soydan, Der Spiegel Dergisi’nin haberinde, Alman Maliye Bakanı Olaf Scholz’un Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ı IMF ile masaya oturmaya ikna etmeye çalıştığına dikkat çekti.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) Genel Başkanı Andrea Nahles’in, Merkel yönetiminin Türkiye’ye mali yardım yapması gerektiği yönündeki açıklamasına, AB Komisyonu’nun Hristiyan Demokrat Alman üyesi Oettinger, SPD liderine Türkiye’ye yardım için doğru adresin IMF olduğunu söyleyerek yanıt verdiğine işaret eden Soydan, “Hem IMF yardımı teklif edilse bile Türkiye kabul eder mi bakalım” diye sordu.
Soydan, yazısını şu satırlarla sürdürdü:
“Kabul etti diyelim; Amerika, IMF’ye Türkiye’ye yardım etme iznini verir mi? (IMF Başkanı bir Fransız olsa da, kurumun merkezi Amerika’da. IMF’nin kasasına en büyük katkıyı da ABD yapıyor.)”
Bu soruların yanıtlarının bilinmediğini ifade eden Soydan, IMF’nin yardım karşılığında Ankara’dan isteyeceklerini ise şöyle sıraladı:
“Faiz artırımı. Hem de öyle enflasyonu kompanse edecek ölçüde değil, IMF raporunda yazdığı şekilde, “Önden yüklemeli”, gelecekteki enflasyona ilişkin beklentileri de kıracak oranda bir artırım.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı.
İnşaat gibi sektörleri canlandırmak için verilen vergi indirimlerinin geri çekilmesi. Yeni teşviklerden kaçınılması.
Türkiye Varlık Fonu’nun şeffaf bir yapıya kavuşturulması.
Bütçe dışı harcamaların bütçeye alınması. (IMF bu konuda şu uyarıları yapıyor: “Kamu – özel sektör işbirliği -PPP- biçiminde hayata geçen projelerin sayısında son yıllarda artış yaşandı.
Hazine garantili kredilerin ve kamu bankalarının bilançolarının büyümesinden kaynaklanan riskler de yükselişte. Bu riskler Hazine’nin onay ve izleme sisteminin dışına çıkarılmış durumda.”)
Kamu – özel işbirliği projeleri arasında, harcanacak paraya değip değmeyeceğini gözeten bir öncelik sıralaması yapılması. (IMF kısacası, “Para getirmeyecek projeleri rafa kaldırın” diyor.)
Çalışanların ücret artışlarının kontrol altına alınması. Buna yönelik olarak, memur maaşı zamlarının geçmiş dönemdeki enflasyon gerçekleşmelerine endekslenmesinden vazgeçilmesi. (Türkçe meali: Devlet enflasyonun kaç olacağını “öngörüyorsa”, maaşlara o kadar zam yapılması.)
Suriyelilerin çalışma izni almalarının ve iş kurmalarının kolaylaştırılması.
KDV iadelerinin bütçeyi bozmayacak şekilde düzenlenmesi. (İhracatçı şirketlerin KDV iadeleri başka bahara.)
Gelir vergisi muafiyetlerinin kaldırılması.
Otomotiv vergilerinin daha da artırılması.
Özel sektör istihdamının önünü kestiği iddia edilen kıdem tazminatı sisteminin yeniden yapılandırılması.
Esnek çalışma sisteminin hayata geçmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılması.
Kadın işgücü oranını büyütmek için kreş sayısının artırılması. (IMF’nin kimseyi rahatsız etmeyecek tek önerisi!)”