Suriye’de kartlar yeniden karılıyor ve ‘çekiliyor’ denilen ABD, bu kez Türkiye üzerinden yeniden oyun kurucu olarak sahaya dönüyor.
Ankara ile Washington arasında varılan ‘güvenli bölge’ anlaşması, ABD askerini üniformasıyla birlikte Urfa’ya ‘Ortak Harekat Merkezi’ uygulaması adında yeniden yerleştirirken, Rusya ve İran’ın bu duruma tepkisinin ne olacağı da merak konusu.
İran, 18 Ağustos’ta ‘güvenli bölge’ anlaşmasını ‘provokatif’ olarak niteleyen bir açıklama yaparken, Rusya’nın yeniden Suriye’ye daha güçlü dönme hazırlıkları yapan ABD’ye yönelik ne tür bir manevra alacağı henüz net değil.
Ancak Rusya, sadece ABD’yi değil Türkiye’yi de Suriye’de istemiyor. Buna karşın, Türkiye’yi bölgeden çıkarmanın ABD’yi çıkarmaktan daha kolay olacağını düşünüyor.
Bu görüşler, Gazeteduvar yazarı Fehim Taştekin’e ait.
Taştekin, “Türkiye’nin Suriye’den nasıl çıkartılacağı sorusu Rusya için de esaslı bir meseledir. Fakat Volga steplerinde mülahaza o ki, Türkiye’yi çıkarmak ABD’yi çıkarmaktan daha kolaydır” tespitinde bulunuyor.
Mezopotamya Ajansı’nın, Suriyeli yetkililer ile MİT Başkanı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın arasındaki, Rusya garantörlüğünde gerçekleştirilen görüşmelere dikkat çektiği yazısında, Ankara’nın Suriye’ye ‘terörü temizleyip topraklarınızdan çıkaracağız’ taahhüdü verdiğini belirtiyor ve Suriye tarafının da Rus nezaretinde bunu kabul ettiği iddialarına değiniyor.
Bu tablodan yola çıkan Taştekin, Kürtlerin Ruslara güvenemeyeceğine vurgu yapıyor ve ekliyor:
“Bunun Kürt tarafına bir şekilde sızdırılmış istihbarat bilgisi olduğunu farz edersek taşları yerine oturtmamıza belki yardımı olabilir. Türk tarafına, rakip safları bozacak hileli bir esneklik gösterirken Kürtlere de dönüp “Fırtına geliyor, ABD’yi bırak, gel sığınağa” telkininde bulunan bir yaklaşım şaşırtıcı gelmez. Bu yaklaşımdan kaynaklı ‘zımni bir rıza’ ihtimal dahilindedir. Belki, belki değil. Oynanan oyunun türü bu tür şeylere açık.
Rusya’nın artık mutat tepkisi de kendini tekrarlıyor: ABD’ye “Fırat’ın doğusunda sözde devlet kurmak için kullanmaya çalışıyor. Suriye’yi bölünme planlarından endişeliyiz” diye çatıp toprak bütünlüğünün korunması gerektiği mesajını veriyor. Türkiye’ye dönüp “Suriye’deki tüm terörle mücadele faaliyetleri için Şam’ın onayı alınmalı” diyor.
Belli taktiksel yaklaşımlar, ABD’nin de Suriye’den çekilmesini temin edeceğe benzemiyor. Hele Türk-Amerikan ortak mekanizması planlandığı gibi yürürse orada tanımlanması zor yeni bir denklem doğacak. Rusya ve müttefiklerinin bu kilidi açabilmesinin mantıklı yolu Fırat’ın doğusundaki fiili özerk yapılanmayla ilgili gerçekçi bir yaklaşım geliştirmesidir. Ama 2016’dan beri bunu yapmaktan giderek uzaklaşıyorlar. Burada da Rus politikasındaki Türk etkisini gözlemliyoruz. Türkiye, Rusya’nın çözüm platformu olarak önemsediği Astana’nın üç ortağından biriyken Kürtlerle ilgili bir statü açılımının şansı yok.”